12. Ceza Dairesi 2020/370 E. , 2021/4631 K.
"İçtihat Metni"Mahkemesi :Ağır Ceza Mahkemesi
Dava : Koruma tedbirleri nedeniyle tazminat
Hüküm : Davacının tazminat talebinin kısmen kabulü ile 10.200,00 TL maddi tazminatın dava tarihinden itibaren işletilecek yasal faizi ile 380.000,00 TL manevi tazminatın 26.02.2010 tarihinden itibaren işletilecek yasal faizi ile davalı Hazineden alınarak davacıya verilmesine
Davacının tazminat talebinin kısmen kabulüne ilişkin hüküm, davalı vekili ve davacı vekili tarafından temyiz edilmekle, dosya incelenerek gereği düşünüldü:
Tazminat davasının dayanağı olan İstanbul Anadolu 4. Ağır Ceza Mahkemesinin 07.04.2015 tarihli ve 2014/181 esas, 2015/145 karar sayılı dava dosyasının incelenmesinde; sanığın (davacının) Balyoz davası olarak bilinen Türkiye Cumhuriyeti Hükümetini Cebren İskat veya Vazife Görmekten Men Etmeye Teşebbüs suçundan 22.02.2010 tarihinde gözaltına alındığı, 26.02.2010-31.03.2010 tarihleri arasında 33 gün, 11.02.2011-09.10.2013 tarihleri arasında 970 gün tutuklu kaldığı, toplamda ise 1003 gün tutuklu kaldığı, yapılan yargılama sonunda beraatine hükmedildiği, beraat hükmünün 03.06.2015 tarihinde kesinleştiği, tazminat davasının 23.11.2015 tarihinde, CMK’nın 142/1. maddesinde öngörülen süre içinde yetkili ve görevli mahkemede açıldığı, kanunda öngörülen yasal şartların oluştuğu anlaşılmakla;
Davacının 1.533.540,08 TL maddi tazminatın dava tarihinden itibaren işletilecek yasal faizi ile, 1.500.000,00 TL manevi tazminatın tutuklama tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile ödenmesi talebine ilişkin söz konusu davada, yerel mahkemece 10.200,00 TL maddi tazminatın dava tarihinden itibaren işletilecek yasal faizi ile 380.000,00 TL manevi tazminatın 26.02.2010 olan ilk tutuklama tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile davalıdan alınarak davacıya ödenmesine hükmedildiği anlaşılmakla;
Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre davalı vekilinin ve davacı vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine, ancak;
Davacı ile ilgili her iki tutuklama dönemine ilişkin tüm tutuklama ve tahliye müzekkerelerinin Yargıtay denetimine olanak verecek şekilde aslı ya da onaylı örnekleri de dosya içine alınarak, tutuklama müzekkerelerinin infaz edilip edilmediği, infaz edilmiş olması halinde, infaz tarihleri ile infazı yapılan tutuklama müzekkeresi suç bilgisinin ilgili ceza infaz kurumundan sorulması suretiyle infaz edilen sürenin tereddüde mahal vermeyecek şekilde tespit edilmesi gerekirken, eksik inceleme ve araştırma ile yazılı şekilde karar verilmesi,
Kabul ve uygulamaya göre de;
1- Davacının cezaevi giderlerinin 5271 sayılı CMK"nın 141 ve devamı maddelerine göre belirlenmesi gereken maddi zarar kapsamında değerlendirilemeyeceğinin dikkate alınmaması,
2-Davacının 04.02.2016 tarihli duruşmada 20.08.2013 tarihinde kadrosuzluk sebebiyle emekliye ayrıldığı beyanı karşısında, davacının hangi tarihte emekli olduğu araştırılarak, tutukluluğu sırasında emekli olduğunun tespit edilmesi halinde emekli olduğu tarih ile tahliye tarihi arasında tutuklu kaldığı süreye ilişkin olarak net asgari ücret üzerinden hesaplanacak kazanç kaybı miktarının maddi tazminat kapsamında hüküm altına alınması gerektiği gözetilmemesi,
3-Yargıtayın görevi ülke genelinde uygulama birliğinin sağlanması ve benzer olaylarda aynı çözüm tarzının oluşturulmasıdır. Bu görev yerine getirilirken hukukun genel ilkeleri, ülkedeki pozitif hukuk normları ve uluslararası temel insan haklarına ilişkin kural ve kabullere uygun bir yorum ve uygulama benimsenmelidir.
Bu ilke yalnızca denetim mahkemeleri için değil, hüküm mahkemeleri için de geçerlidir. Hukuk devletinin en belirgin özelliği hiçbir kurum ve makam ayrımı gözetilmeden herkesin hukuk kurallarına uymasıdır.
Dairemizin yerleşik kararlarında da vurguladığı üzere, nesnel bir ölçüt olmamakla birlikte, hükmedilecek manevi tazminatın davacının sosyal ve ekonomik durumu, üzerine atılı suçun niteliği, tutuklanmasına neden olan olayın cereyan tarzı, tutuklu kaldığı süre ve benzeri hususlar ile tazminat davasının kesinleşeceği tarihe kadar faizi ile birlikte elde edeceği parasal değer gözetilmek suretiyle, hak ve nesafet ilkelerine uygun, makul bir miktar olarak tayin ve tespiti gerekirken, belirlenen ölçütlere uymayacak ve emsal uygulamaların da üzerinde olacak şekilde fazla manevi tazminata hükmolunması,
4-Davacı tarafça dava dilekçesinde hükmolunacak manevi tazminata tutuklama tarihinden itibaren faiz işletilmesi talebinde bulunulması karşısında, davacı hakkında iki farklı dönemde koruma tedbiri uygulandığı dikkate alınarak, her bir koruma tedbiri dönemi için ayrı ayrı tazminat miktarları belirlenip, belirlenen her bir tazminat miktarına ilişkin olduğu tarihten itibaren faiz işletilmemesi,
5- Ayrıntıları Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 13.03.2007 gün, 2007/8-2 Esas – 2007/63 Karar sayılı ilamında açıklandığı üzere: haksız tutuklamadan kaynaklanan tazminat davalarında, ancak davanın tamamen reddi halinde davalı hazine lehine vekalet ücretine hükmolunabileceği, davanın kısmen kabul edilmiş olunması karşısında davalı hazine lehine vekalet ücretine hükmolunması,
6-Kabul edilen maddi ve manevi tazminat miktarının toplamı üzerinden davacı lehine karar tarihinde yürürlükte bulunan avukatlık asgari ücret tarifesi uyarınca vekalet ücreti takdir edilmesi gerekirken her bir tazminat için ayrı yarı vekalet ücretine hükmolunması,
7- Dairemizce yapılan temyiz incelemeleri sırasında aynı konu ve haksız tutuklama nedenine dayalı olarak birden fazla davanın açıldığının tespit edildiğinin anlaşılması karşısında; hazine zararına yol açan mükerrer davalara ilişkin ödemelerin önlenmesinin temini ve kamu kaynaklarının etkili, verimli ve hukuka uygun kullanılması bakımından, aynı konu ve haksız tutuklama nedenine dayalı açılmış dava olup olmadığının ilgili birimlerden sorulup, Ulusal Yargı Ağı Bilişim Sistemi (UYAP) üzerinden de araştırılarak tespit edilmesi gerektiğinin gözetilmemesi,
8-Gerekçeli karar başlığında dava türünün "koruma tedbirleri nedeniyle tazminat" yerine "haksız tutuklama nedeniyle tazminat" olarak yazılması,
Kanuna aykırı olup, davalı vekilinin ve davacı vekilinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden, hükmün bu sebepten dolayı 5320 sayılı Kanunun 8. maddesi uyarınca halen uygulanmakta olan 1412 sayılı CMUK"un 321. maddesi gereğince isteme uygun olarak BOZULMASINA, 07.06.2021 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.