23. Ceza Dairesi 2015/6498 E. , 2016/2355 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Ağır Ceza Mahkemesi
SUÇ : Nitelikli dolandırıcılık, resmi belgede sahtecilik
HÜKÜM : 1-Sanıklar hakkında nitelikli dolandırıcılık suçundan dolayı; 5237 sayılı TCK’nın 158/1-f-son, 62/1, 52/2. maddeleri uyarınca 2 yıl 6 ay hapis ve 5.000 TL adli para cezası.
2-Sanıklar hakkında resmi belgede sahtecilik suçundan dolayı; 5237 sayılı TCK’nın 204/1, 62/1. maddeleri uyarınca 1 yıl 8 ay hapis cezası
Dosya incelenerek gereği düşünüldü:
Sanıklar ... ve ...’in, sanık ...’in... Şubesinden almış olduğu ve adı geçen sanık adına düzenlenmiş olan çek karnesi içerisinde yer alan ... nolu çek yaprağını açık kimlik bilgileri tespit edilemeyen üçüncü bir kişiye çek bedeli 3.000 TL, keşide tarihi de 30/10/2008 olacak şekilde doldurtup, keşideci kısmını da imzalattırdıktan sonra, sanık ...’in bu şekilde sahte olarak meydana getirilmiş olan çek yaprağını satın almış olduğu araç karşılığında şikâyetçi ...’a verdiği, şikâyetçi ...’ın da bu çeki katılan ...’dan satın aldığı buzdolabı karşılığında adı geçene verdiği, katılan ... tarafından söz konusu çekin bankaya ibrazında karşılığının olmadığının tespit edildiği, bu nedenle çek bedelinin adı geçen katılana ödenmediği, bu olayla ilgili olarak başlatılan soruşturma kapsamında ifadesi alınan sanık ...’in çekteki keşideci imzasının kendisine ait olmadığını beyan ettiği, yaptırılan bilirkişi incelemesinde de çekteki keşideci imzasının adı geçen sanığın eli ürünü olmadığının tespit edildiği, bu şekilde sanıkların fikir ve eylem birliği içerisinde hareket ederek sahte olarak tanzim ettikleri çeki tedavüle sürmek suretiyle üzerlerine atılı “resmi belgede sahtecilik” ve “nitelikli dolandırıcılık” suçlarını işlediklerini iddia edildiği somut olayda;
1-Sanıklar hakkında resmi belgede sahtecilik suçundan kurulan hükme yönelik temyiz itirazlarının incelenmesinde;
Sanık ...’in suça konu çeki yanında bir süre çalışan ...isimli kişiden aldığını beyan etmesine karşın, ... isimli kişinin olay tarihinden sonra vefat etmesi nedeniyle ifadesinin alınamamış olması, şikâyetçi ...’ın soruşturma aşamasında alınan ifadesinde; “suça konu çekin ... tarafından rızası ile diğer sanık ...’e verildiğini, bunu kesin olarak bildiğini, zira sanık ...’den parasını isteyince adı geçen sanığın sanık ...’in yanına giderek çeki alıp getirdiğini, çekin karşılıksız çıkması üzerine sanık ...’i aradığını, adı geçen sanığın yine kendisine söz konusu çeki diğer sanık ...’ten aldığını söylediğini” beyan etmesi, sanık ...’in de aşamalardaki savunmalarında; “suça konu çek yaprağının kendisine ait olduğunu, sanık ...’i tanıdığını, aralarında ticari ilişki olduğunu, ancak söz konusu çekin bu kişinin eline nasıl geçtiğini bilmediğini, çekteki imza ve yazıların kendisine ait olmadığını” beyan etmesine karşın, katılan ...’ın kardeşi olan ve yargılama aşamasında tanık olarak dinlenen ..."ın “suça konu çekin şikâyetçi ... tarafından ağabeyine verildiği, bunun üzerine ...... Bankası Şubesine giderek bankadan çek hesabı sahibi olan ..."in telefon numarasını aldığını, ..."le görüştüğünde bu kişinin kendisine, "..."ı tanıyorum, çeki ben kestim, çek gününde ödenir aramanıza bile gerek yok" dediğini, bunun üzerine söz konusu çeki aldıklarını” beyan etmesi, suça konu çek yaprağının rızası dışında elinden çıktığını beyan eden sanık ...’in bu hususta ilgili banka şubesine ya da kolluk birimlerine herhangi bir müracatta bulunmadığının tespit edilmiş olması, aldırılan ekspertiz raporlarına göre de çekteki keşideci imzasının sanık ...’in eli ürünü olmadığının belirlenmiş olması karşısında; söz konusu çek yaprağını bilahare tedavüle sürmek amacıyla sahte olarak tanzim ettirdikleri anlaşılan sanıkların üzerlerine atılı “resmi belgede sahtecilik” suçundan mahkumiyetlerine yönelik kabulde herhangi bir isabetsizlik görülmemiştir.
5237 sayılı TCK’nın 53. maddesi ile ilgili Anayasa Mahkemesinin 24/11/2015 tarihli Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 2015/85 sayılı iptal kararının infaz aşamasında gözetilmesi mümkün görülmüştür.
Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre, sanık ... müdafii, sanık ... ve O yer Cumhuriyet savcısının yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddiyle hükümlerin ONANMASINA,
2-Sanıklar hakkında nitelikli dolandırıcılık suçundan kurulan hükme yönelik temyiz itirazlarının incelenmesinde;
a-Her ne kadar mahkemece şikâyetçi ...’ın adresini terk etmesi nedeniyle yargılama aşamasında dinlenilemediği, adı geçenin soruşturma aşamasındaki beyanına göre, suça konu çekin önceden doğan borç nedeniyle verilmiş olabileceği, şikâyetçinin beyanını doğrulayan başka bir kanıt da bulunmadığı, bu nedenle sanık ...’in şikâyetçi ...’a yönelik dolandırıcılık eyleminin sabit olmadığı kabul edilmiş, buna karşın söz konusu sahte çekin şikâyetçi ... tarafından bu özelliği bilinmeden katılan ...’a verildiği, adı geçenin şikâyetçi ... tarafından alınan malı teslim etmeden önce kardeşi ...aracılığıyla çekin karşılığının bulunup bulunmadığını araştırdığı ve çekte keşideci olarak gözüken sanık ... tarafından verilen güvence üzerine çeki alıp malı teslim ettiği, katılan ...’ın çek bedelinin ödenmemesi nedeniyle de zarar uğradığı, bu şekilde her iki sanığın maddi ve manevi dayanışma içerisinde hareket ederek katılan ...’a karşı nitelikli dolandırıcılık suçunu işledikleri kanaatine varılarak bu doğrultuda sanıkların atılı nitelikli dolandırıcılık suçundan da mahkûmiyetlerine hükmedilmiş ise de; sanık ...’in suça konu çeki şikâyetçi ...’a vermekle söz konusu çek üzerindeki tasarruf yetkisinin ortadan kalktığı, bu aşamadan sonra adı geçen sanık ile diğer sanık ...’in katılan ... ...’a yönelik dolandırıcılık eyleminden bahsedilebilmesi için şikâyetçi ...’ın da bu çeki katılana teslim etmesinden önce çekin sahte olduğundan haberdar olmasının ve sanıkların da bu çekin katılana teslimi konusunda adı geçen şikayetçiye yardım etmiş olmalarının gerektiği, ancak şikâyetçi ...’a yönelik böyle bir iddianın olmadığı gibi, adı geçen hakkında bu iddia nedeniyle açılmış herhangi bir kamu davasının da bulunmadığı anlaşılmış olup; maddi gerçeğin hiçbir kuşkuya yer bırakmayacak şekilde tespiti bakımından; öncelikle şikâyetçi ...’ın adres bilgilerinin tespit edilerek uyuşmazlığa konu olayla ilgili ayrıntılı ifadesinin alınması, adı geçene suça konu çeki sanık ...’den hangi hukuki ilişkiye istinaden aldığının sorularak söz konusu çekin önceden doğan bir borç nedeniyle verilip verilmediğinin tespit edilmesi ve ayrıntıları Yargıtay Ceza Genel Kurulu"nun 03/03/1998 gün ve 6/8 – 69 sayılı kararında açıklandığı üzere, önceden doğmuş bir borç için hileli davranışlarda bulunulması halinde, zarar veya borç kandırıcı nitelikte davranışlar sonucu doğmayacağından dolandırıcılık suçunun unsurları itibariyle oluşmayacağı hususu da gözetilerek toplanan tüm delillerin sonucuna göre sanıkların hukuki durumlarının tayin ve takdirinin gerektiği gözetilmeden eksik incelemeyle yazılı şekilde mahkumiyet hükümleri verilmesi,
b-Kabule göre de;
-Sanık ...’in aşamalardaki savunmalarında şikâyetçi ...’ın zararını giderdiğini beyan etmesi karşısında; sanıklar hakkında nitelikli dolandırıcılık suçu bakımından 5237 sayılı TCK’nın 168. maddesinde karşılığını bulan etkin pişmanlık hükümlerinin uygulanıp uygulanmayacağının tartışılmaması,
-Anayasa Mahkemesinin 24/11/2015 tarihli Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 2015/85 sayılı iptal kararı nazara alınarak 5237 sayılı TCK’nın 53. maddesi ile ilgili uygulamanın yeniden değerlendirilmesinde zorunluluk bulunması
Bozmayı gerektirmiş, sanık ... müdafii, sanık ... ve O yer Cumhuriyet savcısının temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükümlerin bu sebeplerden dolayı 5320 sayılı Kanun"un 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK"nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 03/03/2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.