Abaküs Yazılım
11. Hukuk Dairesi
Esas No: 2017/1666
Karar No: 2019/3317
Karar Tarihi: 30.04.2019

Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2017/1666 Esas 2019/3317 Karar Sayılı İlamı

11. Hukuk Dairesi         2017/1666 E.  ,  2019/3317 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :TİCARET MAHKEMESİ


    TÜRK MİLLETİ ADINA

    Taraflar arasında görülen davada İstanbul 8. Asliye Ticaret Mahkemesi"nce verilen 19/02/2015 gün ve 2011/324 - 2015/118 sayılı kararı bozan Daire"nin 20/12/2016 gün ve 2015/12831 - 2016/9741 sayılı kararı aleyhinde asıl davada davacı-birleşen davada davalı vekili tarafından karar düzeltilmesi isteğinde bulunulmuş ve karar düzeltme dilekçesinin süresi içinde verildiği de anlaşılmış olmakla, dosya için düzenlenen rapor dinlenildikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra gereği konuşulup düşünüldü:
    Asıl davada davacı vekili, müvekkilinin davalı şirketin ortağı olduğunu, şirketin 22/02/2011 tarihine kadar müvekkili ile davalı ...’den oluşan iki ortaklı bir şirket iken, ortakların mevcut hisselerinin bir kısmını diğer davalı ..."e devretmeleri ile işbu davalının da şirkete ortak olduğunu, şirketin müdürlerinin ise, müvekkili ile davalı ... olup, şirketi her konuda münferiden temsil ve ilzama yetkili olduklarını, davalı ..."ın kayınbiraderi olan dava dışı...e her biri 15/12/2010 tanzim tarihli ve 1.500.000,00 TL bedelli toplam 3.000.000,00 TL’lik 2 adet bonoyu şirket adına tanzim ederek verdiğini, borcun ise şirket kayıtlarında bulunmadığını ve bonoların düzenlenme sebebinin bilinmediğini, bonoları alan dava dışı şahsın davalı şirket ve senetlerde aval veren konumunda olan davalı ... aleyhine ihtiyati haciz kararı alarak şirketin mallarını haczettirdiğini, daha sonra esas takibe geçildiğini, davalıların 18/05/2011 tarihinde müvekkilinin bilgisi dışında toplanarak şirketin temsil şeklini değiştiren yeni bir karar aldıklarını, başta davalı ... olmak üzere davalı ortakların yetkilerini kötüye kullandıklarını, davalı ...’ın şirket kayıtlarında herhangi bir borç bulunmamasına rağmen müvekkilinin haberi olmadan 2 adet bono keşide ederek şirketi zarara uğrattığını, diğer davalının da davalı ... ile birlikte hareket ederek 18/05/2011 tarihli kararı aldıklarını, müvekkilinin tek başına temsil yetkisini kaldırarak icra takibine karşı açılan menfi tespit davasının şirket adına takip ve devamını engellemeye çalıştıklarını, kararın yok hükmünde olduğunu, şirketin devamında bir yarar görülmemesi nedeniyle fesih ve tasfiyesine karar verilmesi gerektiğini ileri sürerek, davalı şirket ortaklarının yönetim yetkilerini kötüye kullanmaları nedeniyle tedbiren yönetim yetkilerinin kaldırılmasına, bilahare azillerine, hisse devrinin durdurulmasına ve iptaline, davalıların ortaklıktan çıkarılmalarına, şirkete dava sonuna kadar kayyım tayinine, şirketin feshine karar verilmesini talep ve dava etmiş, yargılama sırasında şirketin feshi isteminden vazgeçtiklerini beyan etmiş, birleşen davanın reddini savunmuştur.
    Davalılar vekilleri davanın reddini savunmuştur, birleşen davada davalının şirket ortaklığından çıkarılmasını talep ve dava etmişlerdir.
    Mahkemece, iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre asıl davanın kısmen kabulüne, birleşen davanın reddine dair verilen karar taraf vekillerinin temyizi üzerine Dairemizce bozulmuştur.
    Asıl davada davacı-birleşen davada davalı vekili bu kez karar düzeltme talebinde bulunmuştur.
    1-Yargıtay ilamında benimsenen gerektirici sebeplere göre, asıl davada davacı-birleşen davada davalı ... vekilinin HUMK 440. maddesinde sayılan hallerden hiçbirini ihtiva etmeyen asıl davaya yönelik tüm, birleşen davaya yönelik aşağıdaki bent kapsamı dışında kalan sair karar düzeltme isteğinin reddi gerekir.
    2-Birleşen dava, davalı şirket ortağının haklı sebeplerin varlığı iddiası ile şirketten çıkartılması istemine ilişkin olup, mahkemenin de kabulünde olduğu üzere bu talep iki ana sebebe dayanmaktadır. Bunlardan biri, ortağın sermaye borcunu ödememesidir. Şirketin 15/11/2009 tarihli sermaye artırımı kararı gereğince şirket sermayesinin 5.000,00 TL’den 600.000,00 TL’ye çıkartıldığı ve artırılan nakit sermayenin 1/4’ünün 07/04/2010 tarihine kadar, kalanının ise, 31/12/2011 tarihine kadar ödenmesinin kararlaştırıldığı, artırılan sermayenin davacı tarafından ödenmemesi üzerine şirketin 20/05/2011 ve 20/06/2011 tarihlerinde ödeme ihtarında bulunduğu iddia edilmiş ve davacı tarafça sermaye borcunun ödenmemesinin şirketten çıkartılması için haklı sebep olduğu ileri sürülmüş ve mahkemece de, davalı ortağın Finansbank Gümüşsuyu Şubesi’ndeki hesabından 371.256,38 TL bedelli 4 adet çeki şirket borcu için dava dışı Berko İnşaat Ltd. Şti. lehine tanzim ettiği, kural olarak sermaye borcunun doğrudan şirkete ödeme yapılarak ifası gerekmekle birlikte sermaye borçlusu ortak tarafından şirketin borcu için 3. kişiye yapılan ödemenin ortağın sermaye borcu ile takas edilmesinde herhangi bir engel bulunmadığı, başlangıçta ilk 1/4"lük bölümün ödenmesinde temerrüt söz konusu olmasına rağmen daha sonra anılan çeklerle sermaye borcunu aşan miktarda dava dışı 3. kişiye şirket borcu için ödemede bulunulduğu, bu ödemelerin şirket kayıtlarına da intikal ettirilip, davalı hesabına alacak ve dava dışı Berko İnşaat Ltd. Şti"ne borç kaydedilmek suretiyle Berko İnşaat Ltd. Şti"nin cari hesabının kapatıldığı, dava dışı Berko İnşaat Ltd. Şti"ne yapılan ödemenin 3. şahsın borcunu ifa mahiyetinde olduğunun kabul edildiği anlaşılmıştır.
    Ancak, somut olaya uygulanması gereken 6762 sayılı TTK 529. maddesi şirkete karşı parasal yükümlülüklerini yerine getirmeyen ortağın şirket ortaklığından çıkarılması halini düzenlemektedir. Buna göre, sermaye koyma borcunu ödemeyen ortak noter marifetiyle ve on beş günden aşağı olmamak üzere tayin edilecek müddetlerle iki defa yapılan ihtara rağmen apel borcunu ödemez ise şirket genel kurul kararı ile ortaklıktan çıkarılabilir. Birleşen davada davacı vekili ise 6762 sayılı TTK 551/3 maddesi uyarınca muhik sebeplerin varlığı iddiasına dayalı olarak davalı ortağın ortaklıktan çıkarılmasını talep ve dava etmiştir. Bu tespitler ışığında, mahkemece birleşen davanın dayanağını oluşturan davalı ortağın haklı nedenlerle ortaklıktan çıkarılması talebinin değerlendirilmesinde, kanunda açıkça ve ayrıca yer bulan ve usulü işlemleri ayrıca düzenlenmiş bulunan davalı ortağın apel borcunu ödememesi halinde genel kurul kararı ile ortaklıktan çıkarılabileceği göz ardı edilerek, işbu iddianın da davalının haklı nedenle ortaklıktan çıkarılması talebi içeresinde inceleme konusu yapılmış bulunması doğru olmamış, birleşen davada davalı vekilinin bu yöne ilişkin karar düzeltme isteminin kabulü gerekmiştir.
    Öte yandan mahkemece davalı ortağın ortaklıktan çıkartılması için ikinci ana gerekçe olarak davalı adına kayıtlı taşınmaz üzerinde şirket eli ile balık üretim tesisi inşa edilmesinin planlandığı, tesisin yapım işinin bir kısmının şirket tarafından Berko İnşaat Ltd. Şti."ne verildiği ve taraflar arasında sözleşme imzalandığı, inşaatın bittiği ve yapı kullanma izin belgesi alındığı ancak, davalının inşaattan doğan davalı şirket alacağını ödemediği, başta ticari amaçlarla davalı üzerine arazinin alındığı, şirketin kullanımına bırakılmak üzere arazi üzerinde tesis yapılması istendiği, davalının kendi arazisi üzerine şirket kaynaklarından tesis inşa ettirdiği, alt taşeronun parasını ödeme işinin şirkete yüklendiği, davalının ise, şirkete ödemesi gereken inşaat bedelini hiç ödemediği gibi, üzerine tesis inşa edilen taşınmazı yakın arkadaşına, düşük bedelle muvazaalı olarak devrettiği iddiasına dayandırıldığı, mahkemece işbu iddia yönünden ise; arazinin satın alınması aşamasında alım bedeli ve arazinin maliki konumunda olan davalı ortak ile şirket arasında, arazi üzerinde inşa edilecek tesisin maliyetinin karşılanması ve sonrasında tesisin şirket tarafından belirli bir süre kullanılması hususları bakımından taraflar arasında bir sözleşme ve yazılı bir başkaca belge bulunmadığı ancak, tesisi inşa eden dava dışı Berko İnşaat Ltd. Şti."nin şirket kayıtlarında cari hesabının olduğu ve bu kayıtlara göre de davalı tarafından şirket hesabına dava dışı Berko İnşaat Ltd. Şti."ne 371.256,38 TL tutarında ödeme yapıldığı, kalan 1.143.881,38 TL tutarındaki inşaat bedelinin 772.625,00 TL"lik kısmının da şirket tarafından karşılandığı, şirket ticari defterlerinin sahibi lehine delil vasfı bulunmaması karşısında ancak aleyhe delil olarak değerlendirilebileceğinden şirketin davalıdan alacağının ispata yeterli olmadığı, şirketin ödenen inşaat giderleri tutarında vekaletsiz iş görme ve sebepsiz zenginleşme hükümleri uyarınca arazi üzerine yapılan tesisin maliyetini karşıladığı nispette talepte bulunma hakkına sahip olduğu açık olmakla birlikte, şirketin bu alacağının lehine delil vasfı bulunmayan defter kayıtları dışında talep imkanının bulunduğu da dikkate alınarak, davalının ortaklıktan çıkarılmasına ilişkin istemin yerinde olmadığı, keza davalı karşı davacı ortağın çıkarılmasına yönelik bir genel kurul kararının da mevcut bulunmadığı gerekçelerine yer verildiği görülmektedir.
    Öncelikle davalının şirket ortaklığından çıkarılmasına ilişkin alınmış bir genel kurul kararı bulunmasa da, davalı dışındaki diğer ortaklar tarafından, şirketin açtığı davaya muvafakat verildiği ve bu itibarla 6762 sayılı TTK’nın 551/3 maddesi uyarınca esas sermayenin yarısından fazlasına sahip ortakların mutlak çoğunluğunun muvafakat vermesi şartının somut olayda gerçekleştiği, davalı adına kayıtlı taşınmaz üzerine kurulan tesisin şirket adına yapıldığı hususunda taraflar arasında yazılı bir sözleşme ya da herhangi bir belge bulunmamakla birlikte davalının taşınmazı üzerindeki tesis ile birlikte kendi adına devrettiği, bu nedenle tesis için Berko İnşaat Ltd. Şti’ne verildiği iddia edilen çeklerin apel borcuna mahsup edilmesinin doğru olmadığı kaldı ki, çeklerin karşılıksız olduğu gibi, çeklerle yapılan ödemelerin şirket kayıtlarına da işlendiği ve kayıtlarda sermaye borcuna mahsup edildiği kabul edilmiş ise de, şirket kayıtlarına davalı tarafından yazıldığı ve diğer ortağın ihtarıyla kayıtlardan çıkartıldığına dair itirazlar da bulunduğu ve bu itirazlar üzerinde de hiç durulmadığı ayrıca, şirket ile dava dışı Berko İnşaat Ltd. Şti. arasında tesis inşaatı için sözleşme yapılması ve asıl davada davacı-birleşen davada davalı Küçükçolak’ın da dava dışı bu firmaya şirket adına ödeme yaptığını ileri sürerek apel borcundan mahsubunu talep etmesi karşısında, taşınmaz üzerindeki tesisin şirket adına yapıldığı da uyuşmazlık konusu olmaktan çıkmakla, davalının taşınmaz üzerindeki tesisi kendi adına devredip devretmediği, şirket adına devir yapılmış ise ortaklıktan çıkarma için haklı sebep teşkil edeceği değerlendirilmeksizin, davacı tarafça davalının ortaklıktan çıkartılması için haklı sebep olarak ileri sürülen tüm iddialar incelenip, açıldığı iddia edilen hukuk ve ceza dava dosyaları da getirtilmeksizin, eksik incelemeye dayalı, yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiş, hükmün bu nedenle de bozulması gerektiği anlaşılmıştır.
    SONUÇ: Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerden dolayı, asıl davada davacı-birleşen davada davalı ... vekilinin asıl davaya yönelik tüm, birleşen davaya yönelik sair karar düzeltme isteğinin HUMK 442. maddesi gereğince REDDİNE, (2) nolu bentte açıklanan nedenlerle asıl davada davacı-birleşen davada davalı ... vekilinin birleşen davaya yönelik karar düzeltme isteminin kabulü ile Dairemizin 20.12.2016 tarihli, 2015/12831 Esas-2016/971 Karar sayılı bozma ilamı (3) nolu bendinin çıkarılarak yerine 30.04.2019 tarih 2017-1666 E 2019-3317 K sayılı işbu ilam (2) nolu bendinin eklenmesine, mahkeme kararının yukarıda açıklanan gerekçe ile BOZULMASINA, işbu ilamın Dairemizin 20.12.2016 tarihli, 2015/12831 Esas-2016/971 Karar sayılı ilamının eki sayılmasına, aşağıda yazılı bakiye 27,10 TL karar düzeltme harcının ve 3506 sayılı Yasa ile değiştirilen HUMK 442/3. maddesi hükmü uyarınca takdiren 389,49 TL para cezasının karar düzeltilmesini isteyen asıl davada davacı-birleşen davada davalıdan alınarak Hazine"ye gelir kaydedilmesine, 30.04.2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.









    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi