15. Hukuk Dairesi 2016/4647 E. , 2017/4024 K.
"İçtihat Metni"
Mahkemesi :Ticaret Mahkemesi
Yukarıda tarih ve numarası yazılı hükmün duruşmalı olarak temyizen tetkiki davalı vekili tarafından istenmiş olmakla duruşma için tayin edilen günde davacı vekili Avukat ... ile davalı vekili Avukat ... geldi. İhbar olunan asil gelmedi. Temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşıldıktan ve hazır bulunan taraflar avukatları dinlendikten sonra vaktin darlığından ötürü işin incelenerek karara bağlanması başka güne bırakılmıştı. Bu kere dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği konuşulup düşünüldü:
- K A R A R -
Dava, eser sözleşmesinden kaynaklanan iş bedelinin tahsili istemine ilişkin olup, mahkemenin davanın kabulüne dair kararı, davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Davacı taraflar arasında ....Toplu Konutları 2. Etap 4. Kısım İnşaatının Ahşap Kapılarının Yapımı Hususunda 02.07.2009 tarihli sözleşme bulunduğunu, bu anlaşma gereği belirlenen imalâtları gerçekleştirerek teslim ettiği halde faturalarda gösterilen bedellerin bir kısmının halen ödenmediğini, 128.652,82 TL alacağın yasal faiziyle tahsiline karar verilmesini istemiş, davalı davacının belirlenen imalâtları eksik ve kusurlu yaptığını, sözleşmede belirlenen teslim şartlarının gerçekleşmediğini, davacının yaptığı işlerin kabul edilemeyecek derecede ayıplı olduğunu belirterek davanın reddini savunmuş, mahkemece davanın kabulüne karar verilmiş, hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Sözleşme davalı yüklenici ile taşeron ....Pazarlama İnşaat A.Ş. ve ... İnş. Müh. Tic. Ltd. Şti. arasında imzalanmış olup davacı ile dava dışı ... İnş. Müh. Tic. Ltd. Şti. arasındaki hukuki ilişkinin adî ortaklık şeklinde olduğu anlaşılmaktadır.
Dayanılan sözleşme TBK"nın yürürlüğe girdiği 01.07.2012 tarihinden önce yapılmış olup, 6101 sayılı Yürürlük Kanunu hükümlerine göre kanunda sayılan istisnalar dışında mülga 818 sayılı BK"nın hükümleri uygulanmalıdır.
BK"nın 520. maddesindeki tanıma göre; adî ortaklık sözleşmesi, iki ya da daha fazla kişinin emeklerini ve mallarını ortak bir amaca erişmek üzere birleştirmeyi üstlendikleri sözleşmedir. BK"nın 524. maddesinde ise ekseriyetle karar verileceğinin kararlaştırılmamış
olması halinde adi ortaklıkta kararların oybirliğiyle verileceği düzenlenmiştir. Adî ortaklığın iktisap ettiği veya adî ortaklığa devredilen şeyler, alacaklar ve aynî haklar adî ortaklık sözleşmesi dairesinde müştereken ortaklara ait olur. Şirket mukavelesinde diğer bir hüküm bulunmadıkça bir ortağın alacaklıları haklarını ancak o ortağın tasfiyedeki hissesi üzerinde kullanabilirler. Aksi sözleşmeyle kararlaştırılmış olmadıkça, ortaklar, birlikte yahut bir temsilci vasıtasiyle üçüncü kişiye karşı üstlenmiş oldukları borçlardan müteselsilen mes"ul olurlar (BK"nın 534. madde).
Kanun veya Kanun"da öngörülen sözleşmeler uyarınca oluşan topluluk dolayısıyla mallara birlikte malik olanların mülkiyeti, elbirliği mülkiyetidir. Elbirliği mülkiyetinde ortakların belirlenmiş payları olmayıp her birinin hakkı, ortaklığa giren malların tamamına yaygındır (TMK"nın 701. madde). Elbirliği mülkiyetinde, Ortakların hakları ve yükümlülükleri, topluluğu doğuran Kanun veya sözleşme hükümleri ile belirlenir. Kanun"da veya sözleşmede aksine bir hüküm bulunmadıkça, gerek yönetim, gerek tasarruf işlemleri için ortakların oybirliğiyle karar vermeleri gerekir. Sözleşmeden doğan topluluk devam ettiği sürece, paylaşma yapılamaz ve bir pay üzerinde tasarrufta bulunulamaz. Ortaklardan her biri, topluluğa giren hakların korunmasını sağlayabilir. Bu korumadan bütün ortaklar yararlanır (TMK"nın 702. maddesi). Mecburi dava arkadaşları, ancak birlikte dava açabilir veya aleyhlerine de birlikte dava açılabilir. Bu tür dava arkadaşlığında, dava arkadaşları birlikte hareket etmek zorundadır. Ancak, duruşmaya gelmiş olan dava arkadaşlarının yapmış oldukları usul işlemleri, usulüne uygun olarak davet edildiği halde duruşmaya gelmemiş olan dava arkadaşları bakımından da hüküm ifade eder (HMK"nın 60/1).
Belirtilen bu hükümlerin sonucu olarak dava açan adi ortaklar elbirliği mülkiyeti hükümlerine göre davada mecburi dava arkadaşı durumundadır. Adi ortaklıkta davanın tüm ortaklar tarafından açılması gereklidir. Birlikte dava açılmadığı takdirde diğer ortaktan davaya muvafakat alınması, muvafakat vermeyen ortak olursa onun hakkında da dava açılması ve bu suretle taraf ehliyetinin tamamlanması gerekir. Aksi takdirde davanın dinlenme imkânı yoktur (YHGK"nın 17.01.1990 gün Esas 13/457 Karar 2 sayılı kararı).
Açılan davaya muvafakatın sağlanması, olmadığı takdirde taraf teşkili için diğer adi ortağın davalı olarak davada yer almasının sağlanması yoluyla davanın görülebilir hale gelmesi şeklinde bir uygulamanın benimsenmesi, Anayasa"nın hak arama özgürlüğünü düzenleyen 36. maddesine uygun yorumla, hukukun ve adaletin amacını sağlamaya yönelik olan temel hukuk ilkeleri yönünden de bir zorunluluktur. Muvafakat etmeyen adi ortak aleyhine husumet yöneltilmesine imkân tanınmaksızın davanın reddi gerektiğinin kabulü; ortaklardan bir kısmının hak arama özgürlüğünün, diğer bazı ortakların insiyatif ve vicdanına bırakılması yanında, ortaklığın ve bu kapsamda ortaklardan bir kısmının haklarının hukuk önünde korunamayarak, uyuşmazlığın çözümsüz ve ortada bırakılabileceği anlamına gelir ki, bu da hukukun adaleti sağlama amacıyla hiç bir şekilde bağdaşmaz.
Yukarıda yapılan açıklama ve sözü edilen kurallarla birlikte somut olay değerlendirildiğinde; adi ortaklıkta davanın tüm ortaklar tarafından birlikte açılması zorunlu
olduğundan mahkemece davacıya davada yer olmayan diğer adi ortak Talya ... Ltd. Şti."nin davaya muvafakatinin sağlanması için süre verilmesi, muvafakat sağlanamazsa adı geçen hakkında bu davayla birleştirilmek üzere dava açtırılıp bu şekilde taraf teşkili tamamlanması, aksi halde davanın usulden reddine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi doğru olmadığından kararın davalı yararına bozulması gerekmiştir.
Bozma sebebine göre diğer temyiz itirazları incelenmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda yazılı nedenlerle davalının temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün temyiz eden davalı yararına BOZULMASINA, 1.480,00 TL duruşma vekâlet ücretinin davacıdan alınarak Yargıtay"daki duruşmada vekille temsil olunan davalıya verilmesine, ödediği temyiz peşin harcının istek halinde temyiz eden davalıya geri verilmesine, karara karşı tebliğ tarihinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme isteminde bulunulabileceğine 20.11.2017 gününde oybirliğiyle karar verildi.