Esas No: 2022/2778
Karar No: 2022/4071
Karar Tarihi: 26.04.2022
Yargıtay 3. Hukuk Dairesi 2022/2778 Esas 2022/4071 Karar Sayılı İlamı
Özet:
Davalılar arasında yapılan alacak davasında, davacı Düzce ilinde meydana gelen depremlerde konutları yıkılan veya hasar gören kişilere verilen yardım kredisi kullandığı iddia edilen davalının sahte belgelerle kredi başvurusunda bulunduğunu ve zarara uğrlatıldığını belirtmiştir. Mahkeme davalı kredi borçlusunun temerrüde düştüğü tarihin 17/12/2002 olduğunu ve yapılan kısmi ödemelerin hesaplanan işlemiş faizden mahsup edilerek alacak ve faiz hesaplanması yapılması gerektiğini kararlaştırmıştır. Kanun maddeleri olarak, 7269 sayılı Umumi Hayata Müessir Afetler Dolayısiyle Alınacak Tedbirlerle Yapılacak Yardımlara Dair Kanun’un 29 uncu maddesi ve Türk Borçlar Kanunu’nun 100 üncü ve 131 inci maddeleri kararda yer almaktadır.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
DAVALILAR :
Taraflar arasındaki alacak davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın davalı ... yönünden kabulüne, diğer davalılar yönünden reddine yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davalı ... vekili ile davalı ... vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı; Düzce ilinde 1999 yılında meydana gelen depremlerde konutları yıkılan veya hasar gören kişilere, 7269 sayılı Afet Kanunu uyarınca hak sahibi olduklarını resmi belgeler ile ispatladıkları takdirde, evini yapacak olanlara yardım kredisi, konut satın alacak olanlara ise hazır konut kredisi verildiğini, davalı hak sahibi ...'ın herhangi bir konut satın almadığı halde satın almış gibi göstererek, sahte ve tahrif edilmiş belgelerle hazır konut kredisi başvurusunda bulunması üzerine, bahse konu davalıya konut kredisi kullandırıldığını, sözde satın aldığı konuta dair ibraz edilen tapu fotokopisinin, ipotek belgesinin, ruhsat ve yapı kullanma belgesinin sahte olduğunu, idarenin zarara uğratıldığını; devlet memurları olan diğer davalıların ise davalı ...’ın haksız olarak kredi kullanmasında sorumluluklarının bulunduğunu, kredi başvurusu aşamasında sunulan belgelerin gerçekliğini ve doğruluğunu incelemeden kredi işlemlerinin gerçekleştirildiğini, davalılar hakkında açılan ceza davasının halen derdest olduğunu ileri sürerek; fazlaya ilişkin talep ve dava hakkı saklı kalmak kaydıyla, haksız ve kanuna aykırı olarak kullandırılan ve davalı ...’a ödenen 10.000 TL tutarındaki hazır konut kredisinin tahakkuk tarihi olan 12/12/2002 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsilini talep etmiştir.
Davalı ..., davaya cevap vermemiştir.
Diğer davalılar ise; gerçekleşen olay nedeniyle taraflarına kusur atfedilemeyeceğini, sorumluluklarına gidilemeyeceğini savunarak, davanın reddini istemişlerdir.
Mahkemece; sahte ve tahrif edilmiş belgelerle konut kredisi başvurusunda bulunan ve davaya konu 10.000 TL bedelli krediyi haksız olarak kullandığı anlaşılan davalı ...’ın kredinin geri ödenmesinden sorumlu olduğu, diğer davalıların ise sanık olarak yargılandığı ceza davasında beraatlerine karar verildiği, işbu davalıların davacı idareyi zarara uğratıcı nitelikte herhangi bir eylemlerinden bahsedilemeyeceği, sorumluluklarına gidilemeyeceği gerekçesiyle; davanın davalı ... yönünden kabulüne, 10.000 TL’nin 17/12/2002 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalı ...'dan tahsiline, davalı ... tarafından yapıldığı iddia edilen 12.000 TL’lik kısmi ödemenin hükmün infazı aşamasında dikkate alınmasına, diğer davalılar yönünden davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davalılardan ... vekili ile ... vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1) Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı bilgi ve belgelere göre; davalı ... vekilinin tüm, diğer davalı ... vekilinin ise sair temyiz itirazlarının reddi gerekir.
2) 7269 sayılı Umumi Hayata Müessir Afetler Dolayısiyle Alınacak Tedbirlerle Yapılacak Yardımlara Dair Kanun’un 29 uncu maddesinin birinci fıkrasında; “ Yıkılan, yanan veya ağır hasara uğrayan veya uğraması muhtemel olan binalarda, imar planları gereğince kamulaştırılmasında zorunluluk bulunan yerlerdeki binalarda oturan ailelere hak sahibi olmak şartıyla konut yaptırılır veya kredi verilir.” hükmü getirilmiştir.
Somut olayda; depremde konutu ağır hasara uğrayan davalılardan ...’ın 7269 sayılı Kanun uyarınca konut kredisi almaya hak kazandığı davacı idarenin de kabulündedir. Ancak, davalı ...’ın konut satın almak için değil bir başka amaçla bahse konu krediyi kullandığı, öyle ki krediyi kullanabilmek adına sahte belgelerle başvuruda bulunduğu dosya kapsamı ile sabittir.
Bununla birlikte, dosyadaki bilgi ve belgelerden; davaya konu “borçlandırma senedi“ başlığı altında düzenlenen konut kredisi sözleşmesinin 3 üncü maddesinde hesap sahibi olarak adlandırılan kredi borçlusu davalı ...’ın ; “...bankadan konut inşası için aldığı paraları inşaat dışında başka maksatlarda kullandığı veya işbu senetteki taahhüt ve vecibelerden herhangi birini yerine getirmediği ahvalde bir güna ihtara, protesto keşidesine veya sair kanuni merasime lüzum hacet kalmaksızın bakiye borcunun muaccel kılmaya ve bu süretle henüz vadesi gelmemiş bulunan umum borcuna tediye gününe kadar yıllık % 5 nisbetinde gecikme faizi yürütmesine, evvelce hesabından % 10 indirim yapılmış ise bunları da hesabına tekrar borç kaydetmeye...” kabul ve taahhüt edeceği belirtilmiş olup; kredi borçlusu davalı ...’ın kredi borcunu geri ödemede temerrüde düştüğü tarihin, kredinin hesabına aktarıldığı tarih olan 17/12/2002 tarihi olduğu; öte yandan, 27/09/2017 tarihinde ise dava konusu borcun ifasına yönelik davacıya 12.000 TL tutarında kısmi ödemede bulunduğu, bu hususun davacının da kabulünde olduğu anlaşılmaktadır.
Bu durumda, davalı kredi borçlusu ...’ın yaptığı ödemenin tarihi ve tutarı da nazara alındığında, sözleşmeyle işlemiş faiz alacağını saklı tutan davacı alacaklının, 6098 sayılı TBK’nın 131 inci maddesinin ikinci fıkrası uyarınca bir miktar işlemiş faiz alacağının bulunduğu, bu anlamda yapılan kısmi ödemenin TBK’nın 100 üncü maddesinin birinci fıkrasına göre öncelikle ödeme anına değin işlemiş faiz alacağına mahsup edilmesi gerektiği kuşkusuzdur.
Hal böyle olunca, mahkemece; davaya konu konut kredisinin konut satın almak amacıyla kullanılmadığı, sözleşme hükümlerinin tarafları bağlayacağı, davalı ...’ın kredi borcunu geri ödemede 17/12/2002 tarihi itibariyle temerrüde düştüğü, temerrüt faizinin sözleşmeyle yıllık % 5 olarak kararlaştırıldığı, davalı ... tarafından dava konusu borç için 27/09/2017 tarihinde kısmi ödemede bulunulduğu, yargılama sırasında yapılan kısmi ödemenin ödeme miktarı ile sınırlı olarak davayı konusuz kılacağı dikkate alınarak, asıl alacak olan 10.000 TL’ye temerrütün gerçekleştiği 17/12/2002 tarihinden ödemenin yapıldığı 27/09/2017 tarihine kadar yıllık % 5 gecikme faizi uygulanarak işlemiş faiz alacağının hesaplanması, 12.000 TL tutarındaki kısmi ödemenin öncelikle hesaplanan işlemiş faizden mahsup edilmesi, mahsup sonrası kalan para olduğu takdirde bunun da asıl alacaktan mahsup edilmesi ve hasıl olacak sonuca göre işin esası hakkında hüküm tesis edilmesi gerekirken; yargılama sırasında yapılan kısmi ödeme dikkate alınmaksızın, eksik inceleme ve yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde hüküm tesisi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda birinci bentte açıklanan nedenlerle davalılardan ... vekilinin tüm, ... vekilinin ise sair temyiz itirazlarının REDDİNE, ikinci bentte açıklanan nedenlerle hükmün HUMK'nın 428. maddesi gereğince davalı ... yararına BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz eden davalı ...’a iadesine, 21,40 TL bakiye temyiz harcının temyiz eden davalı ...'a yükletilmesine, 6100 sayılı HMK'nın geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK'nın 440. maddesi gereğince karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 26/04/2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.