Esas No: 2022/2659
Karar No: 2022/4158
Karar Tarihi: 26.04.2022
Yargıtay 3. Hukuk Dairesi 2022/2659 Esas 2022/4158 Karar Sayılı İlamı
3. Hukuk Dairesi 2022/2659 E. , 2022/4158 K."İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
DAVALILAR :
Taraflar arasındaki alacak davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde taraf vekillerince temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı; Danimarka uyruklu olduğunu, 2010 yılında konut almak amacıyla davalılara müracaat ettiğini, öncesinde 2007 yılında davalı şirket yetkilisi olan davalı ... ...'e 225.600 DKK borç verdiğini, davalılar ile önce 24.03.2010 tarihli sözleşme imzalandığını, sözleşmede Tepe Land Konut projesinden 600.000 DKK satış bedeli ile taşınmaz satışının yapılacağının kararlaştırıldığını, bu bedelin 225.600 DKK’sinin davalı şirketten olan alacağından mahsup edildiğini, 314.400 DKK’nin davalı şirket tarafından bildirilen hesaba yatırılacağının kararlaştırıldığını, 14.04.2010 tarihinde 314.400 DKK’nin karşılığı 42.400 Euronun davalı ... ...’ün hesabına yatırıldığını, 60.000 DKK ödeme için kendisine ait ... ... marka aracın davalı şirkete devredildiğini, tüm bu hususların davalılar tarafından gönderilen maillerde kabul edildiğini, yine davalı şirket tarafından 25.06.2013 tarihli güvence belgesi ile bu durumun teyit edildiğini, ancak sözleşme konusu taşınmaz devredilmediği gibi ödediği bedelin de iade edilmediğini, davalılar ile ikinci kez 23.08.2011 tarihli başka bir konut için sözleşme imzalandığını, bu sözleşmede 15.08.2011 tarihli belgeye atıf yapıldığını, sözleşmede satış bedeli olarak 580.000 DKK'nın ödenmesinin kararlaştırıldığını, davalı şirket yetkili... tarafından davalı ... ...’ün hesap numarasının kendisine e-maille bildirildiğini, 12.10.2011 tarihinde 210.000 DKK karşılığı 28.200 ... ve 27.10.2011 tarihinde 200.000 DKK karşılığı 26.900 Euronun davalı ... ...’ün hesabına gönderildiğini, davalı şirket yetkilisi tarafından kendisine verilen 19.10.2011 tarihli makbuzda da 170.000 DKK ödendiğinin kabul edildiğini, davalı şirket yetkilisi ... ... tarafından imzalanan 06.09.2012 tarihli güvece belgesinde de bu hususun teyit edildiğini, böylece tüm satış bedelinin ödendiğini, ancak ikinci sözleşme konusu taşınmazın da kendisine devredilmediği gibi satış bedelinin iade edilmediğini, iki sözleşme kapsamında davalılara toplam 1.180.000 DKK ödeme yaptığını, davalıların borçtan müteselsilen sorumlu olduğunu ileri sürerek, 1.180.000 DKK’nin ödeme tarihinden itibaren işleyecek devlet bankalarınca mevduata uygulanan en yüksek faiz oranı ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Davalılar; dava konusu sözleşmelerden haberlerinin olmadığını, davacı ile 2010 ve 2011 yıllarında herhangi bir satış sözleşmesi akdedilmediğini, davacının 2007 yılında yapılan havaleyi borç olarak nitelendirerek haksız kazanç sağlamaya çalıştığını, davacının yaptığı ödemelerin borç ödemesi olduğunu, sözleşmede imzası bulunan... isimli kişinin şirketin yetkilisi olmadığını, bu kişinin hisselerinin hepsini devrederek 2006 yılında azledildiğini, bu sebeple sözleşmenin kendilerini bağlamadığını savunarak, davanın reddini dilemişlerdir.
Mahkemece, bozma ilamına uyularak yapılan yargılama neticesinde, davanın kısmen kabulüne, 170.000,00 Danimarka Kronunun 19.10.2011 tarihinden itibaren alacağa 3095 sayılı kanun uyarınca devlet bankalarınca mevduata uygulanacak en yüksek faiz oranı işletilerek davalı ... ... ... Şirketinden tahsiline, 314.400,00 Danimarka Kronunun 14.04.2010 tarihinden itibaren, 210.000,00 Danimarka Kronunun 14.10.2011 tarihinden itibaren, 200.000,00 Danimarka Kronunun 28.10.2011 tarihinden itibaren alacağa 3095 sayılı kanun uyarınca devlet bankalarınca mevduata uygulanacak en yüksek faiz oranı işletilerek davalı ... ... ... Şirketi ile davalı ... ...’den müştereken ve müteselsilen tahsiline, fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilmiş; hüküm taraflarca temyiz edilmiştir.
1- Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, davalıların tüm, davacıların aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddi gerekir.
2- Davacı eldeki dava ile, davalılar ile iki ayrı konutun satılması için satış sözleşmesi akdedildiğini, sözleşme kapsamında satış bedellerini ödediğini, davalı şirket yetkilisi tarafından gönderilen e-mail ve güvence belgeleri ile de bu durumun kabul edildiğini, ancak konutların teslim edilmediğini ileri sürerek, ödediği satış bedelinin tahsilini talep etmiştir. Mahkemece davanın reddine ilişkin verilen karar, davacının temyiz talebinde bulunması üzerine, Yargıtay 13. Hukuk Dairesinin (kapatılan) 04.04.2018 tarih, 2016/21295 Esas, 2018/4159 Karar sayılı ilamı ile “...Dosya kapsamında incelenen belgelerden sözleşmelerin 2010 ve 2011 yıllarında dava dışı... ile imzalandığı, bu kişinin 2006 yılında davalı şirketin müdürlüğünden azledildiği, sözleşmenin yapıldığı yılda yetkili temsilci sıfatının bulunmadığı anlaşılsa da; yapılan sözleşmelerde ödemenin bir kısmının havale yolu ile yapılacağının ve havale edilecek hesabın ... ... tarafından bildirileceğinin belirtildiği, sözleşmelerin yapılmasından kısa bir süre sonra yetkili temsilcilerin mail yolu ile paranın yatırılacağı hesabı davacıya bildirdiği, bu mail üzerine davacının sözleşmede kararlaştırılan bedellerin ... karşılığını yetkili temsilcilerden...'in hesabına gönderdiği, ardından yetkili temsilcilerden ... ...'ın satış için güvence verdiğini içeren mailler gönderdiği anlaşılmaktadır. O halde, mahkemece, davacının yaptığı sözleşmeler ve bunu kronolojik sıraya uygun takip eden mailler ile yetkili temsilci hesabına yatırılan tutarlar dikkate alınıp hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm tesisi usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir...” gerekçesiyle bozulmuş, davalıların karar düzeltme talebi aynı dairenin 11.06.2020 tarih, 2018/3989 Esas, 2020/4533 Karar sayılı ilamı ile reddedilmiştir.
Mahkemece bozma ilamına uyularak, davacının yaptığı sözleşmeler ve bunu kronolojik sıraya uygun takip eden e-mailler ile yetkili temsilcinin hesabına yatırılan tutarların irdelenmesi neticesinde, davacı tarafından davalı ...'in hesabına sözleşmelerden sonra havale yapıldığı, gönderilen havalelerin sözleşme sonrasındaki kronolojik sıraya uygun olduğu, ayrıca davalı şirket yetkilisi tarafından da bu ödemelerin gönderilen e-maillerle kabul edildiği, bu sebeple davalı şirket ile birlikte davalı ...'in banka hesabına yapılan havale tutarından müştereken ve müteselsilen sorumlu olduğu, 19.10.2011 tarihli, davalı şirket yetkilisi sıfatı ile... tarafından imzalanan makbuzda daha önce ödenmiş olan 100.000 DKK’ye ek olarak 70.000 DKK daha alındığı ifade edilerek davalı şirket tarafından toplam 170.000,00 DKK tahsilat yapıldığının kabul edildiği, davalı şirket tarafından yapılan bu tahsilat miktarı yönünden davalı ...'in kabul beyanın olmaması sebebiyle yalnızca davalı şirketin sorumlu olduğunun anlaşıldığı, araç devrinin ispatlanamadığı, ayrıca sözleşme öncesinde davalı şirketin davacıya 225.600,00 DKK borcunun satış bedelinden düşülmesine ilişkin...'nin imzasını taşıyan sözleşme dışında bir belgenin bulunmadığı, bu sebeple davalı şirket yönünden sözleşmenin bağlayıcılığının olmadığı gerekçesiyle, davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Davacı ile davalı şirketi temsilen...’nin imzasının bulunduğu, 24.03.2010 tarihli, 01.04.2010 tarihinde imzalandığı belirtilen, dava konusu “... Alma Sözleşmesi” başlıklı sözleşmede, taşınmaz satış bedeli olarak kararlaştırılan 600.000 DKK’nin 225.600 DKK’lik kısmının davalı şirketin davacıya olan borcu kapsamında ödendiği belirtilmiştir. Dosya kapsamından, davalı şirket yetkilisi olduğu anlaşılan ... ... tarafından 25.06.2013 tarihinde, bu sözleşmeye ilişkin güvence verildiğini belirtilen e-mail gönderildiği anlaşılmaktadır. O halde, davalı şirket temsilcisi tarafından hakkında güvence verildiği anlaşılan sözleşmede, davalı şirketin davacıya olan 225.600 DKK borcunun satış bedelinden düşüleceğinin kararlaştırıldığı dikkate alınıp, davalı şirketin satış bedeline istinaden ödendiği kabul edilen 225.600 DKK yönünden de sorumlu olduğu kabul edilerek bir karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmesi usul ve kanuna aykırı olup bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda birinci bentte açıklanan nedenlerle davalının tüm, davacının sair temyiz itirazlarının reddine, ikinci bentte açıklanan nedenlerle hükmün HUMK'nın 428. maddesi gereğince temyiz eden davacı yararına BOZULMASINA, 16.655,00 TL bakiye temyiz harcının temyiz eden davalıya yükletilmesine, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz eden davacıya iadesine, 6100 sayılı HMK'nun geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK'nın 440. maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 26/04/2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.