22. Hukuk Dairesi 2014/6618 E. , 2015/17942 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
DAVA : Davacı, kıdem tazminatı, ücret alacağı, yıllık izin, hafta tatili, ulusal bayram ve genel tatil, fazla mesai ile vergi iadesinin ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme, isteği kısmen hüküm altına almıştır.
Hüküm süresi içinde taraflar avukatları tarafından temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik .... . . tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı vekili, 20.05.2007 tarihine kadar aralıksız çalıştığını, davalı iş yerinde hesap ve muhasebe işleri yapan müvekkilinin son dört aylık ücretinin ödenmemesi sonucu işi bırakmak zorunda kaldığını, müvekkilinin davalıya ait işyerin de sabah 08:00 dan akşam 22:00"a kadar, cumartesi günleri tüm gün ayda iki pazar da pazar günleri çalıştığını, iş yerinde yıllık izin kullandırılmadığı gibi izin ücretlerinin de ödenmediğini, dini ve milli bayramlarda normal çalışma günü gibi çalışıldığını, bu çalışmalara ilişkin ek ücret ödenmediğini, 2007 yılı Şubat, Mart, Nisan ve Mayıs aylarına ilişkin ücretlerin kendisine ödenmediğini, her ay 100,00 TL ve 200,00 TL paranın aylık gibi ödendiğini, üste kalan ücretin ödenmediğini belirterek kıdem tazminatı ile birlikte bir kısım işçilik alacaklarının davalıdan tahsilini talep etmiştir.
Davalı vekili davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkemece, yapılan yargılama sonucunda toplanan deliller ve bilirkişi raporuna dayanılarak, yazılı gerekçe ile davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Kararı taraflar vekilleri temyiz etmiştir.
1-Dosyadaki yazılara, toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre, davalı vekilinin tüm davacı vekilin ise aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.
2-İşçilik alacaklarının zaman aşımına uğrayan alacakların hesaplanması noktasında uyuşmazlık bulunmaktadır.
Zamanaşımı, alacak hakkının belli bir süre kullanılmaması yüzünden dava edilebilme niteliğinden yoksun kalmasını ifade eder. Bu tanımdan da anlaşılacağı üzere zamanaşımı, alacak hakkını sona erdirmeyip sadece onu "eksik bir borç" haline dönüştürür ve "alacağın dava edilebilme özelliği"ni ortadan kaldırır. Bu itibarla zamanaşımı savunması ileri sürüldüğünde, eğer savunma gerçekleşirse hakkın dava edilebilme niteliği ortadan kalkacağından, artık mahkemenin işin esasına girip onu incelemesi mümkün değildir.
./..
Dosya içeriğine göre, davacı 29.02.2012 tarihinde harcını yatırarak taleplerini ıslah yolu ile arttırmıştır. Davalı vekili ıslah ile talep edilen bu miktarlar yönünden süresi içerisinde zaman aşımı def"ini ileri sürmüştür. Islah tarihi itibarıyla zaman aşımına uğrayan alacak miktarları söz konusudur. Mahkemece yanlızca dava dilekçesinde talep edilen miktarlara ilişkin zamanaşımı söz konusu olmadığından bahisle ücret alacağı, fazla mesai ücret alacağı ve hafta tatili ücret alacakları dava dilekçesinde talep edilen miktar kadar hüküm altına alınmıştır. Dava dilekçesinde belirtilen miktarlar yönünden zamanaşımı söz konusu olmadığı tespiti doğru ise de ıslah ile arttırılan kısımlarda da zamanaşımına uğramayan miktarlar mevcut olmakla bu alacak miktarların da hüküm altına alınması gerektiği gözetilmeksizin yazılı şekilde hüküm kurulması hatalıdır.
SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı sebeplerden BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 20.05.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.