Esas No: 2021/7465
Karar No: 2022/4139
Karar Tarihi: 26.04.2022
Yargıtay 3. Hukuk Dairesi 2021/7465 Esas 2022/4139 Karar Sayılı İlamı
3. Hukuk Dairesi 2021/7465 E. , 2022/4139 K."İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :TİCARET MAHKEMESİ
DAVACI/
Taraflar arasındaki karşılıklı görülen tazminat ve alacak davalarının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda; asıl ve karşı davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hüküm, davacı/karşı davalı vekili tarafından duruşmasız, davalılar/karşı davacılar vekili tarafından duruşmalı olarak temyiz edilmekle; duruşma günü olarak belirlenen 26/04/2022 tarihinde gelen davacı/karşı davalı vekili Av. ... ile davalılar/karşı davacılar vekili Av. ...'in sözlü açıklamaları dinlenildikten sonra işin incelenerek karara bağlanması için saat 14.00'e bırakılması uygun görüldüğünden, belli saatte dosyadaki bütün kağıtlar okunarak, Tetkik Hakiminin açıklamaları dinlenip, gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı; davalılardan ...'ya ait iş yerini 12/10/2004 tarihli kira sözleşmesi ile kiraladığını, kira alacaklarının tahsili için aleyhinde başlatılan takip sonrası bir kısım mallarının haczedildiğini, hacizli malların ...'ya ait işyerinde yıllardır müdür olarak çalışan diğer davalı ...'a yediemin sıfatıyla teslim edildiğini, mahcuz menkullerin satışının yapıldığını, alacağına mahsuben mahcuzları satın alan ...’nın KDV ve diğer harç ve vergileri ödememesi nedeniyle satışın düştüğünü ve mahçuz mallardaki hacizlerin kalktığını, bunun üzerine davalılardan ...'ya ait fabrika hangarlarında bulunan dava konusu mallarını diğer davalı ... tarafından üçüncü şahıslara değerinin altında bir bedelle satılarak zarara uğratıldığını ve malvarlıklarının satışı ile elde edilecek parayla borçlarının ödenmesine engel olunduğunu, davalı ... hakkında hırsızlık suçlamasıyla açılan davanın devam ettiğini, davalı ... hakkında ise takipsizlik kararı verildiğini ancak verilen kararların hukuk hakimini bağlamayacağını, Borçlar Kanunu'nun 55 ve 100. maddeleri gereğince, istihdam edenin (işverenin), yanında çalıştırdığı işçisinin hizmeti ifa sırasında verdikleri zarardan sorumlu tutulması gerektiğini, haksız fiili hükümleri çerçevesinde davalıların mevcut zararlardan müştereken ve müteselsilen sorumlu olduklarını ileri sürerek; şimdilik uğradığı zararların karşılığı olarak 1.000.000 TL tutarındaki paranın suç tarihi olan 14/06/2010 tarihinden itibaren işletilecek ikinci kırdırma faizi ile davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsilini talep etmiştir.
Davalılar; davacının kira borçlarını ödememesi nedeniyle aleyhinde takip başlattığını ve dava konusu mallara haciz konulduğunu ancak 1.000.000 TL değerindeki malının tahliye sırasında diğer davalı ...'ın yedinde kaldığı veya bu miktar malın 3. kişilere satıldığı iddiasının asılsız olduğunu, haczedilen malların neler olduğunun Kayseri 3. İcra Müdürlüğünün 2008/1578 Esas dosyasında teker teker yazıldığını, satış öncesinde kıymet takdirleri yapılarak malların ihaleye çıkarıldığını, davacının bu kıymet takdirlerine itirazının olmadığını, haczettiği malların toplam değerinin 145.000 TL olduğunun belirlendiğini, 20/08/2008 ve 21/08/2008 tarihleri arasında gerçekleştirilen haciz ve tahliye işlemleri sırasında içeride bulunan tüm malların tutanak ile kayıt altına alındığını, dava konusu edilen bir kısım malların finansal kiralama yolu ile temin edilmiş olup mülkiyetinin halen kime ait olduğunun tartışmalı olduğunu, davalı ... tarafından 25/12/2008 tarihinde hem davacıya, hem de ... Kurumuna ihtar gönderildiğini, ihtarda adı geçen makinelerin 10 gün süre içinde kaldırılmasının talep edildiğini, aksi halde makinelerin boş bir alana istifleneceğinin ve oluşan zarar ve ziyandan sorumlu olunmayacağının bildirildiğini, haciz dosyasında tespiti yapılan bir kısım malların davacı şirket yetkilileri veya başka üçüncü kişiler tarafından mal kaçırmak amacıyla hangarlar boşaltılarak tahliye edildiğini, davalı ...'ın ise tamamen hurda vasfındaki terk edilmiş malları hangarların boşaltılması ve en azından alacağın bir kısmının kurtarılması amacıyla üçüncü kişilere piyasadaki hurda değerleri üzerinden satıldığını, bu satışı da gizlemeyip alenen açıkça yaptığını, elde edilen satış gelirini ise davacı firmanın bakiye borcundan mahsup ettiğini savunarak davanın reddini istemişler, karşı davada ise; davalı kiracı tarafından çıkartılan muarazanın meni'ni, kiracıya ait menkul malların kendisine ait fabrika hangarından boşaltılmasına kadar ki süre içinde deponun kullanımı nedeniyle oluşan işgal bedelinin, bu malların kendisi tarafından kaldırılmak zorunda kalması nedeniyle yapılan masrafların ve bu süre içinde fabrikanın kiraya verilememiş olması nedeniyle oluşan kira kaybının ve davalının kiralanana verdiği zararların tespitiyle şimdilik 10.000 TL’nin tahsili ile daha önce farklı dönem kira alacağının tahsili için başlatılan Kayseri 6. İcra Müdürlüğünün 2008/945 esas sayılı takip dosyası sonrası hak kazandığı icra inkar tazminatının halen ödenmediğinden işbu alacağın da tahsilini talep etmişlerdir.
Mahkemece; asıl davada, Emrullah icra müdürlüğünce kendisine yediemin sıfatı ile teslim edilen davacıya ait hacizli malları haricen sattığı sabit olduğundan bu davalının haksız fiil hükümlerine göre, diğer davalı ...'nın ise istihdam edenin (adam çalıştıran) kusursuz sorumluluğu esasına göre sorumlu olacağı, alınan bilirkişi raporları doğrultusunda davacının toplam zararının 801.817 TL olduğu ve bu miktar zararın davacı tarafından davalılardan talep edilmesinin haklı olduğu, karşı davada ise, karşı davacı ...'ya ait mecurun boşaltılmaması nedeniyle ecrimisil talebinin haklı olduğu, karşı davalıya icra müdürlüğünce yazılan müzekkerenin tebliğ tarihi ile mecurun tamamen boşaltıldığı tarih arasında kalan 12 aylık süre için bilirkişilerce belirlenen (ecrimisil) kira bedeli olan 104.850 TL’nin talep edilebileceği, bu nedenle alacak isteminin kabulü ile taleple bağlı kalınarak 10.000 TL’nin faiziyle birlikte tahsiline, sair talepler yönünden hak arama özgürlüğünün engellenemeyeceği ve zarar iddiasının ispatlanamadığı gerekçeleriyle, fazlaya ilişkin istemin reddine karar verilmiş; hüküm, taraflarca temyiz edilmiştir.
HMK’nın 266. maddesi hükmüne göre; çözümü özel veya teknik bir bilgiyi gerektiren konularda bilirkişi oy ve görüşünün alınması zorunludur. Genel hayat tecrübesi ve kültürünün sonucu olarak herkes gibi hakimin de bildiği konularda bilirkişi dinlenmesine karar verilemeyeceği gibi, hakimlik mesleğinin gereği olarak hakimin hukuki bilgisi ile çözümleyebileceği konularda da bilirkişi dinlenemez. Her halde seçilecek bilirkişinin mesleği itibarıyla konunun uzmanı olması gerekir.
HMK’nın 281. maddesinde, tarafların, bilirkişi raporunda eksik gördükleri hususların, bilirkişiye tamamlattırılmasını; belirsizlik gösteren hususlar hakkında ise bilirkişinin açıklama yapmasının sağlanmasını veya yeni bilirkişi atanmasını mahkemeden talep edebilecekleri; mahkeme, bilirkişi raporundaki eksiklik yahut belirsizliğin tamamlanması veya açıklığa kavuşturulmasını sağlamak için, bilirkişiden ek rapor alabileceği; ayrıca gerçeğin ortaya çıkması için gerekli görürse, yeni görevlendireceği bilirkişi aracılığıyla, tekrar inceleme yaptırabileceği açıklanmıştır.
Bilirkişiler, raporlarını hazırlarken raporun dayanağı olan somut ve özel nedenleri bilimsel verilere uygun olarak göstermek zorundadır. Bilirkişi raporu aynı zamanda Yargıtay denetimine de elverişli olacak şekilde bilgi ve belgeye dayanan gerekçe ihtiva etmelidir. Ancak bu şekilde hazırlanmış raporun denetimi mümkün olup, hüküm kurmaya dayanak yapılabilir.
Bilirkişi raporu kural olarak hâkimi bağlamaz. Hâkim, raporu serbestçe takdir eder. Hâkim, raporu yeterli görmezse, bilirkişiden ek rapor isteyebileceği gibi gerçeğin ortaya çıkması için önceki bilirkişi veya yeniden seçeceği bilirkişi vasıtasıyla yeniden inceleme de yaptırabilir. Bilirkişi raporları arasındaki çelişki varsa hâkim çelişkiyi gidermeden karar veremez.
Somut olayda; 23/02/2016 tarihli bilirkişi raporunda icra dosyasında tutanak halinde sunulan mamul ve yarı mamul mallar ile hammadde malzeme değerleri ile faturaları bulunan makine değerleri tespit edilerek, menkul satışı ile tahsil edilen tutarlar mahsup edilmek suretiyle dava tarihi itibariyle davacının alacağı 1.723.420,98 TL belirlenmiş, 18/12/2017 tarihli bilirkişi raporunda, haciz tutanağında yer alan tekstil emtia değerleri ile mekanik tesisat ve makine emtia bedelleri belirlenerek alacak tutarı 118.872 TL olarak tespit edilmiş, yine 07/05/2019 ve 19/02/2020 tarihli asıl ve ek bilirkişi raporları ile de haciz tutanaklarında yer alan tekstil emtia değerleri ile makine ve ekipman rayiç değerleri toplamının 821.817 TL olduğu kanaatine varılmıştır.
Mahkemece 19/02/2020 tarihli rapor esas alınarak hüküm kurulmuş ise de; dosya kapsamında bulunan bilirkişi raporları arasındaki çelişkiler giderilmeden, taraf itirazları karşılanmadan ve karşı dava yönünden ise; davacı talepleri tek tek değerlendirilmeden, ecrimisil tutarı deponun alanı tam olarak tespit edilmeden belirlenmek suretiyle hüküm kurulmuştur.
Hâl böyle olunca mahkemece; yukarıda açıklanan maddî ve hukukî olgular gözetilerek, öncelikle dosyanın önceki bilirkişiler dışında konusunda uzman en az 3 kişilik bilirkişi kuruluna verilmesi, özellikle 20/08/2008 ve 21/08/2008 tarihli haciz tutanaklarında belirtilen mamul ve yarı mamül mallar ile icra müdürü tarafından onaylanmış ekli sayım fişinde gösterilen hammaddelerin ayrıca gerek dosya kapsamında gerekse de davalılar hakkında açılan soruşturma ve ceza dosyalarında belirtilen ve faturaları sunulan makine ve teçhizat bedellerinin amortisman bedelleri düşülmüş değerleri dava tarihi itibariyle tespit edilerek, karşı dava yönünden ise dava konusu malların bulunduğu depoya ilişkin ecrimisil tutarının belirlenerek tereddüde yer vermeyecek şekilde, itirazları karşılayacak nitelikte ve raporlar ve dosya kapsamındaki tespitler arasındaki çelişkiyi giderecek şekilde, somut verilere dayalı, ayrıntılı, açıklayıcı, gerekçeli, taraf ve Yargıtay denetimine elverişli bilirkişi raporu alınması, hasıl olacak sonuç dairesinde bir karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ve yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün HUMK'nın 428 inci maddesi gereğince BOZULMASINA, 3.815 TL Yargıtay duruşması vekalet ücretinin yekdiğerinden alınıp yekdiğerine verilmesine, peşin alınan temyiz harçlarının istek halinde temyiz edenlere iadesine, HMK'nın geçici madde 3 atfıyla HUMK’nın 440/I maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 26/04/2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.