4. Ceza Dairesi 2017/853 E. , 2017/7202 K.
"İçtihat Metni"
Tehdit suçundan sanık ..."un, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 106/1-1. cümle ve 62/1. maddeleri uyarınca 5 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu"nun 231/5. maddesi uyarınca hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına dair Mut Asliye Ceza Mahkemesinin 09/03/2016 tarihli ve 2014/880 esas, 2016/155 sayılı kararını müteakip, aynı eylem ve hakaret suçundan açılan mükerrer dava sonucunda adı geçen sanık hakkında hakaret suçundan açılan davanın 5237 sayılı Kanun"un 73/4 ve 5271 sayılı Kanun"un 223/8. maddesi uyarınca düşürülmesine, tehdit suçundan dolayı 5237 sayılı Kanun’un 106/1-1.cümle ve 62/1. maddesi uyarınca 5 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına, 5271 sayılı Kanun"un 231/5. maddesi uyarınca hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına dair Mut Asliye Ceza Mahkemesinin 02/03/2016 tarihli ve 2014/978 esas, 2016/137 sayılı kararı aleyhine Yüksek Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğü"nün 21.12.2016 gün ve 94660652-105-33-12224-2016-Kyb sayılı yazılı istemleri ve Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 16/01/2017 günlü ve 2017/836 sayılı tebliğnamesiyle bozma düşüncesiyle daireye gönderilmiş olduğu görülmekle, dosya incelendi:
Kanun yararına bozma isteyen tebliğnamede,
Dosya kapsamına göre, sanığın tehdit eylemi sebebiyle Mut Cumhuriyet başsavcılığınca aynı eylem sebebiyle sehven iki kez iddianame düzenlendiği, 02/10/2014 tarihli ve 2014/1934 soruşturma sayılı iddianame ile açılan kamu davasının Mut Asliye Ceza Mahkemesinin 09/03/2016 tarihli ve 2014/880 esas, 2016/155 sayılı kararı ile sonuçlandırılıp, sanık hakkında hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verildiği, 27/10/2014 tarihli ve 2014/1861 soruşturma sayılı iddianame ile açılan kamu davasının ise Mut Asliye Ceza Mahkemesinin 02/03/2016 tarihli ve 2014/978 esas, 2016/137 sayılı kararı ile sonuçlandırılıp, sanık hakkında hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verildiği, bu şekilde Mut Asliye Ceza Mahkemesinin 02/03/2016 tarihli ve 2014/978 esas sayılı dosyasında verilen kararın mükerrer açılan dava sonucu verilmiş olduğu, her ne kadar mükerrer dava sonucunda da hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilmiş ise de, sanık hakkında hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı verilip mükerrer bir dava nedeniyle 5 yıl boyunca denetim süresine tabi tutularak özgürlüğünün kısıtlanması, yaptırımlara tabi tutulmasının hukuka aykırı olacağı gözetildiğinde, mükerrer olduğu anlaşılan davanın 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu"nun 223/7. maddesi uyarınca reddine karar verilmesi yerine, yazılı şekilde karar verilmesinde isabet görülmediğinden, 5271 Sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 309.maddesi uyarınca anılan kararın bozulması lüzumu kanun yararına bozma talebine dayanılarak ihbar olunduğu anlaşılmıştır.
TÜRK MİLLETİ ADINA
1-Olay
Sanık hakkında tehdit suçundan yürütülen soruşturmada, Mut Cumhuriyet başsavcılığınca aynı eylem sebebiyle sehven iki kez iddianame düzenlendiği, 02/10/2014 tarihli ve 2014/1934 soruşturma sayılı iddianame ile açılan kamu davasının Mut Asliye Ceza Mahkemesinin 09/03/2016 tarihli ve 2014/880 esas, 2016/155 sayılı kararı ile sonuçlandırılıp sanık hakkında hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verildiği, 27/10/2014 tarihli ve 2014/1861 soruşturma sayılı iddianame ile açılan kamu davasının ise Mut Asliye Ceza Mahkemesinin 02/03/2016 tarihli ve 2014/978 esas, 2016/137 sayılı kararı ile sonuçlandırılıp sanık hakkında hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verildiği, bu şekilde Mut Asliye Ceza Mahkemesinin 02/03/2016 tarihli ve 2014/978 esas sayılı dosyasında verilen kararın mükerrer açılan dava sonucu verilmiş olduğu anlaşılmakla, mükerrer olan davanın CMK"nın 223/7. maddesi uyarınca reddine karar verilmesi yerine yazılı şekilde hüküm kurulmasının usul ve kanuna aykırı olduğundan kararın kanun yararına bozulması istemine ilişkin olduğu anlaşılmıştır.
2-Hukuksal Değerlendirme
Dosya kapsamı ve kanun yararına bozma istemi incelenerek birlikte değerlendirildiğinde, sanığın 01/09/2014 tarihinde işlediği iddia olunan tehdit suçundan dolayı Mut Cumhuriyet Savcılığı tarafından 02/10/2014 tarihinde TCK"nın 106/1-1 maddesi uyarınca açılan davada Mut Asliye Ceza Mahkemesi"nin 09/03/2016 tarihinde hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilerek bu kararın kesinleştiği, yine aynı eylem nedeniyle sanık hakkında 27/10/2014 tarihinde TCK"nın 106/1-1 maddesi gereğince açılan davada ise Mut Asliye Ceza Mahkemesi tarafından 02/03/2016 tarihinde aynı şekilde hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilerek bu kararın da kesinleştiği.
5271 sayılı CMK"nın 223/7. maddesinde yer alan "aynı fiil nedeniyle aynı sanık için önceden verilmiş bir hüküm veya açılmış bir dava varsa davanın reddine karar verilir" ve 1982 Anayasasının 141/3. maddesinin "davaların en az giderle ve mümkün olan süratle sonuçlandırılması yargının görevidir" düzenlemeleri ile 11 Nolu Protokol İle Değişik İnsan Haklarını Ve Ana Hürriyetlerini Korumaya Dair Sözleşemeye Ek 7 Nolu Protokolün Onaylanmasına dair 10/03/2016 tarih ve 6684 sayılı Kanunla kabul edilerek 25/03/2016 tarihli ve 29464 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesine ek 7 no"lu protokolün 4/1. maddelerinde yer alan "hiç kimse bir devletin ceza yargılama usulüne ve yasaya uygun olarak kesin bir hükümle mahkum edildiği ya da beraat ettiği bir suçtan dolayı aynı devletin yargısal yetkisi altındaki yargılama usulleri çerçevesinde yeniden yargılanamaz veya mahkum edilemez." düzenlemesi birlikte değerlendirildiğinde, kesinleşmiş bir hüküm varsa, bu kesin hükme konu dava yargılaması devam eden davadan sonra açılmış da olsa, kesin hükmün dokunulmazlığı gözetilerek yargılaması devam eden davanın reddinin uygun olacağı düşünülmektedir.
CMK"nın 223/7 maddesinin "aynı fiil nedeniyle, aynı sanık için önceden verilmiş bir hüküm veya açılmış bir dava varsa davanın reddine karar verilir" şeklindeki düzenlemeye göre, sanık hakkında açılan her iki dava dosyasının incelenmesinde suç tarihi ve eylemin aynı olduğu ve 1. açılan davada iddianame tarihi 02/10/2014 olup kararın 09/03/2016 günü verildiği ve 11/05/2016 tarihinde kesinleştiği, ikinci kez açılan 27/10/2014 tarihli iddianameye konu davanın ise diğer davdan önce 02/03/2016 tarihinde karar verilmiş ve 13/04/2016 tarihinde kararın kesinleşmiş bulunduğu, bu durumda sonradan açılan davanın davanın önce karara çıkmış , kararın kesinleşmiş olup önceden açılan davada ise daha sonra
karar verildiği anlaşılmakla, ortada mükerrer dava olmakla birlikte reddi gereken davanın önce açılmış bulunsa da sonradan karar verilen Mut Asliye Ceza Mahkemesi"nin 09/03/2016 tarihli karara konu olan 2014/880 esas, 2016/155 karar sayılı dava olduğu sonucuna varıldığından, bu dosyanın da kanun yararına bozma konusu yapılması halinde birlikte değerlendirilmesi gerektiği sonucuna varılmıştır.
3-Sonuç ve Karar
Yukarıda açıklanan nedenlerle,
Yargıtay incelemesi sırasında bozma istemi dışında saptanan yeni hukuka aykırılıkların bulunduğunun anlaşılması halinde, Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 17/07/2010 gün ve 2007/145-172 kararında da vurgulandığı üzere, bu hukuka aykırılıklar giderilmeden mevcut durumda karar verilemeyeceğinin görülmekle,
Mut Asliye Ceza Mahkemesi"nin 09/03/2016 tarihli karara konu olan 2014/880 esas, 2016/155 karar sayılı ile verilen dava dosyasının da birlikte değerlendirilmesi sonucuna varıldığından bu karar hakkında da Kanun Yararına Bozma isteminde bulunup bulunulmayacağının taktiri için dosyanın Adalet Bakanlığı"na sunulmak üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, kanun yararına bozma istemi hakkında bu aşamada bir karar verilmesine yer olmadığına, 09.03.2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.