Esas No: 2021/7996
Karar No: 2022/4133
Karar Tarihi: 26.04.2022
Yargıtay 3. Hukuk Dairesi 2021/7996 Esas 2022/4133 Karar Sayılı İlamı
3. Hukuk Dairesi 2021/7996 E. , 2022/4133 K."İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :SULH HUKUK MAHKEMESİ
DAVACI/
Taraflar arasında karşılıklı görülen alacak davalarının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda; asıl davanın kısmen kabulüne, karşı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hüküm, davacı/karşı davalı vekili tarafından duruşmalı olarak temyiz edilmekle; duruşma günü olarak belirlenen 26/04/2022 tarihinde davacı/birleşen davada davalı vekili vekili Av. ...... ...... ...... ile davalı/birleşen davada davacı vekili Av. ... ve ihbar olunan vekili Av. ...... geldi. Açık duruşmaya başlandı ve hazır bulunan vekillerin sözlü açıklamaları dinlenildikten sonra işin incelenerek karara bağlanması için saat 14.00'e bırakılması uygun görüldüğünden, belli saatte dosyadaki bütün kağıtlar okunarak, Tetkik Hakiminin açıklamaları dinlenip, gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı; davalı ile imzaladığı kira sözlemesi ile natamam vaziyetteki kiralananı 01/01/2009 - 31/12/2009 tarihleri arasında tekstil ürünleri satışı yapmak kiraladığını, iş yerinin satışa uygun hale gelmesi için asma tavan, vitrin, raf, kağıt, elektrik, müzik yayın sisteminin kurulması, duvarların kağıtla kaplanması, raf dolap gibi döşeme işlerini yaptırdığını, tekstil ürünleri satış faaliyetini sürdürmekteyken 09/09/2013 tarihinde saat 18.00-18.30 sıralarında davalının maliki olduğu alışveriş merkezinin ana kanalizasyon borusunun patladığını, iş yerindeki demirbaş niteliğindeki tüm mallar ve satış amacıyla teşhirde bulunan tekstil ürünlerinin tamamen kullanılmaz hale gelecek şekilde zarar gördüğünü, 10/09/2013 tarihi itibariyle kira sözleşmesinin feshedildiğini, iş yerinde oluşan hasar zarar sebebiyle Ankara 1. Sulh Hukuk Mahkemesinin 2013/123 D.İş sayılı dosyasıyla tespit yapıldığını, 09/09/2013 tarihi itibariyle kiralananın kullanım imkanı kalmadığından depozito bedelinden 9 günlük kira ve ortak gider bedelinin mahsubu ile kalan 1.851,95 Euro’nun iadesi gerektiğini, davalının sigorta şirketi tarafından hasar dosyası açılarak inceleme yapıldığını, hasara uğrayan tekstil ürünlerini için 17.500 TL zarar bedeli aldığını, sigorta şirketi tarafından ise 14/01/2014 tarihinde 128.639.55 TL ödendiğini ileri sürerek; kira sözleşmesinin 09/09/2013 tarihinden itibaren geçerli olmak üzere haklı nedenlerle feshini, depozitodan kalan 1.851,95 Euro ile sigorta şirketi ve davalı tarafından karşılanmayan zarar ve kazanç kaybının tespiti ile fazlaya ilişkin haklarını saklı kalmak kaydıyla, şimdilik 10.000 TL'nin davalıdan tahsilini talep etmiş, ıslah dilekçesi ile tazminat talebini toplam 155.536,82 TL'ye arttırmıştır.
Davalı; ayıbın giderilmesi için süre verilmediğini, dükkanın kullanım elverişliliğini ortadan kaldırmadığını, fesih bildirimine rağmen taşınmazın anahtarının teslim edilmediğini, anahtarın 14/01/2014 tarihinde teslim alındığını, davacının bu tarihe kadar kira ve giderlerinden sorumlu olduğu gibi taşınmazın aynı şartlarda kiraya verilebileceği süre boyunca kira ve diğer giderlerden sorumlu olduğunu, davacının taleplerinin haksız ve fahiş olduğunu, zararı karşılığında 128.639,55 TL ve 17.500 TL sigorta sirketinden tahsil ettiğini, davacının borcunun depozito bedelini aştığını, depozitonun iadesi koşullarının oluşmadığını savunarak davanın reddini istemiş; karşı davada ise; kira sözleşmesinin feshinin haksız olduğunu, kira sözleşmesini süresinden önce fesheden ve anahtarları geç teslim eden davacı/karşı davalının 01/09/2013 tarihinden anahtar teslim tarihi 14/01/2014 tarihine kadar olan kira ve diğer bedellerinden, ayrıca 14/01/2014 tarihinden sonra iş yerinin yeniden kiraya verilebilmesi için geçecek sürelerin kira ve diğer giderlerinin ödenmesinden sorumlu olduğunu, alacak miktarının belirlenmesinden sonra tespit edilen alacaktan depozitonun mahsubunun gerektiğini ileri sürerek; fazlaya ilişkin haklarını saklı kalmak kaydıyla, 10.000 TL alacağın ödeme tarihlerinden itibaren avans faizi ile tahsilini talep etmiş, ıslah ile kira bedeli ve genel gidere katılım payı talebini arttırarak 26.503,58 TL'nin ödeme tarihlerinden itibaren işleyecek avans faizi ile tahsilini istemiştir.
Mahkemece; asıl davanın kısmen kabulü ile 37.716 TL dekorasyon ve inşaat malzemeleri maliyet bedeli, 28.700 TL elektrik mekanik aksam, tavan boya, tamirat işçilik bedelinin dava tarihinden itibaren avans faizi ile birlikte davalı / karşı davacıdan tahsiline, 1.851 Euro depozio bedeli karşılığı 3.965,00 TL'nin dava tarihinden itibaren TCMB faizi ile birlikte davalı /karşı davacıdan tahsiline, fazlaya dair talebin reddine; karşı davanın kabulüne 26.503,68 TL 'nin dava tarihinden itibaren avans faizi ile birlikte davacı / karşı davalıdan tahsiline dair verilen karar, tarafların temyizi üzerine, Yargıtay (Kapatılan) 6. Hukuk Dairesinin 30/11/2016 tarihli ve 2016/5500 E., 2016/7074 K. sayılı kararıyla; 09/09/2013 tarihinde davalının maliki-işleteni olduğu alışveriş merkezinin ana kanalizasyon borusunun patlaması nedeniyle davacıya ait iş yerindeki, demirbaş niteliğindeki mallar ile satış amacıyla teşhirde, raf ve dolaplarda bulunan tekstil ürünlerinin zarar gördüğü, davacının gönderdiği ihtarnameyle 10/09/2013 tarihi itibariyle kira sözleşmesini feshettiğini, mahkemenin kabul şekline göre de kira sözleşmesinin haklı nedenle feshedildiği, bu durumda davacının satış bedelinden elde edilecek geliri talep edebileceği, davacının ticari defterlerinde inceleme yapılarak riziko öncesi ve sonrası stok durumları tespit edilerek davacının gerçek zararının hesaplanıp sigorta şirketi tarafından yapılan ödemeler de düşüldükten sonra sonucuna göre karar verilmesi gerektiği, davacı/ karşı davalının, dosyada bulunan teklif mektuplarına dayanarak verdiği ıslah dilekçesi ile zarara uğrayan demirbaş, dekorasyon ve inşaat malzemeleri için 65.416,82 TL’nin tahsilini talep etmişse de her an temini mümkün olan bu teklif mektuplarına dayanılarak zarar bedeline hükmedilmesinin doğru olmadığı, oluşan hasar yönünden denetime elverişli bilirkişi raporu alınması ve sonucuna göre bir karar verilmesi gerektiği, 2500 € depozito bedelinin davalıya ödendiğinin uyuşmazlık konusu olmadığı, davacı tarafından depozito bedelinin dava konusu edilmiş olup eylül ayı kirasına mahsup edilmesi doğru olmadığı gibi Euro döviz satış kuru esas alınarak hesaplanması gerekirken yanlış döviz satış kuru esas alınarak eksik hesaplanmasının da doğru olmadığı; karşı davada, artış şartına göre aylık asgari kira bedeli ve genel giderin tespit edilerek bulunan bedel üzerinden tahliye tarihine kadar olan kira bedeli ve genel giderin hesaplanarak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken eksik bedele hükmedilmesinin de doğru olmadığı gerekçesiyle bozulmuştur.
Mahkemece, bozmaya uyularak yapılan yargılama sonucunda; asıl davanın kısmen kabulü ile 1.851 Euro depozito alacağının dava tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine; karşı davanın kabulü ile 26.503,68 TL alacağın dava tarihinden itibaren avans faizi ile birlikte karşı davalıdan alınarak karşı davacıya verilmesine karar verilmiş; hüküm, taraflarca temyiz edilmiştir.
1) Dosyadaki yazılara, kararın bozmaya uygun olmasına ve delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre tarafların sair temyiz itirazlarının reddi gerekir.
2) Davacı, zarar gören 6540 adet tekstil ürününün satış bedeline göre belirlenen tutarı tazminat olarak talep etmekte olup, mahkemece verilen ilk kararda, sigorta şirketi tarafından zarar gören tekstil ürünleri karşılığı ödeme yapıldığı, davacının elinde bulunan tekstil ürünlerinin tamamının rayiç bedel üzerinden satılacağı varsayımının ispatlanması mümkün olmadığı gerekçesiyle talebin reddine karar verilmiş; karar, davacının satış bedelinden elde edilecek geliri talep edebileceği, ticari defterlerinde inceleme yapılarak riziko öncesi ve sonrası stok durumları tespit edilerek davacının gerçek zararının hesaplanıp sigorta şirketi tarafından yapılan ödemelerin düşülmesi gerektiği gerekçesiyle bozulmuştur. Bu defa mahkemece, satış bedelinden elde edilecek gelirinin, davacının ticari defterlerinde yapılan inceleme ile stok durumlarının tespit edilememesi sebebi ile ispatlanamadığı gerekçesiyle talebin reddine karar verilmiştir. Davacı, kiralananda tekstil ürünleri satışı yapmakta olup tekstil ürünlerinin zarar gördüğü konusunda uyuşmazlık bulunmamaktadır. Uyuşmazlık, tekstil ürünleri için davacının zararının, ürünlerin alış fiyatına yani davacıya maliyet bedeline göre mi yoksa satış fiyatına göre mi belirleneceğine yöneliktir. Yargıtay (Kapatılan) 6. Hukuk Dairesinin 30/11/2016 tarihli bozma kararında, davacının satış bedelinden elde edilecek geliri talep edebileceği açıkça belirtilmiştir. Mahkemece, stok durumları tespit edilmedği gerekçesiyle talebin reddine karar verilmiş ise de, zarar gören tekstil ürünleri, delil tespiti dosyasında hazırlanan bilirkişi raporunda gösterildiği gibi sigorta için düzenlenen ekspertiz raporunda da belirlenmiştir. Bununla birlikte, TBK'nın mad. 51/1 maddesi uyarınca; hakim, tazminatın kapsamını ve ödenme biçimini, durumun gereğini ve özellikle kusurun ağırlığını göz önüne alarak belirler. Bu durumda mahkemece; davacının zarar gören tekstil ürünlerinin satış bedelinden elde edilecek geliri talep edebileceği gözetilerek söz konusu ürünlerin rayiç satış bedelleri belirlenerek, buna göre hesaplanacak tutardan sigorta şirketi tarafından yapılan ödemeler düşüldükten sonra sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ve yanılgılı değerlendirme ile karar verilmesi doğru görülmemiştir.
3) Asıl davada hüküm altına alınan depozito bedeli yabancı para cinsinden olup 3095 sayılı Kanun'un 4/a maddesinde; sözleşmede daha yüksek akdi veya gecikme faizi kararlaştırılmadığı hallerde, yabancı para borcunun faizinde Devlet Bankalarının o yabancı para ile açılmış bir yıl vadeli mevduat hesabına ödediği en yüksek faiz oranı uygulanacağı kabul edilmiştir.
Bu nedenle mahkemece; asıl alacağa 3095 sayılı Kanun'un 4/a maddesi gereğince Devlet Bankalarının Euro ile açılmış bir yıl vadeli mevduat hesabına ödediği en yüksek faiz oranı uygulanmak suretiyle tahsiline hükmedilmesi gerekirken, yazılı şekilde avans faize hükmedilmesi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda birinci bentte açıklanan nedenlerle tarafların sair temyiz itirazlarının reddine, HUMK'nın 428. maddesi gereğince hükmün ikinci bentte açıklanan nedenlerle davacı yararına, üçüncü bentte açıklanan nedenlerle davalı yararına BOZULMASINA, 3.815 TL Yargıtay duruşması vekalet ücretinin yek diğerinden alınıp yek diğerine verilmesine, peşin alınan temyiz harçlarının istek halinde temyiz edenlere iadesine, 6100 sayılı HMK'nın Geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK'nın 440. maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 26/04/2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.