14. Hukuk Dairesi 2016/10464 E. , 2019/4272 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Davacı vekili tarafından, davalılar aleyhine 07.05.2015 gününde verilen dilekçe ile tapu iptali ve tescil talebi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kabulüne dair verilen 12.04.2016 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı ... Genel Müdürlüğü vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
_ K A R A R _
Dava, imar uygulaması sırasında fazla kesilen düzenleme ortaklık payı nedenine dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.
Davalılar, davanın reddini savunmuşlardır.
Mahkemece, düzenleme ortaklık payının fazla kesilmiş olması gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
Hükmü, dahili davalı ... Genel Müdürlüğü vekili temyiz etmiştir.
3194 sayılı İmar Kanunu’nun “Düzenleme Ortaklık Payı”nı düzenleyen 18. maddesinin 2. fıkrası;
“Belediyeler veya valiliklerce düzenlemeye tabi tutulan arazi ve arsaların dağıtımı sırasında bunların yüzölçümlerinden yeteri kadar saha, düzenleme dolayısıyla meydana gelen değer artışları karşılığında "düzenleme ortaklık payı" olarak düşülebilir. Ancak, bu maddeye göre alınacak düzenleme ortaklık payları, düzenlemeye tabi tutulan arazi ve arsaların düzenlemeden önceki yüzölçümlerinin yüzde kırkını geçemez.” hükmünü içermekte olup, düzenleme ortaklık payı, kadastral nitelikteki parsellerin yapılaşmaya uygun parseller haline getirilmesi ve imar uygulaması yapılmasından dolayı taşınmazlarda meydana gelen değer artışının kamu idaresince geri alınması yönünde bir işlemdir. Kamu idaresince düzenlemeye giren arazi ve arsaların % 40’ına kadar düzenleme ortaklık payı kesilebileceği İmar Kanununun imar uygulama işlemlerinin ilkelerindedir.
İmar uygulaması sonucu düzenlemeye tabi tutulan yerlerin ihtiyacı olan yol, meydan, park, genel otopark, yeşil saha gibi umumi hizmetlere ayrılan ve tescile tabi olmayan alanlar ile cami, karakol yerleri ile ilgili tesisler için kullanılmak üzere, düzenleme dolayısıyla 3194 sayılı İmar Kanunu’nun 18. maddesinde 03.12.2003 tarih ve 5006 sayılı Kanun’la yapılan değişiklik uyarınca meydana gelen değer artışları karşılığında düzenlemeye tabi tutulan taşınmazların % 40’ına kadar düzenleme ortaklık payı kesilebilir. Düzenleme ortaklık payı kesintisi yapılabilmesi için imar planlarının yapılmış olması yeterli olmayıp, yine 3194 sayılı İmar Kanunu’nun 18. maddesi kapsamında ve 2981 sayılı Kanun kapsamında imar uygulamaları yapılması zorunludur.
Taşınmazların genel hizmetler için ayrılması gereken yerlerin toplamı düzenleme ortaklık payı oranından fazla çıkması durumunda 02.11.1985 günlü Resmî Gazetede yayınlanan İmar Kanununun 18. maddesi Uyarınca Yapılacak Arazi ve Arsa Düzenlenmesi İle İlgili Esaslar Hakkında Yönetmelik hükümleri gereği olarak % 40’ı aşan kısımlar yönünden öncelikle varsa belediye arsaları bu işe ayrılacaktır. Belediye arsalarının yetmediği durumlarda uygulama bölgesinde bulunan hazine ve il özel idaresi mülkiyetinde bulunan meydan, yol, park, yeşil alan, otopark, toplu taşıma istasyonları ve terminal gibi genel hizmetlere rastlayan parseller belediyeye devredilerek uygulamaya dâhil edilmesi gerekecektir. Kamu alanlarının daha fazla olması durumunda fazla kısım 2942 sayılı Kamulaştırma Kanununu değiştiren 4650 sayılı Kanun gereğince kamulaştırma yoluna gidilmesi gerekecektir.
Düzenleme ortaklık payı olarak alınan kısımların düzenlemeye tabi tutulan taşınmazlar bakımından düzenleme alanı olarak kullanılacağı, bu kesilen kısımların başkaca bir amaç için kullanılamayacağı İmar Kanunu’nun 18. maddesinin 3. fıkrasında açıkça dile getirilmektedir.
Öte yandan; imar şuyulandırmasının dayanağı olan idari işlemin iptal edilmesi ile sicilin dayanıksız kalacağı ve TMK"nin 1025. maddesi hükmü uyarınca yolsuz tescil durumuna düşeceği açıktır.
Ayrıca, taraflar arasında mülkiyet ihtilafının bulunmadığı; davacının talebinin kamusal tasarruftan kaynaklanan sicil kaydının düzeltilmesine ilişkin olduğu gözetilerek, hüküm altına alınması gerekli karar ilam harcı ile vekalet ücretinin maktu olması gerekir.
Yukarıda yapılan açıklamalardan sonra somut olaya gelindiğinde; dava dışı ...’ın pay sahibi olduğu 951 ada 29 sayılı kadastral parselin, .... Belediyesinin 26.09.2007 tarih, 2956 sayılı encümen kararı doğrultusunda imar uygulamasına tabi tutulduğu ve dava dışı Hasan İdilman’a 11312 ada 2 sayılı imar parselinden pay verildiği, yapılan imar uygulaması sırasında Düzenleme Ortaklık Payı Kesintisi yapıldığı, davacının dava dışı ...’ın payını 30.12.2011 tarihinde satın aldığı, anılan imar uygulamasının iptali için Adana 2. İdare Mahkemesinin 2012/97 Esas Sayılı açılan davada ... Belediyesinin 26.09.2007 tarih, 2956 sayılı Kararı ile yapılan imar uygulamasının iptaline karar verildiği, derecaattan geçerek kesinleştiği, böylece imar parselinin hukuki dayanaktan yoksun hale geldiği anlaşılmıştır.
Bu durumda, davacı tarafından da kadastral parselin ihyasına yönelik bir dava açılmamış olduğuna göre, mahkemece, sicil kaydı kapatılan ve üzerinde işlem yapma olanağı kalmayan imar parseli üzerinden karar verilmesi doğru görülmemiş, bu sebeple hükmün bozulması gerekmiştir.
Kabule göre de; 28/04/2018 tarihli Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 7139 sayılı Kanunun 6. maddesi ile 6200 sayılı Kanunun 49. maddesi uyarınca dahili davalı Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğü 492 sayılı Harçlar Kanununa göre alınan harçlardan muaf hale geldiği halde, temyiz harcı alınması ile aleyhine karar ve ilam harcı hükmedilmesi doğru görülmediği gibi, taraflar arasında mülkiyet ihtilafı bulunmayıp, davadaki istek kamusal tasarruftan kaynaklanan sicil kaydının düzeltilmesine ilişkin bulunduğuna göre, hüküm altına alınması gereken karar ilam harcı ile vekalet ücretinin maktu olması gerektiğinin düşünülmemesi de isabetsizdir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle dahili davalı ... Genel Müdürlüğü vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 13.05.2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.