Abaküs Yazılım
13. Daire
Esas No: 2020/1968
Karar No: 2021/1467
Karar Tarihi: 20.04.2021

Danıştay 13. Daire 2020/1968 Esas 2021/1467 Karar Sayılı İlamı

T.C.
D A N I Ş T A Y
ONÜÇÜNCÜ DAİRE
Esas No : 2020/1968
Karar No : 2021/1467

DAVACI : ...
VEKİLLERİ : Av. ...
DAVALI : ... Kurulu
VEKİLİ : Av. ...

DAVANIN KONUSU :
21/01/2014 tarih ve 28889 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanan "Piyasa Bozucu Eylemler Tebliği (VI-104.1)"nin 6. maddesinin dördüncü fıkrasının iptali istenilmektedir.

DAVACININ İDDİALARI :
Dava konusu Tebliğ kuralının sınırsız yorumlanabilecek nitelikte olduğu, davalı idarenin bu suretle kamu gücünü ölçüsüzce kullanabildiği, 6362 sayılı Sermaye Piyasası Kanunu’nun (Kanun) 104. maddesi uyarınca makul ekonomik ve finansal gerekçeyle açıklanması hâlinde eylemin piyasa bozucu eylem niteliğinde olmadığının kabulü gerektiği, trader olması sebebiyle borsada sürekli hisse senedi alım ve satımı yapmakta olduğu, bu faaliyeti itibarıyla idarenin beklediği pasif durumda bulunmasının mümkün olmadığı, borsanın en önemli amacının likidite fonksiyonunun yerine getirilmesi olduğu, bu sebeple alım satım işlemlerinin sürekli yapılması gerektiği, Kanun'da suçun unsurları arasında etkileme amacının bulunması gerektiğinin öngörüldüğü, başka bir ifadeyle eylemin kasıtlı olarak belirlenen amaçla hareket edilmesi gerekliliğinin düzenlendiği, eylemin kasıtlı olarak gerçekleştirildiğinin tespit edilemediği hâlde suç oluşmadığından piyasa bozucu eylem olarak da değerlendirilmemesi gerektiği, Kanun'un 104. maddesi uyarınca davalı idarenin dava konusu Tebliğ maddesini düzenlemeye ilişkin olarak açık bir yetkisinin bulunmadığı, iptali istenilen düzenlemede kitle iletişim araçları vasıtasıyla yapılacak olan yorumun içeriğine ilişkin olarak herhangi bir sınırın çizilmediği, hangi tür içerikteki yorum ve tavsiyelerin “al, tut, sat” şeklinde değerlendirilebileceğinin belirtilmediği, Kurula bu araçlar vasıtasıyla yapılan her türlü yorumu bu çatı altına sokma yetkisinin verildiği, dava konusu kuralda idari para cazası uygulanabilecek yatırımcıların ya da kriterlerin belirlenmemiş olmasının hukuka aykırı olduğu, mevcut düzenleme uyarınca başka bir yatırımcıyı etkilemesi mümkün dahi olmayan yatırımcıların kendi hâlinde yaptıkları yorumların idari para cezası ile karşılaşabileceği, dava konusu düzenlemede idari para cezası uygulanmasına neden olan eylem ile haksız menfaat sağlanması hususunda illiyet bağı olması gerekliliğinin öngörülmediği, getirilen kuralın hukuki ve maddi gerçeklikten çok uzak olduğu, günün gereksinimleri ile ters düştüğü, gelişen teknoloji sayesinde borsada hisse alım satım işlemlerinin anlık sürelerde yapıldığı, dava konusu kuralın anlık karar alınması gereken hâllerde işlem yapılmasının önüne geçtiği, tavsiyenin değiştirilmesini zorunlu tutarak mülkiyet hakkına müdahalede bulunduğu, yatırımcıların zarar etmek zorunda bırakıldığı, Tebliğin 8/2. maddesinde getirilen kural karşısında dava konusu düzenlemenin eşitlik ilkesine aykırı olduğu ileri sürülmüştür.

DAVALININ SAVUNMASI :
Piyasa bozucu eylemlerin, borsa ve teşkilatlanmış diğer piyasaların güven, açıklık ve istikrar içinde çalışmasını bozacak nitelikte işlem ve eylemler olduğu, sermaye piyasası araçlarının yapay olarak artırılıp düşürülmesinin milli ekonomiye ve borsada alım satım yapan kişilerin maddi menfaatlerine zarar vereceği, bu sebeple Kanun ve ilgili düzenlemeler ile borsada sağlıklı fiyat oluşumunu bozmaya yönelik bazı eylemlerin suç, bazı eylemlerin ise kabahat olarak düzenlendiği, Kanun'un 104. maddesinin piyasa bozucu eylemlerin belirlenmesi bakımından Kurul'a düzenleme yetkisi tanıdığı, anılan yetkiye dayanılarak çıkarılan dava konusu Tebliğ'de hangi eylemlerin piyasa bozucu eylem olarak değerlendirileceğinin açıkça ve tereddüde yer bırakmayacak detayda düzenlendiği, piyasa bozucu eylemlerin genel çerçevesinin kanunla çizilerek bu çerçeve hükmün içeriğinin idarenin genel ve düzenleyici işlemiyle doldurulmasının Türk Ceza Kanunu ve Kabahatler Kanunu'na da uygun olduğu, dava konusu Tebliğ kuralının hangi tür yorum ve tavsiyelerin “al, tut, sat” şeklinde değerlendirilebileceği konusunda yorum gerektiren bir muğlaklık içermediği, hükmün yasakladığı eylemin yanıltıcı tavsiye ve yorumlarla sermaye piyasasının güvenirliğinin bozulması olduğu, verdiği tavsiyenin ve yaptığı yorumun ardından aksi yönde işlem yapan kişinin tavsiyesinin ve yorumunun sahih ve güvenilir olmadığının açık olduğu, davacının sosyal medya hesabından paylaştığı yorum ve tavsiyelerin yönlendirme amacı taşımadığı iddiasının gerçek dışı olduğu, davacının söz konusu yorum ve işlemlerinin taksirle ya da hataen gerçekleştirilebilecek nitelikte olmadığı, takipçilerini yanıltarak piyasayı etkilemeye yönelik olduğunun tespit edildiği, davacı tarafından yapılan mesajlarla yatırımcıların yönlendirildiği, ancak bu yönlendirme sonrasında kendisi tarafından ters yönlü işlemler gerçekleştirildiği, hukuka aykırı işlemlerin sermaye piyasası aracının fiyatında yanlış veya yanıltıcı izlenim uyandıracak şekilde yükseliş ve düşüşe yol açabilecek ya da fiyatı aynı seviyede tutabilecek nitelikte olması anlamına gelen “elverişlilik” şartının piyasa dolandırıcılığı suçunda aranan bir şart olup piyasa bozucu eylemlerde aranmadığı, piyasa dolandırıcılığı suçu ile piyasa bozucu eylemin birbirinden farklı kavramlar olduğu, dava konusu Tebliğ kuralının piyasa dolandırıcılığı suçunun unsurlarını içermediği için idareye sonsuz takdir yetkisi verdiği yönündeki iddianın hukuken dayanaktan yoksun olduğu, eşitlik ilkesine aykırılık oluşturduğu iddia edilen Tebliğin 8. maddesinin ikinci fıkrasında yer alan kuralın 18/02/2017 tarihinde yürürlükten kaldırıldığı, yürürlükte olmayan bir mevzuat hükmüne dayanan iddianın yerinde olmadığı, açıklanan nedenlerle dava konusu düzenleyici işlemin hukuka uygun olduğu savunulmuştur.

DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ ...'IN DÜŞÜNCESİ :
Davanın reddi gerektiği düşünülmektedir.

DANIŞTAY SAVCISI ...'UN DÜŞÜNCESİ :
Dava; Sermaye Piyasası Kurulu'nun, davacıya idari para cezası verilmesine ilişkin ... tarih ve ... sayılı kararının dayanağı olan ve 21/01/2014 tarih ve 28889 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan VI-104.1 sayılı "
Piyasa Bozucu Eylemler Tebliği'nin 6. maddesinin 4. fıkrasının iptali istemiyle açılmıştır.
6362 sayılı Sermaye Piyasası Kanununun "Piyasa bozucu eylemler" başlıklı 104. maddesinde "Makul bir ekonomik veya finansal gerekçeyle açıklanamayan, borsa ve teşkilatlanmış diğer piyasaların güven, açıklık ve istikrar içinde çalışmasını bozacak nitelikteki eylem ve işlemler, bir suç oluşturmadığı takdirde, piyasa bozucu nitelikte eylem sayılır. Kurulca belirlenen piyasa bozucu eylemleri gerçekleştiren kişilere Kurul tarafından yirmi bin Türk Lirasından beş yüz bin Türk Lirasına kadar idari para cezası verilir. Ancak, bu suretle menfaat temin edilmiş olması hâlinde verilecek idari para cezasının miktarı bu menfaatin iki katından az olamaz." kuralına yer verilmiştir.
Madde metninden de anlaşılacağı üzere kanun koyucu, makul bir ekonomik veya finansal gerekçeyle açıklanamayan, borsa ve teşkilatlanmış diğer piyasaların güven, açıklık ve istikrar içinde çalışmasını bozacak nitelikteki eylem ve işlemleri, piyasa bozucu nitelikte eylem olarak tanımlamış ve bu tür eylemlerin belirlenmesi yetkisini Kurul'a bırakmıştır.
Bu yetki çerçevesinde 21/01/2014 tarih ve 28889 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanan VI-104.1 sayılı Piyasa Bozucu Eylemler Tebliği'nin 1. maddesinde Tebliğin amacı, "Makul bir ekonomik veya finansal bir gerekçeyle açıklanamayan, borsa ve teşkilatlanmış diğer piyasaların güven, açıklık ve istikrar içinde çalışmasını bozacak nitelikteki eylem ve işlemlerin belirlenmesi ile bu eylem ve işlemleri gerçekleştirenler hakkında uygulanacak yaptırımların belirtilmesidir." şeklinde ifade edilmiş; "İletişim veya haberleşme yoluyla işlenen piyasa bozucu eylemler" başlıklı 6. maddesinde bu tür eylemler sayma suretiyle belirtilmiş, aynı maddenin davaya konu 4. fıkrasında ise, "Sermaye piyasası araçları hakkında gazete, televizyon, internet veya benzer nitelikte kitle iletişim araçları kullanarak yorum veya tavsiyede bulunduktan sonra, yorum veya tavsiyesini değiştirinceye kadar veya her hâlükarda 5 iş günü içerisinde, alım veya tut tavsiyesi verdiği hâlde satmak ya da satım tavsiyesi verdiği hâlde almak piyasa bozucu eylem olarak değerlendirilir." hükmüne yer verilmiştir.
Piyasa bozucu eylemlerin tanımına tekrar bakıldığında, madde metninde "...bir suç oluşturmadığı takdirde..." ifadesi dikkat çekmektedir. Buna göre, piyasa bozucu eylemlerden bahsedebilmemiz için öncelikle, gerçekleştirilen eylemlerin suça konu olmaması gerekmektedir. Bu çerçevede, piyasa bozucu eylemlerin, suça konu olmadığı değerlendirilen (piyasa dolandırıcılığı suçuna ilişkin kastın bulunmadığı) nitelikte fiiller olduğu, suçun tipik hareket unsurlarının bulunduğu eylemlerde kastın oluşmadığı ancak gerçekleştirilen eylemlerle sermaye piyasalarının güven, açıklık ve istikrar içinde çalışmasının engellendiği anlaşılmaktadır.
Görüldüğü üzere, dava konusu hükümde piyasa bozucu olarak nitelendirilen eylem, kitle iletişim araçları ve sosyal medya vasıtasıyla sermaye piyasası araçlarıyla ilgili yorum ve tavsiyede bulunulmasının ardından 5 iş günü içinde, yapılan yorumla veya verilen tavsiye ile zıt yönde alım-satım işlemi gerçekleştirilmesidir. Düzenlemeden amaç, yanıltıcı tavsiye ve yorumlarla sermaye piyasasının güvenilirliğinin etkilenmesinin önüne geçilmesinin sağlanmasıdır. Nitekim, yapılan yorumunun veya verilen tavsiyenin ardından aksi yönde hareket edilmesinin piyasanın dürüst bir şekilde çalışmasını bozmaya ve yatırımcıların sağlıklı bir yatırım kararı almalarını engellemeye matuf olduğu açıktır.
Piyasa bozucu eylemler, borsa ve teşkilatlanmış diğer piyasaların güvenli bir şekilde çalışmasını bozan, fakat sermaye piyasası araçlarının fiyatlarında suni bir etki yaratmaya elverişli olmadığı için piyasa dolandırıcılığı suçu seviyesine ulaşmayan eylemler olduğundan, bu eylemlerde elverişlilik şartının (diğer yatırımcıları etkileme gücü) aranması gerektiğine yönelik davacı iddiasında hukuki isabet görülmemiştir.
Tüm bu hususlar bir arada değerlendirildiğinde; dava konusu düzenleme ile, sermaye piyasasının daha güvenilir, şeffaf, etkin, istikrarlı, adil ve rekabetçi bir ortamda işleyişine ve gelişmesine katkı sağlamasının ve yatırımcıların hak ve menfaatlerinin korunmasının amaçlandığı görüldüğünden, düzenlemede, 6362 sayılı Kanuna ve hukuka aykırılık bulunmamaktadır.
Açıklanan nedenlerle, davanın reddi gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Onüçüncü Dairesince duruşma için taraflara önceden bildirilen 20/04/2021 tarihinde, davacı vekilleri Av. ... ile Av. ...'ın ve davalı idare vekili Av. ... 'ın geldikleri, Danıştay Savcısının hazır olduğu görülmekle, açık duruşmaya başlandı. Taraflara usulüne uygun olarak söz verilerek dinlendikten ve Danıştay Savcısının düşüncesi alındıktan sonra taraflara son kez söz verilip duruşma tamamlandı. Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

MADDİ OLAY VE HUKUKİ SÜREÇ :
... tarih ve ... sayılı Sermaye Piyasası Kurulu kararı ile, ... Petrokimya Holding A.Ş. (...) pay piyasasında 20/01/2020-21/01/2020 döneminde gerçekleştirdiği işlemler ve sosyal medya hesabında yaptığı paylaşımlar sebebiyle ... pay piyasasında Piyasa Bozucu Eylemler Tebliği'nin 6. maddesinin dördüncü fıkrasında tanımlanan eylemlerin gerçekleştirilmiş olması nedeniyle davacı hakkında 1.175.029,00-TL idari para cezası uygulanmasına karar verilmiştir.
Bakılan dava, anılan Kurul kararının dayanağı olan "Piyasa Bozucu Eylemler Tebliği (VI-104.1)"nin 6. maddesinin dördüncü fıkrasının iptali istemiyle açılmıştır.

İNCELEME VE GEREKÇE:
ESAS YÖNÜNDEN:
İlgili Mevzuat:
6362 sayılı Sermaye Piyasası Kanunu'nun (Kanun) "Amaç" başlıklı 1. maddesinde, "Bu Kanunun amacı; sermaye piyasasının güvenilir, şeffaf, etkin, istikrarlı, adil ve rekabetçi bir ortamda işleyişinin ve gelişmesinin sağlanması, yatırımcıların hak ve menfaatlerinin korunması için sermaye piyasasının düzenlenmesi ve denetlenmesidir."; "Piyasa bozucu eylemler" başlıklı 104. maddesinde, "Makul bir ekonomik veya finansal gerekçeyle açıklanamayan, borsa ve teşkilatlanmış diğer piyasaların güven, açıklık ve istikrar içinde çalışmasını bozacak nitelikteki eylem ve işlemler, bir suç oluşturmadığı takdirde, piyasa bozucu nitelikte eylem sayılır. Kurulca belirlenen piyasa bozucu eylemleri gerçekleştiren kişilere Kurul tarafından yirmi bin Türk Lirasından beş yüz bin Türk Lirasına kadar idari para cezası verilir. Ancak, bu suretle menfaat temin edilmiş olması hâlinde verilecek idari para cezasının miktarı bu menfaatin iki katından az olamaz." kurallarına yer verilmiştir.
21/01/2014 tarih ve 28889 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanan "Piyasa Bozucu Eylemler Tebliği (VI-104.1)"nin "İletişim veya haberleşme yoluyla işlenen piyasa bozucu eylemler" başlıklı 6. maddesinin dördüncü fıkrasında, "Sermaye piyasası araçları hakkında gazete, televizyon, internet veya benzer nitelikte kitle iletişim araçları kullanarak yorum veya tavsiyede bulunduktan sonra, yorum veya tavsiyesini değiştirinceye kadar veya her hâlükarda 5 iş günü içerisinde, alım veya tut tavsiyesi verdiği hâlde satmak ya da satım tavsiyesi verdiği hâlde almak piyasa bozucu eylem olarak değerlendirilir." kuralı yer almaktadır.
Dava Konusu Tebliğ'in İncelenmesi:
Sözlük anlamı ile "düzenli hâle koymak, düzen vermek, tanzim ve tertip etmek" olarak tanımlanan "düzenleme", kamu hukukunda kural koyma ile eş anlamlıdır. Kural ise; sürekli, soyut, nesnel, genel (kişilik dışı) durumları belirleyen ve gösteren norm olarak tanımlanmaktadır (ÖZAY İl Han, Günışığında Yönetim, 2004, İstanbul, s.426). Yasama organının yasama tasarrufları dışında, idare, Anayasa ve kanunlardan aldığı yetki ile, kural koyma (düzenleme yapma) yetkisine sahiptir. "Kural işlemler" (ya da diğer adıyla "genel düzenleyici işlemler"), üst hukuk kurallarına uygun olarak hukuk düzenine yeni kural getiren ya da mevcut bir kuralı değiştiren veya kaldıran tek yanlı idarî işlemlerdir. Düzenleme yetkisini kullanarak yönetmelik, tebliğ, genelge gibi genel düzenleyici işlemleri yapan idarenin bir işleminin düzenleyici nitelik taşıdığının kabul edilebilmesi için, söz konusu işlemin sürekli, soyut, nesnel, genel durumları belirleyen ve gösteren hükümler içermesi, başka bir anlatımla, belirtilen nitelikte kurallar konulmuş olması zorunlu olup, bu genel düzenlemelerin üst hukuk kurallarına aykırı hükümler içermemesi gerekir.
Düzenleyici kurumlar, ilgili bulundukları piyasada düzenleme ve denetleme görevi üstlenmekte olup, bu kuruluşların temel işlevi, toplumsal ve ekonomik hayatın temel hak ve özgürlükler ile yakından ilişkili alanlarındaki kamusal ve özel kesim etkinliklerini, birtakım kurallar koyarak düzenlemek, konulan kurallara uyulup uyulmadığını izlemek ve denetlemektir. Sermaye piyasası ile ilgili olarak kanuna aykırı olmayan düzenlemeler yapma yetkisine sahip olan davalı Kurumun, ilgili bulunduğu piyasada, 6362 sayılı Kanun'la kendisine tanınan yetkiyi dava konusu Tebliği çıkarmak suretiyle kullandığı anlaşılmaktadır.
İdarelerin düzenleme yapma yetkisine sahip olduğu alanlarda, bu alanları düzenleyici işlemler ile objektif bir şekilde düzenlemesi gerekmektedir. İdarelerin, işlem tesis ederken kendilerine Anayasa ve kanunlarla çizilen çerçeve içinde takdir yetkilerini kullanmaları ve bu yetkilerini kullanırken kamu hizmetinin gereklerini ve kamu yararını göz önünde bulundurmaları gerektiği açıktır. Bu itibarla, kamu hizmetinin etkin ve düzenli bir şekilde yürütülmesi açısından, davalı idare tarafından düzenleme yapılırken 6362 sayılı Kanun'un 1. maddesinde öngörülen sermaye piyasasının güvenilir, şeffaf, etkin, istikrarlı, âdil ve rekabetçi bir ortamda işleyişinin ve gelişmesinin sağlanması, yatırımcıların hak ve menfaatlerinin korunması için sermaye piyasasının düzenlenmesi ve denetlenmesine yönelik kurallara yer verilmesi gerekmektedir.
6362 sayılı Sermaye Piyasası Kanunu'nun "Amaç" başlıklı 1. maddesinin gerekçesinde, "Kanunun amacına ilişkin bu madde hükmünde, uluslararası piyasalardaki gelişmeler dikkate alınarak ve ülkemiz sermaye piyasasının yıllar içinde gösterdiği değişim paralelinde öne çıkan piyasa işleyiş esasları daha anlaşılır ve kapsamlı bir şekilde sayılmıştır. Diğer yandan piyasanın işleyişinin yanı sıra gelişmesinin sağlanması hususu da Kanunun amaçları arasına dâhil edilerek, ülkemiz sermaye piyasasının uluslararası anlamda rekabet gücünün artırılması amaçlanmış ve uluslararası finans merkezi olma hedefi desteklenmiştir. Yatırımcıların hak ve menfaatlerinin korunması amacıyla piyasanın düzenlenmesi ve denetlenmesi hususu ise temel vizyon olarak korunmuştur."açıklamalarına yer verilmiştir.
Dava konusu Tebliğ kuralıyla, sermaye piyasası araçları hakkında gazete, televizyon, internet veya benzer nitelikte kitle iletişim araçları kullanarak yorum veya tavsiyede bulunduktan sonra, yorum veya tavsiyesini değiştirinceye kadar veya her hâlükârda 5 iş günü içerisinde, alım veya tut tavsiyesi verdiği hâlde satmak ya da satım tavsiyesi verdiği hâlde almak, piyasa bozucu eylem olarak belirlenmiştir. Böylelikle, kitle iletişim araçları vasıtasıyla sermaye piyasası araçlarına ilişkin yanıltıcı yorum ve tavsiyelerde bulunulmasının engellenmesi suretiyle borsa ve teşkilatlanmış diğer piyasaların güven, açıklık ve istikrar içinde çalışmasının sağlanması ve yatırımcıların menfaatlerinin korunması amaçlanmıştır.
Sermaye piyasasının hareketli yapısı ve yeni gelişmelere açık olması, kanun hükümlerinin ise esas itibarıyla durağan ve genel mahiyet taşıması, 6362 sayılı Kanun'la davalı idareye verilen görev, yetki ve sorumluluklar ile Kurulca belirlenen piyasa bozucu eylemleri gerçekleştiren kişilere Kurul tarafından yirmi bin Türk Lirasından beş yüz bin Türk Lirasına kadar idarî para cezası verileceğine ilişkin Kanun hükmü göz önünde bulundurulduğunda; üst hukuk kurallarına ve hukukun genel ilkelerine aykırı olmamak kaydıyla, mâkûl bir ekonomik veya finansal bir gerekçeyle açıklanamayan ve bir suç oluşturmayan, ancak borsa ve teşkilatlanmış diğer piyasaların güven, açıklık ve istikrar içinde çalışmasını bozacak nitelikteki eylem ve işlemlerin belirlenmesi kapsamında, kitle iletişim araçları kullanarak yorum veya tavsiyede bulunduktan sonra yorum veya tavsiyesini değiştirinceye kadar veya her hâlükarda 5 iş günü içerisinde, alım veya tut tavsiyesi verdiği hâlde satmak ya da satım tavsiyesi verdiği hâlde almak fiilinin, iletişim veya haberleşme yoluyla işlenen piyasa bozucu eylemlerden biri olarak öngörülmesine ilişkin Tebliğ kuralı ile anılan kuralın her bir somut olayda ilgili olayın özellikleri göz önünde bulundurularak uygulanmasında hukukî belirlilik ilkesine aykırılık bulunmamaktadır.
Öte yandan, 6362 sayılı Kanun'un 104. maddesinde, Kurulca belirlenen piyasa bozucu eylemleri gerçekleştiren kişilere idari para cezası verileceği kurala bağlanmak suretiyle piyasa bozucu eylemleri belirleme yetkisinin davalı idareye tanındığı, bu itibarla dava konusu Tebliğ kuralında yetki yönünden hukuka aykırılık bulunmadığı, Kanun'un 104. maddesinde düzenlenen "piyasa bozucu eylemler" ile 107. maddesinde düzenlenen "piyasa dolandırıcılığı" kavramlarının birbirlerinden farklı olduğu ve piyasa dolandırıcılığı suçunun unsurlarının piyasa bozucu eylemler için aranmayacağı, Kanun'un 104. maddesi uyarınca makul ekonomik ve finansal gerekçeyle açıklanabilen davranışların piyasa bozucu eylem niteliğinde olmadığı ve bu hususun dava konusu Tebliğ kuralına dayanılarak tesis edilen bireysel idari işlemlerin hukuka uygunluk denetiminde dikkate alınacağı açıktır.
Bu itibarla, borsa ve teşkilatlanmış diğer piyasaların güven, açıklık ve istikrar içinde çalışmasının sağlanması ve yatırımcıların hak ve menfaatlerinin korunması amacıyla, Kanun ile idareye verilen görev ve yetki çerçevesinde ve Kanun'un amacına uygun olarak hazırlanan dava konusu Tebliğ kuralında hukuka aykırılık bulunmadığı sonucuna ulaşılmıştır.

KARAR SONUCU:
Açıklanan nedenlerle;
1. DAVANIN REDDİNE,
2. Ayrıntısı aşağıda gösterilen toplam ...-TL yargılama giderinin davacı üzerinde bırakılmasına,
3. Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca ...-TL vekâlet ücretinin davacıdan alınarak davalı idareye verilmesine,
4. Posta gideri avansından artan tutarın kararın kesinleşmesinden sonra davacıya iadesine,
5. Bu kararın tebliğ tarihini izleyen 30 (otuz) gün içerisinde Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu'na temyiz yolu açık olmak üzere, 20/04/2021 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.


Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


Avukat Web Sitesi