17. Ceza Dairesi 2017/5899 E. , 2019/1582 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
SUÇLAR : Hırsızlık, mala zarar verme
HÜKÜMLER : Mahkumiyet
Yerel mahkemece verilen hükümler temyiz edilmekle, başvurunun süresi ve kararların niteliği ile suç tarihine göre dosya görüşüldü:
I)Sanık ... hakkında hırsızlık suçundan kurulan mahkumiyet hükmüne yönelik temyiz isteminin incelenmesinde;
Soruşturma aşamasında, katılan kurumun zararının giderilmesini istemediğini beyan etmesi karşısında, Yargıtay Ceza Genel Kurulu"nun 09.02.2016 tarih, 2013/735 Esas ve 2016/55 Karar sayılı kararı ile, katılan adına mahkeme veznesine suça konu olan paranın sanık tarafından depo edilmesi sağlanarak sonucuna göre, sanık hakkında 5237 sayılı TCK’nun 168/2. maddesinde düzenlenen etkin pişmanlık hükümlerinin uygulanıp uygulanmayacağının tartışılması gerekirken eksik kovuşturma ile şartları oluşmadığı halde, aynı Yasa"nın 168/1. maddesinin uygulanması suretiyle eksik ceza tayini, aleyhe temyiz olmadığından bozma nedeni yapılmamıştır.
Anayasa Mahkemesinin hükümden sonra 24/11/2015 gün ve 29542 sayılı Resmi Gazete"de yayımlanan 08/10/2015 tarih, 2014/140 Esas ve 2015/85 sayılı kararı ile TCK"nun 53. maddesinin (1) numaralı fıkrasının (b) bendine yönelik olarak vermiş olduğu iptal kararlarının da kapsam ve içerik itibarıyla infaz aşamasında mahallinde gözetilebileceğinden, bozma nedeni yapılmamıştır.
Dosya ve duruşma tutanakları içeriğine, toplanıp karar yerinde incelenerek tartışılan hukuken geçerli ve elverişli kanıtlara, gerekçeye ve hakimin takdirine göre, sanık ...’ın temyiz nedeni yerinde görülmemiş olduğundan reddiyle, eleştiri dışında usul ve kanuna uygun bulunan hükmün tebliğnameye uygun olarak ONANMASINA,
II)Sanık ... hakkında mala zarar verme suçundan kurulan mahkumiyet hükmüne yönelik temyiz isteminin incelenmesinde;
1-Yargıtay Ceza Genel Kurulu"nun 21/01/2014 tarih, 2013/2-686 Esas ve 2014/19 Karar sayılı kararında belirtildiği gibi hırsızlık ve mala zarar verme suçları 5237 sayılı TCK"nun onuncu bölümünde “Mal varlığına karşı suçlar” başlığı altında düzenlenmiş olup her iki suçun koruduğu hukuki değer kişinin mal varlığıdır. Hırsızlık eyleminde fail zilyedinin rızası olmadan başkasına ait taşınır bir malı, kendisine veya başkasına yarar sağlamak maksadıyla bulunduğu yerden tamamını veya bir kısmını almak suretiyle, mağdurun mal varlığına zarar vermektedir.
Mala zarar verme suçunda ise başkasının taşınır veya taşınmaz malını kısmen veya tamamen yıkıp, tahrip etmek ya da yok edip bozmak suretiyle kullanılamaz hale getirip veya kirleterek zarar vermektedir. Her iki suç tipinde de mağdur mal varlığı itibarıyla zarar görmektedir. Hırsızlık suçunda suça konu mal, alıp götürülmek suretiyle mağdurun zilyetliği tamamen ortadan kaldırılmaktadır. Mala zarar verme suçunda ise malın mutlaka alınması gerekli olmayıp, çoğunlukla malın tamamı ortadan kaldırılmamakta, zarar verilerek kısmen veya tamamen kullanılmaz hale getirilmektedir. İki suçu birbirinden ayıran önemli özellik ise; hırsızlıkta fail faydalanma amacıyla eylemini gerçekleştirdiği halde, mala zarar verme suçunda mağdura zarar verme düşüncesiyle hareket etmektedir. Mala zarar verme suçunun konusu ile hırsızlık suçunun konusunun aynı taşınır mal olması halinde, ayrıca mala zarar verme suçundan da ceza verilmemesi gerekmektedir. Ancak hırsızlık eylemi gerçekleştirilirken suça konu mal dışında bir başka eşyaya zarar verilmiş ise, mala zarar verme suçu ayrıca gerçekleşecektir.
Somut olay değerlendirildiğinde; sanığın çalmaya kalkıştığı klimaların fanları, sabit yerinden sökülürken bağlantı kablolarının zarar gördüğünün anlaşılması karşısında; hırsızlık eylemi gerçekleştirilirken suça konu mal dışında bir başka eşyaya zarar verilmiş ise, mala zarar verme suçunun oluşacağı ancak olayda çalınan eşyaya zarar verildiğinden mala zarar verme suçunun unsurları oluşmadığından sanığın beraati yerine yazılı şekilde mahkumiyetine karar verilmesi,
Kabule göre de;
2-Soruşturma aşamasında, katılan kurumun zararının giderilmesini istemediğini beyan etmesi karşısında, Yargıtay Ceza Genel Kurulu"nun 09.02.2016 tarih, 2013/735 Esas ve 2016/55 Karar sayılı kararı ile, katılan adına mahkeme veznesine suça konu olan paranın sanık tarafından depo edilmesi sağlanarak sonucuna göre, sanık hakkında 5237 sayılı TCK’nun 168/2. maddesinde düzenlenen etkin pişmanlık hükümlerinin uygulanıp uygulanmayacağının tartışılması gerekirken eksik kovuşturma ile şartları oluşmadığı halde, aynı Yasa"nın 168/1. maddesinin uygulanması suretiyle eksik ceza tayini,
3-Anayasa Mahkemesinin hükümden sonra 24/11/2015 gün ve 29542 sayılı Resmi Gazete"de yayımlanan 08/10/2015 tarih, 2014/140 Esas ve 2015/85 sayılı kararı ile TCK"nun 53. maddesinin (1) numaralı fıkrasının (b) bendine yönelik olarak vermiş olduğu iptal kararının değerlenderilmesinde zorunluluk bulunması,
Bozmayı gerektirmiş, sanık ...’ın temyiz itirazları bu bakımdan yerinde görülmüş olduğundan, hükmün açıklanan nedenlerle tebliğnameye aykırı olarak BOZULMASINA, yeniden hüküm kurulurken 5320 sayılı Yasa"nın 8/1. maddesi yollamasıyla 1412 sayılı CMUK"nun 326/son maddesi uyarınca sanığın kazanılmış hakkının gözetilmesine, 13.02.2019 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.