10. Hukuk Dairesi 2015/3298 E. , 2015/21564 K.
"İçtihat Metni"Mahkemesi :İş Mahkemesi
Dava, aksine kurum işleminin iptali ile ölüm aylığı bağlanması gerektiğinin tespiti istemine ilişkindir.
Mahkeme, ilamında belirtildiği şekilde davanın kabulüne karar vermiştir.
Hükmün, davacı ve davalı Kurum avukatları tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
30.03.1961 doğumlu olup da daha önceden boşandığı eski eşiyle 19.11.2002 tarihinde yeniden evlenen davacının, 19.10.2009 tarihi itibariyle ikinci kez boşanmasını takiben, 506 sayılı Yasa kapsamında sigortalı olup da 30.06.1997 tarihinde vefat etmiş olan babası üzerinden hak sahibi sıfatıyla 06.11.2009 tarihinde davalı kuruma yaptığı ölüm aylığı talebine, davalı kurumca yapılan soruşturma ile 11.05.2010 tarihli rapor sonrasında davacının halen eski eşiyle birlikte yaşadığının belirlenmesi nedeniyle olumsuz cevap verilmesi üzerine eldeki davanın açıldığı, mahkemece davanın kabulüne karar verilmiş ise de verilen kararın eksik araştırma ve yanılgılı değerlendirmeye dayalı olduğu anlaşılmaktadır.
5510 sayılı Kanunun 56"ncı maddesinin ikinci fıkrasına dayalı açılan bu tür davalarda eylemli olarak birlikte yaşama olgusunun tüm açıklığıyla ve özellikle taraflar arasındaki uyuşmazlık konusu dönem yönünden ortaya konulması önem arz etmektedir. Bu aşamada,özellikle Anayasa"nın 20., 5510 sayılı Kanunun 59., 100., 298 sayılı Seçimlerin Temel Hükümleri Ve Seçmen Kütükleri Hakkında Kanunun 28., 45., 5490 sayılı Nüfus Hizmetleri Kanununun 3., 45 – 53., 4857 sayılı İş Kanununun 32., 01.10.2011 günü yürürlüğe giren 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 6., 24 – 33., 189., 190., 191., 4721 sayılı Türk Medeni Kanununun 6., 19., 20., maddeleri ve diğer ilgili mevzuat hükümleri göz önünde bulundurulmak suretiyle yöntemince araştırma yapılmalı, tarafların göstereceği tüm kanıtlar toplanmalı, bildirilen ve dinlenilmesi istenilen tanıkların ifadeleri alınmalı, davacı ile boşandığı eşinin yerleşim yerlerinin saptanmasına ilişkin olarak; muhtarlıktan ikametgah senetleri elde edilmeli, ilgili Nüfus Müdürlüklerinden sağlanan nüfus kayıt örnekleri ile yerleşim yeri ve diğer adres belgelerinden yararlanılmalı, adres değişiklik ve nakillerine ilişkin bilgilere ulaşılmalı, özellikle ilgili Nüfus Müdürlüğü’nden adres hareketleri, tarihleriyle birlikte istenilmeli, ilgililerin su, elektrik, telefon aboneliklerinin hangi adreste kimin adına tesis edildiği saptanmalı, seçmen bilgi kayıtları getirtilmeli, varsa çalışmaları nedeniyle resmi/özel kurum ve kuruluşlara verilen belgelerde yer alan adresler dikkate alınmalı, boşlanılan eş 4857 sayılı Kanun hükümleri kapsamında yer almakta ise adına ödeme yapılabilecek özel olarak açılan banka hesabı bulunup bulunmadığı belirlenmeli, davacının kiracı olarak kaldığı iddiası bakımından kira
sözleşmesi olup olmadığı, var ise, bu kira sözleşmesinin kim tarafından imzalandığı, kira bedellerinin kim tarafından nasıl yatırıldığı araştırılmalı, 2009 yılından itibaren görev yapan anılan mahalleler muhtar ve azalarının tanık sıfatıyla bilgi ve görgülerine başvurulmalı, 26.03.2010 tarihinde düzenlenen tutanak içerikleri dikkate alınmalı, böylelikle “boşanılan eşle eylemli olarak birlikte yaşama” olgusunun gerçekleşip gerçekleşmediği, toplanan kanıtlar ışığı altında değerlendirildikten sonra elde edilecek sonuca göre hüküm kurulmalıdır.
Eldeki davada ise, dosya kapsamından davacı ile eski eşinin boşanmadan önce ortak konutta .... mah. .... Sok. No....) kaldıkları, davacı bakımından 12.09.2010 tarihli referandum seçiminde eski eşi ile birlikte kaldığı bu adresten oy kullandığı ve müfettiş incelemesine başlanılmadan tutulan tutanak tarihi olan 26.03.2010 tarihinden sonra 07.07.2010 tarihinde eski eşin adres değişiklik beyanında bulunduğu, daha sonra ise davacının 12.06.2011 tarihli seçimlerde bu kez eski eşinin değişiklik beyanında bulunduğu adresten oy kullandığı anlaşılmakla, davacı ile eski eşinin 12.06.2011 tarihine kadar birlikte yaşadıkları belirgin ise de, bu tarih sonrası bakımından mahkemece yapılan inceleme karar vermeye yeterli değildir.
Mahkemece anılan tarih sonrası bakımından nüfus, seçim ve ikamet kayıtlarındaki değişiklikler dikkatlice irdelenerek, davacı ile eski eşinin son ikametleri belirlenerek davacının kaldığı evin eski eşe ait olup olmadığı, kalınan adresler bakımından aboneliklerin aidiyeti sorgulanarak ve yukarıda açıklanan ilkeler çerçevesinde ayrıntılı bir araştırma ile boşanılan eşle eylemli olarak birlikte yaşama” olgusunun gerçekleşip gerçekleşmediği, diğer taraftan davacı hakkında 28.06.2013 tarihli Kurum yazısı içeriğine göre aylık bağlanıp bağlanmadığı, bağlanmış ise tahsis dosyası ve yapılan tüm işlemleri gösterir belgelerin onaylı örnekleri davalı Kurumdan sorulmalı, toplanan kanıtlar ışığı altında dava değerlendirildikten sonra elde edilecek sonuca göre hüküm kurulmalıdır.
Bu maddi ve hukuki olgular göz önünde bulundurulmaksızın, mahkemece eksik inceleme ve araştırma sonucu davanın reddine karar verilmiş olması, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
O hâlde, taraf avukatlarının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları nazara alınmalı ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ : Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davacıya iadesine, 07.12.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.