Esas No: 2022/2495
Karar No: 2022/4297
Karar Tarihi: 09.05.2022
Yargıtay 3. Hukuk Dairesi 2022/2495 Esas 2022/4297 Karar Sayılı İlamı
Özet:
Belçika'da yaşayan ve kanser hastalığı olan davacının, yaklaşık 3 yıl önce Türkiye'deki tarlasına ev yapmak ve hayvan çiftliği kurmak istediği, bu işleri kardeşi üzerinden takip etmesi için vekaletname verdiği, fakat bu vekaletnamenin kötüye kullanıldığı gerekçesiyle hukuki işlem yapıldığı ve bu işlemlere itirazı bulunduğu belirtilerek açtığı davada, vekilin hesap verme ve vekâleti iyi bir şekilde ifa etme yükümlülüğünün bulunduğu, vekilin özen ve sadakatle hareket etmesi gerektiği açıklanmıştır. Davacının istemini ispat edebilmek için senede bağlı bir iddia ileri sürmesi, davalının ise bu yükümlülüğünü yerine getirmesi gerektiği belirtilmiştir. Ayrıca, tanık dinlenebilmesi istisnalarının yer aldığı HMK'nın senetle ispat zorunluluğunun istinası başlıklı 203. maddesi açıklanmıştır. Kararda, verilen kararın usul ve yasaya uygun olduğu, kanun yararına bozma talebinin rededilmesi gerektiği belirtilmiştir. Kararda, HMK'nın 818 sayılı Borçlar Kanunu’nun 390 ıncı maddesi de açıklanarak, vekilin sadakat, özen ve sır saklama borcu bulunduğu belirtilmiştir. Kararda, Hukuk Muhakemeleri Kanununun 201 inci maddesi açıklanarak senede bağlı bir iddia ileri sürüldüğünde davalının bu iddiayı senetle ispatlamakla yükümlü olduğu belirtilmiştir.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
DAVACILAR :
Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının mahkemece yapılan yargılaması neticesinde davanın reddine dair kesin olarak verilen hükmün ... Bakanlığınca kanun yararına bozulması istenilmekle; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı, 1986 yılından bu yana Belçika'da yaşadığını, yaklaşık 8 yıldır kanser hastası olduğunu, yaklaşık 3 yıl önce ... Köyü'nde kendisine ait tarlasına ev yaptığını, bu tarla üzerinde hayvan çiftliği de kurmak istediğini, ... Köyü'nde ikamet eden kardeşi ... ...’ye bu işleri adına takip etmesi için Brüksel Başkonsolosluğu'nun 18/01/2011 tarih ve 180 sayılı belgesi ile düzenleme şeklinde vekaletname verdiğini, davalı tarafından söz konusu vekaletnamenin kötüye kullanıldığını, aleyhine bir çok işlem yapıldığını, yapılan usulsüz işlemler hakkında hiçbir bilgisinin olmadığını, Ziraat Bankası Sungurlu Şubesi'nde bulunan 890,87 Euroyu bilgisi dışında çektiğini, son derece mağdur olduğunu, davalı aleyhine Çorum 3. İcra Müdürlüğü'nün 2016/7960 esas sayılı dosyası ile ilamsız icra takip başlattığını, 28/08/2014 tarihinde Ziraat Bankası Sungurlu Şubesi'nde bulunan hesabından çekilen ve ödenmeyen 890,87 Euro'nun tahsilini talep ettiğini, borçlunun borca ve ferilerine itiraz ettiğini belirterek itirazın iptali ile takibin devamına, alacağın %20'sinden az olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesini talep etmiştir.
Davalı, görevli ve yetkili mahkemenin Sungurlu Asliye Hukuk Mahkemesi olduğunu, davacının ileri sürdüğü iddiaların tamamen hukuki dayanaktan yoksun ve gerçek dışı olduğunu, abisinin talimatı doğrultusunda bankada bulunan parasının faiz kısmını daha önce verilen vekaletname ile çektiğini, davacı abisinin talimatıyla köy camisi ve imam lojmanının ihtiyaçları için kullanılması için köy muhtarı ...'a tutanakla teslim ettiğini, kötü niyetli olmadığını, haksız ve kötü niyetli açılan davanın reddini dilemiştir.
Mahkemece, davalının beyanlarını doğrular mahiyetteki tanık anlatımlarının bulunduğu, davalı yanın davacı abisinin bilgisi ile bankadaki parayı çektiği, hem de bu meblağı vekil edenin talimatı doğrultusunda kullandığını ispat ettiği, davacı yanın vekalet görevinin kötüye kullanıldığı iddiasını kanıtlayamadığı gerekçesiyle davanın reddine, karar verilmiştir.
... Bakanlığının 23/03/2022 tarihli yazısında; somut olayda, tarafların da kabulünde olduğu üzere davacının davalıya vekaletname verdiği, davalının da bu vekaletnameye istinaden davacının hesabından para çektiği sabit olup; taraflar arasında yazılı vekalet sözleşmesi bulunduğuna göre, yazılı sözleşmenin aksine tanık dinlenemeyeceği, bu durumda Hukuk Muhakemeleri Kanununun 201 inci maddesine göre davacının senede bağlı bir iddia ileri sürmesi karşısında davasını senetle ispatlamak zorunda olan davalının bu yükümlülüğünü yerine getiremediği anlaşılmakla dosya kapsamına göre davanın kabulü gerekirken, yanılgılı değerlendirme sonucu yazılı şekilde karar verilmiş olmasının usul ve yasaya aykırı bulunduğu ileri sürülerek; kararın, 6100 sayılı HMK’nın 363 üncü maddesinin birinci fıkrası uyarınca kanun yararına bozulması talep edilmiştir.
Dava, vekil tarafından talimat olmaksızın banka hesabından çekilen paranın tahsili istemine ilişkindir. Uyuşmazlık, dava konusu işlemin tanıkla ispat edilip edilmeyeceği noktasında toplanmaktadır.
İddianın ileri sürülüş şekli ve dayanılan olgular çerçevesinde, davacıların isteminin; davalının vekalet görevini kötüye kullanması, özellikle de vekilin özen ve sadakatle iş görme ve hesap verme yükümlülüğüne aykırı davranması hukuksal nedenine dayandırıldığı açıktır.
Vekilin; sadakat, özen ve sır saklama borcu, uyuşmazlığın doğduğu tarihte yürürlükte olan 818 sayılı Borçlar Kanunu’nun (BK) 390 ıncı maddesinin ikinci fıkrasında düzenlenmiş olup, bu maddede “Vekil, müvekkile karşı vekâleti iyi bir surette ifa ile mükelleftir.” yazılıdır.
Sadakat borcu, vekilin kendisine değil, başkasına ait bir işi görmesinden ve işini gördüğü kimsenin menfaat ve iradesine uygun hareket etmesinin vekâletin zorunlu bir unsuru olmasından çıkarılabilir. Bu borç gereğince, gerek vekâletin devamı sırasında ve gerekse vekâlet ilişkisi sona erdikten sonra vekil, müvekkilin yararını sözleşmenin amacına uygun bir biçimde korumak ve kollamakla yükümlüdür. Bu borç nedeniyledir ki, vekil daima müvekkilin yararını gözeterek hareket etmeli, davranışlarını müvekkilin bu sözleşme ile ulaşmak istediği sonuçlara göre yönlendirmelidir.
Başka bir anlatımla vekil, sadakat borcu gereği olarak müvekkilinin yararına olacak davranışlarda bulunmak ve ona zarar verecek davranışlardan kaçınmakla yükümlüdür. Sadakat borcu, vekâletin nasıl yerine getirileceği konusunda sözleşmede açık bir hüküm olmasa ve müvekkilinin herhangi bir talimatı bulunmasa da yine zorunlu olarak ortaya çıkar.
Yapılan bu açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde; hesap vermekle ve müvekkili hesabına kazandığı hakları ve aldığı şeyleri teslim etmekle yükümlü olan vekil, vekil eden davacının talimatı doğrultusunda çekilen paranın kullanıldığını ispat etmekle yükümlüdür.
Bu noktada uyuşmazlık; davalı vekilin, hesap verme ve bu bağlamda aldığı şeyleri iade etme borcunu yerine getirdiği yönündeki savunmasını ispat edip etmediği noktasında toplanmaktadır.
Davacı ile davalı vekilin kardeş olmaları nedeniyle, HMK’nın senetle ispat zorunluluğunun istinası başlıklı 203. maddesinde yer alan “Aşağıdaki hâllerde tanık dinlenebilir:
a) Altsoy ve üstsoy, kardeşler, eşler, kayınbaba, kaynana ile gelin ve damat arasındaki işlemler.
b) İşin niteliğine ve tarafların durumlarına göre, senede bağlanmaması teamül olarak yerleşmiş bulunan hukuki işlemler.
c) Yangın, deniz kazası, deprem gibi senet alınmasında imkânsızlık veya olağanüstü güçlük bulunan hâllerde yapılan işlemler.
ç) Hukuki işlemlerde irade bozukluğu ile aşırı yararlanma iddiaları.
d) Hukuki işlemlere ve senetlere karşı üçüncü kişilerin muvazaa iddiaları.
e) Bir senedin sahibi elinde beklenmeyen bir olay veya zorlayıcı bir nedenle yahut usulüne göre teslim edilen bir memur elinde veya noterlikte herhangi bir şekilde kaybolduğu kanısını kuvvetlendirecek delil veya emarelerin bulunması hâli.” yasal düzenleme gereğince tanık dinlenebilmektedir. O halde mahkemece, dinlenen tanık beyanı doğrultusunda davacının davasını ispat edemediği kabul edilerek davanın reddine hükmedilmesinde kanun yararına bozma yoluna başvurulabilecek nitelikte olan ve açıkça yürürlükteki yasalara aykırı bulunan bir karar verilmemiştir. Yasalara mutlak şekilde muhalefet edilmedikçe kanun yararına bozma kararı verilemez.
O halde mahkemece, verilen karar usul ve yasaya uygun olduğundan ... Bakanlığı’nın bu yöne ilişen kanun yararına temyiz talebinin reddi gerekir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle ... Bakanlığı’nın kanun yararına bozma talebinin REDDİNE, dava dosyasının mahalline iade edilmek üzere ... Bakanlığına gönderilmesine, 09.05.2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.