10. Hukuk Dairesi 2015/2689 E. , 2015/21493 K.
"İçtihat Metni"
Mahkemesi : İş Mahkemesi
Tarihi : 13.11.2014
Dava, 1479 sayılı Yasa kapsamındaki sigortalılığın ve yaşlılık aylığı bağlanması gerektiğinin tespiti istemine ilişkindir.
Mahkeme, ilâmında belirtildiği şekilde davanın kabulüne karar vermiştir.
Hükmün, davalı Kurum vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
13.10.1993 varide tarihli giriş bildirgesi ile vergi kaydı olan 31.12.1983 tarihi itibari 1479 sayılı Yasa kapsamında sigortalı tescili yapılan davacının, 13.12.1983-20.04.1984 tarihleri arası samancılık, 18.01.1993-22.06.1994, 31.08.1999-14.08.2000 ve 24.09.2000 tarihinden devamla nakliye faaliyetinden dolayı vergi kaydı, 10.05.1989-devam şeklinde sicil kaydı, ... Esnaf ve Sanatkarlar Odası Birliğinde (fesih edilen U... B...A...) samancı olarak 20.02.1983-12.04.2006 tarihleri arası ve U...Şoförler ve Nakliyeciler Esnaf Odasında ise 09.05.1989-31.08.1999 tarihleri arası kaydı olduğu, 24.04.2006 tarihli sigortalılık döküm föyünde belirtilen Kurum işlemi ile ... Esnaf ve Sanatkarlar Odası Birliğinde (fesih edilen U... B... A...) kaydı esas alınarak 09.05.1989 da sigortalılığın yeniden başlatılması işleminin iptal edilerek, 22.03.1985 tarihinden itibaren yeniden başlatıldığı, Kurum müfettişlerince ... Esnaf ve Sanatkarlar Odası Birliğinde (fesih edilen U...B...A...) yapılan 27.05.2013 tarihli inceleme ile oda kaydının müteselsil sırayı takip etmemesi, oda karar defterinde davacının odaya kaydı ile ilgili karar bulunmaması gerekçeleri ile oda kaydının geçerli olamayacağı bildirildiği, buna göre sigortalılığı 13.12.1983-20.04.1984 ve 09.05.1989 tarihinden devam eder şekilde vergi, sicil ve diğer oda kaydına göre yeniden güncellendiği, ayrıca ilk prim ödemesinin 22.05.2006 tarihinde olduğu anlaşılmaktadır. Davacının 12.03.2013 tarihli yaşlılık aylığı tahsis talebinin ise Kurumca ... Esnaf ve Sanatkarlar Odası Birliğindeki (fesih edilen U.. B..A...) kayıtları geçersiz sayıldığından ve geriye kalan sürenin yaşlılık aylığı için yeterli gelmemesi nedeni ile reddedildiği anlaşılmaktadır.
Davacının dava dilekçesiyle;20.12.1983-12.04.2006 tarihleri arası 1479 sayılı Yasa kapsamındaki sigortalılığın ve yaşlılık aylığı bağlanması gerektiğinin tespitini istediği, Mahkemece, Medeni Kanunun 2. maddesi gözetilerek, davanın kabulü ile, davacının 20/12/1983 ve 12/04/2006 tarihleri arasındaki U...Esnaf ve Sanatkarlar Odası Kaydının geçerli sayılarak 1479 sayılı kanuna göre Bağ-kur sigortalısı olduğunun tespitine, davacının emeklilik müracaatında bulunduğu 12/03/2013 tarihinden itibaren yaşlılık aylığı bağlanmasına karar verildiği anlaşılmaktadır.
Uyuşmazlık davacının sicil ve vergi kaydı olmayıp sadece oda kaydı olan 22.03.1985-08.05.1989 tarihleri arasındaki dönemde sigortalı kabul edilip edilmeyeceği ve 12.03.2013 tarihli yaşlılık aylığı tahsis talebine göre yaşlılık aylığı bağlanıp bağlanamayacağı noktasında toplanmaktadır.
Davanın yasal dayanağı; 01.10.2008 tarihinde yürürlüğe giren 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununun Geçici 7. maddesindeki; “Bu Kanunun yürürlük tarihine kadar 17.07.1964 tarihli ve 506 sayılı, 02.09.1971 tarihli ve 1479 sayılı, 17.10.1983 tarihli ve 2925 sayılı, bu Kanunla mülga 17.10.1983 tarihli ve 2926 sayılı, 08.06.1949 tarihli ve 5434 sayılı kanunlar ile 17.07.1964 tarihli ve 506 sayılı Kanunun geçici 20. maddesine göre sandıklara tâbi sigortalılık başlangıçları ile hizmet süreleri, fiilî hizmet süresi zammı, itibarî hizmet süreleri, borçlandırılan ve ihya edilen süreler ve sigortalılık süreleri tabi oldukları Kanun hükümlerine göre değerlendirilirler.” düzenlemesi ve genel olarak Kanunların geriye yürümemesi (geçmişe etkili olmaması) kuralı gereği 1479 sayılı Yasanın 24,25 ve 79. maddeleridir.
01.04.1972 tarihinde yürürlüğe giren 1479 sayılı Kanunun 24 ve 25. maddelerinde “...kendi adına ve hesabına çalışanlar olarak nitelendirilen bağımsız çalışanlardan kanunla kurulu meslek kuruluşlarına yazılı olan gerçek kişiler...”, “meslek kuruluşuna yazılarak çalışmaya başladıkları tarihten itibaren” zorunlu Bağ-Kur sigortalısı sayılmışken, anılan maddelerde 19.04.1979 gün ve 2229 sayılı Kanun ile yapılan değişiklik ile meslek kuruluş kaydı zorunluluğu kaldırılarak, “kendi adına ve hesabına” çalışma koşulu ve belirtilen nitelikte çalışmaya başlama tarihi sigortalılık niteliğini kazanmak için yeterli kabul edilmiştir.20.04.1982 tarihinde yürürlüğe giren 2654 sayılı Kanun ile yapılan düzenlemede, kendi adına ve hesabına çalışma koşuluna ek olarak “gerçek ve götürü usulde gelir vergisi mükellefi olanlar” için mükellefiyetin başlangıç tarihinden, “kendi adına ve hesabına bağımsız çalışmakla beraber gelir vergisinden muaf olanlardan kanunla kurulu meslek kuruluşlarına usulüne uygun olarak kayıtlı olanlar” kayıtlı oldukları tarihten itibaren sigortalı sayılmaktadır.
22.03.1985 tarihinde yürürlüğe giren 3165 sayılı Kanun ile yapılan değişiklikte ise, bu kez, kendi adına ve hesabına bağımsız çalışanlardan; “gerçek ve götürü usûlde gelir vergisi mükellefi olanlar, Esnaf ve Sanatkarlar Siciline kayıtlı bulunanlar veya kanunla kurulu meslek kuruluşuna usulüne uygun kayıtlı bulunanlardan” gelir vergisi mükellefi olanlar, mükellefiyetin başlangıç tarihinden, gelir vergisinden muaf olanlar ile vergi kaydı bulunmayanlar da Esnaf ve Sanatkarlar Siciline veya kanunla kurulu meslek kuruluşlarına kayıt oldukları tarihten itibaren kendiliğinden sigortalı sayılmışlardır.
02.08.2003 tarihinde yürürlüğe giren 4956 sayılı Kanun ile getirilen düzenlemede de; kendi adına ve hesabına bağımsız çalışanlardan; “gelir vergisi mükellefi olanlar ile, gelir vergisinden muaf olanlardan Esnaf ve Sanatkar Sicili ile birlikte kanunla kurulu meslek kuruluşuna usulüne uygun olarak kayıt olanlar” sigortalı sayılmışlardır.
Yukarıda açıklanan tüm bu Kanunlarla yapılan değişiklikler; önceki mevzuatın öngördüğü koşullara sahip olan sigortalıların, sigortalılık niteliklerine son vermemekte, değişikliklerin yürürlüğe girdiği tarihten sonra Bağ-Kur sigortalılık niteliğini kazananlar yönünden yeni düzenlemeler içermektedir. Tersinin kabulü, kazanılmış hakları ortadan kaldırmak olur ki, bu durumun kabulüne yasaca ve hukukça olanak olmadığı açıktır.
Davacının, 1479 sayılı Kanun kapsamında zorunlu sigortalı olarak kaydının yapıldığı tarihte yukarıda açıklanan 3165 sayılı Kanun ile getirilmiş şekli yürürlükte olup, sigortalılık niteliğinin varlığı sorunu da, anılan düzenleme doğrultusunda çözümlenmelidir. Belirtmek gerekirse anılan düzenlemenin açıkça değindiği üzere, sigortalılığın oluşumu yönünden “kendi adına ve hesabına bağımsız çalışma” olgusunun varlığı zorunlu ve asli unsur olup, vergi dairesine, meslek kuruluşuna ve Esnaf Sanatkar Sicil Memurluğuna kayıtlı olmak; anılan çalışmayı doğrulayan bir şekil şartından ibaret olduğu cihetle aksinin kanıtlanması olanaklıdır. Diğer bir anlatımla, bu gibilerin mesleki faaliyetlerine son verdiklerinin kanıtlanması halinde, artık somut bir çalışmaya dayanmayan, soyut ve sadece evrak üzerindeki oda/vergi/Esnaf Sicil Memurluğu kaydına itibar edilerek kişiyi sigortalı saymak, Kanunun amacına aykırı olacağı açıktır.
6552 sayılı Yasanın 58. Maddesi ile 5510 sayılı Yasaya eklenen Geçici 54. Maddede “Mülga 4355 sayılı Ticaret ve Sanayi Odaları, Esnaf Odaları ve Ticaret Borsaları Kanunu, mülga 5373 sayılı Esnaf Dernekleri ve Esnaf Dernekleri Birlikleri Kanunu ve mülga 507 sayılı Esnaf ve Küçük Sanatkârlar Kanununa göre; esnaf ve sanatkâr siciline veya odasına ya da her ikisine birden kayıtları bulunmakla birlikte üye kayıtlarının mevzuata uygun olarak yapılmadığının tespit edilmesi üzerine, Kuruma kayıt ve tescili yapılmakla birlikte, 4 üncü maddenin birinci fıkrasının (b) bendi kapsamındaki sigortalılık süreleri geçersiz sayılarak iptal edilen sigortalılardan 22/3/1985 tarihinden sonraki sürelere ait prim, gecikme zammı ve gecikme cezalarının 31/12/2013 tarihine kadar ödenmiş olması şartıyla 4 üncü maddenin birinci fıkrasının (b) bendi kapsamındaki sigortalılıkları başlangıç tarihinden itibaren geçerli sayılır. 4 üncü ve 7 nci maddeler ile 2926 sayılı Kanunun 2 nci, 5 inci ve 9 uncu maddelerine göre kayıt ve tescili yapılanların, sigortalılık tescil ve sürelerine esas tarımsal faaliyetleri ile ilgili kurum ve kuruluş üye kayıtlarının mevzuata uygun olarak yapılmadığının tespit edilmesi üzerine sigortalılıkları geçersiz sayılarak iptal edilenlerin, tescillerinin yapıldığı tarihten 31/12/2010 tarihine kadar geçen sürelere ait prim, gecikme zammı ve gecikme cezalarının 31/12/2013 tarihine kadar ödenmiş olması şartıyla, 4 üncü maddenin birinci fıkrasının (b) bendinin (4) numaralı alt bendi kapsamındaki sigortalılıkları başlangıç tarihinden itibaren geçerli sayılır. Ancak, tevkifat kesintisine binaen geriye dönük yapılan tescillerden, tevkifatın yapıldığı tarihte ziraat odası kaydı bulunmayan, daha sonra geriye dönük tesis edilen kayıtlar geçerli kabul edilmez. Bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten sonra birinci ve ikinci fıkralar uyarınca hizmet iptali yapılmaz. Bu maddenin uygulanmasına ilişkin usul ve esaslar Kurum tarafından belirlenir.” düzenlemesine yer verilmiştir.
Mahkemece, dava konusu uyuşmazlığın 22.03.1985-08.05.1989 tarihleri arasındaki döneme ilişkin olduğu bu dönem haricinde davacının dava açmakta hukuki yararı olmadığı gözetilerek, öncelikle, davacı sigortalının 5510 sayılı Yasaya eklenen Geçici 54. maddesindeki düzenlemeden yararlandırılıp-yararlandırılmayacağı taraflardan sorulmalı; davacı sigortalının anılan düzenlemeden yararlandırılmayacağının anlaşılması halinde, Mahkemece; davacının ilk prim ödemesinin 2006 yılında olması ve geçersiz sayılan oda kaydına dayalı sigortalılık süresi ilk kez 2006 yılındaki işlemle verilmiş olması nedeniyle Medeni Kanunun 2. maddesindeki objektif iyiniyet kuralının, somut olaya uygulanamayağı ve bu yasal dayanak nedeni ile davacının sigortalılık süresinin tespitine karar verilemeyeceği gözetilmeli, davacının dava konusu dönemde, kendi nam ve hesabına çalışmasına ilişkin 1479 sayılı Kanunun 26. maddesinde düzenlenen, “sosyal güvenliğin vazgeçilmez ve kaçınılamaz” kamusal yapısı gereği yöntemince ve re’sen araştırma yapılarak, varılacak sonuç uyarınca, açıklanan yasal düzenlemeler çerçevesinde değerlendirme yapılıp, davacının 1479 sayılı Kanun kapsamında kendi nam ve hesabına bağımsız çalışmasının bulunup bulunmadığı tereddütsüz belirlenerek, zorunlu sigortalı olarak kabul edilmesi gereken dönem, kuşku ve duraksamaya neden olmayacak şekilde tespit edilmelidir.
Kabule göre de, 1479 sayılı Kanunun 37. maddesi gereğince yazılı talep tarihini takip eden aybaşı yerine yazılı talep tarihinden itibaren davacıya yaşlılık aylığı bağlanması kararı verilmiş olması isabetsizdir.
Mahkemece bu maddi ve hukuki olgular gözetilmeksizin, eksik araştırma ve inceleme sonucu, yazılı şekilde hüküm kurulması isabetsizdir.
O hâlde, davalı Kurum vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ : Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 07.12.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.