10. Hukuk Dairesi 2014/23847 E. , 2015/21492 K.
"İçtihat Metni"
Mahkemesi :İş Mahkemesi
Dava, 5510 sayılı Yasanın 4/1-b maddesi kapsamındaki sigortalılığın sonlandırılması gerektiğinin, tahakkuk ettirilen primlerin iptali gerektiğinin ve 5510 sayılı Yasanın 4/1-a maddesi kapsamında yaşlılık aylığı bağlanması gerektiğinin tespiti istemine ilişkindir.
Mahkemece, ilamında belirtilen gerekçelerle, davanın kabulüne karar verilmiştir.
Hükmün, davalı Kurum vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra, işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
01.09.1984-30.11.2006 tarihleri arası kesintili ve 10.06.2011-30.06.2011 tarihleri arasında 506 sayılı Yasa ve 5510 sayılı Yasanın 4/1-a maddesine tabi 5959 gün sigortalılığı bulunan davacının, 09.07.2013 tarihli tahsis talebine kadar Kurumca, 5510 sayılı Yasanın 4/1-b maddesine tabi sigortalı olarak tescil edilmediği, tahsis talebinden sonra limited şirket ortaklığına dayalı 01.10.2008 tarihinden itibaren tescil edildiği, davacının tahsis talebinin de 5510 sayılı Yasanın 4/1-b maddesine tabi sigortalılığı nedeniyle prim borcu olması nedeniyle reddedildiği, Kurumca davacının 01.10.2008-09.06.2011 ve 01.07.2011- devam şeklinde 5510 sayılı Yasanın 4/1-b maddesine tabi sigortalı kabul edildiği, davacının sigortalılığına dayanak olan limited şirketin vergi kaydının 15.07.2005 tarihinde başlayıp, 30.09.2006 tarihinde sonlandığı, ticaret sicili kayıtlarının ise 12.05.2005 tarihinde başladığı, ancak bu kaydın sonlandığına dair dosyada bilgi olmadığı anlaşılmaktadır.
Davanın yasal dayanağı, 01.10.2008 tarihinde yürürlüğe giren 5510 sayılı ... Sigortası Kanununun 4. ve devamı maddeleridir.
5510 sayılı Yasanın 4. maddesinin 1. fıkrasında “Bu Kanunun kısa ve uzun vadeli sigorta kolları uygulaması bakımından;
b) Köy ve mahalle muhtarları ile hizmet akdine bağlı olmaksızın kendi adına ve hesabına bağımsız çalışanlardan ise;
3) Anonim şirketlerin yönetim kurulu üyesi olan ortakları, sermayesi paylara bölünmüş komandit şirketlerin komandite ortakları, diğer şirket ve donatma iştiraklerinin ise tüm ortakları,
sigortalı sayılırlar.” düzenlemesine yer verilmiştir.
Anılan düzenleme ve devamındaki “Sigortalılığın Başlangıcı” başlığını taşıyan 7. madde hükümlerinde, “...kendi adına ve hesabına bağımsız çalışanlar” olarak nitelendirilen çalışanlardan “sermaye şirketlerinden limited şirket ortakları ile sermayesi paylara bölünmüş komandit şirketlerin komandite ortaklarının, şirketin ticaret sicil memurluklarınca tescil edildikleri tarihten” itibaren sigortalı sayılacakları belirtilmiş, 9. maddede de “Limited Şirket Ortaklarından hisselerinin tamamını devreden sigortalıların, hisse devrinin yapılmasına ortaklar kurulunca karar verildiği tarihten, … , iflas veya tasfiye durumu ile münfesih duruma düşen şirketler için ortağın talep etmesi halinde, mahkeme kararı ile iflasın, tasfiyenin açılmasına, ortaklar kurulu kararı ile tasfiyenin başlamasına veya şirketin münfesih duruma düşmesine karar verildiği, ortakların talepte bulunmaması halinde, mahkemece iflasın kapatılmasına karar verildiği, tasfiyesi sonuçlanan şirketlerin ortaklıklarının ise tasfiye kurulu kararının ticaret sicili memurluğunca tescil edildiği tarihten,” itibaren sigortalılığın sona ereceği hüküm altına alınmıştır.
Bu nedenle, anılan dönemde, davacının hangi tarihler arasında limited şirket ortağı olduğu, hisse devrinin bulunup bulunmadığı ve bu konuda ortaklar kurulunca karar verildiği tarih araştırılarak, şirketin tasfiye sürecine girdiğinin anlaşılması halinde, tasfiyenin hangi tarihte başlayıp sona erdiği, yukarıda geçen 9. maddede belirtilen yasal düzenleme kapsamında davacının Kuruma başvurusunun bulunup bulunmadığı belirlenerek, 5510 sayılı Yasanın 4/1- b maddesine göre sigortalı olarak kabul edilmesi gereken süre, kuşku ve duraksamaya neden olmayacak şekilde belirlenmelidir.
Bu açıklamalar kapsamında, 01.10.2008 tarihinden devamla 5510 sayılı Kanunun 4. maddesinin 1. fıkrasının (b) bendine tabi sigortalılığı geçerli olması halinde, 23.04.2015 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 6645 sayılı Yasanın 56. maddesi ile 5510 sayılı Yasaya eklenen geçici 63. maddenin “kendi adına ve hesabına bağımsız çalışanlarla tarımda kendi adına ve hesabına bağımsız çalışanlardan, Kuruma kayıt ve tescilleri yapıldığı hâlde, bu maddenin yayımlandığı ayın sonu itibarıyla 12 ay ve daha fazla süreye ilişkin prim borcu bulunanların, bu sürelere ilişkin prim borçlarını, bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihi takip eden ay başından itibaren üç ay içinde ödememeleri veya ilgili kanunları uyarınca yapılandırmamaları hâlinde, prim ödemesi bulunan sigortalıların daha önce ödedikleri
primlerin tam olarak karşıladığı ayın sonu itibarıyla, prim ödemesi bulunmayan sigortalıların ise tescil tarihi itibarıyla sigortalılığı durdurulur. Durdurulan süreler sigortalılık süresi olarak değerlendirilmez ve bu sürelere ilişkin Kurum alacakları takip edilmeyerek bunlara Kurum alacakları arasında yer verilmez. …” hükmü gözetilerek, Kurumdan davacının sigortalılığının anılan yasal düzenleme kapsamına girip girmediği ve durdurulması gereken tarih sorularak bu çerçevede, 5510 sayılı Kanunun 4. maddesinin 1. fıkrasının (b) bendine tabi sigortalılığa yönelik prim borcunun varlığı araştırılarak, varılacak sonuca göre karar verilmelidir.
Öte yandan, davacının dava konusu tahsis talebi yönünden, 2829 sayılı Kanundan yararlanmak için kişiyi tüm sosyal güvenlik kurumlarına tabi hizmet sürelerini birleştirmeye zorlamanın, sosyal güvenlik sistemi ve amacı ile bağdaşmadığı gerçeği karşısında, ( YHGK"nun, 2002/ 21-132, 2002/ 139 sayılı kararı ile aynı yönde, 2006/21-485, 2006/ 483 ve 2010/ 10-126, 2010/ 133 sayılı kararları) sadece 506 sayılı Kanun kapsamında geçen hizmet süreleri dikkate alınarak, 09.07.2013 tarihinde Kuruma intikal eden tahsis talep tarihini takip eden aybaşı itibariyle, yaşlılık aylığı bağlanabileceği gözetilmelidir.
Mahkemece bu maddi ve hukuki olgular göz önünde tutulmaksızın, eksik inceleme ve araştırma sonucu, yazılı şekilde hüküm kurulması, usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O hâlde, davalı Kurum vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 07.12.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.