Esas No: 2022/2916
Karar No: 2022/4265
Karar Tarihi: 09.05.2022
Yargıtay 3. Hukuk Dairesi 2022/2916 Esas 2022/4265 Karar Sayılı İlamı
Özet:
Davalılarla davacılar arasında araç satışı nedeniyle açılan tazminat davasında, mahkeme davayı kısmen kabul etmiş ve davalılardan ... ve ... Türk ... A.Ş. aleyhine maddi tazminat verilmesine, manevi tazminat talebinin reddine karar vermiştir. Ancak yapılan temyiz başvurusu sonucunda Yargıtay kararı bozmuştur. Bozma gerekçesi: Hüküm ile gerekçe arasında çelişki olması ve hükümle ilgili kanun maddesine uyulmamış olmasıdır. Kanun maddesi olarak, HMK'nın 297. maddesi hükümleri gereği kararların gerekçeli olarak yazılması ve Anayasa'nın 141. maddesinin üçüncü fıkrasındaki bütün mahkeme kararlarının gerekçeli olarak yazılması hükümleri yer almaktadır. Kararda ayrıca HUMK'nın 428. maddesi gereğince davalıların yararına bozma kararı verildiği belirtilirken, HMK'nın geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK'nın 440. maddesi gereğince karar düzeltme yolu kapalı olduğu ifade edilmiştir.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki tazminat davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda; davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davalılardan ... vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacılar; davacı ...’ in ulusal bir gazetede satılık ilanını görerek davalılardan ... adına kayıtlı aracı satın almak için bağlantı kurduğunu, araç maliki adına düzenlenmiş vekaletnameye istinaden dava dışı ... tarafından satış işleminin davacılardan ...’in oğlu olan diğer davacı ...'in adına yapılarak aracın tescil edildiğini, aracın toplam 22.250 TL bedelle satın alındığını, ayrıca 427,70 TL ZMMS sigortası, 790,13 TL kasko sigortası ve noter masrafı adı altında pek çok masraf yapıldığını, aile ziyareti için gittikleri Kırşehir yakınlarında, aracın trafik polisleri tarafından, vekaletnamenin sahte ve satış sözleşmesinin geçersiz, aracın ise çalıntı olduğu gerekçesiyle bağlanarak ellerinden alındığını, taraflarına atfedilebilecek bir kusur ve ihmalin bulunmadığını, yolda kalmaları nedeniyle manevi zarara da uğradıklarını, davalılardan ...’nin araç sahibi olduğunu ve kimliğini vererek sahte vekaletname düzenlenmesine neden olduğunu, davalı noter ...’ın ise sahte vekaletname düzenlediğini, diğer davalı ... ... Türk ... A.Ş.nin ise noterliğin hukuki ve maddi sorumluluk sigortacısı olduğunu ve davalıların uğranılan zarardan müştereken sorumlu bulunduklarını ileri sürerek; fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere, 10.000 TL maddi, 10.000 TL manevi tazminatın (... şirketi yalnızca poliçe limitinden ve maddi tazminattan sorumlu olmak üzere) davalı ... şirketinden dava tarihinden, diğer davalılardan ise 12/07/2010 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte müştereken ve müteselsilen tahsilini talep etmişlerdir.
Davalı ...; aracı satın alanın davacı ... olduğunu, davacı ... yönünden davanın aktif dava ehliyeti yokluğundan reddi gerektiğini, görevini gereği gibi yerine getirdiğini ve gerekli özeni gösterdiğini, araç satışından kaynaklanan zararın yaptığı işlem ile illiyet bağının bulunmadığını, taleplerin de fahiş olduğunu savunarak, davanın reddini istemiştir.
Davalı ...; sahte vekalet kullanılması ve aracın bilgisi dışında suç teşkil edecek eylemle satışında kusurunun bulunmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.
Davalı ... şirketi; davalı noterin sorumluluğu bulunup bulunmadığının araştırılması gerektiğini, davalı noterin olayda üzerine düşen tüm inceleme, denetleme ve özen yükümlülüğünü yerine getirdiğini, üçüncü şahsın ağır kusuru ile iğfal kabiliyetine haiz sahte belgelerle illiyet bağının kesildiğini savunarak, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece; davalılardan ... aleyhine açılan davanın reddine, davalılar ... ve ... ... A.Ş. aleyhine açılan maddi tazminat davasının kabulü ile 10.000 TL maddi tazminatın dava tarihi olan 13/05/2011 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte her iki davalıdan tahsili ile davacılara verilmesine, bakiye talep hakkının saklı tutulmasına, davalılar aleyhine açılan manevi tazminat davasının reddine dair verilen karar, davacılar ve davalılardan ...'ın temyizi üzerine, Yargıtay (Kapatılan) 13. Hukuk Dairesinin 06/06/2018 tarihli ve 2015/27182 E. 2018/6665 K. sayılı kararıyla; "davacılar ve davalılardan ...’ın sair temyiz itirazlarının reddine karar verildikten sonra, ... şirketinden manevi tazminat isteminde bulunulmamasına rağmen mahkemece, hükmün 3. bendinde, “davalılar aleyhine açılan manevi tazminat davasının reddine," denildiği gibi, 9. bendinde de, "reddedilen manevi tazminat yönünden davalılar ... ve ... Türk ... Şirketi vekili için AAÜT.'nin l0.maddesi gereğince 1.500 TL maktu vekalet ücretinin davacılardan alınarak aynı davalılara eşit olarak paylaştırılmasına,” karar verilmesinin doğru olmadığı, yine manevi tazminat isteminin reddi yönünden, hükmün 8. bendinde ve 9. bendinde, davalılar ... ve ... lehine ayrı ayrı vekalet ücreti takdir edildiği, oysa, davacıların talebinin, tüm davalıların müşterek ve müteselsil sorumlu tutulmaları olduğu, bu nedenle her iki davalı için reddedilen manevi tazminat yönünden tek vekalet ücretine hükmedilmesi gerektiği, ayrıca, sahte nüfus cüzdanı hazırlanırken yapıştırılan ve vekaletnameye sunulan fotoğrafın, mahkemenin kanaatinin aksine yirmi bir yaşında olamayacak kadar yaşlı bir kişiye ait olmadığı, noterin sorumluluğuna gidilecek böyle bir yorumun yapılabilmesi için farkın belirgin olması gerektiği, somut olayda böyle bir durum olmadığına, dosyaya kazandırılan bilirkişi raporunda da iğfal kabiliyetinden bahsedildiğine göre, artık noterin sorumlu tutulmasının mümkün olmadığı...’’ gerekçeleriyle bozulmuştur.
Mahkemece bozmaya uyularak yapılan yargılama sonucunda; davacının maddi tazminat talebinin kısmen kabulü ile 10.000 TL maddi tazminatın dava tarihi olan 13/05/2011 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı ... ve ...den alınarak davacılara verilmesine, bakiye hakkının saklı tutulmasına, davalılar ... ve ... ... aleyhine açılan manevi tazminat davasının reddine karar verilmiş; hüküm, davalılardan ... vekilince temyiz edilmiştir.
1) Bilindiği üzere, mahkemece verilen kısa karar (hüküm sonucu), bir davayı esastan çözümleyen ve uyuşmazlığı sona erdiren nihai kararlardandır. Bu kararla, mahkeme davadan elini çeker ve davayı sona erdirmiş olur. Bu aşamada yapılması zorunlu iş; gerekçeli kararı (hükmü), kısa karar doğrultusunda ve yasal gerekçeleriyle birlikte hakimin yazmasından ibarettir. Eş söyleyişle, kararın asli unsurlarından olan gerekçenin de hüküm fıkrasına uygun biçimde kararda yer alması gerekir. Esasen, hükmün tefhim edilen kısa karara uygun yazılması ve gerekçe taşıması, kamu düzeni ile doğrudan ilgili temel kurallardan olup, bu kurala kanun koyucu HMK’nın 297. maddesiyle varlık kazandırmıştır.
Yine Anayasamızın “Duruşmaların açık ve kararların gerekçeli olması” başlıklı 141. maddesinin üçüncü fıkrasında; “Bütün mahkemelerin her türlü kararları gerekçeli olarak yazılır.” hükmüne yer verilmiştir.
Buna göre, gerekçe, hükümle çelişik olamaz. Aksinin kabulü, mahkemelere güveni sarsacağı gibi Anayasa ve kanunlarda yer alan açık kurallara aykırılık oluşturur.
Somut olayda; mahkemece, kısa kararda davalılardan ... ve ... Şirketi yönünden davanın kısmen kabulüne karar verilmesine rağmen sonradan yazılan gerekçede; "sahte nüfus cüzdanının iğfal kabiliyetinin olduğu, bu nedenle de noterin sorumluluğun bulunmadığı kanaatine ulaşılarak bozma ilamına uyulmuş ise de, davalı noterin ... şirketi olan ...nin bozmadan önceki kararını temyiz etmemesi hususunun yanılgıya neden olduğu ve bozma ilamına uyulmasına rağmen davalı ... şirketi ile birlikte noter ... aleyhine de tazminat hükmü kurulduğu, davalı ... aleyhine açılan maddi tazminat talebi bakımından hüküm kurulmadığı (bu davalının vekili lehine/aleyhine de vekalet ücretine dair hüküm kurulmayarak), iş yoğunluğu nedeniyle hüküm kurulurken hata edildiği" gerekçesine yer verilerek, hüküm ile gerekçe arasında çelişki yaratılmış olması, usul ve kanuna aykırı olup bozmayı gerektirmiştir.
2) Bozma nedenine göre, davalı ... vekilinin diğer temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine gerek görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda birinci bentte açıklanan nedenlerle hükmün HUMK'nın 428. maddesi gereğince davalılardan ... yararına BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK'nın geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK'nın 440. maddesi gereğince karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 09/05/2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.