Esas No: 2022/2406
Karar No: 2022/4277
Karar Tarihi: 09.05.2022
Yargıtay 3. Hukuk Dairesi 2022/2406 Esas 2022/4277 Karar Sayılı İlamı
Özet:
Davalı ile davacılar arasında alacak davası görülmüştür. Davacılar, davalı ile imzaladıkları kira sözleşmesi ile işletmeyi kiraladıklarını ancak davalının işletmeyi kapattığını ve yapılan masrafları ödemediğini iddia etmiştir. Davalı ise, sözleşme taraflarının kim olduğu ve hangi sözleşmeye istinaden ne kadar alacak talebinde bulunulduğunun açık olmadığını savunmuştur. Mahkeme, taraflar arasındaki hukuki ilişkinin kira ilişkisi olduğu ve uyuşmazlığın kira sözleşmesinden kaynaklandığından sulh hukuk mahkemesinin görevli olduğu gerekçesiyle davanın reddine karar vermiştir. Ancak Yargıtay, davanın asliye ticaret mahkemesinde görülmesi gerektiğini belirterek mahkeme kararını bozmuştur.
Kanun Maddeleri:
- 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun geçici 1. maddesi
- 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun 8. maddesi, 2. fıkrası
- HUMK'nın 428. maddesi
- HUMK'nın 440. maddesi
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :TİCARET MAHKEMESİ
DAVACILAR :
Taraflar arasındaki alacak davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, mahkemenin görevsizliğine yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davacılar vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacılar; davalı ile imzaladıkları 01/01/2007 tarihli kira sözleşmesi ile alışveriş merkezi içinde yer alan işletmeyi kiraladıklarını, kiralananın maliyetinin ve kârının ne şekilde paylaşılacağına ilişkin ek sözleşme imzaladıklarını, işletmenin 2007 yılı Eylül ayında davalı şirket tarafından kapatıldığını, ancak işletmeye yapılan masraf bedelinin davalı tarafından ödenmediğini, 28/09/2001 tarihli bir sözleşme ile alışveriş merkezinin zemin katında bulunan başka bir mağazanın da davalıdan kiralandığını ve kiralananda Fast Food bölümlerinin maliyetine ortak olmak şartı ile işletmek üzere 5 yıl süre ile bulunma hakkı olduğunu, yine maliyet ve giderler ile elde edilecek kara ortak olduğunu, bu işletmenin de Eylül 2007’de davalı şirket tarafından kapatılması üzerine yapılan masraf bedellerinin tüm ihtarnamelere rağmen ödenmediğini, tüm masraf harcamalarının, reeskont faizi ve amortisman bedelleri ile birlikte tahsili gerektiğini iddia ederek, şimdilik 122.000 TL’nin davalıdan tahsilini talep etmiştir.
Davalı; davacının dayanak gösterdiği kira sözleşmeleri ile ek sözleşme asıllarının ibraz edilmediğini, sözleşme taraflarının kim olduğu ve hangi sözleşmeye istinaden ne kadar alacak talebinde bulunulduğunun açık olmadığını, şirket bu alanlarda faaliyet göstermediğinden elde edilmeyen bir kazançtan yıllık karın belirli bir yüzdesinin ödenmesinin de mümkün olmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece; taraflar arasındaki 01/01/2007 tarihli sözleşme maddelerinin bir bütün olarak incelenmesi sonucu taraflar arasındaki hukuki ilişkinin kira ilişkisi olduğu ve uyuşmazlık kira sözleşmesinden kaynaklandığından sulh hukuk mahkemesinin görevli olduğu gerekçesiyle, davanın usulden reddine karar verilmiş; karar, davacı tarafından temyiz edilmiştir.
01/10/2011 tarihinde yürürlüğe giren 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanun'u ile 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu yürürlükten kaldırılmış ise de, 6100 sayılı HMK’nın geçici 1. maddesine göre; Kanun'un göreve ilişkin hükümleri, Kanun'un yürürlüğe girmesinden önce açılmış olan davalara uygulanmayacaktır. Bu durumda eldeki davada görevli mahkeme, 1086 sayılı HUMK’nın göreve ilişkin hükümlerine göre belirlenecektir. HUMK'nın sulh hukuk mahkemelerinin görevini düzenleyen 8. maddesinin ilk fıkrası uyarınca dava tarihi olan 03/01/2011 itibariyle dava değeri, 7.780 TL’nin altında olan mamelek hukukundan kaynaklı davalar ile ikinci fıkrasında sayılan işlerden kaynaklı davalar sulh hukuk mahkemelerinin görevindedir. Bunlar dışında kalan dava ve işlerde genel mahkemeler görevlidir.
Somut olayda uyuşmazlık; kira sözleşmeleri ve ek sözleşmelerin feshine dayalı alacak istemine ilişkin olup, dava 6100 sayılı HMK’nın yürürlüğe girdiği 01/10/2011 tarihinden önce 03/01/2011 tarihinde açılmıştır. Davaya konu alacak tutarı, davanın açıldığı tarihe göre kanunda belirtilen 7.780 TL sınırını geçtiğinden ve uyuşmazlık HUMK m.8/2 de sayılan işler kapsamında olmadığından davaya bakma görevi asliye ticaret mahkemesine aittir.
Hal böyle olunca mahkemece; uyuşmazlığın çözümünde görevli olduğu gözetilerek işin esasına girilip taraf delilleri toplanarak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, yanılgılı gerekçe ile görevsizlik kararı verilmiş olması, usul ve kanuna aykırı olup bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün HUMK'nın 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK'nın geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK'nın 440. maddesi gereğince karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 09/05/2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.