Esas No: 2022/2559
Karar No: 2022/4298
Karar Tarihi: 09.05.2022
Yargıtay 3. Hukuk Dairesi 2022/2559 Esas 2022/4298 Karar Sayılı İlamı
3. Hukuk Dairesi 2022/2559 E. , 2022/4298 K."İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK (TİCARET) MAHKEMESİ
VEK.
Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının mahkemece yapılan yargılaması neticesinde davanın reddine dair kesin olarak verilen hükmün Adalet Bakanlığınca kanun yararına bozulması istenilmekle; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı, şirket tarafından işletilen köprü ve otoyoldan, davalıya ait 09 NT 011 plakalı araç ile gerçekleştirilen ihlalli geçişler nedeniyle doğan ve yasal süresi içerisinde ödenmeyen geçiş ücreti ve yasadan kaynaklı para cezasının tahsili amacıyla Nazilli İcra Müdürlüğünün 2020/924 Esas sayılı dosyası ile icra takibi başlattığını, borçlunun şirkete borcu olmadığını öne sürmek suretiyle borcun tamamına itiraz ettiğini belirterek itirazın iptali ile takibin devamını ve icra inkar tazminatına hükmedilmesini talep etmiştir.
Davalı, zamanaşımı ve hak düşürücü süreler geçmiş olup zamanaşımı defiinde bulunduklarını, ayrıca kabul anlamına gelmemekle beraber HGS/OGS hesabına daimi şekilde para yüklediğinden bu paranın davacı tarafça otomatik şekilde tahsil edilebilme imkanı varken haksız şekilde icra takibine başlamasının doğru olmadığını, takas defiinde bulunduğunu, 28.10.2019 tarihinde 171,75-TL geçiş ücretini ödemeyerek ihlalli geçiş yaptığını iddia ettiğini, ihlalli geçiş iddiasındaki tarihten sonra HGS hesabına, ihlalli geçiş ücretinin bu hesaptan çekileceğini düşünerek 15 günlük ödeme süresi içerisinde 08.11.2019 tarihinde 300,00-TL, 13.11.2019 tarihinde 530,00-TL para yatırdığını, ancak davacı şirketin hesapta ihlalli geçişi karşılayacak bakiye bulunmasına karşın bu parayı çekmediğini ve doğrudan icra takibine başladığını savunarak davanın reddini, alacağın % 20 sinden aşağı olmamak kaydıyla kötü niyet tazminatına hükmedilmesini dilemiştir.
Mahkemece, İhlalli Geçiş Bildirimi (İGB) belgesinde "aracın plakasına tanımlı hesapta geçiş ücretlerini karşılayacak tutarda para bulundurmanız durumunda geçiş tarihini izleyen 15 (on beş) gün içinde bu hesabınızdan otomatik tahsilat yapmaya çalışılacaktır"
ibareli açıklama bulunmasına rağmen otomatik tahsilat yapmaya çalışmadan ceza uygulanmak suretiyle hiç bir bildirim yapmadan icra takibi başlattığının görüldüğü, plakasına kayıtlı otomatik ödeme talimatı veren ve hesabında para olduğunu bilen ve geçiş ücretinin İGB belgesine göre de hesabından alınacağını düşünen davacının 15 gün boyunca hesabından para tahsil edilip edilmediğini kontrol etmesinin beklenemeyeceği, düzenlenen sözleşme şartlarının aleyhe yorumlanmasının iyi niyet kurallarıyla bağdaşmayacağı, davalı kurumunda “hesabınızdan para alınmaya çalışılacaktır” ibaresi ile parayı almak için ne yaptığını, nasıl alamadığını izah etmeden, bu hususta bildirim yapmadan, para cezası uygulama aşamasının tercih edilmesi ve icra takibi yapılması kamu hizmeti ilke ve gereklilikleriyle bağdaşmayacağı, davacının iş bu takipteki geçiş ücretinin muaccel olmayacağı, diğer tüm ceza ve takip ferilerinin ise usulsüz olduğu, davacının yaptığı itirazda haklı olacağı, ayrıca davacı ve davalının talep ettiği icra inkar ve kötüniyet tazminatı taleplerinin yasal şartları oluşmadığı gerekçesiyle davanın ve yasal koşulları oluşmayan davacının icra inkar, davalının da kötü niyet tazminatları taleplerinin ayrı ayrı reddine karar verilmiştir.
Adalet Bakanlığının 25/02/2022 tarihli yazısında; 15.04.2021 tarihli ön inceleme duruşmasına davalı vekilinin katıldığı, davacı vekilinin ise 14.04.2021 tarihli mazeret dilekçesi sunarak katılmadığı, mahkemece davacı vekilinin mazeretinin kabulüne karar verildiği halde, ön inceleme duruşmasının yapılmayarak talikine karar verilip, ön inceleme için yeni bir duruşma günü tayin edilip, usulüne uygun olarak taraflara yeni duruşma gününün bildirilmesi gerekirken, aynı celsede yargılamaya devam edilerek mazereti kabul edilen davacı vekilinin yokluğunda karar verilmesi savunma hakkının kısıtlanması mahiyetinde olduğu ve yine, aynı celsede taraflara sözlü yargılama ve hüküm için 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 186 ncı maddesi gereğince yeni duruşma günü verilmeden (bu konuda meşruhatlı davetiye göndermeden, sözlü yargılamada bulunulması ve hüküm verilmesi için yeni duruşma günü belirlenmesini talep etmedikleri hususunda açıkça beyanları alınmadan), 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu ile öngörülen yargılama aşamalarına uyulmadan, davacı vekilinin hukuki dinlenilme ve savunma hakkını kısıtlayacak,adil yargılanma hakkını etkileyecek şekilde usul kurallarına uyulmaksızın, esas hakkında hüküm kurulmasının usul ve yasaya aykırı bulunduğu ve ayrıca her ne kadar davacı tarafından geçiş sırasında 15 gün içinde ödeme istenmiş olması yanında bu sürede araca kayıtlı HGS sisteminde bakiye olması halinde tahsile çalışılacağı belirtilmişse de bu cihette bir yükümlülüğünün bulunmadığı, öte yandan davalının da dosyaya ihlalli geçiş ücretini ödediğine dair sunulan delilin dava konusu ihlalli geçişlerin ücreti olarak ödenip ödenmediği araştırılmadan, davalının aracına tanımlı HGS sisteminin ödeme süresi boyunca bakiyesi dahi araştırılmaksızın, eksik inceleme ile davanın reddine karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı bulunduğu ileri sürülerek; kararın, 6100 sayılı HMK’nın 363 üncü maddesinin birinci fıkrası uyarınca kanun yararına bozulması talep edilmiştir.
Dava, ihlalli geçiş nedeniyle ödenmeyen geçiş ücreti ve para cezasının tahsili için başlatılan takibe itirazın iptali istemine ilişkindir. Uyuşmazlık, davacı vekili tarafından sunulan mazeret dilekçesinin kabulüne rağmen öniceleme duruşmasının yapılıp sözlü yargılama geçilip geçilemeyeceği ve yine eksik incelemeye dayalı hüküm tesis edilip edilmediği noktasında toplanmaktadır.
1-6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun "ön inceleme duruşması başlıklı" 140.maddesine göre;
(1) Hâkim, ön inceleme duruşmasında, dava şartları ve ilk itirazlar hakkında karar verebilmek için gerekli görürse tarafları dinler; daha sonra, tarafların iddia ve savunmaları çerçevesinde, anlaştıkları ve anlaşamadıkları hususları tek tek tespit eder.
(2) Uyuşmazlık konularının tespitinden sonra hâkim, tarafları sulhe veya arabuluculuğa teşvik eder; bu konuda sonuç alınacağı kanaatine varırsa, bir defaya mahsus olmak üzere yeni bir duruşma günü tayin eder.
(3) Ön inceleme duruşmasının sonunda, tarafların sulh veya arabuluculuk faaliyetinden bir sonuç alıp almadıkları, sonuç alamadıkları takdirde anlaşamadıkları hususların nelerden ibaret olduğu tutanakla tespit edilir. Bu tutanağın altı, duruşmada hazır bulunan taraflarca imzalanır. Tahkikat bu tutanak esas alınmak suretiyle yürütülür.
(4) Ön inceleme tek duruşmada tamamlanır. Zorunlu olan hâllerde bir defaya mahsus olmak üzere yeni bir duruşma günü tayin edilir.
(5) Ön inceleme duruşmasında, taraflara dilekçelerinde gösterdikleri, ancak henüz sunmadıkları belgeleri mahkemeye sunmaları veya başka yerden getirtilecek belgelerin getirtilebilmesi amacıyla gereken açıklamayı yapmaları için iki haftalık kesin süre verilir. Bu hususların verilen kesin süre içinde tam olarak yerine getirilmemesi hâlinde, o delile dayanmaktan vazgeçilmiş sayılmasına karar verilir." ve yine sözlü yargılamaya ilişkin 186. maddesinde “(Değişik:22/7/2020-7251/20 md.) Mahkeme, tahkikatın bittiğini tefhim ettikten sonra aynı duruşmada sözlü yargılama aşamasına geçer. Bu durumda taraflardan birinin talebi üzerine duruşma iki haftadan az olmamak üzere ertelenir. Hazır bulunsun veya bulunmasın sözlü yargılama için taraflara ayrıca davetiye gönderilmez.
(2) Sözlü yargılamada mahkeme, taraflara son sözlerini sorar ve hükmünü verir. (Ek cümle:22/7/2020-7251/20 md.) Şu kadar ki, 150 nci madde hükmü saklıdır.” düzenlemesi ile öninceleme duruşmasının ne şekilde yapılması gerektiği ve yine tahkikatın bittiği tefhim edildikten sonra sözlü yargılamaya geçileceği belirtilmiştir.
Somut olayda; davacıya gönderilen ihtarda “HMK 139 madde uyarınca; "tarafların sulh için gerekli hazırlığı yapmaları", "duruşmaya sadece taraflardan birinin gelmesi ve yargılamaya devam etmek istemesi durumunda gelmeyen tarafın yokluğunda yapılan işlemlere itiraz edemeyeceği" ve "davetiyenin tebliğinden itibaren iki haftalık kesin süre içinde tarafların dilekçelerinde gösterdikleri, ancak henüz sunmadıkları belgeleri mahkemeye sunmaları veya başka yerden getirtilecek belgelerin getirtilebilmesi amacıyla gereken açıklamayı yapmaları, (Cevap dilekçesini hiç veya süresinde sunmayan tarafın delillerini bildirmesi mümkün değildir ve ıslah hakkı bulunmamaktadır) verilen bu 2 haftalık kesin süre içerisinde deliller, yukarıdaki şartlar dahilinde mahkemeye kesin ve açık olarak sunulmaz ise delil gösterme hakkından vazgeçilmiş sayılacağının, hakkın ortadan kalkacağının” bildirildiği, sözlü yargılamaya geçileceğine ilişkin ihtaratın yer almadığı ve ayrıca 15/04/2021 tarihinde yapılan ön inceleme duruşmasından önce davacı vekilinin mahkemeye 14.04.2021 tarihli mazeret dilekçesi sunduğu, mahkemece bu mazeret kabul edilerek davacı tarafın yokluğunda ön inceleme duruşması yapılıp, tahkikat aşamasına geçildiği ve tahkikatın bittiği de tefhim edilip sözlü yargılamaya geçildiği dosya kapsamından anlaşılmaktadır.
Ön inceleme duruşmasında davacı vekilinin mazereti kabul edilip, duruşmanın bir başka güne bırakılmasına karar verilmesi davacı vekili tarafından talep edildiğine göre; ön inceleme o gün tamamlanmamış, zorunlu sebeple yeni bir duruşma günü tayin edilmiş demektir (HMK md. 140/4). Bu durumda, yasanın ön inceleme duruşmasında yapılmasını öngördüğü işlemlerin, mahkemece yeniden belirlenen duruşma gününde tamamlanması gerekecektir.
Hal böyle olunca; mahkemece, yeniden ön inceleme duruşması için gün verilerek tarafların hazır olduğu oturumda tahkikat aşamasına geçilmesi ve ardından tahkikatın bittiğine ilişkin taraflara meşruhatlı davetiye gönderilip ya da sözlü yargılamada bulunulması ve hüküm verilmesi için yeni duruşma günü belirlenmesini talep etmedikleri hususunda açıkça beyanları alınıp sözlü yargılamaya geçilmesi gerekirken, davacı vekilinin mazeretinin kabul edildiği gün ön inceleme duruşması yapılıp tahkikat aşamasına geçilmesi ve ardından tahkikatın bittiği tefhim edilerek sözlü yargılama aşamasına geçilmesi usul ve yasaya aykırı olduğundan Adalet Bakanlığı’nın bu yöne ilişen kanun yararına bozma talebinin kabulü gerekmiştir.
2-Davalıya ait aracın davacının işlettiği yoldan geçiş tarihinde yürülükte olan 6001 sayılı Karayolları Genel Müdürlüğünün Hizmetleri Hakkında Kanun’un Geçiş Ücretini Ödememe ve Güvenliğin İhlali başlıklı 30/5. maddesinde “4046, 3465 ve 3996 sayılı kanunlar çerçevesinde işletme hakkı verilen veya devredilen otoyollar veya erişme kontrolünün uygulandığı karayollarından geçiş ücretlerini ödemeden geçiş yapan araç sahiplerinden, işletici şirket tarafından geçiş ücreti ödemeden giriş çıkış yaptığı mesafeye ait geçiş ücreti ile birlikte, bu ücretin dört katı tutarında ceza, genel hükümlere göre tahsil edilir.” ve yine 30/7. maddesinde “Geçiş ücretlerini ödemeden geçiş yapanlardan, ödemesiz geçiş tarihini izleyen on beş gün içinde yükümlü olduğu geçiş ücretini usulüne uygun olarak ödeyenlere, bu maddenin birinci fıkrası ile beşinci fıkrasında belirtilen cezalar uygulanmaz.(Ek cümle: 16/5/2018-7144/18 md.)Otoyollar ile erişme kontrolünün uygulandığı karayolları için belirlenen geçiş ücretlerini ödemeden geçiş yaptığı tespit edilen yabancı plakalı araçlara uygulanan idari para cezaları için bu fıkrada belirlenen on beş günlük süre beklenmez.(Ek cümle:23/7/2020-7252/9 md.) Ancak, ödemesiz geçiş tarihini izleyen on beş gün içinde geçiş ücretinin ödenmesi halinde idari para cezası tahsil edilmez.” şeklinde yer alan hükümlere göre, geçiş ücreti ödemeden geçiş yaptığı tespit edilen araç sahiplerine geçiş ücretinin 4 katı idari para cezası verileceği ve yine ihlalli geçiş tarihinden itibaren 15 gün süre içinde usulüne uygun olarak ödeme yapılması halinde para cezasının uygulanmayacağı düzenlenmektedir.
Söz konusu düzenlemeler somut olay özelinde değerlendirildiğinde; davalıya ait aracın geçiş ücreti ödemeden davacının işlettiği yoldan 28.10.2019 tarihinde ihlalli geçiş yaptığı, ihlalli geçiş bildiriminde “aracın plakasına tanımlı hesapta geçiş ücretlerini karşılayacak tutarda para bulundurmanız durumunda geçiş tarihini izleyen 15 (on beş) gün içinde bu hesabınızdan otomatik tahsilat yapmaya çalışılacaktır” düzenlenmesinin yer aldığı, davalının söz konusu geçiş ücretinin HGS hesabından çekileceğine düşenerek PTT aracılığıyla 08.11.2018 300,00-TL ve 13.11.2019 tarihinde 530,00-TL HGS hesabına ödeme yaptığı, davacı tarafından ise, ihlalli geçiş ücreti ve para cezasının tahsili için takip başlatıldığı anlaşılmaktadır.
O halde mahkemece, yukarıda açıklanan yasal düzenlemeler değerlendirilerek davacının HGS ücretinin ihlalli geçiş bildirimine yer alan “aracın plakasına tanımlı hesapta geçiş ücretlerini karşılayacak tutarda para bulundurmanız durumunda geçiş tarihini izleyen
15 (on beş) gün içinde bu hesabınızdan otomatik tahsilat yapmaya çalışılacaktır” beyanına göre ödemeyi HGS hesabına süresinde yaptığı değerlendirilerek ancak hesabında yer alan bakiyenin ihlalli geçiş ücretini karşılamaya yetip yetmediği araştırılıp sonucuna uygun bir karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde davanın reddi yönünde hüküm tesisi usul ve yasaya aykırı olduğundan Adalet Bakanlığının bu yöne ilişen kanun yararına temyiz talebinin kabulü gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda 1. ve 2. bentte açıklanan nedenlerle Adalet Bakanlığı’nın kanun yararına bozma talebinin kabulü ile kararın sonuca etkili olmamak üzere KANUN YARARINA BOZULMASINA, aynı maddenin üçüncü fıkrası uyarınca gereği yapılmak üzere bozma kararının bir örneğinin ve dava dosyasının Adalet Bakanlığına gönderilmesine, 09.05.2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.