11. Hukuk Dairesi 2020/2723 E. , 2020/5104 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 21. HUKUK DAİRESİ
Taraflar arasında görülen davada Ankara 13. Asliye Ticaret Mahkemesi"nce verilen 25.10.2017 tarih ve 2016/741 E. - 2017/723 K. sayılı kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, istinaf isteminin kabulüne dair Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21. Hukuk Dairesi"nce verilen 21.01.2019 tarih ve 2018/303 E. - 2019/74 K. sayılı kararın Yargıtay"ca incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, dava dışı borçlu Başkent PVC Doğrama Plastik İnş. Ltd. Şti. ile davacı banka arasında imzalanan Genel Kredi Sözleşmelerine istinaden krediler kullandırıldığını, davalının kredi sözleşmesini müteselsil kefil sıfatıyla imzaladığını, kredilerin ödenmemesi üzerine davalı hakkında ilamsız icra takibi başlatıldığını, davalının yapılan icra takibine itiraz ettiğini ileri sürerek itirazın iptaline % 20 oranında icra inkar tazminatına hükmedilesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, ödeme emri ekinde takibe esas 12.12.2012 tarihli kredi sözleşmesinin tebliğ edildiğini, ancak davalının bahse konu kredi sözleşmesinde imzasının bulunmadığını, davacı bankanın takip konusu kredi sözleşmesinden bağımsız olarak davalının takip borçlusu şirketin eski ortağı olması ile borç arasında nedensellik bağı kurmasının olanaksız olduğunu, davalının dava dışı asıl borçlu şirketin bir dönem hissedarı olduğunu ve şirket hissedarı sıfatıyla da asıl borçlu şirketin bir kısım sözleşmelerini müteselsil kefil olarak imzaladığını, ancak dava konusu kredi alacağının davalının kefaletleriyle hiçbir illiyet bağının bulunmadığını, şirket hisselerini devrettiğini savunarak davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, yapılan yargılama, toplanan deliller, benimsenen bilirkişi raporuna göre, asıl borçlu ile yapılan yeni sözleşmede imzası bulunmayan kefilin bu sözleşme kapsamında kullandırılan krediler nedeniyle sorumluğu yoluna gidilemeyeceği, hesap kat ihtarnamesi ile muaccel hale gelen kredilerin tamamının davalının imzasının bulunmadığı 12.12.2012 tarihinde akdedilen kredi sözleşmesinden sonra kullandırıldığının tespit edildiği, davalının dava konusu kredi borcundan dolayı sorumluluğunun olmadığı gerekçesiyle bilirkişi raporu ile hesap kat ihtarnamesinde yer alan takibe konu kredilerin davalının imzasının bulunduğu 12.12.2012 tarihinde yapılan kredi sözleşmesinden sonra kullandırıldığı ve bu sözleşmelerde davalının imzasının bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, hükme karşı davacı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur.
Bölge Adliye Mahkemesince, mahkemece kurulan hükümde "bilirkişi raporu ile hesap kat ihtarnamesinde yer alan takibe konu kredilerin davalının imzasının bulunduğu 12.12.2012 tarihinde yapılan kredi sözleşmesinden sonra kullandırıldığı ve bu sözleşmelerde davalının imzasının bulunmadığı gözetilerek davanın reddine" denilmek suretiyle gerekçeye ait sözler tekrar edilerek talep hakkında hüküm kurulduğu, bu durumun HMK"nun 297/2. maddesine aykırılık teşkil ettiği, kamu düzenine ilişkin olduğundan resen gözetilmesi gerektiği, davacı bankanın davalı hakkında icra takibi yapmasının haksız olduğu yapılan yargılama sonunda anlaşılmış ise de, davacının icra takibi yapmakta kötüniyetli olduğuna ilişkin herhangi bir delil bulunmadığı, davalı yanın kötüniyet tazminatı talebinin reddine karar verilmesinin doğru görüldüğü gerekçesiyle davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK"nın 297.maddesindeki hüküm nitelikleri gözetilerek kabulüne, sair istinaf başvurusunun reddine, Ankara 13. Asliye Ticaret Mahkemesi"nin 25.10.2017 gün ve 2016/741 esas, 2017/723 karar sayılı kararının HMK"nın 297. maddesine aykırılık nedeniyle kaldırılmasına, davanın reddine, davalının kötüniyet tazminat talebinin reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dosyadaki yazılara kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davacı vekilinin yerinde görülmeyen bütün temyiz itirazlarının reddiyle muhakeme hukukuna ve maddi hukuka uygun bulunan hükmün ONANMASINA, dosyanın ilk derece mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, aşağıda yazılı bakiye 10,00 TL temyiz ilam harcının temyiz eden davacıdan alınmasına, 17.11.2020 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.