Abaküs Yazılım
8. Hukuk Dairesi
Esas No: 2016/11600
Karar No: 2020/255
Karar Tarihi: 16.01.2020

Yargıtay 8. Hukuk Dairesi 2016/11600 Esas 2020/255 Karar Sayılı İlamı

8. Hukuk Dairesi         2016/11600 E.  ,  2020/255 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

    Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiş olup, hükmün davalı ... vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, Dairece dosya incelendi, gereği düşünüldü.
    K A R A R
    Davacı vekili, dava konusu taşınmaz içerisinde müvekkil Metin"in tek başına yaptırmış olduğu mesken nitelikli bina ve müştemilatı bulunduğunu, ortaklığın giderilmesi davasında müvekkilin mülkiyet iddiası üzerine kendisine iddiasını dava yoluyla ispatı için süre verildiğinden bu davayı açma zaruretinin olduğunu, bu sebeplerle 1169 nolu parsel üzerinde bulunan bina ve müştemilatının müvekkil mülkiyetinde olduğuna hükmedilmesini, müvekkil adına mülkiyetin tespitine karar verilmesini talep etmiştir.
    Davalı ... cevap dilekçesinde, davacının, dava konusu binayı yapabilecek ekonomik gücünün bulunmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
    Davalılar ... ve ... 03.06.2015 havale tarihli ayrı ayrı dilekçelerinde davayı kabul ettiklerini beyan etmişlerdir.
    Mahkemece, davanın kabulü ile 1169 parsel sayılı taşınmaz üzerinde bulunan iki katlı betonarme binanın mülkiyetinin davacı ..."e ait olduğunun tespitine karar verilmesi üzerine; hüküm, davalı ... vekili tarafından temyiz edilmiştir.
    Dava, muhdesat tespiti istemine ilişkindir.
    Bir şeye malik olan kimse, o şeyin bütünleyici parçalarına da malik olur (4721 sayılı TMK mad. 684/1). Arazi üzerindeki mülkiyet, kullanılmasında yarar olduğu ölçüde, üstündeki hava ve altındaki arz katmanlarını kapsar. Bu mülkiyet kapsamına, yasal sınırlamalar saklı kalmak üzere yapılar, bitkiler ve kaynaklar da girer (TMK mad. 718). 22.12.1995 tarihli ve 1/3 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararında da vurgulandığı gibi Eşya Hukukunda, muhdesattan, bir arazi üzerinde yapı ve tesisler ile bağ ve bahçe şeklinde dikilen ağaçları anlamak gerekir. Muhdesat, sahibine arazi mülkiyetinden ayrı, bağımsız bir mülkiyet veya sınırlı bir ayni hak sağlamaz. Muhdesat sahibinin hakkı, sadece şahsi bir haktır (TMK mad. 722, 724. ve 729.). Taşınmaz üzerindeki bina, ağaç gibi bütünleyici parça niteliğindeki muhdesatların taşınmazın arzından ayrı bir mülkiyetinin varlığından söz edilemez. Açıklanan ilke ve esaslara göre, kural olarak muhdesatın mülkiyetinin arz malikinden başkasına aidiyetinin tespiti istenemez.
    Ne var ki; çoğun içinde azda vardır kuralı gereğince, muhdesatın mülkiyetinin aidiyetinin tespiti isteğinin, muhdesatı meydana getirenin tespitini de kapsadığı kabul edilmelidir. Muhdesatın aidiyeti isteğiyle açılan bu tür davalarda, güncel hukuki yararın mevcut olması ve iddianın kanıtlanması durumunda muhdesatın davacı tarafça meydana getirildiğinin ya da muhdesatın davacıya ait olduğunun tespitine karar verilmesi gerekir.
    Somut olayda, dosya içeriği ve toplanan delillerden; çekişme konusu 1169 parsel sayılı taşınmazın kayden tarafların murisi ... ’e ait olduğu, ... ’in 30.03.1993 tarihinde vefat ederek tarafları mirasçı olarak bıraktığı anlaşılmaktadır. Alt katı dükkan üzeri konuttan oluşan iki katlı yapı muhdesatın davacı tarafından yaptırıldığı iddia edilmiştir. Davacı iddiasını kanıtlamak ile yükümlüdür. Davacı tanıklarından ... ’ın “1993 yılında keşfe gelinen iki katlı binayı inşaat ustası olarak ben yaptım. Kaba inşaatını ben yaptım. Malzemeyi davacı ve çocukları getirdi. Metrekaresi 19 TL’den takdiren 9.000,00 TL"ye temelden alıp (ben temel betonu atılmış olarak alıp yaptım) iki katlı karkas binasını yaptım. Bana parayı Metin getirdi. Kendi parası mı babasının parası mı bilmiyorum. Şu an kim oturduğunu bilmiyorum. Kütüphanede memur olarak çalıştığını biliyorum. Hatırladığım kadarıyla 5-6 ayda ödedi diye hatırlıyorum. Temeli yapıldığı sırada Metin’in babasıyla görüştüğümü hatırlıyorum. Ancak inşaat aşamasında öldüğünü biliyorum.”, davalı tanığı ... ’nın “1992 yılından beri aileyi tanırım. 1993 yılı Mart ayında resmi nikahımız oldu. Kayınpederimi nikahtan önce mi sonra mı kaybettik hatırlamıyorum. Ama 1993 yılında ölmüştü. Binayı kayınpederim yaptı. Kayınpederim şoförlük yapıyordu. Ayrıca birikimi vardı. Binayı bitirebilmek için kamyonunu da sattı. Ben eşimle 1992 yılında tanıştığımda binanın temeli vardı. Temelini kayınpederimin attığını biliyorum. Çünkü evlenmemizle ilgili oturulacak yer konusunda konuşulmuştu. Kayınpederimin ölümü zamanında binanın iki katı bitmişti. Sadece pencereler takılma aşamasındaydı. Onun da parasını bıraktığını biliyorum. Hastalandığından ilgilenememişti. Eşim gezici kütüphane şoförüydü. Ev yapılıncaya kadar kendi baba evimizde oturuyorduk. Kira vermiyordum. Biz tekrar konuşulup anlaşılınca kendi baba evimizde kalmaya karar verdik. Burada hiç oturamadık. Alt kat hiç kullanılmamıştı. Halen de kullanılmamaktadır. Üst kata da ilk kayınvalidem oturdu. Şimdi kim oturduğunu bilmiyorum. Kayınvalidem ölünceye kadar yani 3-4 yıl öncesine kadar burada oturdu.” şeklinde beyanda bulunduğu görülmüştür. Davacı tarafından ibraz edilen 22.08.2001 tarihli Arifiye Belediyesi tarafından verilen belgeden, 1169 parsele ilave kat yapılacağı anlaşılmıştır.
    Tanık beyanlarından ve dosya içerisinde mevcut 22.08.2001 tarihli belgeden, dava konusu yapının tamamının davacı tarafından yapılmadığı, alt katın babanın sağlığında baba tarafından, üst katın babanın vefatından sonra davacı tarafından yapıldığı anlaşılmaktadır. Bu durumda Mahkemece zemin kat dükkan ile ilgili talebin reddine karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçe ile zemin kat dükkan yönünden de kabul kararı verilmesi doğru görülmemiştir. Kabule göre; davaya konu (1. kat konutun) muhdesatın davacı tarafından meydana getirildiğinin tespitine karar verilmesi ile yetinilmesi gerekirken, mülkiyetin davacıya ait olduğunun tespitine karar verilmesi doğru olmamıştır.
    SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı ... vekilinin temyiz itirazlarının yerinde olduğundan kabulü ile hükmün 6100 sayılı HMK"nin Geçici 3. maddesi yollamasıyla HUMK"un 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, taraflarca HUMK"un 440/I maddesi gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine, istek halinde peşin harcın temyiz edene iadesine, 16.01.2020 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi