Hukuk Genel Kurulu 2017/861 E. , 2018/467 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi
Taraflar arasındaki “yoksun kalınan kira alacağının tahsili ” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda Antalya 5. Asliye Ticaret Mahkemesince davanın kabulüne dair verilen 07.02.2013 gün ve 2012/51 E., 2013/43 K. sayılı karar davalı vekili tarafından temyiz edilmekle Yargıtay 23 Hukuk Dairesinin 25.03.2014 gün ve 2013/8783 E., 2014/2271 K. sayılı kararı ile:
“…Davacılar vekili, müvekkilleri ile davalı yüklenici arasında düzenlenen arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesindeki paylaşım oranının gabin nedeniyle müvekkilleri lehine düzeltilmesine ilişkin kararın kesinleştiğini, müvekkillerine isabet eden bağımsız bölümlerin 09.09.2007 tarihinde yapı kullanım izin belgesi alınarak teslimi gerekirken teslim edilmediğini ileri sürerek, dava tarihine kadar geçen 31 aylık gecikme için 66.133,30 TL"nin faiziyle birlikte tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, gecikmenin müvekkilinin arsa sahibi davacılar tarafından azledilmesinden kaynaklandığını, azil nedeniyle müvekkilinin tadilat projesi hazırlayarak yapı kullanım izin belgesi alamadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, iddia, savunma, benimsenen bilirkişi raporu ve dosya kapsamına göre; yüklenicinin yaptığı inşaat projesinin imara aykırı olması nedeniyle yapı kullanım izin belgesinin alınmadığı, anılan belgenin alınması için yükleniciye mahkemece yetki verildiği, sözleşme uyarınca 09.09.2007 tarihinde davacılara ait bağımsız bölümlerin teslimi gerekirken teslim edilmediği gerekçesiyle davanın ıslah edilmiş şekliyle kabulü ile 15.000,00 TL"nin dava, 41.337,00 TL"nin ıslah tarihinden itibaren faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmiştir.
Kararı, davalı vekili temyiz etmiştir.
1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davalı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan diğer temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
2-Taraflar arasında düzenlenen 09.06.2005 günlü düzenleme şeklindeki arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesi uyarınca davacı arsa sahiplerine iki adet bağımsız bölümün 09.09.2007 tarihine kadar teslimi kararlaştırılmıştır. Ancak işin devamı sırasında 21.04.2006 tarihinde Antalya 1. Asliye Ticaret Mahkemesi"nin 2006/187 Esas sayılı dosyası ile davacılar gabin hukuki nedenine dayanarak sözleşmenin iptali davası açmış, sonradan ise sözleşmenin uyarlanması talep edilmiş ve 12.11.2009 tarihinde kesinleşen kararla, arsa sahibi olan davacılara verilmesi gereken bölümlere ek olarak zemin kat 2 no"lu bağımsız bölümün, 1. kat 3 no"lu ve 3. kat 7 no"lu bağımsız bölümlerin 1/3 payı ile 2. kat 5 no"lu bağımsız bölümün 4/30 "ar payının verilmesi hüküm altına alınmıştır. Bunun yanında, yüklenici tarafından sözleşmenin ifası sırasında 10.05.2006 tarihinde tüm arsa sahipleri aleyhine Antalya 5. Asliye Hukuk Mahkemesi"nin 2006/254 Esasında açılan davada, sözleşme uyarınca işin geldiği fiziki seviyeye nazaran arsa sahiplerince devri gereken payın tescili talep edilmiş; bu davada ise, talep kısmen kabul edilerek, arsa sahiplerinin pay devrinde temerrüde düştükleri benimsenerek bir kısım payların iptali ile yüklenici adına tesciline dair verilen karar 13.10.2011 tarihinde kesinleşmiştir. Mahkemece verilen uyarlama kararı, değiştirici nitelikte inşai bir hüküm niteliğinde olup, verilen kararın başlangıçtan itibaren hüküm doğurması gerektiğinde tereddüt bulunmamaktadır. Ne var ki, yukarıda kısaca özetlenen davalardan birinde sözleşmenin iptalinin istenilmiş olması, diğer davada ise arsa sahiplerinin pay devrine yanaşmamaları nedeni ile tescil davası açılması karşısında açılan davaların işin gecikmesinde yüklenici açısından haklılık oluşturup oluşturmadığı tartışılmadan sonuca varılması doğru görülmemiştir…”
gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle yeniden yapılan yargılama sonunda önceki kararda direnilmiştir.
HUKUK GENEL KURULU KARARI
Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki belgeler okunduktan sonra gereği görüşüldü:
Dava arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesi uyarınca yapımı üstlenilen binanın sözleşme ile belirlenen tarihte teslim edilmemesi nedeniyle yoksun kalınan kira alacağı istemine ilişkindir.
Yerel mahkemece yüklenicinin yapımını üstlendiği binayı süresinde ve eksiksiz olarak teslim borcunu yerine getirmemesi hâlinde, sözleşmede kararlaştırılmış olmasa dahi arsa malikinin Türk Borçlar Kanunu’nun 106’ncı maddesinde düzenlenen seçimlik haklarından gecikmiş ifayı kabul edebileceği, bu durumda sözleşmede kira tazminatı ödeneceğine ilişkin bir hüküm bulunmazsa bile rayiç kira bedelini ve gecikme tazminatını isteme hakkı bulunduğu gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
Karar davalı vekili tarafından temyiz edilmiş, Özel Dairece yukarıda başlık bölümünde açıklanan gerekçelerle bozulmuştur.
Yerel mahkemece önceki kararda direnilmiş, hükmü temyize davalı vekili getirmiştir.
Direnme yolu ile Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık, arsa maliklerinin 21.04.2006 tarihinde Antalya 1. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2006/187 esasında gabin hukuki nedenine dayanarak açtıkları sözleşmenin iptali davası ile yüklenicinin Antalya 5. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2006/254 esasında açtığı tescil davasının, somut olayda işin gecikmesinde yüklenici açısından bir haklılık oluşturup oluşturmadığı hususunun yerel mahkemece değerlendirilmesinin gerekip gerekmediği noktasında toplanmaktadır.
Hukuk Genel Kurulundaki görüşmeler sırasında, işin esasının incelenmesinden önce temyize konu kararın gerçekte yeni hüküm niteliğinde olup olmadığı, dolayısıyla temyiz incelemesinin Hukuk Genel Kurulu tarafından mı yoksa Özel Daire tarafından mı yapılması gerektiği hususu ön sorun olarak tartışılıp değerlendirilmiştir.
Bilindiği üzere direnme kararının varlığından söz edilebilmesi için mahkeme bozma kararından esinlenerek, herhangi bir yeni delil toplamadan, önceki deliller çerçevesinde karar vermeli, gerekçesini önceki kararına göre genişletebilirse de değiştirmemelidir.
Mahkemenin yeni bir bilgi, belge ve delile dayanarak veya bozma kararından esinlenip gerekçesini değiştirerek veya daha önce üzerinde durmadığı bir hususu bozma kararında işaret olunan şekilde değerlendirerek, dolayısıyla ilk kararının gerekçesinde dayandığı hukuki olguyu değiştirerek karar vermiş olması hâlinde direnme kararının varlığından söz edilemez (Hukuk Genel Kurulunun 06.05.2015 gün ve 2014/13-2172 E., 2015/1311 K. sayılı kararı).
Somut olayda yerel mahkemece yapılan ilk yargılamada, binanın sözleşmede belirlenen tarihte iskân ruhsatı alınmak suretiyle teslim edilmediği gerekçesiyle davanın kabulüne karar karar verilmiş iken, direnme olarak adlandırılan kararda bu kez yargılama sırasında süre verildiği hâlde binanın projeye uygun şekilde bitirilerek iskân belgesi alınmadığı, arsa sahipleri tarafından sözleşmenin feshi istemiyle açılan dava ile yüklenicinin açmış olduğu tapu iptali ve tescil istemli davanın yüklenicinin temerrüdü ile bir ilgisinin bulunmadığı, bu davaların açılmasında arsa sahiplerine yüklenecek bir kusur ve sorumluluk bulunmadığı belirtilmek suretiyle yeni bir hukuki gerekçeye dayalı olarak direnme olarak adlandırılan karar verilmiştir.
Buna göre mahkemenin direnme olarak adlandırdığı temyize konu kararın, usul hukuku anlamında gerçek bir direnme kararı olmadığı, bozmadan önceki kararda tartışılıp değerlendirilmemiş yeni bir gerekçeye dayalı, yeni hüküm niteliğinde olduğu her türlü duraksamadan uzaktır.
Hâl böyle olunca kurulan bu yeni hükmün temyizen incelenmesi görevi Hukuk Genel Kuruluna değil, Özel Daireye aittir.
Bu nedenle yeni hükme yönelik temyiz itirazlarının incelenmesi için dosya Özel Daireye gönderilmelidir.
SONUÇ: Yukarıda gösterilen nedenlerle davacı vekilinin yeni hükme yönelik temyiz itirazlarının incelenmesi için dosyanın 23. HUKUK DAİRESİNE GÖNDERİLMESİNE, 14.03.2018 gününde oy birliği ile karar verildi.