Abaküs Yazılım
12. Ceza Dairesi
Esas No: 2021/17
Karar No: 2022/2909
Karar Tarihi: 13.04.2022

Yargıtay 12. Ceza Dairesi 2021/17 Esas 2022/2909 Karar Sayılı İlamı

Özet:


Mahkeme, bir sendikada başkan olarak görev yapan sanığın, adli soruşturma devam ederken yaptığı basın açıklamasında, şüpheli hakkında övgü dolu sözler sarf edip, iddiaları “komplo” olarak nitelendirerek, adil yargılamayı etkilemeye teşebbüs suçunu işlediği iddiasıyla davaya katılan şikayetçi adına yapılan temyiz istemini reddetti. Bu kararda, Tebligat Kanunu’nda aynı konutta oturan kişilere yapılacak tebliğlerle ilgili düzenlemeler de yer aldı. Kanun maddeleri, 7201 sayılı Tebligat Kanunu'nun 16. maddesi ve Tebligat Kanununun Uygulanmasına Dair Yönetmeliğinin 25. maddesi olarak belirtiliyor.
12. Ceza Dairesi         2021/17 E.  ,  2022/2909 K.

    "İçtihat Metni"

    Mahkemesi :Asliye Ceza Mahkemesi
    Şikayetçi : ...
    Suç : Adil yargılamayı etkilemeye teşebbüs
    Hüküm : CMK’nın 223/2-b. maddesi gereğince beraat

    Adil yargılamayı etkilemeye teşebbüs suçundan sanığın beraatine ilişkin hüküm, şikayetçi vekili tarafından temyiz edilmekle, dosya incelenerek gereği düşünüldü:
    7201 sayılı Tebligat Kanununun “Aynı konutta oturan kişilere veya hizmetçiye tebligat” başlıklı 16. maddesinde; “Kendisine tebliğ yapılacak kişi adresinde bulunmazsa tebliğ kendisi ile aynı konutta oturan kişilere veya hizmetçilerinden birine yapılır” hükmü, Tebligat Kanununun Uygulanmasına Dair Yönetmeliğin 25. maddesinde ise; “Kendisine tebligat yapılacak kişi adresinde bulunmazsa tebliğ, kendisi ile aynı konutta oturan kişilere veya hizmetçilerinden birine yapılır” düzenlemesi yer almaktadır.
    Açıklanan yasal düzenlemeler çerçevesinde incelenen dosyada, şikayetçiye duruşma gününü bildirir davetiyenin, “Aynı konutta birlikte oturan oğlu Hamza…” ibareleri ile şikayetçinin söz konusu adreste bulunup bulunmadığı tespit edilmeksizin tebliğ edilmesinin usule aykırı olduğu belirlenerek yapılan incelemede:
    Avukat olduğunu ifade eden şikayetçi ...’ın Cumhuriyet Başsavcılığına sunduğu 05.06.2015 havale tarihli ihbar dilekçesine ve iddianamenin kapsamına göre; bir ortaokulda müdür olarak görev yapan ve bir sendikaya üye olan Ümit isimli şüphelinin 12 öğrenciye yönelik eylemlerinden dolayı şüpheli hakkında kasten yaralama ve kötü muamele suçlarından başlatılan adli soruşturmanın devam ettiği esnada, adı geçen şüphelinin bağlı bulunduğu sendikada başkan olarak görev yapan sanık ... tarafından 25.03.2015 tarihinde yapılan basın açıklamasında, devam eden soruşturmanın şüphelisi hakkında övgü dolu sözler sarf edilip, iddialar “komplo” olarak nitelendirilerek, soruşturmanın selametini tehlikeye sokacak ifadeler kullanılmak suretiyle sanık ...’in TCK’nın 288/1. madde ve fıkrasındaki adil yargılamayı etkilemeye teşebbüs suçunu işlediğinin iddia edildiği olayda;
    Mağdur kavramı gibi kanunda açıkça tanımlanmamış olan “suçtan zarar görme” kavramının, gerek Ceza Genel Kurulu gerek Özel Dairelerin yerleşmiş kararlarında; “suçtan doğrudan doğruya zarar görmüş bulunma hali” olarak anlaşılıp uygulandığı, buna bağlı olarak da dolaylı veya muhtemel zararların, davaya katılma hakkı vermeyeceğinin kabul edildiği, bu hususun, Ceza Genel Kurulunun 11.04.2000 tarihli ve 65–69, 22.10.2002 tarihli ve 234–366, 04.07.2006 tarihli ve 127–180, 03.05.2011 tarihli ve 155–80, 21.02.2012 tarihli ve 279–55, 15.04.2014 tarihli ve 599-190, 28.03.2017 tarihli ve 214-206 sayılı kararlarında; “dolaylı veya muhtemel zarar, davaya katılma hakkı vermez” şeklinde açıkça ifade edildiği ve Ceza Genel Kurulunun 25.03.2003 tarihli ve 41–54 sayılı kararında da “tazminat ödenmesi, itibar zedelenmesi ve güven kaybı” gibi dolaylı zararlara dayanarak kamu davasına katılmanın olanaklı olmadığının kabul edilmesi karşısında, sanık hakkında adliyeye karşı işlenen adil yargılamayı etkilemeye teşebbüs suçundan açılan kamu davasında; sanığa atılı suçun koruduğu hukuki yarar ve niteliği itibariyle şikayetçinin sanığa yüklenen suçun mağduru olmadığı ve suçtan doğrudan zarar görmediği anlaşılmakla, katılan sıfatını almayan ve hükmü temyiz etme hakkı bulunmayan şikayetçi adına vekili tarafından yapılan temyiz isteminin, 5320 sayılı Kanunun 8. maddesi uyarınca halen uygulanmakta olan 1412 sayılı CMUK'un 317. maddesi gereğince isteme aykırı olarak REDDİNE, 13.04.2022 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.









    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi