23. Ceza Dairesi 2015/1666 E. , 2015/657 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
SUÇ : Dolandırıcılık
HÜKÜM : Mahkumiyet
Dosya incelenerek gereği düşünüldü:
Doktrinde ve uygulamada; zincirleme olarak işlenen suçlarda suç tarihinin zincirleme suçu oluşturan son eylemin gerçekleştirildiği tarih olarak kabul edilmesi nedeni ile tebliğnamedeki gerekçeli karar başlığında zincirleme suçu oluşturan ilk eylem tarihine de yer verilmesi gerektiğine ilişkin eleştiriye iştirak edilmemiştir.
Dolandırıcılık suçunun oluşabilmesi için; failin bir kimseyi, kandırabilecek nitelikte hileli davranışlarla hataya düşürüp, onun veya başkasının zararına, kendisine veya başkasına yarar sağlaması gerekmektedir. Hile nitelikli bir yalandır. Fail tarafından yapılan hileli davranış belli oranda ağır, yoğun ve ustaca olmalı, sergileniş açısından mağdurun inceleme olanağını ortadan kaldıracak nitelikte bir takım hareketler olmalıdır.
Bu açıklamalar çerçevesinde somut olay değerlendirildiğinde;
Mobilya almak için girdiği mağazada çalışan şikayetçi ...’e kendisini yeminli tercüman olarak tanıtan ve resmi makamlarda tanıdıkları olduğunu söyleyerek şikâyetçinin güvenini kazanan sanığın; adliyede işe yerleştireceği vaadiyle şikâyetçiden sağlık raporu ve adli sicil kaydı gideri adı altında 370 TL para aldığı, bir süre sonra şikâyetçi ile tekrar irtibata geçen sanığın ondan yapacağı ek masraflar için 55 TL daha para talep ettiği, bunun üzerine durumdan şüphelenen şikayetçinin sanık hakkında polise ihbarda bulunduğu ve müracaata bulunduğu kolluk görevlilerinin yönlendirmesi ile 15/09/2011 tarihinde sanıkla bir kez daha buluşarak önceden seri numaraları alınmış bir adet 50 TL ve bir adet 5 TL parayı sanığa verdiği, bu sırada olay yerinde ve yakınında bulunan kolluk görevlilerinin sanığı yakaladıkları ve yapılan aramada sanığın üzerinden şikayetçi tarafından kendisine verilen 55 TL paranın ele geçirildiği şeklinde gerçekleştiği iddia ve kabul olunan olayda, iş bulma vaadi ile ve hileli davranışlarla şikâyetçiyi hataya düşüren bu şekilde kendisine haksız menfaat sağlayan sanığın üzerine atılı dolandırıcılık suçunu işlediği anlaşılmış olup; mahkemenin kabulünde bir isabetsizlik görülmemiş, sanık hakkında zincirleme olarak işlenen suç nedeniyle TCK 43. maddesi uyarınca artırım yapılması gereğinin gözetilmemesi aleyhe temyiz konusu yapılmadığından bozma sebebi yapılmamış, sanığın tutuklulukta geçirdiği sürenin TCK"nın 63. maddesi gereğince cezasından mahsubunun infaz aşamasında dikkate alınması mümkün görülmüştür.
Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre, sanığın yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddine, ancak;
Sanık hakkında 5237 Sayılı Kanun"un 53. maddesi uygulanırken, sanığın kendi altsoyu dışındaki kişilerle ilgili, bu maddenin 1. fıkrasının “c” bendinde öngörülen velayet hakkı ile vesayet veya kayyımlığa ait bir hizmette bulunma yetkisinden yoksun bırakılmasına karar verilmemesi,
Bozmayı gerektirmiş, sanığın itirazları bu nedenlerle yerinde görülmüş olduğundan, hükmün 5320 sayılı Kanun"un 8.maddesi uyarınca uygulanması gereken CMUK"nın 321.maddesi gereğince BOZULMASINA; fakat, bu aykırılığın yeniden duruşma yapılmaksızın aynı Kanun"un 322. maddesi uyarınca düzeltilmesi mümkün bulunduğundan, hüküm fıkrasından, 5237 sayılı Kanun"un 53. maddesinin uygulanmasına ilişkin bölümün tamamen çıkartılıp yerine, "5237 sayılı TCK"nın 53. maddenin 3. fıkrası uyarınca, 1. fıkranın c bendinde yer alan, kendi alt soyu üzerindeki velayet, vesayet ve kayyımlık haklarından koşullu salıverilme tarihine kadar, 1. fıkrada yazılı diğer haklardan cezanın infazı tamamlanıncaya kadar yoksun bırakılmasına" ibaresinin eklenmesi suretiyle hükmün DÜZELTİLEREK ONANMASINA, 15/04/2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.