
Esas No: 2015/19527
Karar No: 2015/21414
Karar Tarihi: 07.12.2015
Yargıtay 10. Hukuk Dairesi 2015/19527 Esas 2015/21414 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
Mahkemesi :İş Mahkemesi
Dava, hizmet süreleri ile prime esas kazancın tespiti istemine ilişkindir.
Mahkemece, ilamında belirtildiği şekilde davanın reddine karar verilmiştir.
Hükmün, davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
Davacı, davalı işveren nezdinde 01.06.1996-16.06.2007 tarihleri arasında kesintisiz olarak çalıştığını, davalı kuruma bildirilmeyen günlerin tespitine karar verilmesini istemiş; Mahkemece, davacının talebinin hak düşürücü süreye uğradığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Davanın yasal dayanağı 5510 sayılı Kanunun geçici 7/1’nci maddesi uyarınca uygulama alanı bulan mülga 506 sayılı Kanunun 79’uncu maddesidir. Anılan maddenin 10’ncu fıkrası (eski 8) hükmüne göre; Kuruma bildirilmeyen veya Kurumca tespit edilemeyen çalışmaların, sigortalı hizmet olarak değerlendirilmesi amacıyla açılacak davaların, tespiti istenen hizmetin geçtiği yılın sonundan başlayarak beş yıl içinde açılması gerekir. 506 sayılı Kanunun yürürlüğe girdiği tarihte beş yıl olan hak düşürücü süre 09.07.1987 tarihinde yürürlüğe giren 3395 sayılı Kanunla on yıla çıkarılmış, ancak 07.06.1994 tarihinde yürürlüğe giren 3995 sayılı Kanunla tekrar beş yıla indirilmiştir.
Söz konusu hak düşürücü süre; yönetmelikle tespit edilen belgeleri işveren tarafından verilmeyen veya çalışmaları Kurumca tespit edilemeyen sigortalılar için geçerlidir. Bir başka anlatımla; sigortalıya ilişkin olarak işe giriş bildirgesi, dönem bordrosu gibi yönetmelikte belirtilen belgelerin Kuruma verilmesi ya da çalışmaların Kurumca tespit edilmesi halinde; Kurumca öğrenilen ve sonrasında kesintisiz biçimde devam eden çalışmalar bakımından hak düşürücü sürenin geçtiğinden söz edilemez.
Dava konusu somut olayda; davacının davalı işyerine 01.06.1996-16.06.2007 tarihleri arasında kesintisiz olarak çalıştığı iddiası, işçilik alacakları dosyasında davacının 15.03.1996-16.06.2007 tarihleri arasında kesintisiz çalıştığının kabul edilmesi, talep konusu dönemde dava dışı herhangi bir işyerinde çalışmasının bulunmaması, tanık beyanları, işe giriş bildirgelerinde davacının imzasının bulunup bulunmaması, bu imzalara davacı tarafından itiraz edilip edilmemesi hususları birlikte değerlendirilerek, davacının çalışmasının kesintili gerçekleşip gerçekleşmediği araştırılmalı, gerekirse bu hususta yeniden tanık beyanına başvurulmalı, kesintisiz gerçekleştiği kanaatine varılması halinde davanın, tespiti istenen hizmetin geçtiği yılın sonu olan 31.12.2007 tarihinden itibaren işlemeye başlayan (5) yıllık süre içerisindeki 31.12.2012 tarihinde açıldığının anlaşılması karşısında, davaya konu dönemde gerçekleştiği iddia edilen çalışmanın hak düşürücü süreye uğramadığı tartışmasız olduğundan, işin esasına girilerek, deliller hep birlikte değerlendirilip takdir edilerek varılacak sonuca göre karar verilmesi; kesintili gerçekleştiği kanaatine varılması halinde ise, her bir kesintinin gerçekleştiği yılın sonundan itibaren 5 yıllık hak düşürücü sürenin geçip geçmediği değerlendirilerek karar verilmesi gerekirken, eksik araştırma ve yanılgılı değerlendirme sonucu yazılı şekilde hüküm kurulması, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
O hâlde, davacı vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ : Temyiz edilen hükmün açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davacıya iadesine, 07.12.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.