5. Ceza Dairesi Esas No: 2017/4128 Karar No: 2019/11976 Karar Tarihi: 25.12.2019
Rüşvet alma - Yargıtay 5. Ceza Dairesi 2017/4128 Esas 2019/11976 Karar Sayılı İlamı
5. Ceza Dairesi 2017/4128 E. , 2019/11976 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Ağır Ceza Mahkemesi SUÇ : Rüşvet alma HÜKÜM : Mahkumiyet
Mahalli mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle dosya incelenerek gereği düşünüldü: Olay tarihinde ... İlçe Emniyet Müdürlüğü Bürolar Amiri olarak görev yapan sanık ..."ın, haklarında rüşvet verme suçundan dava açılan ve ceza verilmesine yer olmadığına ilişkin verilen kararlar kesinleşen ... ve ..."a ait petrol istasyonu önünde trafik uygulaması yaptırması nedeniyle aralarında önceye dayalı bir husumet olduğu, söz konusu trafik uygulamasının yapılmamasını sağlamak için ... tarafından sanık ..."ın banka hesabına 1.000 TL para yatırıldığı ve bu paranın çekildiği iddia ve kabul edilen somut olayda; ... İlçe Emniyet Müdürlüğünün 10/03/2008 tarihli yazı cevabı ile trafik uygulamalarının defter ya da tutanağa dökülmemesi nedeniyle olay tarihlerinde nerede uygulama yapıldığının bilinmediğinin bildirilmesi, ayrıca uygulama yapılacak noktaların İlçe Trafik Komisyonu tarafından belirlenmesi, inceleme dışı sanıklar ... ve ..."a ait akaryakıt istasyonunun önünde trafik ihlali yapacak sürücüler için trafik uygulaması yapılması sonucunda adı geçen sanıklar hakkında yapılacak bir cezai işlem olmaması nedenleriyle sanıkların yasal zeminde bulunduklarının kabulü gerekeceği, 01/06/2005 tarihinde yürürlüğe giren 5237 sayılı TCK"nın rüşveti tanımlayan ve 05/07/2012 tarihinde yürürlüğe giren 6352 sayılı Kanun ile değişiklik yapılıncaya kadar yürürlükte kalan 252/3. maddesinde "Rüşvet bir kamu görevlisinin, görevinin gereklerine aykırı olarak bir işi yapması veya yapmaması için kişiyle vardığı anlaşma çerçevesinde bir yarar sağlamasıdır." denilerek sadece nitelikli rüşvete yer verildiği, kamu görevlisinin yapması gereken bir işi yapması ya da yapmaması gereken işi yapmaması için yarar sağlamasının (05/07/2012 tarihine kadar) rüşvet suçu kapsamından çıkarıldığı nazara alındığında, sanığın bu şekilde görevinin gereklerine uygun davranması karşılığında menfaat temin etmesi şeklinde gerçekleşen eyleminin 5237 sayılı TCK"nın 257/3. maddesine uyan görevi kötüye kullanma suçu niteliğinde olduğu, 19/12/2010 tarihinde yürürlüğe giren 6086 sayılı Yasa ile TCK’nın 257/3. maddesinde değişiklik yapıldığı, 05/07/2012 tarihinde yayımlanarak yürürlüğe giren 6352 sayılı Yasanın 105/5-b maddesi ile de 5237 sayılı TCK"nın 257/3. madde ve fıkra hükmünün yürürlükten kaldırıldığı ve bu suretle eyleminin aynı Kanunun 87. maddesiyle değiştirilen TCK"nın 252/2. maddesinde düzenlenen rüşvet alma suçuna dönüştüğü, bu itibarla sanığın lehine olan yasal düzenlemenin 6086 sayılı Yasayla yapılan değişiklikten önceki haliyle 5237 sayılı TCK"nın 257/3-1. maddesi olduğu, bu maddede öngörülen cezasının tür ve tutarına nazaran bahse konu suçun aynı Kanunun 66/1-e ve 67/4. maddelerinde belirlenen 12 yıllık ilaveli dava zamanaşımı süresine tabi olduğu, suç tarihi olan 01/11/2005 ile inceleme günü arasında bu sürenin gerçekleştiği anlaşıldığından 5237 sayılı TCK"nın 7/2 ile 5320 sayılı Yasanın 8/1. maddeleri de gözetilmek suretiyle hükmün CMUK"nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, ancak bu husus yeniden yargılamayı gerektirmediğinden sanık hakkında açılan kamu davasının aynı Yasanın 322 ve 5271 sayılı CMK"nın 223/8. maddeleri uyarınca zamanaşımı sebebiyle DÜŞMESİNE 25/12/2019 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.