Esas No: 2022/2473
Karar No: 2022/4474
Karar Tarihi: 11.05.2022
Yargıtay 3. Hukuk Dairesi 2022/2473 Esas 2022/4474 Karar Sayılı İlamı
Özet:
Adana Bölge Adliye Mahkemesi 5. Hukuk Dairesi, bir sözleşmenin feshi/alacak davasına ilişkin ilk derece mahkemesi kararının bölge adliye mahkemesi tarafından reddedilmesi ve davalı şirketin istinaf talebinin reddedilmesine karar vermiştir. Ancak, tebliğin usulüne uygun yapılmadığı belirlenmiştir. Tebligat Kanunu'nun 12., 13. ve 21. maddeleri ile Yönetmeliğinin 30. ve 35. maddelerine göre, tebliğin davalı şirkete yapılamaması halinde, ticaret sicilindeki adrese tebliğ yapılması gerekmektedir. Eğer bu şekilde tebliğ yapılamazsa, Tebligat Kanunu'nun 35. maddesi uyarınca işlem yapılması gerekmektedir. Dosyanın bu nedenle Adana Bölge Adliye Mahkemesi 5. Hukuk Dairesi'ne gönderilmesine karar verilmiştir.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : ADANA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 5. HUKUK DAİRESİ
Taraflar arasında ilk derece mahkemesinde görülen sözleşmenin feshi/alacak davasının kabulüne dair verilen karar hakkında, bölge adliye mahkemesi tarafından yapılan istinaf incelemesi sonucunda; davalı ... ... Şirketi vekilinin istinaf isteminin esastan reddine yönelik olarak verilen kararın, süresi içinde davalı ... ... Şirketi vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
YARGITAY KARARI
Tebligat Kanunu'nun 12. maddesine göre; hükmi şahıslara tebligat, salahiyetli mümessillerine, bunlar birden fazla ise yalnız birine yapılır. Aynı Kanun'un 13. maddesine göre de; tebliğ yapılacak bu kişiler, herhangi bir sebeple mutad iş saatlerinde iş yerinde bulunmadıkları veya o sırada evrakı bizzat alamayacak bir halde oldukları takdirde, tebliğ bizzat orada hazır bulunan memur veya müstahdemlerinden birine yapılır.
Tebligat Kanunu'nun "Tebliğ imkansızlığı ve tebellüğden imtina" başlıklı 21/1. maddesinde ise; "Kendisine tebligat yapılacak kimse veya yukarıdaki maddeler mucibince tebligat yapılabilecek kimselerden hiçbiri gösterilen adreste bulunmaz veya tebellüğden imtina ederse, tebliğ memuru, tebliğ olunacak evrakı, o yerin muhtar veya ihtiyar heyeti azasından birine veyahut zabıta amir ve memurlarına imza mukabilinde teslim eder ve tesellüm edenin adresini ihtiva eden ihbarnameyi gösterilen adresteki binanın kapısına yapıştırmakla beraber, adreste bulunmama halinde tebliğ olunacak şahsa keyfiyetin haber verilmesini de mümkün oldukça en yakın komşularından birine, varsa yönetici veya kapıcıya da bildirir. İhbarnamenin kapıya yapıştırıldığı tarih, tebliğ tarihi sayılır." hükmü yer almaktadır.
Madde metni, iki hali birlikte düzenlemiştir. Bunlardan ilki "adreste bulunmama", diğeri ise "tebellüğden imtina"dır. Muhatabın adreste bulunmaması halinde tebliğ memurunun ne şekilde davranması gerektiğini düzenleyen Tebligat Kanununun Uygulanmasına Dair Yönetmelik'in 30. maddesinin birinci fıkrasında; "Adres kayıt sistemindeki yerleşim yeri adresine meşruhat verilerek çıkarılan tebligatlar hariç olmak üzere, muhatap veya muhatap adına tebliğ yapılabilecek olanlardan hiçbiri gösterilen adreste sürekli olarak bulunmazsa, tebliğ memurunun, adreste bulunmama sebebini bilmesi muhtemel komşu, yönetici, kapıcı, muhtar, ihtiyar heyeti veya meclisi üyeleri, kolluk amir ve memurlarından araştırarak beyanlarını tebliğ mazbatasına yazıp imzalatması, imzadan çekinmeleri halinde bu durumu yazarak imzalaması gerekir..." hükmüne yer verildiği, Tebligat Kanunu'nun "Tebligat Mazbatası" başlıklı 23. maddesinin 7. bendinde; "21. maddedeki durumun tahaddüsü halinde bu hususlara mütaallik muamelenin yapıldığının, adreste bulunmama ve imtina için gösterilen sebebin tebligat mazbatasına yazılmasının" emredildiği, "Tebligat mazbatasında bulunması gereken bilgiler ve tanzimi" başlıklı Tebligat Yönetmeliğinin 35.maddesinin (f) bendinde ise; "30. ve 31. maddelerdeki durumların gerçekleşmesi halinde bu hususlarla ilgili hangi işlemlerin yapıldığının, adreste bulunmama ve kaçınma için gösterilen sebebin tebligat mazbatasına yazılacağının" hüküm altına alındığı görülmüştür.
Yönetmeliğin 30. maddesi, tebliğ memuruna ilgilinin neden adreste bulunmadığını "tahkik etme" görevini yüklemiştir. Buna göre tebliğ memuru, tahkik etmekle kalmayıp, tevsike yönelik olarak yaptığı tahkikatın sonucu Tebligat Kanunu'nun 23/7. ve Tebligat Yönetmeliğinin 35/f bendi gereğince tebliğ evrakına yazacak ve maddede açıkça belirtildiği üzere ilgilisine imzalatacaktır. Ancak bu şekilde, yapılan işlemin, usulüne uygun olup olmadığı, hakim tarafından denetlenebilir. Muhatabın, tebliğ adresinde ikamet etmekle birlikte kısa ya da uzun süreli ve geçici olarak adreste bulunmadığının, tevziat saatlerinden sonra geleceğinin beyan ve bunun tevsik edilmesi halinde ancak, maddede sayılanlardan, örneğin muhtara imza karşılığı tebliğ edilip, 2 numaralı fişin kapıya yapıştırılması ve komşunun durumdan haberdar edilmesi işlemlerine geçilebilecektir. Tahkikatta muhatabın adresten kesin olarak ayrıldığının ya da öldüğünün veya tebligatın, tebliğ evrakında belirtilen tarihten önce yapılamayacağının anlaşılması halinde, Tebligat Yönetmeliğinin 30. maddesinin 2., 3., 4. ve 5. fıkraları gereğince işlem yapılacaktır.
Tebligat Yönetmeliğinin 30. maddesinde öngörülen şekilde ve maddede belirtilen kişilere sorularak imzaları da alınmak suretiyle, imzadan çekinmeleri halinde, bu husus da belirtilerek, Tebligat Yönetmeliğinin 35. maddesi gereğince muhatabın adreste geçici olarak bulunmama sebebi ve tevziat saatlerinden sonra geleceği tevsik edilmelidir.
Aynı Kanunun 35. maddesinde de; "Kendisine veya adresine kanunun gösterdiği usullere göre tebliğ yapılmış olan kimse, adresini değiştirirse, yenisini hemen tebliği yaptırmış olan kaza merciine bildirmeye mecburdur. Adresini değiştiren kimse yenisini bildirmediği ve yeni adres tebliğ memurunca da tespit edilemediği takdirde tebliğ olunacak evrakın bir nüshası eski adrese ait binanın kapısına asılır ve asılma tarihi, tebliğ tarihi sayılır. Bundan sonra eski adrese çıkarılan tebliğler muhataba yapılmış sayılır.
Daha önce tebligat yapılmamış olsa bile, tüzel kişiler bakımından resmi kayıtlardaki adresleri esas alınır." hükümlerine yer verilmiştir.
Dosyanın incelenmesinde; davalı ... adına ilk derece mahkemesince verilen gerekçeli karar tebliği ile bölge adliye mahkemesince verilen karar ilamı tebliğinin usulüne uygun olmadığı belirlenmiş olup, 7201 sayılı Tebligat Kanunu'ndaki ve Yönetmelikteki düzenlemeler gözetilerek, ticaret sicilinden bildirilen adrese Tebligat Kanunu'nun 12. 13. ve 21. madde hükümleri gereği tebliğ yapılması; davalı şirkete bu şekilde tebliğ yapılamadığı takdirde ise, Tebligat Kanunu'nun 35. maddesine göre işlem yapılmak üzere, dosyanın Adana Bölge Adliye Mahkemesi 5. Hukuk Dairesi'ne GÖNDERİLMESİNE, 11/05/2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi