Esas No: 2022/2959
Karar No: 2022/4471
Karar Tarihi: 11.05.2022
Yargıtay 3. Hukuk Dairesi 2022/2959 Esas 2022/4471 Karar Sayılı İlamı
3. Hukuk Dairesi 2022/2959 E. , 2022/4471 K."İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
VEK. AV. ...
2- ... VEK. AV. ...
Taraflar arasındaki tazminat davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kabulüne dair verilen hükmün süresi içinde, davalılar tarafından ayrı ayrı temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
YARGITAY KARARI
Davacı; davalılardan ... İş ve ... ... şubesi olan diğer davalı ... Ticaretten 2012 model sıfır km ... satın aldığını, satın aldıktan kısa bir süre sonra arıza vermeye başladığını, bir çok defa çeşitli sebeplerle arızalanan traktörün yapılan tamiratlar nedeniyle tahribe uğradığını, zarar gören kısımlarının sprey boya ile kapatılmaya çalışılması neticesi renk orjinalliğinin bozulduğunu, maldan yararlanamamanın sürekli hale geldiğini, aracın gizli ayıplı olduğunu ileri sürerek; ayıplı mal bedeli olarak fazlaya dair haklarını saklı tutarak 10.000TL'nin iade tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline, bedel iade talebinin kabul görmediği takdirde, traktörün ayıpsız benzeri ile değiştirilmesine karar verilmesini istemiş; yargılama devam ederken 25/03/2016 tarihli ıslah dilekçesi ile traktörün iadesi ile fatura bedeli olan 74.500TL'nin davalılardan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalılar; davanın reddini dilemişlerdir.
Mahkemece, davanın kısmen kabulü ile... plakalı traktördeki ayıp nedeniyle oluşan 15.000TL değer kaybının dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı ...'dan alınarak davacıya ödenmesine, Davacının traktörün iadesi ile bedelinin ödenmesi veya benzeri ile değiştirilmesi talebinin reddine dair verilen kararın, davacı ile davalı ... Ticaret- ... tarafından temyiz edilmesi üzerine, Yargıtay Kapatılan 13. Hukuk Dairesi'nin 30/01/2018 tarihli ve 2016/17684Esas 2018/963 Karar sayılı kararıyla," Hükme esas alınan bilirkişi raporunda da gösterildiği üzere, farklı arızalarla on beş defa servise girmesine rağmen dava konusu edilen traktördeki ayıbın devam ettiği ve bu ayıpların aracın verimli kullanılmasına engel olduğu sabittir. Sıfır olarak satın alınan ve sürekli tekrar eden bu arızaların nüksetmesi halinde bir üretim aracı olan ve senenin belli dönemlerinde özellikle kullanımına ihtiyaç duyulan traktörün on beş farklı müdahaleye rağmen tam ve sağlıklı olarak giderilemeyen arızalarının giderilmesine dek verimli bir şekilde kullanılamayacağı göz önünde tutulduğunda, bedel indirimi şeklinde hüküm kurulması oluşa uygun olmayıp bozmayı gerektirir." gerekçesiyle hüküm bozulmuştur.
Bozmaya uyularak yapılan yargılama sonucunda mahkemece, davanın kabulü ile davacının davalıdan satın almış olduğu 2012 model traktörün, faturadaki satış bedeli olan 74.500TL'nin 10.000TL'sine ihtar tarihi olan 04/09/2013 tarihinden, 64.500TL'sine ise ıslah tarihi olan 25/03/2016 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmiş; karar, davalılar tarafından ayrı ayrı temyiz edilmiştir.
1)Dosyadaki yazılara, kararın bozmaya uygun olmasına ve delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davalılar vekillerinin sair temyiz itirazlarının reddi gerekir.
2)Davalı, ... İş ve ... Sanayi ve Ticaret Anonim Şirketi vekilinin temyiz itirazlarının incelenmesinde;
Dava, malın ayıplı olmasından kaynaklanan sözleşmenin iptali ile ödenen bedelin iadesi talebine ilişkindir.
Taraflardan yalnız birinin temyizi halinde hüküm, temyiz edenin aleyhine bozulamayacağı gibi Yargıtayın temyiz eden tarafın lehine verdiği bozma kararına uyan mahkeme de temyiz eden tarafın bozulan karara oranla daha aleyhine bir hüküm veremez. Bu yasağa "aleyhe hüküm verme yasağı" denir. Aksi halde usul hükümleri ile hedef tutulan istikrar zedelenir ve mahkeme kararlarına karşı güven sarsılır.
Mahkemece, 30/03/2016 tarihinde verilen ilk hükümde; davacı asilin, dava konusu traktörü davalılardan ...'dan satın aldığı gözetilerek, adı geçen davalı yönünden davanın kabulüne karar verilmiş; hükme karşı, davacı tarafça, diğer davalı ... İş ve ... Sanayi ve Ticaret Anonim Şirketi'nin de sorumluluğu bulunduğu yönünde temyiz isteminde bulunulmuş ise de, davacı yararına verilen bozma kararı kapsamı dışında kaldığı anlaşılan bu husus bakımından, davalı ... İş ve ... Sanayi ve Ticaret Anonim Şirketi lehine usuli kazanılmış hak oluştuğu gözetilmeksizin, ... bedelinden davalıların müştereken ve müteselsilen sorumluluğuna dair yazılı şekilde karar verilmesi doğru olmayıp, bozmayı gerektirmiştir.
Bundan ayrı; bir mahkeme hükmünde, yasanın aradığı anlamda oluşturulacak kararların hüküm fıkralarının açık, anlaşılır, çelişkisiz, uygulanabilir olmasının gerekliliği kadar; kararın gerekçesinin de, sonucu ile tam bir uyum içinde, o davaya konu maddi olguların mahkemece nasıl nitelendirildiğini, kurulan hükmün hangi nedenlere ve hukuksal düzenlemelere dayandırıldığını ortaya koyacak; kısaca, maddi olgular ile hüküm arasındaki mantıksal bağlantıyı gösterecek nitelikte olması gerekir. Zira, tarafların o dava yönünden, hukuk düzenince hangi nedenle haklı veya haksız görüldüklerini anlayıp değerlendirebilmeleri ve Yargıtay’ın hukuka uygunluk denetimini yapabilmesi için, ortada, usulüne uygun şekilde oluşturulmuş; hükmün hangi nedenle o içerik ve kapsamda verildiğini ayrıntılarıyla gösteren, ifadeleri özenle seçilmiş ve kuşkuya yer vermeyecek açıklıktaki bir gerekçe bölümünün ve buna uyumlu hüküm fıkralarının bulunması zorunludur.
Nitekim, 07.06.1976 gün ve 3/4-3 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararının gerekçesinde yer alan “Gerekçenin ilgili bilgi ve belgelerin isabetle takdir edildiğini gösterir biçimde geçerli ve yasal olması aranmalıdır. Gerekçenin bu niteliği yasa koyucunun amacına uygun olduğu gibi, kararı aydınlatmak, keyfiliği önlemek ve tarafları tatmin etmek niteliği de tartışma götürmez bir gerçektir.” şeklindeki açıklama ile de aynı ilkeye vurgu yapılmıştır.
Bütün mahkemelerin her türlü kararlarının gerekçeli olarak yazılması gerektiğini öngören Anayasanın 141/3.maddesi ve ona koşut bir düzenleme içeren 6100 sayılı HMK' nın 297. (Mülga HUMK' un 388.) maddesi, işte bu amacı gerçekleştirmeye yöneliktir. Yine, HMK' nın 27.maddesinin (HUMK'un 73.m) 2. bendi “c” bölümünde de hukuki dinlenilme hakkının
“Mahkemenin, açıklamaları dikkate alarak değerlendirmesini ve kararların somut ve açık olarak gerekçelendirilmesini” de içerdiği açıklanarak bu husus vurgulanmıştır.
Yukarıdaki açıklamalar ışığında somut olaya bakıldığında ise; davada, traktörün satış bedeli olan 74.500TL'nin davalılardan tahsiline karar verilmekle birlikte; gerekçe kısmında, “.. Somut uyuşmazlıkta, davacı ... ile davalılardan ... arasında, taşınır satışı sözleşmesi bulunmamaktadır. Bu itibarla, davacı tarafından, ayıplı maldan sorumluluğu bulunmayan davalı ...'ne karşı açılan davanın reddine karar vermek gerekirken, sehven tarafların müştereken ve müteselsilen sorumluluğu yönünde hüküm kurulmuştur...” ifadelerine yer verildiği görülmektedir. Bu durum, hüküm ve gerekçe arasında çelişki oluşturmaktadır.
Karar gerekçesi ile hüküm fıkrasının çelişkili olması usul ve kanuna aykırı olup, bu husus da hükmün bozulmasını gerektirir.
3)Davalı ...'ın temyiz itirazlarının incelenmesine gelince;
Mahkemece, ... bedelinin tahsiline karar verilmiş olmasının taraflar arasındaki araç satış sözleşmesinin feshi doğal sonucunu da doğurması sebebiyle hukuki ve fiili olarak davacının elinde bulunan traktörün iadesine karar verilmemiş olması ve davacının kullanımında bulunan traktörün davacı tarafça davalıya teslim edilmedikçe, araç bedeli için faiz talebinde bulunulamayacağı, aksi halde davacının sebepsiz zenginleşmesine yol açılacağı gözetilmeksizin hüküm kurulması da doğru değildir.
Buna göre, mahkemece traktörün davalıya iadesi ile iade tarihinden itibaren faiz yürütülmesine karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde karar verilmesi de bozma nedenidir.
SONUÇ: Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle davalıların sair temyiz itirazlarının reddine, (2) ve (3) nolu bentlerde açıklanan nedenlerle temyiz edilen hükmün davalılar yararına BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edenlere iadesine, 6100 sayılı HMK'nun geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK'nın 440.maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 11/05/2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.