Esas No: 2016/3258
Karar No: 2021/2210
Karar Tarihi: 21.04.2021
Danıştay 7. Daire 2016/3258 Esas 2021/2210 Karar Sayılı İlamı
T.C.
D A N I Ş T A Y
YEDİNCİ DAİRE
Esas No : 2016/3258
Karar No : 2021/2210
TEMYİZ EDEN (DAVALI) : … Vergi Dairesi Müdürlüğü
KARŞI TARAF (DAVACI) : …
VEKİLİ : Av. …
İSTEMİN KONUSU : .... Vergi Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
YARGILAMA SÜRECİ :
Dava Konusu İstem: ... Petrol Otomotiv Nakliye Sanayi ve Ticaret Limited Şirketinin 2009, 2010 ve 2011 yıllarının muhtelif dönemlerine ait ödenmemiş vergi ziyaı cezalı katma değer ve özel tüketim vergileri ile özel usulsüzlük cezalarından oluşan kamu alacaklarının tahsilini güvence altına almak amacıyla kanuni temsilci sıfatıyla davacı adına alınan ihtiyati haciz kararına ilişkin işlemin iptali istemiyle dava açılmıştır.
İlk Derece Mahkemesi Kararının Özeti: 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun’un 13. maddesinin, kamu alacağının cebren tahsiline yönelik olmadığı, icrai muamelelere başlanmadan önce tahsile konu amme alacağının korunmasına yönelik işlemlerin düzenlediği, dolayısıyla, korumaya yönelik olan bu işlemin asıl muhatabının amme borçlusu olduğu, kesinleşmemiş ya da asıl kamu borçlusu şirketten tahsil olanağı bulunan vergi borçlarından dolayı, şirket kanuni temsilcileri ve ortakları hakkında bu hükmün uygulanmasının söz konusu olamayacağı, anılan Kanun'da, esas amme borçlusu olmayan kanuni temsilci adına teminat isteme, ihtiyati haciz ve ihtiyati tahakkuk gibi amme alacağının korunmasına ilişkin işlemlerin uygulanabileceğine dair bir açıklamanın yer almadığı, olayda kamu borçlusu şirket yönünden tahsil olanağının devam ettiği anlaşıldığından henüz amme borçlusu sıfatı taşımayan davacı adına alınan ihtiyati haciz kararında hukuka uyarlık bulunmadığı gerekçesiyle dava konusu işlemin iptaline karar verilmiştir.
TEMYİZ EDENİN İDDİALARI: 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun uyarınca, limited şirket kanuni temsilcilerinin amme borçlusu olması nedeniyle haklarında ihtiyati haciz işleminin tesis edilebileceği, asıl amme borçlusu şirket adına kayıtlı taşınmazın, davacının %95 hisseye sahip olduğu başka bir firmaya devredildiğinin tespit edildiği, tahsil güvenliğini sağlama adına hileli yollara başvurma olasılığı bulunan davacı hakkında tesis edilen işlemde hukuka aykırılık bulunmadığı olduğu ileri sürülmektedir.
KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : İstemin reddi gerektiği savunulmaktadır.
DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ …'IN DÜŞÜNCESİ : 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun hükümleri kapsamında amme borçlusu olan kanuni temsilciler adına düzenlenen dava konusu işlem hakkında Mahkemece, ihtiyati haciz koşullarının varlığı yönünden yapılacak incelemenin sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, kamu alacağının gerçek borçlusu şirket tüzel kişiliği hakkında uygulanabilecek olan ihtiyati haciz hükümlerinin bu aşamada kanuni temsilciler için uygulanamayacağı gerekçesiyle davaya konu ihtiyati haciz işleminin iptal edilmesi yolundaki mahkeme kararının bozulması gerektiği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Dördüncü ve Yedinci Dairelerince, 2575 sayılı Danıştay Kanunu'na 3619 sayılı Kanun'la eklenen Ek 1. madde hükmü uyarınca birlikte yapılan toplantıda Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra işin gereği görüşüldü:
İNCELEME VE GEREKÇE:
İLGİLİ MEVZUAT:
213 sayılı Vergi Usul Kanunu'nun "Kanuni Temsilcilerin Ödevi" başlıklı 10. maddesinde; tüzelkişilerle küçüklerin ve kısıtlıların, vakıflar ve cemaatler gibi tüzelkişiliği olmayan teşekküllerin mükellef veya vergi sorumlusu olmaları halinde bunlara düşen ödevlerin kanuni temsilcileri, tüzelkişiliği olmayan teşekkülleri idare edenler ve varsa bunların temsilcileri tarafından yerine getirileceği hüküm altına alınmıştır.
6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun'un 3. maddesinde, amme borçlusu teriminin; amme alacağını ödemek mecburiyetinde olan hakiki ve hükmi şahısların yanında bunların kanuni temsilcilerini de ifade ettiği belirtilmiş; 9. maddesinin 1. fıkrasında, 213 sayılı Kanun'un 344. maddesi uyarınca vergi ziyaı cezası kesilmesini gerektiren haller ile 359. maddesinde sayılan hallere temas eden bir amme alacağının salınması için gerekli muamelelere başlanmış olduğu takdirde vergi incelemesine yetkili memurlarca yapılan ilk hesaplara göre belirtilen miktar üzerinden tahsil dairelerince teminat isteneceği; 13. maddede ihtiyati haczin, maddede sayılan hallerden herhangi birinin mevcudiyeti halinde hiçbir müddetle mukayyet olmaksızın alacaklı amme idaresinin mahalli en büyük memurunun kararıyla derhal uygulanacağı hükme bağlanmıştır.
HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
Bu hükümlere göre, şirketin borcu nedeniyle sorumluluğu olan ve bu Kanun hükümleri gereğince takibi mümkün bulunan kanuni temsilcilerin amme alacaklısı idareye karşı amme borçlusu sıfatını haiz olduğu açıktır.
Öte yandan, sözü edilen düzenlemeler uyarınca, teminat istenilmesi ve ihtiyati haciz kararı alınabilmesi için Vergi Usul Kanunu'nun 344 ve 359. maddelerinde sayılan hususlara ilişkin bir kamu alacağının salınması yolunda gereken işlemlere başlanılması yeterli görülerek, süreyle sınırlı olmaksızın ihtiyati haczin uygulanacağı kurala bağlandığından ve şirket borçlarından sorumlu tutulabilecek olan kanuni temsilciler; aynı zamanda şirket borçlarından ihtiyati haciz aşamasında da sorumlu tutulabileceklerinden, kamu alacağının borçlusu şirketin kanuni temsilcisi olduğunda ihtilaf bulunmayan davacı hakkında ihtiyati haciz kararı alınmasında açıklanan hukuki duruma aykırılık bulunmamaktadır.
Bu bakımdan, Mahkemece, ihtiyati haciz koşullarının varlığı yönünden yapılacak incelemenin sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, kamu alacağının gerçek borçlusu şirket tüzel kişiliği hakkında uygulanabilecek olan ihtiyati haciz hükümlerinin bu aşamada kanuni temsilciler için uygulanamayacağı gerekçesiyle davaya konu ihtiyati haciz işleminin iptal edilmesinde hukuka uygunluk görülmemiştir.
KARAR SONUCU:
Açıklanan nedenlerle;
1. Temyiz isteminin kabulüne,
2. .... Vergi Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının BOZULMASINA,
3. Yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın anılan Mahkemeye gönderilmesine,
4. 492 sayılı Harçlar Kanunu'nun 13. maddesinin (j) bendi parantez içi hükmü uyarınca alınması gereken harç dahil olmak üzere, yargılama giderlerinin yeniden verilecek kararda karşılanması gerektiğine,
5. 2577 sayılı Kanun'un (Geçici 8. maddesi uyarınca uygulanmasına devam edilen) 54. maddesinin 1. fıkrası uyarınca bu kararın tebliğ tarihini izleyen günden itibaren onbeş gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 21/04/2021 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.
X.KARŞI OY :
Temyiz dilekçesinde ileri sürülen iddialar, temyize konu mahkeme kararının bozulmasını gerektirecek nitelikte bulunmadığından, temyiz isteminin reddi gerektiği görüşüyle karara katılmıyorum.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.