13. Ceza Dairesi 2018/17028 E. , 2019/1676 K.
"İçtihat Metni"KANUN YARARINA BOZMA
Hırsızlık suçundan sanık ..."ın, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu"nun 142/2-h, 35 ve 62. maddeleri gereğince 4 yıl 8 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına ilişkin Kayseri 3. Asliye Ceza Mahkemesinin 17/04/2018 tarihli ve 2016/427 esas, 2018/485 sayılı kararına karşı, Adalet Bakanlığı"nın 10.12.2018 gün ve 94660652-105-38-14680-2018-Kyb sayılı yazısı ile kanun yararına bozma ihbarında bulunulduğundan Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı"nın 17.12.2018 gün ve 2018/101383 sayılı ihbarnamesiyle Dairemize gönderildiği,
MEZKUR İHBARNAMEDE;
Sanık hakkında hırsızlık suçundan 5237 sayılı Kanun"un 142/1-a maddesi gereğince cezalandırılması istemiyle kamu davası açıldığı halde, sanığa 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu"nun 226. maddesi uyarınca ek savunma hakkı verilmeden, aynı Kanun"un 142/2-h maddesi gereğince uygulama yapılmak suretiyle fazla ceza tayin edilmesi suretiyle savunma hakkının kısıtlanmasında isabet görülmediğinden anılan kararın bozulması gerektiğinin ihbar olunduğu anlaşılmıştır
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:
7201 sayılı Tebligat Kanunu"nun bilinen adreste tebligatı düzenleyen 10. maddesinin 1. fıkrasına göre tebligat, muhatabın bilinen en son adresinde yapılır. 6099 sayılı Kanun"un 3. maddesi ile eklenen aynı maddenin 2. fıkrasına göre ise bilinen en son adresin tebligata elverişli olmadığının anlaşılması veya tebligat yapılamaması hâlinde, muhatabın adres kayıt sisteminde bulunan yerleşim yeri adresi, bilinen en son adresi olarak kabul edilir ve tebligat bu adrese yapılır.
Tebligat Kanunu"nun 35. maddesine göre, "Kendisine veya adresine kanunun gösterdiği usullere göre tebliğ yapılmış olan kimse, adresini değiştirirse, yenisini hemen tebliği yaptırmış olan kaza merciine bildirmeye mecburdur. Bu takdirde bundan sonraki tebliğler bildirilen yeni adrese yapılır." Aynı maddenin 6099 sayılı Kanun"un 9. maddesiyle değiştirilen 2. fıkrasına göre ise; "Adresini değiştiren kimse yenisini bildirmediği ve adres kayıt sisteminde yerleşim yeri adresi de tespit edilemediği takdirde, tebliğ olunacak evrakın bir nüshası eski adrese ait binanın kapısına asılır ve asılma tarihi tebliğ tarihi sayılır." Tebligat Kanunu"nun 35/2. maddesine göre tebliğin usulüne uygun olarak yapılabilmesi için, daha önce aynı adrese Kanun"un gösterdiği usullere uygun bir tebligat yapılmış olması ve muhatabın adres kayıt sisteminde yerleşim yeri adresinin de tespit edilememesi gerekmektedir. Aksi halde aynı Kanun"un 35. maddesine göre tebligat yapılması mümkün değildir.
Tebligat Kanunu"nun 28. maddesinde, "Adresi meçhul olanlara tebligat ilanen yapılır. Yukarıdaki maddeler mucibince tebligat yapılamayan ve ikametgahı, meskeni veya iş yeri de bulunamayan kimsenin adresi meçhul sayılır. Adresin meçhul olması halinde keyfiyet tebliğ memuru tarafından mahalle veya köy muhtarına şerh verdirilmek suretiyle tespit edilir. Bununla beraber tebliği çıkaran merci, muhatabın adresini resmi veya hususi müessese ve dairelerden gerekli gördüklerine sorar ve zabıta vasıtasıyla tahkik ve tespit ettirir." hükmünün yer aldığı, yine aynı şekilde Tebligat Kanunu"nun Uygulanmasına Dair Yönetmelik"in 48. maddesinde “bu Yönetmelik hükümleri uyarınca kendisine tebligat yapılamayan, tebliğ memuru tarafından adresi tespit edilemeyen, adres kayıt sisteminde de yerleşim yeri adresi bulunmayan kişinin adresinin tespiti için tebligatı çıkaran merci tarafından adres araştırması yapılır. Tebligatı çıkaran merci, muhatabın adresini öncelikle resmî veya özel kurum ve dairelerden, bunlardan sonuç alınamadığı takdirde kolluk vasıtasıyla araştırabilir ve tespit ettirebilir. Yapılan araştırmalara rağmen muhatabın adresinin tespit edilememesi halinde adres meçhul sayılır. Adresi meçhul olanlara tebligat ilanen yapılır.” şeklinde hüküm bulunmaktadır.
Somut olayda, yokluğunda verilen kararın sanığın savunması sırasında bildirdiği adresine tebliğe çıkartıldığı, tebligat parçasının adresten taşındığından bahisle iade edilmesi üzerine sanığın savunması sırasında bildirdiği adresine bu kez Tebligat Kanunu"nun 35. maddesine göre 26.06.2108 tarihinde tebligat yapıldığı, yukarıda da belirtildiği üzere Tebligat Kanunu’nun 35. maddesine göre tebliğin usulüne uygun olarak yapılabilmesi için daha önce aynı adrese kanunun gösterdiği usullere göre bir tebligat yapılmış olmasının gerektiği, aksi halde 35. maddeye göre tebligat yapılmasının mümkün olmadığı, kaldı ki sanığın yokluğunda verilen kararın tebliği sırasında yapılacak işlemlerin yukarıda açıklanan şekilde yerine getirilmediği de gözetildiğinde ve sanığa 26/06/2018 tarihinde aynı Kanun"un 35. maddesine göre tebliğ yapıldığı belirtilen adrese daha önce usulüne uygun olarak yapılmış herhangi bir tebligat da bulunmadığından, Tebligat Kanunu"nun 35. maddesine göre yapılan tebligat işleminin geçersiz olduğu anlaşılmakla; sanığa gerekçeli kararın usulüne uygun tebliğ edilmemesi nedeniyle hükmün kesinleşmediği, kesinleşmemiş karara karşı kanun yararına bozma yoluna başvurulamayacağından sanığa gerekçeli kararın usulüne uygun tebliği ile hükmün kesinleşmesi halinde yeniden kanun yararına bozma yoluna gidilmesi mümkün olup, henüz kesinleşmemiş olan karara yönelik kanun yararına bozma isteminin REDDİNE, 07/02/2019 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.