Esas No: 2022/3245
Karar No: 2022/4451
Karar Tarihi: 11.05.2022
Yargıtay 3. Hukuk Dairesi 2022/3245 Esas 2022/4451 Karar Sayılı İlamı
Özet:
İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi, bir adi ortaklığın fesih ve tasfiyesine ilişkin davada verilen ilk derece mahkemesi kararını bozdu. Davacı tarafın dava açmadan önce arabuluculuğa başvurmadığı ancak görevsiz mahkeme aşamasında arabuluculuğa başvurarak eksikliğin giderildiği ve görevli mahkeme olan ticaret mahkemesinde esasa girilmeden önce arabuluculuk işleminin tamamlandığı ve usul ekonomisi de gözetildiğinde dava şartının yerine getirildiği kabul edildi. Kararda belirtilen kanun maddeleri şöyle: 7155 sayılı Kanun'un 20. maddesi ile 6102 sayılı TTK'nın 5. maddesinden sonra gelmek üzere \"Dava şartı olarak arabuluculuk\" başlıklı 5/A maddesi ve 6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu'nun \"Dava şartı olarak arabuluculuk\" başlıklı 18/A maddesi.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : İSTANBUL BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 3. HUKUK DAİRESİ
İLK DERECE
MAHKEMESİ :
Taraflar arasında ilk derece mahkemesinde görülen adi ortaklığın fesih ve tasfiyesi davasının reddine dair verilen karar hakkında bölge adliye mahkemesi tarafından yapılan istinaf incelemesi sonucunda; davacı tarafın istinaf başvurusunun reddine yönelik olarak verilen kararın, süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı asliye hukuk mahkemesine açmış olduğu dava da; ... A.Ş.'ye ait gayrimenkullerin icra yoluyla yapılacak satışında gerekli finansmanları temin etmek, hukuki işlemleri yürütmek amacıyla davalı ile 11/08/2014 tarihinde adi ortaklık kurduğunu ancak kurulan adi ortaklığın amacının gerçekleşmesinin imkansız hale geldiğini ileri sürerek; ortaklığın haklı nedenle feshi ve tasfiyesine, ortaklık gelirinin şimdilik 100.000 TL'sinin davalıdan tahsiline, Antalya İli Serik İlçesi Karadayı Mahallesinde bulunan 274 ada 2 parsel sayılı taşınmazın davalı uhdesinde bulunması halinde ortaklık adına tescil edilmesine, söz konusu taşınmazın devredilmiş olması halinde %50 ortaklık payı alacağı olarak şimdilik 100.000 TL'nin davalıdan tahsilini ve davalı tarafından davacı şirketten alınan 29/02/2016 ve 10/03/2016 tarihli ibraların iptaline karar verilmesini talep etmiştir.
Asliye hukuk mahkemesince; davaya bakma görevinin asliye ticaret mahkemesine ait olduğu gerekçesiyle, tensiben davanın usulden reddine dair verilen karara karşı davalı tarafın istinaf başvurusu bölge adliye mahkemesince reddedilmiştir.
Kararın kesinleşmesi üzerine dosyanın gönderildiği asliye ticaret mahkemesince; arabuluculuk başvurusu sonunda anlaşmaya varılamadığına ilişkin son tutanağın dava tarihinden önce düzenlenmediği gerekçesiyle, dava şartı yokluğundan davanın usulden reddine karar verilmiştir.
İlk derece mahkemesi kararına karşı, davacı tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur.
Bölge adliye mahkemesince; davanın asliye hukuk mahkemesinde açıldığı, asliye hukuk mahkemesince görevsizlik kararı verilmesinden sonra arabulucuya başvurulduğundan dava şartı yokluğundan davanın reddine ilişkin kararın usul ve kanuna uygun olduğu gerekçesiyle, davacı tarafın istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiş; karar, davacı tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, adi ortaklığın fesih ve tasfiyesine ilişkindir.
01/01/2019 tarihinde yürürlüğe giren 7155 sayılı Kanun'un 20. maddesi ile 6102 sayılı TTK'nın 5. maddesinden sonra gelmek üzere "Dava şartı olarak arabuluculuk" başlıklı 5/A maddesinde; "Bu Kanununun 4. üncü maddesinde ve diğer kanunlarda belirtilen ticari davalardan konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri hakkında dava açılmadan önce arabuluculuğa başvurulması dava şartıdır. " hükmü mevcuttur.
Arabuluculuk, “zorunlu arabuluculuk” ve “ihtiyari arabuluculuk” olmak üzere ikiye ayrılmaktadır. Bazı uyuşmazlıklar için mahkemeye dava açmadan önce arabulucuya gitme zorunluluğu vardır. Zorunlu arabuluculuk, bu uyuşmazlıklar açısından dava şartıdır. Ticari davalar ve iş davalarına konu olan bazı talepler zorunlu arabuluculuk kapsamına alınmıştır. İhtiyari arabuluculuk ise, tarafların bir arabulucuya gitme zorunluluğu olmadığı halde uyuşmazlığın çözümü için dava açmadan önce arabulucuya başvurmayı tercih etmesidir. Taraflar üzerinde tasarruf edebilecekleri her türlü özel hukuk uyuşmazlığıyla ilgili ihtiyari arabuluculuk yoluna başvurabilir.
6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu'nun "Dava şartı olarak arabuluculuk" başlıklı 18/A maddesi; arabuluculuğa başvurmanın dava şartı olarak kabul edilmesi halinde arabuluculuk faaliyeti sonunda anlaşmaya varılamadığına ilişkin son tutanağın dava dilekçesine eklenmesinin zorunlu olduğu, bu zorunluluğa uyulmaması halinde mahkemece davacıya bir haftalık kesin süre içinde eksikliğin tamamlattırılması için süre verileceği, verilen sürede eksikliğin tamamlanmaması halinde davanın usulden reddedileceği, arabuluculuğa başvurulmadan davanın açıldığının anlaşılmasının halinde ise herhangi bir işlem yapılmaksızın dava şartı yokluğu sebebiyle davanın usulden reddine karar verileceği, düzenlenmesini içermektedir.
Yapılan bu açıklamalar ile yasal düzenlemeler ışığında; eldeki davanın, 10/07/2020 tarihinde asliye hukuk mahkemesinde açıldığı, mahkemece aynı tarihte ticaret mahkemesine görevsizlik kararı verildiği, bu kararın istinaf başvurusu üzerine bölge adliye mahkemesinin denetiminden geçerek 23/03/2021 tarihinde kesinleştiği, tevzinin asliye ticaret mahkemesine 12/04/2021 tarihinde yapıldığı, arabuluculuk süresinin başlama tarihinin 27/07/2020 , sürecin bittiği tarihin 03/09/2020 tarihi olduğu görülmüştür.
Buna göre ilk derece mahkemesince; davacı tarafça asliye hukuk mahkemesine dava açılmadan önce arabuluculuğa başvurulmadığı ancak görevsiz mahkeme aşamasında arabuluculuğa başvurularak eksikliğin giderildiği ve görevli mahkeme olan ticaret mahkemesinde esasa girilmeden önce arabuluculuk işleminin tamamlandığı ve usul ekonomisi de gözetildiğinde dava şartının yerine getirildiği kabul edilip işin esasına girilerek hasıl olacak sonucu göre karar verilmesi gerekirken, dava şartı yokluğundan davanın reddine karar verilmiş olması doğru görülmemiştir.
İlk derece mahkemesi kararının, yukarıda açıklanan nedenlerle bozulmasına karar verilmiş olduğundan, HMK'nın 373/1 maddesi uyarınca, işbu karara karşı yapılan istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin bölge adliye mahkemesi kararının da kaldırılmasına karar verilmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle 6100 sayılı HMK'nın 373/1 maddesi uyarınca temyiz olunan bölge adliye mahkemesi kararının KALDIRILMASINA, aynı Kanun'un 371. maddesi uyarınca ilk derece mahkemesi kararının davacı yararına BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, dosyanın ilk derece mahkemesine, kararın bir örneğinin de bölge adliye mahkemesine gönderilmesine, 11/05/2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.