Abaküs Yazılım
14. Hukuk Dairesi
Esas No: 2017/1538
Karar No: 2019/4226
Karar Tarihi: 09.05.2019

Yargıtay 14. Hukuk Dairesi 2017/1538 Esas 2019/4226 Karar Sayılı İlamı

14. Hukuk Dairesi         2017/1538 E.  ,  2019/4226 K.

    "İçtihat Metni"


    MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

    Davacı vekili tarafından, davalı aleyhine 10.02.2014 gününde verilen dilekçe ile tapu iptali ve tescil, tazminat talebi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın açılmamış sayılmasına dair verilen 09.03.2015 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
    K A R A R
    Dava, tapu iptali ve tescil ile tazminat istemine ilişkindir.
    Davacı, kardeşleri davalı ve dava dışı.... ile birlikte çalışarak adi ortaklık gelirleri ile aldıkları taşınmazların tapu kayıtlarının, alım işlemleri ile davalının ilgilenmesi nedeniyle davalı üzerine tescil edildiğini ileri sürerek davalı adına olan 31988 ada 1 parsel sayılı taşınmazdaki 5, 11 ve 12 no"lu bağımsız bölümler ile 31988 ada 9 no"lu parselin tapu kayıtlarının 1/3"şer pay oranında iptali ile adına tescilini; olmazsa taşınmazların 1/3 oranındaki pay bedelinin davalıdan tahsilini; ayrıca 20.12.2004 tarihinde kamulaştırılan 32023 ada 1 parsel sayılı taşınmazın kamulaştırma bedelinden 1/3 paya isabet eden kısmının yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir.
    Davalı, zamanaşımı itirazında bulunmuş; dava konusu taşınmazları kendi kazanımları ile satın aldığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
    Mahkemece, 25.11.2014 tarihli duruşmada, davacı vekilinin bilinen en son adresine çıkarılan tebligatın bila tebliğ iade edildiği, davacı vekilinin yeni adresini bildirmediği gibi duruşmaya da katılmadığı gerekçesiyle taraflarca takip edilmeyen dosyanın HMK 150/1. maddesi uyarınca işlemden kaldırılmasına karar verilmiş, 09.03.2015 tarihli karar ile de, dosyanın işlemden kaldırıldığı 25.11.2014 tarihinden başlayarak üç ay içerisinde yenilenmediği gerekçesi ile HMK 150/5. maddesi uyarınca davanın açılmamış sayılmasına karar verilmiştir.
    Hükmü, davacı vekili temyiz etmiştir.
    7201 sayılı Tebligat Kanununun;
    1-"Bilinen Adreste Tebligat" kenar başlıklı 10. maddesinin birinci ve ikinci fıkralarında, "Tebligat, tebliğ yapılacak şahsa bilinen en son adresinde yapılır.
    Bilinen en son adresin tebligata elverişli olmadığının anlaşılması veya tebligat yapılamaması hâlinde, muhatabın adres kayıt sisteminde bulunan yerleşim yeri adresi, bilinen en son adresi olarak kabul edilir ve tebligat buraya yapılır.",
    2-"Tebliğ imkansızlığı ve tebellüğden imtina" kenar başlıklı 21. maddesinde, "Kendisine tebligat yapılacak kimse veya yukarıdaki maddeler mucibince tebligat yapılabilecek kimselerden hiçbiri gösterilen adreste bulunmaz veya tebellüğden imtina ederse, tebliğ memuru tebliğ olunacak evrakı, o yerin muhtar veya ihtiyar heyeti azasından birine veyahut zabıta amir ve memurlarına imza mukabilinde teslim eder ve tesellüm edenin adresini ihtiva eden ihbarnameyi gösterilen adresteki binanın kapısına yapıştırmakla beraber, adreste bulunmama halinde tebliğ olunacak şahsa keyfiyetin haber verilmesini de mümkün oldukça en yakın komşularından birine, varsa yönetici veya kapıcıya da bildirilir. İhbarnamenin kapıya yapıştırıldığı tarih, tebliğ tarihi sayılır.
    Gösterilen adres muhatabın adres kayıt sistemindeki adresi olup muhatap o adreste hiç oturmamış veya o adresten sürekli olarak ayrılmış olsa dahi, tebliğ memuru tebliğ olunacak evrakı, o yerin muhtar veya ihtiyar heyeti azasından birine veyahut zabıta amir veya memurlarına imza karşılığında teslim eder ve tesellüm edenin adresini ihtiva eden ihbarnameyi gösterilen adresteki binanın kapısına yapıştırır. İhbarnamenin kapıya yapıştırıldığı tarih, tebliğ tarihi sayılır.
    Muhtar, ihtiyar heyeti azaları, zabıta amir ve memurları yukarıdaki fıkralar uyarınca kendilerine teslim edilen evrakı kabule mecburdurlar."
    Öte yandan, Tebligat Kanunun 35. maddesi gereğince “Kendisine veya adresine kanunun gösterdiği usullere göre tebliğ yapılmış olan kimse adresini değiştirirse, yenisini hemen tebliği yaptırmış olan kaza merciine bildirmeye mecburdur. Bu takdirde bundan sonraki tebliğler bildirilen yeni adrese yapılır.” (m. 35/1)
    "Adresini değiştiren kimse yenisini bildirmediği ve adres kayıt sisteminde yerleşim yeri adresi de tespit edilemediği takdirde, tebliğ olunacak evrakın bir nüshası eski adrese ait binanın kapısına asılır ve asılma tarihi tebliğ tarihi sayılır." (m. 35/2)
    3- Tebligat Kanununun Uygulanmasına Dair Yönetmeliğin;
    "Bilinen adreste tebligat" kenar başlıklı 16. maddesinde; "(1) Tebligat, öncelikle tebliğ yapılacak şahsın bilinen en son adresinde yapılır. Bilinen en son adresin tespitinde, tebliğ isteyenin beyanı, muhatabın veya diğer ilgililerin bildirimleri ya da mevcut belgeler esas alınır.
    (2) Bilinen en son adresin tebligata elverişli olmadığının anlaşılması veya tebligat yapılamaması hâlinde, muhatabın adres kayıt sisteminde bulunan yerleşim yeri adresi bilinen en son adresi olarak kabul edilir ve tebligat buraya yapılır. Ayrıca başkaca adres araştırması yapılmaz. 79 uncu maddenin ikinci fıkrasına göre renkli bastırılan tebligat zarfında, adresin muhatabın adres kayıt sistemindeki yerleşim yeri adresi olduğu belirtilerek bu adrese tebligat yapılacağına dair meşruhata yer verilir.",
    "Adres değiştirmenin mecburiyeti" kenar başlıklı 57. maddesinde de "Muhataba veya adresinde bu Yönetmeliğin gösterdiği usullere göre onun yerine tebellüğ edebilecek birine tebligat yapılmasından veya 31"inci madde gereğince işlem yapılmasından sonra muhatap bu adresini değiştirirse, yeni adresini hemen tebliği yaptırmış olan kaza merciine bildirmek zorundadır. Bu takdirde bundan sonraki tebliğler, bildirilen yeni adrese yapılır. Adresini değiştiren kişi yenisini bildirmediği ve adres kayıt sisteminde yerleşim yeri adresi de tespit edilemediği takdirde, adres araştırması yapılmasına gerek kalmaksızın ek-1"de yer alan (6) numaralı örneğe göre düzenlenecek tebliğ evrakının bir nüshası eski adresin kapısına asılır ve asılma tarihi tebliğ tarihi sayılır. Bundan sonra eski adrese çıkarılan tebliğler muhataba yapılmış sayılır.”
    Hükümlerine yer verilmiştir.
    Tebligat Kanunu"nun 35. ve Yönetmeliğin 57. maddelerine göre tebligat yapılabilmesi için, muhatabın kendisine veya adresine kanunun ve yönetmeliğin gösterdiği usullere göre tebliğ yapılmış olması, muhatabın adresini değiştirmiş ve yeni adresini bildirmemiş olması, muhatabın adres kayıt sistemindeki yerleşim yeri adresinin de tespit edilememiş olması gerekir. Bu koşullardan biri eksikse sözü edilen maddelere göre tebligat yapılamaz.
    Bunun yanısıra, 6100 sayılı HMK"nın 150. maddesi hükmüne göre, dosyanın işlemden kaldırılmasına karar verilebilmesi için tarafların duruşmaya “usulüne uygun şekilde davet edilmiş” olmaları gerekir. Mahkemece çıkarılan davetiye, taraflara yasa ve yönetmelik hükümlerine uygun olarak tebliğ edilmemişse, usulüne uygun davetin varlığından söz edilemez ve dava dosyası işlemden kaldırılamaz.
    Yapılan bu genel açıklamalardan sonra somut olaya gelince; davacı vekilinin, dava dilekçesinde adresini “Cinnah Cad. No:73/13 Çankaya/...” olarak bildirdiği, mahkemece, tensip zaptı ve ihtiyati tedbire ilişkin ara kararın davacı vekiline bu adresi itibariyle tebliğe çıkarıldığı; ancak posta memurunca tebligat evrakına, muhatabın adreste bulunamadığı, bilgi alınabilecek komşu veya yöneticinin tespit edilemediği, mahalle muhtarlığınca adres kayıt sisteminde yapılan sorgulamada da muhatabın kaydına rastlanamadığı şerhi düşülerek bila tebliğ mahkemesine iade edildiği, bunun üzerine mahkemece, ... Barosundan davacı vekilinin tebligata yarar adresinin talep edildiği, ... Barosunun 14.03.2014 tarihli yazı cevabı ile de davacı vekilinin bilinen en son adresinin ""....” olarak bildirildiği, daha sonra tensip zaptı ile ihtiyati tedbir ve süre uzatımına ilişkin ara kararın davacı vekiline ""....."" adresinde 25.03.2014 tarihinde; davalı vekilinin cevap dilekçesinin de 20.05.2014 tarihinde tebliğ edildiği, ancak davacı vekiline bu adresi itibariyle tebliğe çıkarılan 25.11.2014 tarihli duruşma tarih ve saatini içerir davetiyenin posta memurunca ""muhatabın adresten taşındığı, muhtarlık kaydına da rastlanılamadığı" şerhi düşülerek 12.09.2014 tarihinde bila tebliğ mahkemesine iade edildiği anlaşılmaktadır.
    Öte yandan, davacı vekilinin, gerekçeli kararı (gerekçeli kararın taraflara tebliğini talep ederek) bizzat kalemde tebliğ aldığı, tebligat evrakında adresinin “....” olarak belirtildiği, keza temyiz dilekçesinde de tebligat adresi olarak bu adresini bildirdiği görülmektedir.
    Bu durumda mahkemece, davacı vekilinin adres kayıt sisteminde yerleşim yeri adresinin bulunup bulunmadığı araştırılarak, farklı bir adres tespit edildiği taktirde, adres kayıt sistemindeki bu adresinin bilinen en son adresi kabul edilmek suretiyle duruşma gün ve saatini içerir davetiyenin bu adrese gönderilerek tebliğinin sağlanması, tespit edilemediği taktirde ise davacı vekiline daha önce tebligat yapılan ""....” adresi itibariyle Tebligat Kanunun 35. maddesine göre tebliğ yapılması gerekirken, duruşma gün ve saatinin davacı vekiline yasa ve yönetmelik hükümlerine uygun şekilde tebliği sağlanmaksızın, yazılı gerekçe ile dava dosyasının işlemden kaldırılması ve üç ay sonrasında da süresinde yenilenmediğinden söz edilerek davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesi doğru görülmemiş; bu nedenle hükmün bozulması gerekmiştir.
    SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan harcın istek halinde yatırana iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere 09.05.2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.









    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi