10. Hukuk Dairesi 2015/11979 E. , 2015/21276 K.
"İçtihat Metni"Mahkemesi :İş Mahkemesi
Dava,... Sigortasına giriş tarihinin Türkiye’de sigorta başlangıç tarihi olduğunun , talep tarihini takip eden aybaşından itibaren yaşlılık aylığı almaya hak kazandığının ve ödenmesi gereken aylıkların yasal faizi ile birlikte ödenmesi gerektiğinin tespiti, istemine ilişkindir.
Mahkemece, ilamında belirtildiği şekilde davanın kabulüne karar verilmiştir.
Hükmün, davalı Kurum vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
17.04.2008 tarihli 5754 sayılı Kanunun 79"uncu maddesiyle değişik 3201 sayılı Kanunun 3"üncü maddesi, “Bu Kanunun 1" inci maddesinde belirtilenler ile yurt dışında çalışmakta iken veya yurda kesin dönüş yaptıktan sonra ölenlerin Türk vatandaşı olan hak sahipleri sigortalının Türkiye’de hiçbir sosyal güvenlik kuruluşuna tabi çalışması yoksa, Sosyal Güvenlik Kurumuna, Türkiye’de çalışması varsa en son tabi olduğu sosyal güvenlik kuruluşuna müracaat etmek suretiyle bu Kanunla getirilen haklardan yararlanırlar…” hükmünü içerirken; yine aynı Kanunla 3201 sayılı Kanunun 5"inci maddesine 4"üncü fıkra hükmü olarak eklenen ek fıkra ile de; “Yurtdışı hizmet borçlanmasına ait süreler 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununa göre hangi sigortalılık haline göre geçmiş sayılacağının belirlenmesinde; Türkiye’de sigortalılıkları varsa borçlanma talep tarihindeki en son sigortalılık haline göre, sigortalılıkları yoksa aynı Kanunun 4"üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendi kapsamında geçmiş sigortalılık süresi olarak kabul edilir.” hükmü getirilmiştir.
5754 sayılı Kanun ile, 3201 sayılı Kanun"da yapılan değişiklikler ve getirilen ek düzenlemelere birlikte bakıldığında; başvurulacak kuruluşların belirlenmesinde, eski 3"üncü maddede öngörülen değişik hallerden tümüyle vazgeçilmiş ve sadece, Türkiye’de sigortalılıkları varsa borçlanma talep tarihindeki en son sigortalılık haline göre, sigortalılıkları yoksa aynı Kanunun 4"üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendi kapsamında geçmiş sigortalılık süresi olarak değerlendirileceği öngörülmüştür. Anılan düzenlemeyle, Türkiye’de hiçbir sosyal güvenlik kuruluşuna tabi çalışması bulunmayan kişilerin, 3201 sayılı Kanuna dayalı borçlanma sürelerinin 5510 sayılı Kanunun 4/1-b kapsamında sigortalılık süresi olarak değerlendirilmesi gerekecektir. Yani kişinin yurtiçinde herhangi bir sosyal güvenlik kuruluşuna tabi sigortalılığı var ise talep tarihi itibariyle en son sigortalılık haline göre 3201 sayılı Kanun kapsamında borçlanma yapacaktır.
Somut olayda; davacının borçlanma öncesi 20.05.1988 ile 20.05.1988 tarihleri arasında, 25.06.1990 ile 29.10.1990 tarihleri arasında, 01.10.1994 ile 31.10.1994 tarihleri arasında, 20.05.1997 ile 03.05.1998 tarihleri arasında ve son olarak 24.12.2012 ile 06.01.2013 tarihleri arasında, Türkiye"de 5510 sayılı Yasanın 4/1-a maddesi kapsamında sigortalılık süresinin bulunduğu, 25.12.2012 tarihinde kuruma verdiği dilekçe ile yurtdışında geçen borçlanmaya esas sürelerin 23.11.1983 tarihinden itibaren 5150 günlük kısmını borçlanmayı talep ettiği, kurumca Türkiye"de ki sigortalılık süreleri ile yurtdışında geçen çalışmaların bir birleriyle çakıştığı ya da çalışma döneminde davacının Türkiye"de bulunmadığı belirtilerek, 5510 sayılı Yasanın 4/1-a maddesi kapsamında geçen çalışmaları iptal edilip 5510 sayılı Yasanın 4/1-b maddesi kapsamında borç tahakkuk ettirildiği, davacının 05.08.2013 tarihinde tahakkuk ettirilen borcun tamamını ödeyerek, 28.08.2013 tarihinde yaşlılık aylığı bağlanması için tahsis talebinde bulunduğu, anlaşılmaktadır.
Yukarıda yapılan açıklamalar ışığında; mahkemece öncelikle davacının 3201 sayılı Kanun kapsamındaki borçlanmasının, 5510 sayılı Kanunun 4/1-a maddesi kapsamında sigortalılık süresi kabul edilmesi yönünde bir talebi olup olmadığı sorulup, yapılan borçlanmasını, 5510 sayılı Kanunun 4/1-a maddesi kapsamında sigortalılığa hasretmesi halinde, Türkiye"de ki sigortalılık süresini iptal eden kurum işleminin iptaline yönelik dava açılıp açılmadığı araştırılmalı, açılan bir davanın bulunmadığının tespiti halinde, kurumun sigortalılığının iptaline ilişkin işleminin iptaline yönelik dava açması için davacıya 6100 sayılı HMK’nun 165/2 maddesine uygun ihtaratlı, kesin süre içerir mehil verilmeli; davacının kesin süre içerisinde ilgili mahkemeye dava açması halinde, açılan dava bekletici mesele yapılarak, sonucuna göre bir karar verilmeli, kesin süre içerisinde dava açılmaması halinde ise 3201 sayılı Kanunun 3. maddesine göre sigortalılık başlangıcının, 5510 sayılı Kanunun 4/1-a ya da 5510 sayılı Kanunun 4/1-b maddesi kapsamında kabul edilip edilmeyeceği irdelenip, varılacak sonuca göre karar verilmelidir.
Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular gözönünde tutulmaksızın, eksik inceleme ve araştırmayla yazılı şekilde hüküm kurulması, usul ve yasaya aykırı olup, bozma gerekir.
O hâlde, davalı Kurum vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ : Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 03.12.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.