
Esas No: 2020/8142
Karar No: 2021/2800
Yargıtay 10. Hukuk Dairesi 2020/8142 Esas 2021/2800 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
Mahkemesi : Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi
...
Dava, davacının Kuruma borçlu olmadığının tespiti, ödenmeyen yaşlılık aylıklarının hak kazandığı tarihten itibaren yasal faizi ile birlikte ödenmesine karar verilmesi istemine ilişkindir.
İlk Derece Mahkemesince, hükümde belirtilen gerekçelerle davanın kabulüne dair verilen karara karşı davalı Kurum vekili tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine, Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesince davalı Kurum vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesince verilen kararın, davalı Kurum vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteklerinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
I-İSTEM
Davacı vekili, davacının 01.03.2012 tarihinde yaşlılık aylığı almaya başladığını, sosyal güvenlik denetmeni tarafından hazırlanan 28.01.2015 tarihli raporda ... işyerinde geçen 01.06.2007-31.12.2007 tarihleri arasındaki hizmetlerinin fiili olmaması nedeniyle iptal edilmesi üzerine prim gün sayısının 4980 güne düştüğü gerekçesiyle yaşlılık aylığının başlangıçtan itibaren iptal edildiğini, ödenen aylıkların borç çıkarıldığını, belirtilen hizmetlerin iptal edilmesi halinde dahi emekli olmasının mümkün bulunduğunu, Kurumun davacının (01.08.2004-09.12.2004), (06.08.2005-14.06.2006), (01.01.2008-20.06.2008), (04.09.2008- 31.10.2008) ve (31.08.2009-08.08.2010) tarihleri arasındaki tarım Bağ-Kur sigortalılık sürelerini kabul etmediğini, bu nedenle sigorta prim gün sayısının emekli olmak için yeterli gelmediğini, Kurum işlemlerinin yerinde bulunmadığı belirtilerek, davacının borçlu olmadığının tespitini, ödenmeyen yaşlılık aylıklarının hak kazandığı tarihten itibaren yasal faizi ile birlikte ödenmesine karar verilmesini talep etmiştir.
II-CEVAP:
SGK vekili, davacı hakkında yapılan işlemlerin yasal mevzuata uygun olduğunu buna göre davanın reddi gerektiğini belirtmiştir.
III-MAHKEME KARARI
A-İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesince, davacının 01.06.2007-31.12.2007 tarihleri arası ..."e ait ... sicilli temizlik işleri işyerinden bildirilen 210 günlük hizmet süresinin fiili çalışmaya dayanmadığının belirlendiği,hizmet süresinin iptal edilmesi sonrasında aylığı başlangıç tarihi itibariyle iptal eden Kurum işleminde hata olmadığı, ayrıca, aksi kabul edilse ve davacının dava dilekçesinde açık ve net tespiti istenilen bir süre olmamakla birlikte herhangi bir şekilde Kurumca kabul edilen süreler dışında tarım Bağ-Kur sigortalısı olduğu belirlense dahi davacının daha önce yatırılan tarım Bağ-Kur sigortalılığı için ödediği fazla primleri iade alması karşısında belirlenecek herhangi bir gün karşılığı Kuruma prim borcu olacağı gerekçeleriyle davanın reddine karar verilmiştir.
Karara karşı davacı tarafından istinaf yoluna başvurulması sonucu Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 11.Hukuk Dairesince, davacının denetim raporuna dayanılarak iptal edilen 506 sayılı Kanun kapsamındaki sigortalılık süresinin fiili çalışmaya dayandığının ispatlanamadığı, mahkemenin bu yöndeki kabulünün isabetli olduğu kabul edilmiş,ancak tarım bağ-kur sigortalılığı hakkında, Polatlı Mal Müdürlüğü"nün 29.12.2016 tarihli yazısında, Hazineye ait gayrimenkul kullanımı sebebiyle 01.01.2007-17.06.2009, ...,... 14.6.1979-14.6.1983, 1987-1988, 1989-2002 yılları arasında ecrimisil ihbarnameleri ile tahakkuk yapıldığının, ...,... 19.11.2013-10.05.2016 dönemlerinde ise ecrimisil bedeli ödenmek suretiyle tarımsal amaçlı kullanımda olduğunun belirtilmesi, 14.07.2004 tarihli müstahsil makbuzu, 1989, 2006, 2009, 2010, 2014 yıllarında ziraat odasına aidat ödemeleri bulunması nedeniyle, davacının kurumun kabulünde olan 09.12.2004 tarihinden sonra da, çakışan 4/a sigortalılık süreleri dışında, tarım sigortalısı olarak kabul edilmesi gerektiği sonucuna varıldığı, çakışan sigortalılıklar hakkında uygulanması gereken 53. Maddenin buna engel olmayacağı, zira çakışan dönemler dışında tarımsal faaliyetin devam ettiğinin belirgin olduğu,zorunlu bir sigortalılık türü hakkında, primlerin iade alınmış olmasının da bu sonucu değiştirmeyeceği,aylık bağlamaya ilişkin talep hakkında ise, davacının iptale konu 506 sayılı Kanun kapsamındaki sigortalılık süreleri dışındaki hizmet akdine tabi süreleri, askerlik borçlanması süresi ile yukarıda belirtilen şekilde tarım sigortalılık sürelerinin belirlenmesiyle değerlendirilecek aylık bağlama koşullarının 01.03.2012 itibariyle gerçekleşecek olması halinde, davacının fazla sayılan tarım bağ-kur sigortalılık primlerini iade almasında da bir kusuru bulunmadığından, iade alınan primlerin ihyası için süre verilerek sonucuna göre karar verilmesi gerektiği gerekçeleri ile davacının istinaf istemi kabul edilerek,davanın yeniden görülmek üzere ilk derece mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.
İlk derece mahkemesince, Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesinin kaldırma kararı gereği davacıya tarım Bağ-Kur sigortalılığında iade aldığı primleri Kurum"a ödemesi için süre verilmiş, davacı asil iade aldığı primleri Kurum"a 10.07.2019 tarihinde ödemiş, bunun üzerine, davacıya 01.03.2012 tarihi itibari ile 506 sayılı Yasanın Geçici 81. maddesi kapsamında yaşlılık aylığı bağlanması gerektiğinin tespitine, ödenmesi gereken aylıkların her bir aylığın ödeme tarihinden işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı kurum tarafından davacıya ödenmesine, davacının aylığı kesen kurum işlemi nedeni ile davalı kuruma borçlu olmadığının tespitine karar verilmiştir.
B-BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
Bölge Adliye Mahkemesince,davacının dava tarihi itibariyle iptal edilen 506 sayılı Kanun kapsamındaki sigortalılık süresi gözetilmeksizin, ancak özellikle ecrimisil kayıtları dikkate alındığında 26.12.2004-22.07.2005 tarihleri arasında da tarım sigortalılığına esas tarımsal faaliyetin sürdüğünün belirlenmesi ile tahsis koşullarına dair değerlendirme de dahil olmak üzere, mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle davalı Kurum vekilinin istinaf isteminin esastan reddine karar verilmiştir.
IV-TEMYİZ KANUN YOLUNA BAŞVURU VE NEDENLERİ:
Davalı Kurum vekili, ... işyeri hakkında bildirimlerin gerçeği yansıtmadığından iptal edildiğini, buna göre aylık alma hakkının ortadan kalktığını, Kurum tarafından yapılan işlemlerin hukuka uygun olduğunu belirterek temyiz yoluna başvurmuştur.
IV- İLGİLİ HUKUK KURALLARI VE İNCELEME:
Davacıya 10.02.2012 tarihli tahsis talebine istinaden, 06.11.1981-06.07.1983 arası 600 gün askerlik borçlanması, 01.06.1987-31.12.1991 ve 01.08.2004-09.12.2004 tarihleri arasında 1778 gün 2926 sayılı Yasa kapsamında geçen hizmeti ve 27.05.1985-07.02.2012 tarihleri arasında 2812 gün 506 sayılı Yasa kapsamında hizmeti ile birlikte 5190 gün üzerinden 506 sayılı Yasa kapsamında yaşlılık aylığı bağlanmıştır.
Davacı adına 01.06.2007-31.12.2007 tarihleri arası hizmet bildirilen ... sicil sayılı ... unvanlı işyeri ile ilgili yapılan inceleme sonrası düzenlenen 28.01.2015 tarihli SGK denetim raporuna istinaden 210 günlük hizmet süresinin iptal edilmesi sonrası 5190 gün olan toplam prim ödeme gün sayısı 4980 güne düştüğünden yaşlılık aylığı başlangıç tarihi itibari ile iptal edilmiş ve ödenen aylıklar davacı adına borç kaydedilmiştir.
Davacının 01.06.2007-31.12.2007 tarihleri arasında ... sicil sayılı işyerinden bildirilen hizmetinin fiili olmadığı anlaşılmaktadır. Davacının 01.06.1987 den başlayan tarım bağ kur hizmeti ile ilgili olarak kurumun 2010/77 sayılı genelge uygulaması, ziraat odası kaydının usulüne uygun olmadığı, 5510 sayılı Kanunun 53. maddesi gerekçeleriyle değişiklikler yaptığı, en son, tevkifatın kuruma intikal ettiği tarihi takip eden 01.08.2004 tarihinden, 506 sayılı Yasa kapsamındaki sigortalılığının başladığı günden bir gün öncesi olan 09.12.2004"e kadar hizmet verildiği, bu düzenleme sonrası 01.06.1987-31.12.1991 ve 01.08.2004-09.12.2004 tarihleri arasında tarım bağ kur sigortalısı olduğu kabul edilerek yaşlılık aylığı bağlandığı, sigortalılık süresinin bu şekilde düzenlenmesi sonrasında hesabında oluşan fazla ödemenin 25.12.2013 günlü talebi üzerine 08.01.2014 onay tarihli muhasebe işlem fişi ile davacıya iade edildiği anlaşılmaktadır.
Mahkemece, davacının iade ettiği primlerin ne kadar sigortalılık süresini karşıladığı belirlenmeksizin aylık bağlanmasına yetecek şekilde 26.12.2004-22.07.2005 tarihleri arasında 208 gün daha tarım Bağ-Kur sigortalısı olduğu kabul edildiğinde yaşlılık aylığı koşulları bulunduğu kabul edilerek karar verilmiştir.
Yapılacak iş, davacının mahkemece verilen süre üzerine kurum hesabına 10.07.2019 tarihinde yatırdığı 7.724,11 TL’nin ne kadar hizmet süresini karşıladığı kurumdan sorulmak suretiyle, bu ödeme dikkate alınarak 2926 sayılı Yasa kapsamındaki sigortalılık süresini net olarak belirlemek ve yaşlılık aylığına ancak ödemeyi yaptığı 10.07.2019 tarihi itibariyle hak kazanabileceğini göz önünde bulundurarak aylık koşullarını da buna göre değerlendirmektir.
Tüm bu maddi ve hukuki olgular göz ardı edilerek eksik araştırma ve inceleme sonucu yazılı şekilde hüküm kurulması, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
O hâlde, temyiz eden davalı Kurum vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesinin davalı kurum vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin kararı kaldırılarak İlk Derece Mahkemesince verilen hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 33. Hukuk Dairesi kararının HMK’nın 373/1 maddesi gereği kaldırılarak temyiz edilen ilk derece mahkemesi hükmünün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, 08/03/2021 gününde karar verildi.