14. Hukuk Dairesi 2018/5549 E. , 2021/3444 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Davacı vekili tarafından, davalılar aleyhine 06.11.2008 gününde verilen dilekçe ile tapu iptali ve tescil talebi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın reddine dair verilen 07.06.2012 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmekle süresi içinde duruşmalı olarak istenilmekle temyiz dilekçesinin kabulüne, duruşma isteminin değerden reddine karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı vekili, müvekkili ile davalılar ve davalıların murisleri arasında, 1985 yılında yazılı olarak ... Köyü, 319 parsel sayılı taşınmaz için yarıcılık sözleşmesi yapıldığını, müvekkilinin üzerine düşen yükümlükleri yerine getirdiğini, sözleşme uyarınca taşınmazın ½"sinin müvekkili adına tapuya tesciline karar verilmesini istemiştir.
Davalı ..., cevap dilekçesi ile davanın reddini savunmuş; davalı ... ve davalı ... ise duruşmada, davacının yarıcılık sözleşmesi uyarınca edimini tam olarak yerine getirmediğini belirterek edimini yerine getirdiği ölçüde talebini kısmen kabul ettiklerini beyan etmişlerdir.
Mahkemece, davanın reddine karar verilmiştir.
Hükmü, davacı vekili temyiz etmiştir.
Tapulu bir taşınmazın mülkiyetinin devrini öngören her türlü sözleşmelerin resmi şekilde yapılması geçerlilik koşuludur (743 sayılı Kanunun 634.; 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu m. 706; Borçlar Kanunu m. 213; Tapu Kanunu m. 26; 1512 sayılı Noterlik Kanunu m. 60). Tapuda kayıtlı bir taşınmazın mülkiyetini devir borcu doğuran ve ancak Kanunun öngördüğü biçim koşullarına uygun olarak yapılmadığından geçersiz bulunan sözleşmeye dayanılarak açılan bir cebri tescil davası kural olarak kabul edilemez. Kanun hükümlerinin öngördüğü biçimde yapılmayan sözleşmeler hukuken geçersizdir; burada öngörülen şekil, sözleşmenin geçerlilik koşulu olup, kamu düzenine ilişkindir. Bu nedenle doğrudan göz önünde tutulur.
Somut olaya gelince; dava, ortaklık sözleşmesine dayalı tescil istemine ilişkin olup sözleşme, 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu m.706 ve Türk Borçlar Kanunu m.237 gereğince resmi şekilde yapılmadığı için geçerliliği bulunmamaktadır. Mahkemece, tescile ilişkin istemin bu gerekçeyle reddedilmesi gerekirken ortaklık sözleşmesinin tapuda ismi gözüken tüm maliklerle yapılmadığından geçersiz olduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmesi doğru görülmemiştir.
Her ne kadar davacının tapu iptal ve tescil talebi yerinde değil ise de, tapu kayıt maliklerinin bir kısmıyla yaptığı adi yazılı sözleşmeye güvenerek taşınmaz üzerinde bilirkişi raporunda gösterilen adet ve nitelikte fıstık ağacı yetiştirdiği dikkate alındığında ağaçların taşınmaza kattığı değer oranında davalılardan sebepsiz zenginleşme nedeniyle tazminat isteminde bulunabilmesi mümkündür. Ancak eldeki davada tazminata ilişkin istemi bulunmamaktadır.
Öte yandan, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 308. ve 311. maddeleri uyarınca davayı kabul beyanının sonuç doğurucu nitelikte olması, Yargıtay İçtihatları Birleştirme Kurulunun 11.04.1940 gün ve 70 sayılı ve Hukuk Genel Kurulunun 21.11.1981 gün ve 1981/2-551 sayılı kararları uyarınca kabul beyanının davayı sona erdiren bir taraf işlemi olması ve yargılamanın her aşamasında kabul beyanında bulunulabilmesi dikkate alındığında; davalı ..."in duruşmada davayı kabul ettiğine ilişkin beyanı karşısında Salih mirasçıları yönünden davanın kabulüne karar verilebileceğinin düşünülmemesi doğru olmamıştır.
Mahkemece, hüküm verildikten sonra temyiz aşamasında tapu maliklerinden ... mirasçılarının da davayı kabul dilekçesi sundukları anlaşılmakla, tüm mirasçılarının kabule ilişkin dilekçede imzaları bulunup bulunmadığının denetimi için mirasçılık belgesinin temini ile sonuca göre hüküm verilmesi gerekirken anılan hususun da gözetilmemesi yerinde değildir.
Ayrıca, tapu kaydında... ve ... olarak gözüken kişilerin nüfustaki kimlik bilgilerine uygun olarak tapu kaydındaki isimlerinin idari yoldan düzeltilmesi, bunun mümkün olmaması halinde tapuda isim düzeltilmesi davası açmak üzere davacıya yetki ve makul süre verilerek nüfus kayıtları ile tapu kaydı arasındaki çelişkinin giderilmesi gerekir.
Hükmün, bu nedenlerle bozulmasına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan harcın yatıranlara iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 24.05.2021 gününde oy birliği ile karar verildi.