Hukuk Genel Kurulu 2014/1671 E. , 2017/35 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
Taraflar arasındaki “işçilik alacakları” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; İstanbul Anadolu 9.İş Mahkemesi’nce davanın reddine dair verilen 13.02.2013 gün ve 2012/656 E.-2013/55 K. sayılı kararın incelenmesi davacı işveren vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 7. Hukuk Dairesi’nin 05.12.2013 gün ve 2013/14319 E.-2013/21095 K. sayılı ilamı ile;
“...Davacı, davalının 22.11.2010 tarihli hizmet sözleşmesiyle davacı şirket nezdinde istifa ettiği 01.03.2012 tarihine kadar mutfak şefi pozisyonunda görev yaptığını, davalıya 48 gün boyunca eğitim verildiğini, tüm masrafların davacı tarafından karşılandığı, davalının haklı bir neden göstermeksizin iş ilişkisini 01.04.2012 tarihinde taahhüt edilen süreden önce sona erdirdiğini, bildirerek 22.000,00 TL tutarındaki tazminatın tahsilini istemiştir.
Davalı, davacının dava dilekçesinde belirttiği ve ekinde sunduğu davaya konu iş sözleşmesinin belirsiz süreli iş sözleşmesi olduğunu, belirsiz süreli iş sözleşmelerinde cezai şarta yönelik konulan hükümlerin geçersiz olduğunu bildirerek davanın reddi gerektiğini savunmuştur.
Mahkemece, toplanan kanıtlar ve bilirkişi raporuna dayanılarak, davacı ve davalı arasında tanzim olunan sözleşmenin belirsiz süreli hizmet akdi olduğu, sözleşmenin 7.maddesinde davalının 2 yıldan önce hizmet akdini sona erdirmesi halinde davacı işverene tazminat ödemesinin kararlaştırıldığı, belirsiz süreli sözleşmelerde ceza-i şart hükmü konulamayacağı gibi sadece işveren lehine kararlaştırılan ceza-i şartın geçersiz olduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Taraflar arasında düzenlenen garanti süreli (asgari süreli) belirsiz süreli iş sözleşmesinde eğitim yaptırılması karşılığı asgari süre çalışma, bu süreye riayet edilmediği takdirde de 8 aylık brüt ücret tutarında cezai şart kararlaştırılmıştır. Davalıya eğitim yaptırıldığı ve davalının da asgari süreye riayet etmeden iş sözleşmesini haklı bir neden olmadan asgari süreden önce sonlandırdığı sabittir. Böyle olunca sözleşmede düzenlenen cezai şarta davacının hak kazanacağı açıktır. Sözleşmede düzenlenen cezai şartın çalışılmayan ve çalışılan süreye orantılanarak kabulüne karar verilmesi gerekirken reddedilmesi hatalıdır...”
gerekçesi ile bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
HUKUK GENEL KURULU KARARI
Hukuk Genel Kurulu"nca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
Dava, işçiye yapılan eğitim giderlerinin tahsili istemine ilişkindir.
Yerel mahkemece; davacı ve davalı arasında tanzim olunan sözleşmenin belirsiz süreli iş sözleşmesi olduğu ve sözleşmenin 7. maddesinde davalının iki yıldan önce iş sözleşmesini sona erdirmesi halinde davacı işverene tazminat ödemesinin kararlaştırıldığı, belirsiz süreli iş sözleşmelerinde cezai şart hükmü konulamayacağı gibi sadece işveren lehine kararlaştırılan cezai şartın geçersiz olduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, davacı işveren vekilinin temyizi üzerine Özel Dairece; yukarıda başlık bölümünde yer alan gerekçe ile karar bozulmuş, mahkemece, “… işçi aleyhine cezai şartın geçerli olabilmesi için işverenin sağladığı eğitim sonucunda işçinin mesleki vasıfları ile kazanımlarının gerçekten artmış olmasının gerektiği, kısa süreli verilen bir eğitimin bu niteliği taşımayacağı, dava dosyamıza konu olayda davacının 48 gün gibi kısa bir süre ile yurt dışında eğitim aldığı, davacı işverenin kısa süreli eğitim nedeniyle davalıdan cezai şart talep edemeyeceği anlaşıldığı” gerekçesi ile önceki kararda direnilmiştir.
Direnme kararını davacı işveren vekili temyiz etmiştir.
Hukuk Genel Kurulu’ndaki görüşmeler sırasında, işin esasının incelenmesinden önce, temyize konu kararın gerçekte yeni hüküm niteliğinde olup olmadığı; dolayısıyla, temyiz incelemesinin Hukuk Genel Kurulu"nca mı, yoksa Özel Dairece mi yapılması gerektiği hususu ön sorun olarak tartışılmıştır.
Bilindiği üzere; direnme kararının varlığından söz edilebilmesi için, mahkeme bozmadan esinlenerek yeni herhangi bir delil toplamadan önceki deliller çerçevesinde karar vermeli; gerekçesini önceki kararına göre genişletebilirse de değiştirmemelidir (6217 sayılı Kanun’un 30.maddesi ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’na eklenen “Geçici madde 3” atfıyla uygulanmakta olan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu"nun 429.maddesi).
Eş söyleyişle; mahkemenin yeni bir bilgi, belge ve delile dayanarak veya bozmadan esinlenip gerekçesini değiştirerek veya daha önce üzerinde durmadığı bir hususu bozmada işaret olunan şekilde değerlendirerek, dolayısıyla da ilk kararının gerekçesinde dayandığı hukuki olguyu değiştirerek karar vermiş olması halinde, direnme kararının varlığından söz edilemez.
Somut olayda ise; mahkemece, bozma öncesi kararda taraflar arasındaki sözleşmenin belirsiz süreli iş sözleşmesi olduğu, belirsiz süreli iş sözleşmesinde cezai şart konulamayacağı gibi sadece işveren lehine kararlaştırılan cezai şartın da geçersiz olduğundan bahisle davanın reddine karar vermiş iken bozma sonrası kararında bu kez davalı işçinin 48 gün gibi kısa bir süre ile yurt dışında eğitim aldığı, davacı işverenin kısa süreli eğitim nedeniyle davalı işçiden cezai şart talep edemeyeceği gerekçesiyle direnme kararı vermiştir.
Mahkemenin direnme olarak adlandırdığı bu karar gerçekte direnme olmayıp, davanın reddine ilişkin gerekçenin değiştirilmesi olarak değerlendirilmiştir. Dolayısıyla mahkemenin direnmeye konu hükmü, yeni hüküm niteliğindedir. Yeni hükme yönelik temyiz itirazlarının inceleme merci ise Hukuk Genel Kurulu değil Özel Daire’dir.
Hal böyle olunca; kurulan bu yeni hükmün temyizen incelenmesi görevi, Hukuk Genel Kurulu’na değil, Özel Daireye aittir.
Bu nedenle, yeni hükme yönelik temyiz itirazlarının incelenmesi için dosya Özel Daireye gönderilmelidir.
S O N U Ç: Yukarıda gösterilen nedenlerle davacı işveren vekilinin yeni hükme yönelik temyiz itirazlarının incelenmesi için dosyanın 9. HUKUK DAİRESİNE GÖNDERİLMESİNE, karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 18.01.2017 gününde oybirliğiyle karar verildi.