16. Hukuk Dairesi 2013/4185 E. , 2013/4291 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
DAVA TÜRÜ : TESCİL
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay"ca incelenmesi istenilmekle; temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu, GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
Kadastro sırasında Aşık Köyü çalışma alanında bulunan temyize konu taşınmaz taşlık vasfıyla,17900,63 metrekare yüzölçümüyle tespit harici bırakılmıştır. Davacı, irsen intikal ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayanarak taşınmazın adına tapuya tesciline karar verilmesi istemiyle dava açmıştır. Mahkemece yapılan yargılama sonunda davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı vekili ve Hazine vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Mahkemece; çekişmeli taşınmaz üzerinde davacı yararına zilyetlikle edinme koşullarının oluşmadığı, taşınmazın ekonomik değerinin bulunmadığı gerekçesiyle yazılı şekilde hüküm kurulmuş ise de, yapılan araştırma, inceleme ve uygulama hüküm için yeterli bulunmamaktadır. Mahallinde yapılan keşifte dinlenen yerel bilirkişi ve davacı tanıkları dava konusu taşınmazın davacının babasından kaldığını beyan etmişlerdir. Dosya kapsamı ile dava dilekçesindeki bilgilere göre, davacının babasının ölü olduğu anlaşıldığına göre, murisin terekesi TMK"nun 701 ve 702. maddeleri gereğince elbirliği mülkiyet hükümlerine tabidir. Elbirliği mülkiyetine tabi taşınmazlar üzerinde mirasçıların belirlenmiş payları olmayıp, herbirinin payı taşınmazın tamamı üzerinde söz konusudur. TMK"nun 702. maddesi gereğince tasarrufi işlemlerde oybirliği aranır. Dava da bir tasarrufi işlem olup, kural olarak üçüncü kişilere karşı tüm mirasçıların birlikte dava açmaları gerekir. Davacı dava dilekçesinde, sadece kendi adına tescil isteğinde bulunmuştur. Bu nedenle terekeye dahil bir taşınmaz için bir veya bir kaç mirasçının tek başına üçüncü kişilere karşı dava açma sıfat ve hukuki ehliyeti bulunmamaktadır. Öyle ise, yeniden yapılacak keşifte dinlenecek yerel bilirkişi ve tanık beyanlarına göre, murisinden gelen taşınmazın mirasçıları arasında ve tüm mirasçıların katılımıyla paylaşılıp paylaşılmadığının, paylaşım, satış, bağış yoluyla davacıya geçip geçmediğinin araştırılması, şayet, murisin terekesi mirasçıları arasında ve tüm mirasçıların katılımıyla paylaşıma tabi tutulmamış, taşınmaz paylaşım, satış veya bağış yoluyla davacıya intikal etmemiş ise, davacının terekeye dahil taşınmaz için tek başına üçüncü kişilere karşı dava açma sıfat ve ehliyeti bulunmadığından davacıya, diğer mirasçıların davaya müdahalesini sağlaması veya davaya muvafakatlerini alması ya da terekeye temsilci atanması hususunda süre verilmeli, bu şekilde taraf teşkili sağlanamazsa davacı, tek başına kendi adına tescil isteğinde bulunduğundan, TMK"nun 702. maddesi gereğince davanın reddine karar verilmesi gerekmektedir. Bu husus aktif dava açma ehliyetine (dava şartına) ve kamu düzenine ilişkin olup, mahkemece kendiliğinden göz önünde tutulur. Ayrıca dosya kapsamından imar-ihyanın ne şekilde yapıldığı, hangi tarihte tarım arazisine dönüştürüldüğü anlaşılamamıştır. Bir yerin niteliğini en iyi belirleme yöntemi hava fotoğrafı uygulamasıdır. Dava tarihi 2009 olduğuna göre, bu tarihten geriye doğru en az 20-30 yıl öncesine ait (1979-1989 yılları arası) iki ayrı zamanda çekilmiş yüksek çözünürlüklü hava fotoğraflarının Harita Genel Komutanlığı"ndan, aynı tarihler arasında düzenlenen fotoplan, fotometrik ve fotogrametrik paftaların ise, İl Kadastro Müdürlüğü"nden getirtilerek dosya arasına konulması, yeniden yapılacak keşifte uzman bilirkişi, Jeodezi ve Fotogrametri Mühendisi, daha önce götürülmeyen 3 kişilik ziraat bilirkişi kurulu, teknik ve yerel bilirkişi ile tanıklar aracılığıyla uygulanması, hava fotoğraflarının çekildikleri, Kadastro Müdürlüğünden gelen paftaların ise, düzenlendikleri (1979-1989) tarihlere göre dava konusu taşınmaz bölümlerinin kültür arazisi niteliğinde bulunup bulunmadığı, imar-ihyasının tamamlanıp-tamamlanmadığı veya hangi nitelikte bulunduğu konusunda uzman bilirkişilerden, tarafların ve Yargıtay’ın denetimine açık gerekçeli rapor alınması, yerel bilirkişi ve tanıkların HMK"nun 243, 244, 259 ve 290/2. maddeleri gereğince, keşif yerine davetiyeyle çağırılmaları, uyuşmazlığın taşınmaza ilişkin bulunması nedeniyle keşif yerinde dinlenilmeleri, davalının hangi tarihte taşınmazın imar-ihyasına başladığı, ne şekilde sürdürüldüğü ve hangi tarihte tamamlandığı konularında yerel bilirkişi ve tanıkların bilgilerine başvurulması, imar ve ihyanın tamamlandığı tarihten dava tarihine kadar 20 yıllık kazanma süresinin dolup dolmadığının hesaplanması, ziraatçi bilirkişiler aracılığıyla taşınmaz ve çevresinin toprak yapısı incelenerek gerekçeli, denetime açık, karşılaştırmalı rapor istenmesi, yerel bilirkişi ve tanık beyanları arasında çelişki bulunduğu takdirde HMK"nun 261. maddesi uyarınca yüzleştirilmek suretiyle aykırılığın giderilmesi, HMK"nun 290/2. maddesi uyarınca birlikte keşfe götürülecek bir fotoğrafçı aracılığıyla taşınmaz ve çevresinin yakın plan ve panoramik fotoğrafları çektirilip mahkemece onaylandıktan sonra dosya arasına konulması, ondan sonra tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekir. Mahkemece eksik inceleme ile yazılı olduğu şekilde karar verilmesi isabetsiz olup, davacı vekili ve davalı Hazine vekilinin temyiz itirazları açıklanan nedenlerle yerinde görüldüğünden kabulüyle hükmün BOZULMASINA, peşin alınan temyiz karar harcının talep halinde temyiz davacıya iadesine, 25.04.2013 gününde oybirliği ile karar verildi.