8. Hukuk Dairesi 2018/13616 E. , 2019/11787 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi
DAVA TÜRÜ : Evlat Edinme
İLK DERECE
MAHKEMESİ : İzmir 10. Aile Mahkemesi
Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda İzmir 10. Aile Mahkemesinin 11/01/2018 tarihli ve 2017/669 Esas, 2018/2 Karar sayılı kararıyla davanın kabulüne karar verilmiş, Mahkeme hükmüne karşı davacı ile davalı idare vekili tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesince istinaf başvurusunun esastan reddine şeklinde hüküm kurulmuş olup, bu kez davacı tarafından Bölge Adliye Mahkemesi kararının temyizi üzerine Dairece dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Dava dilekçesinde, 31.03.2016 tarihinde geçici bakım sözleşmesi ile davacı ... ile eşi ... tarafından teslim alınan 04.03.2016 doğumlu küçük ..."in davacı ... ile birlikte dava açılmadan önce vefat eden eşi ..."ın evlat edinmesine karar verilmesi istenmiş; Mahkemece, küçük Su"nun davacı ... tarafından evlat edinilmesine, davacı ..."nın eşi ... yönünden ise davanın aktif husumetten ve dava şartı yokluğundan reddine karar verilmiştir.
İlk Derece Mahkemesince verilen karar, davacı ile davalı kurum vekili tarafından istinaf edilmiş, Bölge Adliye Mahkemesince istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi üzerine davacı tarafından istinaf isteminin esastan red kararı temyiz edilmiştir.
Dava, 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu"nun 305 ve devamı maddeleri kapsamında küçüğün evlat edinilmesi istemine ilişkindir.
1. Evlat edinme davalarında taraf yani davacı ve davalı sıfatları kavramı üzerinde durulmasında yarar bulunmaktadır.
Sıfat, dava konusu sübjektif hak (dava hakkı) ile taraflar arasındaki ilişkidir. Taraf ehliyeti, dava ehliyeti ve davayı takip yetkisi, davanın taraflarının kişilikleriyle ilgili olduğu hâlde, taraf sıfatı dava konusu sübjektif hakka ilişkindir. Dava dilekçesinde davacı ve davalı olarak gösterilen (nitelendirilen) kişiler, şeklen (biçimsel açıdan) o davanın taraflarıdır. Ancak mahkemenin taraflar arasında dava konusu hakkın esası hakkında bir karar verebilmesi için, bu kişilerin o davada gerçekten davacı ve davalı sıfatına sahip olmaları gerekir. Bir davada taraf olarak gösterilen kişiler, taraf ve dava ehliyetine ve davayı takip yetkisine sahip olsalar dahi, bu kişilerden birinin o davada gerçekten davacı veya davalı olmak sıfatı yoksa dava konusu hakkın esasına ilişkin bir karar verilemez. Dava sıfat yokluğundan reddedilir.
Hemen belirtmek gerekir ki, usul kanununda “husumet” olarak ifade edilen hukuki bir terim de bulunmamaktadır. Bir subjektif hakkı dava etme yetkisi (dava hakkı) kural olarak o hakkın sahibine aittir. Bu nedenle, o hakka ilişkin bir davada davacı olma sıfatı da o hakkın sahibine aittir. Meselâ, bir alacak davasında davacı olma sıfatı o alacağın alacaklısına aittir. Alacak davası, o alacağın alacaklısından başka bir (üçüncü) kişi tarafından açılırsa, dava, davacı sıfatına sahip olmadığından (sıfat yokluğundan) dolayı reddedilir (Kuru, Baki/Arslan, Ramazan/Yılmaz, Ejder: Medeni Usul Hukuku, 22. Baskı, Ankara 2011, s. 234; Yılmaz, Ejder; Hukuk Muhakemeleri Kanunu Şerhi, Ankara 2012, s. 530).
Bir subjektif hak kendisinden davalı olarak istenebilecek olan kişi, o hakka uymakla yükümlü (borçlu) olan kişidir (davalı sıfatı). Mesela, bir alacak davasında davalı olma sıfatı o alacağın borçlusuna aittir. Alacak davası, o alacağın borçlusundan başka bir (üçüncü) kişiye karşı açılırsa, davalının davalı (borçlu) sıfatına sahip olmadığından (sıfat yokluğundan) dolayı reddedilir.
Yukarıdaki açıklamalardan anlaşılacağı üzere, bir subjektif hakkın sahibinin ve o hakka uymakla yükümlü olan kişinin kimler olduğu (yani bir davada, davacı ve davalı sıfatının kimlere ait olduğu) tamamen maddî hukuka göre belirlenir. Bu nedenle, bir kişinin belli bir davada gerçekten davacı veya davalı sıfatına sahip olup olmadığı hususu, usul hukuku sorunu olmayıp, dava konusu (subjektif) hakkın özüne ilişkin bir maddi hukuk sorunudur.
Evlat edinme davalarında davacı sıfatı tek başına evlat edinmede evlat edinen, birlikte evlat edinmede ise evlat edinen eşlere; davalı sıfatı ise evlat edinilene aittir. Evlat edinilen küçük ise dava yasal temsilcilerine (küçük anne-babasının velayeti altında ise anne ve babaya, eğer küçüğe vasi atanmış ise vasiye), ergin kısıtlı ise vasisine dava yöneltilmelidir. Dolayısı ile davalı gösterilen ..."nün (Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler İl Müdürlüğü) davada davalı sıfatı bulunmadığından pasif husumet yokluğu nedeniyle hakkındaki davanın reddi gerektiğinin düşünülmemesi,
2. 4721 sayılı TMK"nin 463. maddesi gereği vesayet altındaki bir kişinin evlat edinilmesi için bu konuda vesayet makamının izninden sonra denetim makamının da izni gereklidir.
Dosya içerisindeki bilgi ve belgelerden evlat edinilecek küçük 04.03.2016 tarihinde evlilik dışı doğum olarak doğmuş olup, anne İzmir 12. Aile Mahkemesinin 30.12.2016 tarihli ve 2016/602-965 sayılı kararı ile anne ..."in küçük üzerindeki velayet hakkının kaldırılmasına ve çocuğun evlat edinilmesi esnasında rızasının aranmamasına karar verildiği, İzmir 9. Sulh Hukuk Mahkemesinin 04.08.2017 tarihli ve 2017/834-814 sayılı kararı ile küçük ..."e, ..."ın vasi atanmasına karar verildiği, dosya içerisindeki fotokopi suretine göre vesayet makamının 08.08.2017 tarihli ek kararı ile küçüğün evlatlık verilebilmesi için vasiye izin ve yetki verilmesine karar verildiği, iş bu kararın aslı veya onaylı sureti getirtilerek denetlenmediği gibi denetim makamının küçüğün evlat edinilmesine dair izin verilmesi kararı olup olmadığı ve evlat edinmede babanın rızasının olup olmadığı araştırılmadan yazılı şekilde karar verilmesi,
3. 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu"nun 316.maddesine göre evlât edinmeye, ancak esaslı sayılan her türlü durum ve koşulların kapsamlı biçimde araştırılmasından, evlât edinen ile edinilenin dinlenmelerinden ve gerektiğinde uzmanların görüşünün alınmasından sonra karar verileceği, araştırmada özellikle evlât edinen ile edinilenin kişiliği ve sağlığı, karşılıklı ilişkileri, ekonomik durumları, evlât edinenin eğitme yeteneği, evlât edinmeye yönelten sebepler ve aile ilişkileri ile bakım ilişkilerindeki gelişmelerin açıklığa kavuşturulması gerektiği hüküm altına alınmıştır.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu"nun 266.maddesi gereği ise Mahkeme, çözümü hukuk dışında, özel veya teknik bilgiyi gerektiren hâllerde, taraflardan birinin talebi üzerine yahut kendiliğinden, bilirkişinin oy ve görüşünün alınmasına karar verir.
Aynı Kanunun 272. maddesi düzenlemesine göre; hâkimler hakkındaki yasaklılık ve ret sebepleriyle ilgili kurallar, bilirkişiler bakımından da uygulanacaktır. Bu atıf sebebiyle Kanunun 34.maddesinin (f) bendi gereği iki taraftan birinin vekili, vasisi, kayyımı veya yasal danışmanı sıfatıyla hareket ettiği davada rapor sunamaz; talep olmasa bile çekinmek zorundadır.
Küçüğün evlat edinilmesine dair sosyal inceleme raporlarının çocuğun yasal temsilcisi olan vasi ... tarafından hazırlandığı, küçüğün yasal temsilcisi olarak davalı sıfatı ile dosyanın tarafı olan vasisinin yasaklılık durumu dikkate alınmadan sunduğu raporların hükme esas alınması,
Doğru görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda gösterilen nedenlerle yazılı temyiz itirazları yerinde görüldüğünden kabulü ile İzmir Bölge Adliye Mahkemesi (2.) Hukuk Dairesinin 12.06.2018 tarihli ve 2018/1643 Esas, 2018/1441 Karar sayılı istinaf isteminin esastan reddine dair kararının KALDIRILMASINA, İlk Derece Mahkemesi hükmünün 6100 sayılı HMK"nin 371. maddesi uyarınca BOZULMASINA, HMK"nin 373/1.maddesi gereği kararın bir örneğinin İzmir Bölge Adliye Mahkemesi (2.) Hukuk Dairesine, dosyanın ise ilk derece mahkemesi İzmir 10. Aile Mahkemesine gönderilmesine, peşin harcın istek halinde temyiz edene iadesine, 26.12.2019 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.