Esas No: 2019/12431
Karar No: 2022/3119
Karar Tarihi: 20.04.2022
Yargıtay 12. Ceza Dairesi 2019/12431 Esas 2022/3119 Karar Sayılı İlamı
12. Ceza Dairesi 2019/12431 E. , 2022/3119 K."İçtihat Metni"
Mahkemesi :Asliye Ceza Mahkemesi
Suçlar : Tehdit, hakaret, görüntü veya seslerin ifşa edilmesi suretiyle özel hayatın gizliliğini ihlal
Hükümler : 1- Sanığın, katılanlara yönelik tehdit suçundan TCK’nın 106/1-2, 43/1, 62/1, 52/2. maddeleri gereğince mahkumiyet
2- Sanığın, katılan ...’ye yönelik hakaret suçundan CMK’nın 223/2-a maddesi gereğince beraat
3- Sanığın, katılan ...’ye yönelik görüntü veya seslerin ifşa edilmesi suretiyle özel hayatın gizliliğini ihlal suçundan TCK’nın 134/2, 62/1, 50/1-a, 52/2-4. maddeleri gereğince mahkumiyet
Tehdit ve görüntü veya seslerin ifşa edilmesi suretiyle özel hayatın gizliliğini ihlal suçlarından sanığın mahkumiyetine ilişkin hükümler, sanık tarafından, hakaret suçundan sanığın beraatine ilişkin hüküm, katılan ... vekili tarafından temyiz edilmekle, dosya incelenerek gereği düşünüldü:
A) Sanık hakkında tehdit suçundan kurulan mahkumiyet hükmüne yönelik sanığın temyiz isteminin incelenmesinde;
Anayasa Mahkemesinin 07.10.2009 gün ve 27369 sayılı Resmi Gazetede yayımlanıp, yayımından itibaren bir yıl sonra 07.10.2010 tarihinde yürürlüğe giren, 23.07.2009 gün ve 2006/65 Esas - 2009/114 Karar sayılı iptal hükmünün yürürlüğe girdiği tarihe kadar 5237 sayılı TCK'nın 50 ve 52. maddeleri ve 765 sayılı TCK hükümleri uyarınca doğrudan hükmedilip, başkaca hak mahrumiyeti içermeyen 2000 TL'ye kadar (2000 TL dahil) adli para cezalarına ilişkin mahkumiyet hükümleri 5320 sayılı Kanunun 8. maddesi uyarınca halen uygulanmakta olan 1412 sayılı Kanunun 305. maddesi gereğince kesin nitelikte olup, 07.10.2010 ila 6217 sayılı Kanunun yürürlüğe girdiği 14.04.2011 tarihine kadar ise mahkumiyet hükümlerinin hiçbir istisna öngörülmeksizin temyizinin mümkün olduğu, 14.04.2011 ve sonrasında ise, doğrudan hükmedilen 3000 TL’ye kadar (3000 TL dahil) adli para cezalarının 5320 sayılı Kanunun Geçici 2. maddesi uyarınca kesin nitelikte olduğu anlaşılmakla; sanık hakkında tehdit suçundan dolayı 14.04.2016 tarihinde doğrudan hükmedilen 600 TL'den ibaret mahkumiyet hükmüne yönelik suç vasfına ilişkin herhangi bir temyiz istemi de bulunmadığından, sanığın temyiz isteminin 5320 sayılı Kanunun 8. maddesi uyarınca halen uygulanmakta olan 1412 sayılı CMUK'un 317. maddesi uyarınca isteme aykırı olarak REDDİNE,
B) Sanık hakkında hakaret suçundan kurulan beraat hükmüne yönelik katılan ... vekilinin temyiz isteminin incelenmesinde;
Yapılan yargılamaya, incelenen dosya kapsamına göre, katılan ... vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine, ancak;
1- Sanık ...’in, evli olmasına rağmen kendisini bekar olarak tanıtan katılan ... ile internet ortamında tanışarak, tarafların 07.01.2014 ila 16.02.2014 tarihleri arasında telefonla görüştüğü, mesajlaştığı ve katılan ...’nin fiziksel mahremiyetine ilişkin özel görüntülerini sanığa gönderdiği; ancak, 16.02.2014 tarihinde, katılan ...’nin telefonunun borcundan dolayı kapanması ve taraflar arasındaki iletişimin sona ermesi üzerine, sanığın, katılan ...’nin akrabalarını telefonla arayarak, katılan ...’nin kendisi ile arkadaşlık yaptığını, başka erkeklerle de arkadaşlığının olduğunu, elinde buna ilişkin video görüntüsünün olduğunu söylediği, katılan ...’nin bu nedenle sanığı telefonla aradığında da sanığın katılan ...’ye; “Benimle oynadın, kimsenin umrunda değilsin, seni seven kimse yok, çocuklarının yüzüne nasıl bakacaksın, eşin seni hala boşamadı mı” biçiminde sözler söylediği, böylece sanığın, katılan ...’nin onur, şeref ve saygınlığını rendice edecek şekilde isnatlarda bulunarak, katılan ...’ye hakaret ettiği iddialarına konu olayda;
Katılan ...’nin akrabalarından olan diğer katılan ...’in 17.06.2015 tarihli duruşmada alınan; “…Sanık beni telefonla aradığında teyzemle ilgili olarak ‘Ahlaksız bir kadındır, benim paramı yedi, benden para aldı, başka erkeklerle harcadı… başka erkeklerle çıplak görüntüleri var, ben bunları 5000 TL karşılığında aldım’ şeklinde beyanda bulundu…” ve tanık ...’ın 29.09.2015 tarihli duruşmada alınan; “…Sanık beni arayarak kendini tanıttı, ismini verdi… sonrasında ... görümcem olur dedim, onun hakkında konuşacağını söyledi, bana Zülfiye ile konuştuğunu, arkadaş olduğunu, bekar olduğunu kendisine söylediğini belirtti, ben de şaşırdım, o evli barklı kadın seninle ne işi olur dedim, daha sonra evli olduğunu öğrendim, onu çok seviyordum, onunla evlenecektim dedi, beni arkadaşımla aldattı dedi, ben hiçbirine inanmadım, benim elimde resimleri var dedi, tekrar inanmadım, size resimleri yollarım deyince yolla dedim…” biçimindeki beyanları karşısında, soruşturma evresinde 21.03.2014 tarihinde kolluk görevlilerince bilgisine başvurulan ve sanık ...’in telefonla kendisini arayıp, halası olan katılan ... ile ilgili olarak ağza alınmayacak sözler söylediğini ifade eden Yusuf Matur’un usulünce duruşmaya çağrılıp, tanık sıfatıyla dinlenilmesi, toplanan tüm deliller birlikte değerlendirilerek, iddia ve savunmanın doğruluk derecesi açıklığa kavuşturulduktan sonra sanığın hukuki durumunun takdir ve tayini gerekirken, sanığın suçlamayı kabul etmediğine ve katılan ...’ye söylendiği iddia olunan “Benimle oynadın, kimsenin umrunda değilsin, seni seven kimse yok, çocuklarının yüzüne nasıl bakacaksın, eşin seni hala boşamadı mı” biçiminde sözlerde hakaret unsurunun bulunmadığına dair yetersiz gerekçeye ve eksik incelemeye dayalı olarak yazılı şekilde beraat kararı verilmesi,
2- Bozma ilamına uyulduğu takdirde;
Sanığa isnat edilen hakaret suçu için TCK'nın 125/2. madde ve fıkrasının yollamasıyla aynı Kanun’un 125/1. madde ve fıkrasında öngörülen temel ceza miktarı itibariyle, 5271 sayılı CMK'nın, 17.10.2019 tarihli ve 7188 sayılı Kanunun 24. maddesi ile yeniden düzenlenmiş olan ve 251. maddesinin 1. fıkrasında yer alan “Basit Yargılama Usulü” düzenlemesine tabi olacağı; Anayasa Mahkemesinin 19.08.2020 tarihli ve 31218 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan, 25.06.2020 tarihli ve 2020/16 Esas - 2020/33 Karar sayılı iptal kararı ile kovuşturma evresine geçilmiş olan ve basit yargılama usulü uygulanabilecek dosyalar yönünden 7188 sayılı Kanunun 5. maddesinin 1-d bendinde yer alan düzenlemenin iptal edildiği anlaşıldığından; Anayasa Mahkemesinin anılan iptal kararı doğrultusunda CMK'nın 251. maddesi hükümlerinin değerlendirilmesinin gerekmesi,
Bozmayı gerektirmiş olup, katılan ... vekilinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden, hükmün bu nedenlerle 5320 sayılı Kanunun 8. maddesi uyarınca halen uygulanmakta olan 1412 sayılı CMUK'un 321. maddesi gereğince isteme uygun olarak BOZULMASINA,
C) Sanık hakkında görüntü veya seslerin ifşa edilmesi suretiyle özel hayatın gizliliğini ihlal suçundan kurulan mahkumiyet hükmüne yönelik sanığın temyiz isteminin incelenmesine gelince;
Yapılan yargılamaya, incelenen dosya kapsamına göre;
1- Sanık ... hakkında 27.04.2015 tarihli iddianame ile tehdit ve hakaret suçlarından açılan kamu davalarının yapılan yargılaması esnasında, mahkemece 17.06.2015 tarihli duruşmada sanık hakkında özel hayatın gizliliğini ihlal suçundan suç duyurusunda bulunulmasına karar verilmesinin ardından, sanığın, katılan ... ile aralarında anlaşmazlık çıktığı 2014 yılı Mart ayında, katılan ...’nin çıplak resimlerini yeğenine gönderdiği iddiasına dayalı olarak sanık hakkında 28.08.2015 tarihli iddianame ile görüntü veya seslerin ifşa edilmesi suretiyle özel hayatın gizliliğini ihlal suçundan kamu davası açıldığı ve mahkemenin 28.09.2015 tarihli kararıyla her iki dava dosyasının birleştirilmesine karar verilerek, yargılamanın 14.04.2014 tarihli 5. oturumda duruşmanın sona erdiği açıklandıktan sonra, sanığın hakaret suçundan beraatine, tehdit suçundan mahkumiyetine, özel hayatın gizliliğini ihlal suçundan suç duyurusunda bulunulmasına karar verildiği, katılan ... vekili tarafından 14.04.2016 tarihli dilekçe ile birleşen dava dosyasındaki özel hayatın gizliliğini ihlal suçundan hüküm kurulması gerekirken sehven yeniden suç duyurusunda bulunulduğu belirtilerek, bu hususun düzeltilemesinin talep edilmesi üzerine, mahkemece dosyadan el çektikten sonra maddi hata yapıldığının fark edildiğine dair kabulle taraflara duruşma tarihi bildirilmeksizin re'sen 18.04.2016 tarihinde 6. oturumun açılmasına karar verilip, tarafların yokluğunda, sanığın hakaret suçundan beraatine, tehdit ve görüntü veya seslerin ifşa edilmesi suretiyle özel hayatın gizliliğini ihlal suçlarından mahkumiyetine ilişkin hükümler kurulduğu anlaşılmakla,
Asıl dava dosyasındaki tehdit ve hakaret suçlarından ayrı ayrı hüküm kurmasına rağmen birleşen dava dosyasındaki görüntü veya seslerin ifşa edilmesi suretiyle özel hayatın gizliliğini ihlal suçundan hüküm kurmayı unutup, anılan suçla ilgili olarak sehven suç duyurusunda bulunan mahkemece, duruşma günü belirlenerek, duruşmada hazır bulunması gereken kişilerin duruşmaya çağrılması, varsa diyecekleri sorularak, CMK’nın 175 ve devamı maddeleri uyarınca yapılan yargılama sonucuna göre hüküm kurulması gerekirken, sanığın usulüne uygun şekilde duruşmaya çağrılmaması ve savunmasının alınmaması suretiyle savunma hakkı kısıtlanarak, CMK'nın 191, 193 ve 234. maddelerine aykırı şekilde görüntü veya seslerin ifşa edilmesi suretiyle özel hayatın gizliliğini ihlal suçundan mahkumiyet hükmü kurulması,
2- Altıntaş Asliye Ceza Mahkemesi tarafından 18.01.2016 tarihinde sorgusu yapılan sanığa, talimat evrakı olarak eklenen asıl dava dosyasındaki tehdit ve hakaret suçlarına ilişkin 27.04.2015 tarihli iddianame ile 28.09.2015 tarihli birleştirme kararının okunması ile yetinildiği gözetilmeden, birleşen dava dosyasındaki görüntü veya seslerin ifşa edilmesi suretiyle özel hayatın gizliliğini ihlal suçuna ilişkin 28.08.2015 tarihli iddianame okunmaksızın, CMK'nın CMK'nın 191 ve 147. maddeleri gereğince usulünce sorgusu yapılmayan sanık hakkında, yargılamaya devamla yazılı şekilde mahkumiyet hükmü kurulması suretiyle savunma hakkının ihlal edilmesi,
3- 5560 sayılı Kanunun 24. maddesi ile değişik CMK'nın 253/1-a maddesi gereğince uzlaşma kapsamında olan özel hayatın gizliliğini ihlal suçundan dolayı soruşturma evresinde CMK'nın 253. maddesi uyarınca sanıkla şikayetçi Zülfiye arasında uzlaştırma işlemleri gerçekleştirilmeden dava açıldığı, kovuşturma evresinde de aynı Kanunun 254. maddesi uyarınca bu eksikliğin giderilmediği anlaşılmakla, mahkemece CMK'nın uzlaşma başlıklı 253 ve 254. madde hükümleri uygulanmak suretiyle sonucuna göre sanığın hukuki durumunun belirlenmesi gerekirken, uzlaştırma işlemleri tamamlanmadan yargılamaya devamla yazılı şekilde hüküm kurulması,
Kanuna aykırı olup, sanığın temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden, sair yönleri incelenmeksizin hükmün bu nedenlerle 5320 sayılı Kanun’un 8. maddesi uyarınca halen uygulanmakta olan 1412 sayılı CMUK'un 321. maddesi gereğince isteme aykırı olarak BOZULMASINA, 20.04.2022 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.