17. Hukuk Dairesi 2014/2452 E. , 2014/2651 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : İstanbul Anadolu 13. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ : 24/10/2013
NUMARASI : 2013/332-2013/428
Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne dair verilen hükmün süresi içinde davalı tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:
-K A R A R-
Davacı vekili, müvekkiline trafik sigortalı, davalıya ait aracın 3.kişiye ait araca çarparak hasarlandığını, davalı sigortalının olayda %100 kusurlu ve 1.23 promil alkollü olduğunu, olayın münhasıran alkolün etkisi altında meydana geldiğini, zarar gören araç için hak sahibine 3.806 TL ödeme yapıldığını belirterek bu meblağın 18.10.2011 tarihinden işleyecek avans faizi ile davalıdan tahsilini talep etmiştir.
Davalı bilirkişi raporunu kabul etmediğini, kusur konusunda uzman olmadıklarını belirterek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece davanın kabulü ile 3.806 TL"nın 11.12.2011 temerrüt tarihinden işleyecek avans faizi ile davalıdan tahsiline karar verilmiş; hüküm, davalı tarafından temyiz edilmiştir.
1-Dosya içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde, dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına, davanın taraflar arasında düzenlenen Z...sözleşmesine dayanması nedeniyle avans faizine karar verilmesinde isabetsizlik olmamasına, hükmün gerekçesine kaza saatinin 20.41 yerine 24.00 olarak yazılmasının maddi hatadan kaynaklanmasına göre davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.
2-Dava, Z... sözleşmesine dayanılarak sigorta şirketi tarafından, davalı sigortalı aleyhine açılan rücuen tazminat istemine ilişkindir. 6100 Sayılı HMK"nın 266.maddesi gereğince "mahkeme, çözümü hukuk dışında özel veya teknik bilgiyi gerektiren hallerde, taraflardan birinin talebi üzerine yahut kendiliğinden, bilirkişinin oy ve görüşünün alınmasına karar verir".
2918 sayılı KTK"nun 48. maddesinde; alkollü içki alması nedeniyle güvenli sürme yeteneklerini kaybetmiş kişilerin karayolunda araç sürmelerinin yasak olduğu ifade edilmiştir.
Karayolları Trafik Yönetmeliğinin "Uyuşturucu ve Keyif Verici Maddeler ile İçkilerin Etkisinde Araç Sürme Yasağı" başlıklı 97/1. maddesinde; alkollü içki almış olması nedeniyle güvenli sürme yeteneğini kaybetmiş kişilerin karayolunda araç sürmelerinin yasak olduğu açıklandıktan sonra, bu konu ile ilgili olan "b-2" bendinde; alkollü içki almış olarak araç kullandığı tesbit edilen diğer araç sürücülerinden kandaki alkol miktarı 0.50 promil üstünde olanların araç kullanamayacakları belirtilmiştir.
Öte yandan, Zorunlu Mali Sorumluluk Sorumluluk Genel Şartlarının B.4.d maddesinde; tazminatı gerektirin olay işletenin veya eylemlerinden sorumlu olduğu kişilerin veya motorlu aracın hatır için karşılıksız olarak kendilerine verilen kişilerin uyuşturucu veya keyif verici maddeler almış olarak aracı sevk ve idare etmeleri esnasında meydana gelmiş veya olay yukarıda sayılan kişilerin alkollü içki almış olmaları nedeniyle aracı güvenli sürme yeteneklerini kaybetmiş bulunmalarından ileri geliyorsa sigortacının sigorta ettirene rücu hakkı olduğu açıklanmıştır.
Bununla birlikte, Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartlarının B.4.d maddesinin dayanağını teşkil eden KTK"nun 48. maddesinin yasaklamayı düzenleyen ilk fıkrasında, alkollü içki almış olması nedeniyle güvenli araç sürme yeteneklerini kaybetmiş kişilerin karayolunda araç sürmeleri yasaklanmış olup, aynı maddenin 2. fıkrasındaki yönetmelik düzenlenmesine olanak tanıyan hükümde, yasaklama yetkisi yönetmeliğe bırakılmış olmadığından, Karayolları Trafik Yönetmeliğinin 97. maddesinde, yukarıda anılan yasa hükmü tekrarlandıktan ve mütakip, uyuşturucu veya keyif verici maddeler ile alkollü içkilerin oranlarının ne şekilde saptanacağı belirlendikten sonra, yasada yer alan hükmü dikkate almadan salt 0.50 promilin üstünde alınan alkol miktarına göre araç kullanma yasağı getirilmesinin yasal dayanağı bulunmadığından geçersiz bulunmaktadır. Geçersiz yönetmelik hükümlerinin yasaya aykırı bir şekilde genel şart olarak kabülü de mümkün değildir.
O halde, hasarın teminat dışı kalabilmesi için kazanın meydana geliş şekli itibariyle sürücünün salt (münhasıran) alkolün etkisi altında kaza yapmış olması gerekmektedir. Diğer bir anlatımla, sürücünün alkollü olması tek başına hasarın teminat dışı kalmasını gerektirmez. Üstelik, böyle bir durumda hasarın teminat dışı kaldığının ispat yükü TTK"nun 1281. maddesi hükmü gereğince sigortacıya düşmektedir.
Yargıtay"ın yerleşik uygulamalarında; sürücünün aldığı alkolün oranının doğrudan doğruya sonuca etkisi bulunmadığından, mahkemece nöroloji uzmanı, hukukçu ve trafik konusunda uzman bilirkişilerden oluşan bilirkişi kurulu aracılığıyla olayın salt alkolün etkisiyle gerçekleşip gerçekleşmediğinin, alkol dışında başka unsurlarında olayın meydana gelmesinde rol oynayıp oynamadığının saptanması, sonuçta olayın tek başına alkolün etkisiyle meydana geldiğinin belirlenmesi durumunda, oluşan hasarın poliçe teminatı dışında kalacağından davanın kabulüne aksi halinde reddine karar verilmesi gerekeceği ilkesi benimsenmektedir. (YHGK 23.10.2002 gün ve 2002/11-768-840; YHGK 7.4.2004 gün ve 2004/11-257-212; YHGK 2.3.2005 gün ve 2005/11-81-18; YHGK 14.12.2005 gün 2005/11-624-713 sayılı ilamları)
Somut olayda, davalı araç sürücüsü 1.23 promil alkollü olarak araç kullanırken kaza tutanağına göre karşı şeride tecavüz ederek, orada seyreden 0.57 promil alkollü dava dışı sürücü yönetimindeki araca çarpmıştır.
Ancak yukarıda açıklanan ilkelere göre, sürücünün alkollü olması yalnız başına hasarın teminat dışında kalmasını gerektirmez. Oluşan hasarın salt alkolün etkisi altında oluşup oluşmadığının, davalının olaydaki kusur durumunun ve zarar gören araçtaki gerçek zarar miktarının konusunda uzman bilirkişilerce tespit edilmesi gerekir.
Mahkemece, sigorta uzmanı ve nörolog bilirkişiden rapor aldırılmıştır. Bu bilirkişiler kazanın meydana gelmesinde tarafların kusur durumunun ve 3.kişiye ait zarar gören araçta oluşan gerçek zarar miktarının tespiti konusunda uzman değildirler.
Bu durumda mahkemece, önceki bilirkişi kuruluna, İTÜ veya Karayolları Genel Müdürlüğü fen heyetinden seçilecek kusur ve hasar konularında uzman bir bilirkişinin de katılımının sağlanarak teşekkül ettirilen bilirkişi kurulundan olayın oluş şekli, gün durumu, hava durumu, zarar gören araç sürücüsünün konumu kaza tespit tutanağı ve dosyadaki tüm deliller birlikte değerlendirilerek kazaya karışan sürücülerin kusur durumları, hasarlanan araçta oluşan gerçek zarar miktarı ve kazanın münhasıran alkolün etkisi altında gerçekleşip gerçekleşmediğinin, başka unsurlarında etkili olup olmadığının tespiti hususlarında ayrıntılı, gerekçeli, önceki bilirkişi raporununda irdelendiği denetime elverişli bir rapor alınarak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken yazılı olduğu biçimde eksik inceleme ile hüküm kurulması doğru görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda 1 nolu bentte açıklanan nedenlerle davalının sair temyiz itirazlarının reddine, 2 nolu bentte açıklanan nedenlerle davalı M.. Ş.."nın temyiz itirazının kabulü ile hükmün davalı yararına BOZULMASINA ve peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davalıya geri verilmesine 27.2.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.