23. Ceza Dairesi 2015/1414 E. , 2015/631 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Ağır Ceza Mahkemesi
SUÇ : Dolandırıcılık
HÜKÜM : Beraat
Dosya incelenerek gereği düşünüldü:
Dolandırıcılık suçunun oluşabilmesi için; failin bir kimseyi, kandırabilecek nitelikte hileli davranışlarla hataya düşürüp, onun veya başkasının zararına, kendisine veya başkasına yarar sağlaması gerekmektedir. Hile nitelikli bir yalandır. Fail tarafından yapılan hileli davranış belli oranda ağır, yoğun ve ustaca olmalı, sergileniş açısından mağdurun inceleme olanağını ortadan kaldıracak nitelikte bir takım hareketler olmalıdır.
5237 sayılı TCK"nın 158/1-i bendinde, serbest meslek sahibi kişiler tarafından mesleklerinden dolayı kendilerine duyulan güvenin kötüye kullanılması suretiyle işlenmesi hali nitelikli dolandırıcılık olarak kabul edilmiştir.
193 sayılı Gelir Vergisi Kanunu’nun 65/2 maddesinde serbest meslek faaliyeti “sermayeden ziyade şahsi mesaiye ilmi veya mesleki bilgiye veya ihtisasa dayanan ve ticari mahiyette olmayan işlerin işverene tabi olmaksızın şahsi sorumluluk altında kendi nam ve hesabına yapılmasıdır” şeklinde tanımlanmış, aynı Kanun"un 66. maddesi ise “serbest meslek faaliyetini mutat meslek halinde ifa edenler serbest meslek erbabıdır” denilmiştir. Anılan Kanun"un 37. maddesinin 4. bendinde ise, “gayrimenkullerin alım, satım ve inşa işleriyle uğraşanların bu işlerinden doğan kazançların bu kanunun uygulanmasında ticari kazanç sayılacağı” belirtilmiştir. Kanunda kendi nam ve hesabına mesleğin gerektirdiği etik kurallara uygun olarak çalışması gereken kişilerin toplumda kendilerine duyulan güveni kötüye kullanmak suretiyle dolandırıcılık suçunu işlemeleri hali nitelikli dolandırıcılık olarak düzenlenmiş ise de, bu bendin uygulanabilmesi için failin serbest meslek mensubu olması ve dolandırıcılık suçunu da mesleği gereği kendisine duyulan güveni kötüye kullanmak suretiyle işlemesi gerekir.
Bu açıklamalar çerçevesinde somut olay değerlendirildiğinde ; hükümden önce ölen sanık ..."nın "Söz Bir Emlak" isimli komisyoncu dükkanını işlettiği; katılanlardan ... ve ... ile 19/12/2006 tarihinde, katılan ... ile ise 03/11/2007 tarihinde yaptıkları "Emlak Alım-Satım ve Komisyon Anlaşması" ile, mağdur ..."a ait olan ... İlçesi... Mahallesi... Sokak Ada 5186 Parsel no 15/16 sayılı yerde kayıtlı bulunan taşınmazı, ..."ın bilgisi, vekaleti ve muvafakatı bulunmadığı halde, bilgisi varmış izlenimi oluşturarak, söz konusu yeri katılanlara sattığı, bu satış karşılığında katılanlar ... ve ..."dan 48.000 YTL, katılan ..."den ise toplam 9.000 YTL"yi, olay tarihleri itibariyle aldığı, katılanların yapılan satış sonucunda tapu dairesinden söz konusu taşınmazın devrini istediklerinde ise, katılanları her seferinde oyalayarak bu işlemi gerçekleştirmedikleri ve kızı sanık ..."ca imzalanan senetler verildiği iddia edilen olayda, katılanların tüm aşamalarda asıl alışverişi ölen sanık ... ile yaptıklarını, ... ile muhatap olmadıklarını açıkça belirtmeleri, haksız menfaati sağlayan ve katılanları gerçekte kendisine ait olmayıp ..."a ait arsayı devredeceği vaadiyle kandırıp paraları alan kişinin sanıklardan ölen ... olması, sanık ..."in dolandırıcılık eylemine iştirak etmediği yönündeki savunmanın aksini kanıtlayacak delil olmaması, sanığın bu ticari ilişki sürecinde katılanlara yönelik herhangi bir hileli davranışta bulunarak katılanları aldattığına veya haksız menfaat temin etmeye yönelik davranış sergilediğine dair delillerin veya buna ilişkin bir iddianın da sözkonusu olmadığının anlaşılması karşısında; sanığın beraatine yönelik kabulde bir isabetsizlik görülmemiştir
Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre, katılanlar vekilinin yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddiyle hükmün ONANMASINA, 15/04/2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.