12. Ceza Dairesi 2021/3678 E. , 2021/6064 K.
"İçtihat Metni"Mahkemesi :Asliye Ceza Mahkemesi
Alkol veya uyuşturucu maddenin etkisi altındayken araç kullanma suçundan sanık ..."un, 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun 179/3-2 ve 62. maddeleri gereğince 25 gün hapis cezası ile cezalandırılmasına, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 231/5. maddesi gereğince hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına dair Karşıyaka 4. Sulh Ceza Mahkemesinin 06/12/2012 tarihli ve 2011/820 esas, 2012/1184 sayılı kararının 17/01/2013 tarihinde kesinleşmesini müteakip, sanığın deneme süresi içerisinde 02/03/2017 tarihinde kasıtlı suç işlediğinin ihbar edilmesi üzerine, hükmün açıklanmasına, sanığın 5237 sayılı Kanunun 179/3-2 ve 62. maddeleri gereğince 25 gün hapis cezası ile cezalandırılmasına ilişkin Karşıyaka 8. Asliye Ceza Mahkemesinin 25/12/2020 tarihli ve 2020/514 esas, 2020/518 sayılı kararını kapsayan dosya incelendi.
1-Dosya kapsamına göre, sanık hakkındaki hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına dair kararın, sanığın doğrudan mernis adresine 7201 sayılı Tebligat Kanununun 21/2. maddesi gereğince, 09/01/2013 tarihinde tebliğ edilmek suretiyle 17/01/2013 tarihinde kesinleştirilmiş ise de, 7201 sayılı Kanunun 10/2. madde ve fıkrasının, “Bilinen en son adresin tebligata elverişli olmadığının anlaşılması veya tebligat yapılamaması hâlinde, muhatabın adres kayıt sisteminde bulunan yerleşim yeri adresi, bilinen en son adresi olarak kabul edilir ve tebligat buraya yapılır.” hükmü ile gerçek kişilere yapılacak tebligat ile ilgili olarak iki aşamalı bir yöntem benimsenmiş olduğu, öncelikle bilinen en son adres esas alınarak, anılan Kanuna göre normal tebligat çıkarılıp, çıkarılan tebligatın bilâ tebliğ iade edilmesi halinde, aynı Kanun"un 21/2. maddesi uyarınca adres kayıt sistemindeki adres bilinen en son adres olarak kabul edilerek, merci tarafından tebligata 7201 sayılı Tebligat Kanununun 23/1-8 ve Tebligat Kanununun Uygulanmasına Dair Yönetmeliğin 16/2. maddesi hükümlerine göre, “Tebligat çıkarılan adres muhatabın adres kayıt sistemindeki adresi olduğundan, tebliğ imkansızlığı durumunda, tebligatın, Tebligat Kanununun 21/2. maddesine göre bu adrese yapılması” gerektiğine dair şerh düşülerek tebliğ işlemlerinin tamamlanması gerektiği cihetle, yapılan tebliğ işleminin usulsüz olduğu ve hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına ilişkin kararın kesinleşmediği nazara alındığında;
Sanığın eylemine uyan suç için kanunda öngörülen cezanın türü ve üst sınırına göre dava zamanaşımı süresinin aynı Kanunun 66/1-e maddesi gereğince 8 yıl olacağı, zamanaşımını son olarak kesen sanığın savunmasının alındığı tarih olan 17/10/2012 tarihi ile hükmün açıklanarak mahkumiyet kararının verildiği 25/12/2020 tarihleri arasında, 8 yıllık dava zamanaşımı süresinin gerçekleşmiş olduğu gözetilmeden, dava zamanaşımının dolması nedeniyle düşme kararı verilmesi gerekirken, yazılı şekilde mahkûmiyet kararı verilmesinde,
2-Kabule göre de; dosya kapsamında bulunan adlî sicil kaydına göre, suç tarihinden önce hapis cezasına ilişkin hükümlülüğü bulunmayan sanık hakkında tayin olunan kısa süreli hapis cezalarının, 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun 50/3. maddesindeki "Daha önce hapis cezasına mahkûm edilmemiş olmak koşuluyla, mahkûm olunan otuz gün ve daha az süreli hapis cezası ile fiili işlediği tarihte onsekiz yaşını doldurmamış veya altmışbeş yaşını bitirmiş bulunanların mahkûm edildiği bir yıl veya daha az süreli hapis cezası, birinci fıkrada yazılı seçenek yaptırımlardan birine çevrilir” hükmü uyarınca aynı maddenin 1. fıkrasında yazılı seçenek yaptırımlardan birine çevrilmesi gerektiğinin gözetilmemesinde,
İsabet görülmediğinden bahisle;
5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 309. maddesi uyarınca anılan kararın bozulması lüzumu Yüksek Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğü ifadeli 01/04/2021 gün ve 94660652-105-35-3616-2021-Kyb sayılı yazılı istemlerine müsteniden ihbar ve mevcut evrak tevdi kılınmakla;
Dosya incelenerek gereği düşünüldü:
Sanık hakkındaki Karşıyaka 4. Sulh Ceza Mahkemesinin 06.12.2012 tarihli ve 2011/820 Esas, 2012/1184 Karar sayılı hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına ilişkin gıyabi kararın, 7201 sayılı Tebligat Kanununun 10. maddesi gereğince sanığın bilinen en son adresine yapılan tebliğin bila ikmal iade edilmesi halinde, sanığın mernis adresine tebliğ edilmesi gerekirken, doğrudan 7201 sayılı Kanunun 21/2. maddesi uyarınca sanığın mernis adresine tebliğ edilmesinden dolayı yapılan tebligat usulsüz olup, hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına ilişkin kararın bu nedenle usulünce kesinleşmediği, hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararının kesinleşmemesi nedeniyle CMK"nın 231/8. maddesi gereğince zamanaşımının durmayacağı ve öngörülen 5 yıllık denetim süresinin başlamayacağı, denetim süresi başlamadığı için de denetim süresi içinde kasıtlı bir suç işlendiğinin ve açıklanması geri bırakılan hükmün açıklanma koşullarının bulunduğunun kabul edilemeyeceği dikkate alındığında, denetim süresi içinde kasten yeni bir suç işlendiği gerekçesiyle hükmün açıklanmasına dair 25.12.2020 tarihli kararın hukuki değerden yoksun bulunduğu ve hukuki değerden yoksun olan mahkumiyet kararı zamanaşımını kesmeyeceğinden dava zamanaşımını kesen en son işlemin sanığın savunmasının alındığı 17.10.2012 tarihi olduğu belirlenerek yapılan incelemede:
Sanığa isnat edilen ve daha ağır bir suçu oluşturma ihtimali bulunmayan eylem, TCK"nın 179. maddesinde düzenlenen trafik güvenliğini tehlikeye sokma suçu olup olup, TCK"nın 66/1-e maddesi gereğince anılan suçun asli dava zamanaşımı süresinin 8 yıl olduğu; TCK’nın 67/4. maddesi göz önünde bulundurulduğunda kesen nedenlerin varlığı halinde süre yeniden işlemekte ise de, zamanaşımını kesen en son işlem olan sanığın savunmasının alındığı 17.10.2012 tarihinden itibaren TCK"nın 66/1-e. maddesinde öngörülen 8 yıllık zamanaşımının hükmün açıklanmasına dair Karşıyaka 8. Asliye Ceza Mahkemesinin 25/12/2020 tarihli ve 2020/514 esas, 2020/518 sayılı kararından önce gerçekleştiği anlaşılmakla;
Kanun yararına bozma talebine dayanılarak düzenlenen ihbarnamedeki bozma isteği incelenen dosya kapsamına nazaran yerinde görüldüğünden, Karşıyaka 8. Asliye Ceza Mahkemesinin 25/12/2020 tarihli ve 2020/514 esas, 2020/518 sayılı kararının 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 309. maddesi uyarınca isteme uygun olarak BOZULMASINA, aynı Kanunun 309/4-d maddesindeki “Hükümlünün cezasının kaldırılmasını gerektiriyorsa cezanın kaldırılmasına, daha hafif bir cezanın verilmesini gerektiriyorsa bu hafif cezaya Yargıtay ceza dairesi doğrudan hükmeder.” şeklindeki düzenleme gereği bozma nedenine göre uygulama yapılarak, sanık ... hakkındaki davanın gerçekleşen zamanaşımı nedeniyle TCK"nın 66/1-e ve CMK"nın 223/8. maddeleri gereğince DÜŞMESİNE, müteakip işlemlerin mahallinde buna göre yapılmasına, dosyanın mahalline gönderilmesi için Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 21.09.2021 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.