Yargıtay 16. Hukuk Dairesi 2013/3858 Esas 2013/4041 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
16. Hukuk Dairesi
Esas No: 2013/3858
Karar No: 2013/4041
Karar Tarihi: 18.04.2013

Yargıtay 16. Hukuk Dairesi 2013/3858 Esas 2013/4041 Karar Sayılı İlamı

16. Hukuk Dairesi         2013/3858 E.  ,  2013/4041 K.

    "İçtihat Metni"


    MAHKEMESİ :SULH HUKUK MAHKEMESİ
    DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL


    Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay"ca incelenmesi istenilmekle; temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu, GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
    Kadastro sırasında Evci Köyü çalışma alanında bulunan 142 ada 11 parsel sayılı 252,25 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği nedeniyle davalıların miras bırakanı İlyas Karadavut adına tespit ve tescil edilmiştir. Davacı ..., miras yoluyla gelen hakka, paylaşmaya ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayanarak dava açmıştır. Mahkemece yapılan yargılama sonunda; davanın kabulüne, çekişmeli taşınmazın tapusunun iptal edilerek davacı adına tesciline karar verilmiş; hüküm, kendi adına asaleten davalı ... adına vesayeten davalı ... tarafından temyiz edilmiştir.
    Mahkemece, davacı yararına zilyetlik koşullarının oluştuğu ve davalılardan ..."ın da davayı kabul etmiş olduğu gözetilerek davanın kabulüne karar verilmiş ise de, yapılan araştırma ve inceleme hüküm vermeye yeterli bulunmamaktadır. Çekişmeli 142 ada 11 parsel sayılı taşınmaz kadastro sırasında kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği nedeniyle davalıların miras bırakanı İlyas Karadavut adına tespit edilmiş ve tapu kaydı oluşmuştur. Davacı, dava dilekçesinde ve yargılama sırasında taşınmazın miras bırakanı İsmail"e ait olduğunu ona da dedesinden kaldığını ve paylaşım sonucu kendisine isabet ettiğini öne sürmüştür. Dava, kadastrodan önceki zilyetlik nedenine dayalı tapu iptali ve tescil davasıdır. Bu tür davalarda tespit gününe kadar kazanmayı sağlayan zilyetliğin ispatı gerekir. Ancak Mahkemece 02.11.2012 tarihinde çekişmeli taşınmaz başında icra edilen keşifte bilgi ve görgüsüne başvurulan tanık beyanları hüküm kurmaya yeterli olmayan soyut ve gerekçesiz sözlerden ibarettir. Hal böyle olunca, Mahkemece öncelikle, davacı ve davalı tarafa tanıklarını liste halinde vermeleri için usulüne uygun kesin süre ve imkan verilmeli, taraflarla akrabalığı ve husumeti bulunmayan kişiler arasında belirlenen yerel bilirkişi listesinde yer alan kişiler ile taraf tanıkları HMK"nun 240, 243 ve 259. maddeleri uyarınca davetiye ile keşif yerine çağrılarak, aynı Kanunun 259/2 ve 290/2. (HUMK. 259) maddeleri hükümleri uyarınca ve mümkün olduğunca taşınmaz başında yapılacak keşifte dinlenilmeli, bu yolla zilyetliğin başlangıç ve süresi, taşınmazın öncesinin kime ait olduğu, kimler tarafından ne şekilde kullanıldığı, uyuşmazlık konusu olan bu yerin, halen kimler tarafından zilyet ve tasarruf edildiği, taraflar arasında mirasçılık ilişkisi olup olmadığı var ise tarafların taksim yapıp yapmadıkları, taksim yapılmış ise taşınmazın kime isabet ettiği yöntemince araştırılmalı, beyanlar arasında aykırılık çıktığı takdirde aynı Kanunun 261/1. (HUMK. 265) maddesi hükmü göz önünde tutularak çelişkinin giderilmesine çalışılmalı, davalılardan ..."ın kabul beyanının çekişmeli taşınmaz iştirak halinde mülkiyet hükümlerine tabi olduğundan tek başına hukuken değer taşımayacağı düşünülmeli, bundan sonra toplanacak tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmelidir. Mahkemece bu hususlar gözetilmeden yazılı şekilde karar verilmesi isabetsiz, davalı ..."nin kendi adına asaleten ... adına vesayeten yaptığı temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde görüldüğünden kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde ilgilisine iadesine, 18.04.2013 gününde oybirliğiyle karar verildi.












    Bu web sitesi, sisteminin bir üyesidir.