Esas No: 2020/9832
Karar No: 2022/3173
Karar Tarihi: 21.04.2022
Yargıtay 12. Ceza Dairesi 2020/9832 Esas 2022/3173 Karar Sayılı İlamı
Özet:
Sanık, İstanbul'da bulunan doğal bir sit alanında, Maliye Hazinesi'ne ait kayıtlı taşınmazda araziye hafriyat döktürdü ve izinsiz fiziki müdahalede bulunduğu gerekçesiyle 2863 sayılı Kanuna aykırılık suçundan yargılandı. İddia makamının cezalandırılması yönündeki talebine karşın mahkeme, tescil kararının mahallinde mutat vasıtalarla ilan edilmediği ve sanığın suç işleme kastının bulunmadığı şeklinde bir değerlendirme yaparak sanığın beraatine karar verdi. Ancak, ceza dairesi bunun yanlış bir değerlendirme olduğunu ve sanığın suç işlediği gerekçesiyle kararın bozulması gerektiğine hükmetti.
2863 sayılı Kanun, Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanunu'dur ve taşınmaz kültür ve tabiat varlıklarının korunmasına yönelik kuralları düzenler. Kanunun 65. maddesi, korunması gerekli taşınmaz kültür ve tabiat varlıklarına ya da sit alanlarına izinsiz inşai ve fiziki müdahale etmenin suç olduğunu belirtir. 7. madde, 6498 sayılı Kanun ile getirilen değişikliği düzenleyerek, tescil kararlarının ilgililer tarafından öğrenilmesini sağlama amacını taşır.
"İçtihat Metni"
Mahkemesi :Asliye Ceza Mahkemesi
Suç : 2863 sayılı Kanuna aykırılık
Hüküm : Beraat
2863 sayılı Kanuna aykırılık suçundan sanığın beraatine ilişkin hüküm, katılan vekili tarafından temyiz edilmekle, dosya incelenerek gereği düşünüldü:
I- 2863 sayılı Kanunun 7. maddesinde 6498 sayılı Kanun ile getirilen değişikliğin amacının, korunması gerekli taşınmaz kültür ve tabiat varlığı ya da sit alanı olarak tescil kararlarının, ilgililerince öğrenilmesini sağlamak olduğu, başka bir deyişle, tek yapı ölçeğindeki kültür ve tabiat varlıkları yönünden tebliğ; sit alanları yönünden Resmi Gazete'de yayım ve internet üzerinden duyuru kurallarının, kişilerin, sahip oldukları veya kullandıkları taşınmazların durumunu bilmelerini ve ona göre hareket etmelerini sağlama amacı taşıdığı, belirtilen kuralların, 2863 sayılı Kanunun 65. maddesinde düzenlenen suçun oluşumu için şekil şartı niteliği bulunmayıp, aksi yöndeki kabulün, 6498 sayılı Kanunun amacına da ters düşeceği;
Dolayısıyla, sözü edilen değişiklik öncesinde yapılan tescil işlemleri bakımından, tek yapı ölçeğindeki kültür ve tabiat varlıkları ile korunma alanlarına ilişkin olarak, taşınmaza ait tapu kaydının beyanlar hanesinde tescil şerhi bulunup bulunmadığına; sit alanları, tabiat varlıkları ve tek yapı ölçeğinde tescil edilen taşınmazlar da dâhil olmak üzere malikleri idarece tespit edilemeyen taşınmazlara ilişkin olarak, şerhin varlığına veya tescil kararının mahallinde mutat vasıtalarla ilan edilip edilmediğine bakılması gerektiği;
Diğer yandan, taşınmaz bir varlığın korunması gerekli kültür ve tabiat varlığı olarak tescil edilmesinin ya da bir bölgenin, doğal, tarihi ve kültürel özellikleri nedeniyle sit alanı olarak belirlenmesinin, taşınmazın veya bölgenin özel bir statüye tabi tutulması gerektiği ve taşınmaz üzerinde ya da bölge içerisinde keyfi uygulamalarda bulunulamayacağı anlamına geldiği, bu bakımdan kural olarak, 6498 sayılı Kanun değişikliği sonrası tebliğ - yayım - internette duyuru; anılan değişiklik öncesi ise şerh - ilan yöntemleri ile taşınmazın ya da bölgenin tescilinden ilgililerin haberdar olmalarının sağlanacağı;
Bununla birlikte, Türk Medeni Kanununda yer alan “iyi niyet” kuralının genel bir hukuk ilkesi olarak kabul edilip, 2863 sayılı Kanunun 65. maddesinde düzenlenen suç tiplerine yönelik sübut değerlendirmesinde de dikkate alınmasının zorunlu olduğu, başka bir deyişle, 6498 sayılı Kanun değişikliği öncesinde yapılan tescil işlemleri yönünden, taşınmaza ait tapu kaydının beyanlar hanesinde şerh bulunmayıp, tescil kararı mahallinde mutat vasıtalarla ilan edilmemiş olsa dahi, failin, taşınmazın ya da bölgenin tescilinden haberdar olduğuna dair beyanının göz ardı edilemeyeceği, zira, maliki olduğu veya kullandığı taşınmazın korunması gerekli nitelik taşıdığını ya da sit özelliğiyle bölgesel bazda koruma altına alınan bir alanda bulunduğunu bilen kişinin, taşınmaz üzerinde dilediği zaman dilediği şekil ve kapsamda uygulama yapamayacağını, taşınmazın ya da bölgenin özel statüsünün mümkün kıldığı ölçüde, kamu kurumlarınca yürütülecek izin prosedürü çerçevesinde inşai ve fiziki müdahalelerde bulunabileceğini de bilmesi gerektiği, yapı ya da bölge bazında tescil kararından haberdar olduğu halde, ilgili kurumlara başvurarak, gerçekleştirmeyi düşündüğü inşai uygulamaya yönelik izin almayıp keyfi hareket eden kişinin iyi niyetinden söz edilemeyeceği, dolayısıyla, taşınmazın ya da bölgenin niteliğini bilerek izinsiz inşai ve fiziki müdahalede bulunan ya da başlangıçta bilmeyip, kamu görevlilerince düzenlenen zabıt ve tutanaklar ile durumu öğrendiği halde müdahalesine devam eden failin, hukuki koruma altına alınamayacağı;
Ayrıca, hukuka aykırı zeminde gerçekleştirilen fiiller bakımından da failin iyi niyetinden bahsetmenin mümkün bulunmadığı, başka bir deyişle, Dairemizce incelenen dosyalarda sıkça karşılaşıldığı gibi, Hazine’ye ait veya devletin hüküm ve tasarrufundaki taşınmazlar üzerinde inşai ve fiziki müdahale yapılması durumunda, tescil kararının mahallinde mutat vasıtalarla ilan edilip edilmemesinin sonuca etkili olmayacağı, zira bu halde failin, maliki olmadığı veya hukuka uygun şekilde yararlanma hakkını elde etmediği taşınmaza müdahalede bulunduğunu ve fiilinin hukuki korumadan yoksun olduğunu bildiğinin kabulü gerektiği, hukuka aykırı zeminde gerçekleştirilen inşai ve fiziki müdahaleler yönünden ilan kuralı aranmasının, hayatın olağan akışına ve mantık ilkelerine de uygun düşmediği;
Bu kapsamda somut olay değerlendirildiğinde; İstanbul III Numaralı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulunun 15/11/1995 tarih ve 7755 sayılı kararı ile tescilli 3. derece doğal sit alanında kalıp, mülkiyeti Maliye Hazinesi adına kayıtlı taşınmazda İSKİ Genel Müdürlüğü Çevre Koruma ve Kontrol Dairesi Başkanlığı Asya Bölgesi Havza Koruma Şube Müdürlüğü tarafından yapılan denetimler sonunda düzenlenen 11/04/2011 tarihli tutanak ile araziye hafriyat döktürüldüğünün tespit edildiği, tutanakta arsa sahibi olarak sanığın annesi ...’in adının yer aldığı, anılan tutanağa istinaden ... hakkında, Beykoz Cumhuriyet Başsavcılığının 01/07/2011 tarih, 2011/2111 Esas sayılı iddianamesi ile 2863 sayılı Kanuna aykırılık suçundan dava açıldığı, işbu davada tanık olarak dinlenen sanık ...’nin 10/10/2011 tarihli duruşmada alınan beyanında, sanık ...’nın suça konu eylemle bir ilgisinin bulunmadığını, hafriyatı tesviye ederek kendisinin düzelttiğini beyan ettiği, Beykoz 2. Asliye Ceza Mahkemesince yapılan yapılan yargılama sonunda sanık ...’nın beraatine hükmedilerek, karar kesinleştiğinde suç failinin tespiti hakkında ihbarda bulunulmasına karar verildiği, hükmün katılan vekilinin temyizi üzerine, Dairemizin 03/04/2014 tarih, 2013/7204 Esas ve 2014/8262 Karar sayılı ilamı ile onandığı, mahkemece yapılan ihbar üzerine sanık ... hakkında incelemeye esas davanın açıldığı, yapılan keşif sonrası dosyaya sunulan 26/03/2015 havale tarihli bilirkişi raporunda, araziye dışarıdan toprak getirilerek hafriyat döküldüğünün, iş makinesi ile tesviye yapılarak doğal sit alanında kalan taşınmazda izinsiz fiziki müdahalede bulunulduğunun ve doğal yapının bozulduğunun tespit edildiği anlaşılmakla, sanığın atılı suçtan mahkumiyetine karar verilmesi gerektiği gözetilmeksizin, bölgenin 3. derece doğal sit alanı olarak tesciline yönelik Koruma Bölge Kurulu kararının mahallinde mutat vasıtalarla ilan edilmediği ve sanığın suç işleme kastının bulunmadığı şeklindeki hatalı değerlendirme ile beraatine karar verilmesi kanuna aykırı,
II- Çevre ve Şehircilik Bakanlığı adına katılma talebinde bulunulduğu ve katılma kararı bu yöndeki dilekçeye istinaden verildiği halde, gerekçeli kararda ...’nın katılan, suç tarihinin “27/05/2014” olarak gösterilmesi,
İsabetsiz olup, katılan vekilinin temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde görüldüğünden, 5320 sayılı Kanunun 8. maddesi uyarınca halen uygulanmakta olan 1412 sayılı CMUK'un 321. maddesi gereğince, hükmün isteme aykırı olarak BOZULMASINA; 21/04/2022 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.