Abaküs Yazılım
6. Daire
Esas No: 2019/2537
Karar No: 2021/6009
Karar Tarihi: 22.04.2021

Danıştay 6. Daire 2019/2537 Esas 2021/6009 Karar Sayılı İlamı

T.C.
D A N I Ş T A Y
ALTINCI DAİRE
Esas No : 2019/2537
Karar No : 2021/6009

DAVACILAR : 1- …
2- …
VEKİLLERİ : Av. …

DAVALILAR : 1- … - …
2- … Başkanlığı - ANKARA
VEKİLİ : Av. …
3- … Belediye Başkanlığı
VEKİLİ : Av. …

DAVANIN KONUSU :Tunceli İli, Merkez İlçe sınırları içinde bulunan ekli liste ve haritalarda belirtilen alanların afete maruz bölge olarak ilanı hakkındaki 05/03/1999 günlü, 99/12556 sayılı Bakanlar Kurulu Kararında yer alan ve 18/05/2017 onay tarihli Jeolojik Etüt Raporu ile eki haritalarda sınırları gösterilen alanların söz konusu Kararname kapsamından 7269 sayılı Kanunun 2 nci ve 14 ncü maddeleri uyarınca çıkarılmasına ilişkin 03/07/2017 günlü, 2017/10493 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile bu karara istinaden Tunceli Belediye Başkanlığı tarafından davacılara ait Tunceli İli, … Mahallesi, … Ada, … parsel sayılı taşınmazın 25/04/2017 tarihli Revizyon İmar Planı ve Uygulaması Dışında Tutulması işleminin iptali istenilmektedir.

DAVACILARIN İDDİALARI : Dava konusu 03/07/2017 günlü, 2017/10493 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile davacıların mülkiyetinde bulunan Tunceli İli, … Mahallesi, … Ada, … parsel sayılı taşınmazın da içinde bulunduğu alanın sakıncalı olduğu gerekçesiyle afete maruz bölge sınırları içerisinden çıkarılmadığı, bu nedenle Tunceli Belediyesi tarafından yapılan 2017 yılı imar çalışmaları kapsamına komşu parseller dahil edilirken anılan taşınmazın dahil edilmediği, … ile … ilçesini birbirine bağlayan ana yol kenarında bulunan taşınmazda bugüne kadar herhangi bir afet olayı yaşanmadığı, afet riskinin de bulunmadığı, halihazırda kullanılan yol açısından risk görülmezken, kenarındaki taşınmaz açısından risk görülmesinin bilimsel veriler ile hayatın olağan akışına aykırı olduğu, dava konusu işlemlerin bilimsel verilere dayanmadığı, mülkiyet hakkını kısıtladığı, Anayasaya ve hukuka aykırı olduğu ileri sürülmüştür.

DAVALI … İLE … BAŞKANLIĞI'NIN SAVUNMASI : Öncelikle, usule ilişkin olarak, davanın süresinde açılmadığı, esasa ilişkin olarak ise; kaya düşmesi riski nedeniyle alınan afete maruz bölge kararının kamu düzeninin sağlanması, can ve mal kaybının önlenmesine yönelik olduğu, 7269 sayılı Kanuna ve ilgili mevzuata uygun şekilde tesis edilen işlemde hukuka aykırılık bulunmadığı savunulmaktadır.

DAVALI … BELEDİYE BAŞKANLIĞI'NIN SAVUNMASI : Tunceli İlinde afete maruz bölgenin yoğunlukta olduğu, bu alanların jeolojik yönden sakıncalı durumunun 1970'li yıllarda tespit edildiği, süreç içerisinde parsel bazında sakıncalı alandan çıkarma kararlarının alındığı, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından Tunceli İlini kapsayan 1/100.000 ölçekli üst imar planının 2016 yılında yapıldığı, 1/25.000 ölçekli çevre düzeni planının da uygulamaya geçtiği, 1/5000 ve 1/1000 ölçekli imar planlarının yeniden yapılması ihtiyacı karşısında Afet İşleri Genel Müdürlüğü, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı ve İller Bankası nezdinde yapılan çalışmalar neticesi tüm şehrin jeolojik yönden sakıncalı alanlarının belirlenerek Bakanlık onaylarının alındığı, riskli alanların belirlenmesine ilişkin işlemlerin ilgili Bakanlık tarafından yapıldığı, Tunceli Belediyesinin ise bu kararlara istinaden imar planlarını hazırladığı, dava konusu işlemlerde hukuka aykırılık bulunmadığı savunulmaktadır.

DANIŞTAY TETKİK HAKİMİ …'ÜN DÜŞÜNCESİ : Davanın reddi gerektiği düşünülmektedir.

DANIŞTAY SAVCISI …'IN DÜŞÜNCESİ : Dava, Tunceli İli, Merkez İlçe sınırları içinde bulunan alanların afete maruz bölge olarak ilanı hakkındaki 05/03/1999 günlü, 99/12556 sayılı Bakanlar Kurulu Kararında yer alan ve 18/05/2017 onay tarihli Jeolojik Etüt Raporu ile eki haritalarda sınırları gösterilen alanların söz konusu Kararname kapsamından 7269 sayılı Kanunun 2 nci ve 14 ncü maddeleri uyarınca çıkarılmasına ilişkin 03/07/2017 günlü, 2017/10493 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile bu karara istinaden Tunceli Belediye Başkanlığı tarafından davacılara ait taşınmazın 25/04/2017 tarihli Revizyon İmar Planı ve Uygulaması Dışında Tutulması işleminin iptali istemiyle açılmıştır.
7269 sayılı Umumi Hayata Müessir Afetler Dolayısiyle Alınacak Tedbirlerle Yapılacak Yardımlara Dair Kanunun 2. maddesinde; "Su baskınına uğramış veya uğrayabilir bölgeler, İmar ve İskan Bakanlığının teklifi üzerine Devlet Su İşlerinin bağlı bulunduğu Bakanlıkça; yer sarsıntısı, yer kayması, kaya düşmesi ve çığ gibi afetlere uğramış veya uğrayabilir bölgeler ise, İmar ve İskan Bakanlığınca tespit ve bunlardan şehir ve kasabalarda meydana gelen ve gelebileceklerin sınırları imar planına, imar planı bulunmayan kasaba ve köylerde de belli edildikçe harita veya krokilere işlenmek suretiyle, afete maruz bölge olarak İmar ve İskan Bakanlığının teklifi üzerine Bakanlar Kurulunca kararlaştırılır ve bu suretle tespit olunan sınırlar, İmar ve İskan Bakanlığının isteği üzerine ilgili valiliklerce mahallinde ilan olunur.", 14. maddesinde; "İkinci madde gereğince tespit ve ilan olunan afet bölgelerine dahil şehir, kasaba ve köylerde bina ve mesken yapımı, fen kurullarınca tehlikeli görülen ve sınırları krokilerle tespit olunan yerler, İmar ve İskan Bakanlığınca yapı ve ikamet için yasaklanmış afet bölgeleri sayılır ve durum, belediyesi olan yerlerde belediyesince, köylerde ise ihtiyar meclislerince hemen ilan edilir. Belediyesi olan yerlerde belediyeler, olmayan yerlerde ihtiyar meclisleri bu yasaklanmış afet bölgesi hükmünü uygulamakla görevlidir. Hilafına hareket edildiği takdirde, mevcut ve yapılmakta olan binalar, yıkma parası yıkıntı malzemesinden karşılanmak, yetmemesi halinde kalan kısmı afetler fonundan tamamlanmak üzere vali ve kaymakamların emri ile yıktırılır. Yasaklanmış afet bölgesi sınırları, alınacak tedbirlerle tehlikenin önlenmesi oranında daraltılır veya tamamen kaldırılır. Bu husus da aynı şekilde duyurulur." hükümlerine yer verilmiştir.
Dosyanın incelenmesinden, 05/03/1999 günlü, 99/12556 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile Tunceli İli, Merkez İlçe sınırları içinde bulunan ve uyuşmazlık konusu taşınmazın da içinde bulunduğu alanların afete maruz bölge olarak ilan edildiği, daha sonra afete maruz bölge sınırlarında bazı değişikler yapılarak 12/12/2016 tarih, 2016/9623 sayılı Bakanlar Kurulu kararıyla jeolojik-jeoteknik etüd raporları ile ekli paftalarda önlemli alan olarak sınırları gösterilen alanların 99/12556 sayılı kararname kapsamından çıkarılmasına karar verildiği, dava konusu yapılan 03/07/2017 günlü, 2017/10493 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile de 25/04/2017 tarihinde düzenlenen 18/05/2017 onay tarihli gözlemsel Jeolojik Etüt Raporu ile eki haritalarda sınırları gösterilen alanların söz konusu Kararname kapsamından 7269 sayılı Kanunun 2 nci ve 14 ncü maddeleri uyarınca çıkarılmasına karar verildiği, uyuşmazlık konusu taşınmazın "afete maruz bölge" durumunun devam ettiği anlaşılmaktadır.
İncelenen davada, Danıştay Altıncı Dairesince yerinde yaptırılan keşif ve bilirkişi incelemesi sonucunda düzenlenen bilirkişi raporunda özetle; 24.11.1995 tarihli … Bankası tarafından Tunceli için ve gözlemsel etüde dayanılarak hazırlanan "Jeolojik İnceleme Raporu"nda, etüd alanı ve çevresindeki metamorfik kalkerler, filiş, yamaç molozu ve alüvyon türü birimlerin olduğu, harita alanı içerisinde heyela-toprak kayması-kaya düşmesi gibi doğal yer hareketlerinin olabildiği, bu gibi alanlarınyerleşime uygun olmayan alanalar olarak haritada belirtildiği, 2016 yılında yılında hazırlanan "Tunceli Belediyesi Merkez İlçesindeki Afete Maruz Bölge Kararı Bulunan Alanların Revizyona Esas Jeolojik-Jeoteknik-Jeofizik Etüd Raporu"nda, bu çalışmada incelenen kesimde Önlemli Alanların bulunduğu, ÖA-2.1' de önlem alınabilecek nitelikte stabilite sorunlı alanlar, ÖA-2.2' de önlem alınabilecek nitelikte kaya düşmesi sorunlu alanlar ve ÖA-2.3'de önlem alınabilecek nitelikte heyelan ve kaya düşmesi (kompleks hareket) sorunlu alanlar kategorisinde değerlendirildiği, dava konusu taşınmazın bulunduğu alanın gerisine doğru yükselen topografya dolayısıyla gözlenen bir tepe bulunduğu, bu alanda eosen yaşlı kahvemsi sarı renkli, bol eklemli, orta-kalın tabakalı çamurtaşı-kireçtaşı yer aldığı, bu birimin sık eklemli olması ve tabaka düzlemleri dolayısıyla farklı boyutlarda kaya parçaları oluşarak bu kaya parçalarının üst kotlardan düştüğü ve alt kotlara kadar sürüklendiği, haraket ederek duran en büyük kaya bloğunun 50x30x20 cm büyüklüğünde olduğu, düşen blokların çoğunun daha küçük boyutlarda olduğu, keşif tarihi itibariyle söz konusu alanda kaya düşmesi afet riski olduğu, kaya düşmesi olayının titreşim (deprem, patlatma, trafik), ıslanma, donma-çözülme, bitki kökleri vb. Dış etkenlerin etkisi dolayısıyla özellikle süreksizliği olan jeolojik kayaçlarda meydana gelebileceği, kaya düşme çalışmalarını yapabilmek için o alana ait çok detaylı topografik ve jeolojik haritaların hazır olması, eldeki tüm veriler kullanılarak seçilecek çok sayıda kesit hattı boyunca faklı blok boyutları da dikkate alınarak detaylı analizler yapılması gerektiği, analizlerde kullanmak üzere bazı saha ve laboratuvar deneylerinin de yapılacağı, eldeki tüm veriler kullanılarak seçilecek çok sayıda kesit hattı boyunca, farklı blok boyutları da dikkate alınarak detaylı analizlerin yapılması gerektiği, bu analizlerin düşecek kayanın nerede duracağını, nerede ve hangi hızla ilerleyeceğini, kinetik enerji seviyelerini ve sıçrama yüksekliğini vereceği, analizlerden elde edilen verile çerçevesinde eğer önlem alınması mümkünse kaya düşme olayının etkisini ortadan kaldıracak veya en aza indirecek önlemler alınacağı, eğer düşme eğiliminde olan kaya bloklarının konumu, boyutu ve ekonomikliği önlem alınmasına uygun değilse bu tür sahaların yerleşme kapatılmasının uygulanan bir yöntem olduğu, dava konusu alanda düşmüş ve düşecek kaya bloklarının boyutlarının oldukça küçük olduğu, bu tür blokların hareketlerinin mühendislik önlemi/tedbir (kaya bloğu temizliği, koruyucu ve enerji sönümleyici kafes, çelik, hasır, kaya bulonu, istinat duvarı vb.) alınmak suretiyle etkilerinin ortadan kaldırılabileceği, dava konusu alanın afete maruz bölge olarak değerlendirildiği, ancak alandaki kaya düşmesi riski, düşme eğilimli kaya bloğu boyutlarının oldukça küçük olması dolayısıyla alanda rahatlıkla önlem alınmasının mümkün olduğu, bu nedenle dava konusu alanın 7269 sayılı Kanun yönünden önlem alınarak "Önlemli Alan" kategorisinde değerlendirilmesi gerektiği belirtilmiştir.
Dava dosyasında mevcut bilgi ve belgeler ile bilirkişi raporunun birlikte değerlendirilmesinden, Afete Maruz Bölge ilan edilen alanda seçilecek çok sayıda kesit hattı boyunca faklı blok boyutları da dikkate alınarak detaylı analizler, analizlerde kullanmak üzere bazı saha ve laboratuvar deneylerinin de yapılacağı, eldeki tüm veriler kullanılarak seçilecek çok sayıda kesit hattı boyunca, farklı blok boyutları da dikkate alınarak yapılan detaylı analizler ile bu analizlerin düşecek kayanın nerede duracağını, nerede ve hangi hızla ilerleyeceğini, kinetik enerji seviyelerini ve sıçrama yüksekliğini vereceğinin tespit edildiğine dair herhangi bir bilgi ve belge bulunmadığı, dava konusu alanda düşmüş ve düşecek kaya bloklarının boyutlarının oldukça küçük olduğu, bu tür blokların hareketlerinin mühendislik önlemi/tedbir (kaya bloğu temizliği, koruyucu ve enerji sönümleyici kafes, çelik, hasır, kaya bulonu, istinat duvarı vb.) alınmak suretiyle etkilerinin ortadan kaldırılabileceği, dava konusu alanın "Önlemli Alan" kategorisinde değerlendirilmesi gerektiğinin belirtildiği anlaşıldığından, uyuşmazlığa konu alanın yeterli bilimsel çalışma yapılmadan ve alanın "Önlemli Alan" kategorisinde olup olmadığı değerlendirilmeden "Afete Maruz Bölge" kapsamında bırakılmasına ilişkin dava konusu kararda davacıya ait taşınmazın bulunduğu alan yönünden hukuka uyarlık bulunmadığı sonucuna varılmıştır.
Davanın davacılara ait taşınmazın 25/04/2017 tarihli Revizyon İmar Planı ve Uygulaması Dışında Tutulması işleme ilişkin kısmına gelince; "Afete Maruz Bölge" kapsamında bulunan davacılara ait taşınmazın 25/04/2017 tarihli Revizyon İmar Planı ve Uygulaması dışında tutulmasına ilişkin işlemde hukuka aykırılık bulunmamaktadır. Ancak anılan taşınmazın durumu incelenerek önlem alınmak suretiyle, düşmesi muhtemel kaya bloklarının etkilerinin ortadan kaldırılacağının saptanarak "Afete Maruz Bölge" kapsamından çıkarılması durumunda davalı Belediyece yeniden inceleneceği tabiidir.
Açıklanan nedenlerle, 03/07/2017 günlü, 2017/10493 sayılı Bakanlar Kurulu Kararının davacılara ait taşınmazın "Afete Maruz Bölge" kapsamından çıkarılmamasına ilişkin kısmının iptaline, davanın davacılara ait taşınmazın 25/04/2017 tarihli Revizyon İmar Planı ve Uygulaması dışında tutulmasına ilişkin işlemin iptaline ilişkin kısmının reddine karar verilmesinin uygun olacağı düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Altıncı Dairesince, Tetkik Hakiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

Usul Yönünden:
Davalı idareler tarafından ileri sürülen süre aşımına ilişkin itirazlar yerinde görülmeyerek işin esasına geçildi.
Esas Yönünden:
İNCELEME VE GEREKÇE:
MADDİ OLAY: Dava; Tunceli İli, Merkez İlçe sınırları içinde bulunan, ekli liste ve haritalarda belirtilen alanların afete maruz bölge olarak ilanı hakkındaki 05/03/1999 günlü, 99/12556 sayılı Bakanlar Kurulu Kararında yer alan ve 18/05/2017 onay tarihli Jeolojik Etüt Raporu ile eki haritalarda sınırları gösterilen alanların söz konusu Kararname kapsamından 7269 sayılı Kanunun 2 nci ve 14 ncü maddeleri uyarınca çıkarılmasına ilişkin 03/07/2017 günlü, 2017/10493 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile bu karara istinaden Tunceli Belediye Başkanlığı tarafından davacılara ait taşınmazın 25/04/2017 tarihli Revizyon İmar Planı ve Uygulaması Dışında Tutulması işleminin iptali istemiyle açılmıştır.
Tunceli İli, Merkez İlçe sınırları içinde bulunan alana ilişkin olarak hazırlanan 24/11/1995 tarihli jeolojik etüt raporunda, harita alanı içerisinde alüvyon zemin dışındaki tüm kayaç zeminlerinin yüzeylendiği alanlarının belirli kesimlerinde, heyelan toprak kayması ve kaya düşmesi gibi doğal yer hareketlerinin olabileceği alanların iskana kapalı alan olarak ekli haritada belirtildiği, anılan rapora dayanılarak belirlenen alanın 05/03/1999 günlü, 99/12556 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile heyelan- kaya düşmesi afeti nedeniyle afete maruz bölge olarak ilan edildiği, daha sonra afete maruz bölge sınırlarında bazı değişikler yapılarak 12/12/2016 tarih, 2016/9623 sayılı Bakanlar Kurulu kararıyla farklı tarihlerde hazırlanan jeolojik-jeoteknik etüt raporları ile ekli paftalarda önlemli alan olarak sınırları gösterilen alanların 99/12556 sayılı kararname kapsamından çıkarılmasına karar verildiği, dava konusu yapılan 03/07/2017 günlü, 2017/10493 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile de 25/04/2017 tarihinde düzenlenen 18/05/2017 onay tarihli Jeolojik Etüt Raporu ile eki haritalarda sınırları gösterilen alanların söz konusu Kararname kapsamından 7269 sayılı Kanunun 2 nci ve 14 ncü maddeleri uyarınca çıkarılmasına karar verildiği, davacılara ait Tunceli İli, … Mahallesi, … Ada, … parsel sayılı taşınmazın afete maruz bölge durumunun devam ettiği, bu nedenle, … tarih ve … sayılı Tunceli Belediye Meclisi kararı ile 1/5000 ve 1/1000 ölçekli ilave revizyon imar planlarına dahil edilmediği anlaşılmaktadır.
Uyuşmazlığın 7269 sayılı Kanun uyarınca heyelan - kaya düşmesi afeti nedeniyle afete maruz bölge ilan edilmesine ilişkin olması ve çözümünün özel ve teknik bilgiyi gerektirmesi nedeniyle, 13/11/2018 tarihli ara kararıyla keşif ve bilirkişi incelemesi yaptırılmasına karar verilmesi üzerine, Naip Üye … tarafından re'sen seçilen bilirkişiler; …, … ve …'dan oluşan bilirkişi kurulu ile birlikte mahallinde gerçekleştirilen keşif ve bilirkişi incelemesi sonucunda düzenlenen raporda özetle; dava konusu Tunceli İli, … Mahallesi, … ada, … parselin bulunduğu alanın gerisine doğru yükselen topoğrafya dolayısıyla gözlenen bir tepe bulunduğu, bu alanda Eosen yaşlı kahvemsi sarı renkli, bol eklemli, orta - kalın tabakalı, çamurtaşı- kireçtaşı yer aldığı, bu birimin sık eklemli olması ve tabaka düzlemleri dolayısıyla farklı boyutlarda kaya parçalarının oluştuğu, bu parçaların üst kotlardan düşerek alt kotlara kadar sürüklendiği, hareket ederek duran en büyük kaya bloğunun 50x30x20 cm. boyutlarında olduğu, keşif tarihi itibarıyla, Tunceli İli, … Mahallesi, … Ada, … parsel sayılı taşınmazın bulunduğu alanda kaya düşmesi afet riskinin bulunduğu, üzerinde mevcut olan daha önce düşmüş kaya bloklarının bunun göstergesi olduğu, alanda farklı boyutlarda ağaçlar bulunduğu, kaya düşmesi olayının; titreşim (deprem, patlama, trafik), ıslanma, donma-çözülme, bitki kökleri vb. dış etkenler nedeniyle, özellikle süreksizliği (fay, eklem, tabaka, şistozite, vb.) olan jeolojik kayaçlarda meydana gelebileceği, kaya düşmesi sırasında topoğrafik eğime bağlı olarak serbest düşme, zıplama, yuvarlanma ve kaya türü hareketlerinden biri veya birkaçının görülebileceği, düşecek kayanın nerede duracağı, nerede ve hangi hızda ilerleyeceği, kinetik enerji seviyesi ve sıçrama yüksekliğinin tespit edilmesi için detaylı topoğrafik ve jeolojik haritaların hazırlanması, saha ve labaratuvar deneyleri yapılması, eldeki tüm veriler kullanılarak seçilecek çok sayıda kesit hattı boyunca farklı blok boyutları da dikkate alınarak detaylı analizlerin yapılması gerektiği, elde edilen veriler çerçevesinde uygun görülen yerlerde kaya düşmesi olayının etkisini ortadan kaldıracak veya en aza indirecek önlemlerin alınabileceği, düşme eğiliminde olan kaya bloklarının konumu, boyutu ve ekonomikliği dikkate alınarak önlem alınması uygun görülmeyen sahaların yerleşime kapatılmasının uygulanan bir yöntem olduğu, dava konusu alanda düşmüş ve düşebilecek kaya boyutlarının küçük olması nedeniyle, mühendislik önlemi, tedbir (kaya bloğu temizliği, koruyucu ve enerji sönümleyici kafes, çelik hasır, kaya blonu, istinat duvarı vb.) alınmak suretiyle etkilerinin ortadan kaldırılabileceği, dava konusu alanın, 7269 sayılı Kanun yönünden yapılan incelenmesi sonucu "afete maruz bölge" olarak değerlendirildiği, alanda kaya düşmesi riski bulunduğu, kaya düşmesi riskinin yukarıda anlatıldığı şekilde önlem alınarak giderilebileceği sonuç ve kanaatine varıldığı belirtilmiştir.
Anılan bilirkişi raporu taraflara tebliğ edilmiş, rapordaki bilimsel verilerin hukuken kabul edilebilir ve bu bağlamda da hükme esas alınabilir nitelikte olduğu anlaşıldığından, taraflarca rapora yapılan itirazlar, raporu kusurlandıracak nitelikte görülmemiştir.
İLGİLİ MEVZUAT:
7269 sayılı Umumi Hayata Müessir Afetler Dolayısiyle Alınacak Tedbirlerle Yapılacak Yardımlara Dair Kanunun 2. maddesinde; "Su baskınına uğramış veya uğrayabilir bölgeler, İmar ve İskan Bakanlığının teklifi üzerine Devlet Su İşlerinin bağlı bulunduğu Bakanlıkça; yer sarsıntısı, yer kayması, kaya düşmesi ve çığ gibi afetlere uğramış veya uğrayabilir bölgeler ise, İmar ve İskan Bakanlığınca tespit ve bunlardan şehir ve kasabalarda meydana gelen ve gelebileceklerin sınırları imar planına, imar planı bulunmayan kasaba ve köylerde de belli edildikçe harita veya krokilere işlenmek suretiyle, afete maruz bölge olarak İmar ve İskan Bakanlığının teklifi üzerine Bakanlar Kurulunca kararlaştırılır ve bu suretle tespit olunan sınırlar, İmar ve İskan Bakanlığının isteği üzerine ilgili valiliklerce mahallinde ilan olunur." hükmüne, 14. maddesinde ise; "İkinci madde gereğince tespit ve ilan olunan afet bölgelerine dahil şehir, kasaba ve köylerde bina ve mesken yapımı, fen kurullarınca tehlikeli görülen ve sınırları krokilerle tespit olunan yerler, İmar ve İskan Bakanlığınca yapı ve ikamet için yasaklanmış afet bölgeleri sayılır ve durum, belediyesi olan yerlerde belediyesince, köylerde ise ihtiyar meclislerince hemen ilan edilir. Belediyesi olan yerlerde belediyeler, olmayan yerlerde ihtiyar meclisleri bu yasaklanmış afet bölgesi hükmünü uygulamakla görevlidir. Hilafına hareket edildiği takdirde, mevcut ve yapılmakta olan binalar, yıkma parası yıkıntı malzemesinden karşılanmak, yetmemesi halinde kalan kısmı afetler fonundan tamamlanmak üzere vali ve kaymakamların emri ile yıktırılır. Yasaklanmış afet bölgesi sınırları, alınacak tedbirlerle tehlikenin önlenmesi oranında daraltılır veya tamamen kaldırılır. Bu husus da aynı şekilde duyurulur." hükümlerine yer verilmiştir.
HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
Dosyadaki bilgi ve belgeler ile mahallinde yaptırılan keşif ve bilirkişi incelemesi sonucunda düzenlenen raporun birlikte değerlendirilmesinden; uyuşmazlık konusu alanın, 05/03/1999 günlü, 99/12556 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile heyelan- kaya düşmesi afeti nedeniyle afete maruz bölge olarak ilan edildiği, daha sonra alana ilişkin farklı tarihlerde düzenlenen raporlarda önlemli alan olarak gösterilen alanların 12/12/2016 tarih, 2016/9623 sayılı Bakanlar Kurulu kararıyla anılan karar kapsamından çıkartıldığı, dava konusu yapılan 03/07/2017 günlü, 2017/10493 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile de 18/05/2017 onay tarihli Jeolojik Etüt Raporu ile eki haritalarda sınırları gösterilen alanların söz konusu Kararname kapsamından 7269 sayılı Kanunun 2 nci ve 14 ncü maddeleri uyarınca çıkarılmasına karar verildiği, uyuşmazlık konusu taşınmazın afete maruz bölge durumunun devam ettiği, keşif tarihi itibarıyla, Tunceli İli, … Mahallesi, … Ada, … nolu parselin bulunduğu alanda daha önce düşmüş olan kaya parçalarının mevcut olduğu, kaya düşmesi afet riskinin bulunduğu, alanın gerisine doğru yükselen topoğrafya dolayısıyla gözlenen bir tepe bulunduğu, alanın jeolojik yapısı nedeniyle farklı boyutlarda oluşan kaya parçalarının üst kotlardan düşerek alt kotlara kadar sürüklendiği, parsel üzerinde mevcut olan ve daha önce düşmüş kaya bloklarının bunun göstergesi olduğu, 7269 sayılı Kanunun 14. maddesi uyarınca afet bölgesi sınırlarının alınacak tedbirlerle tehlikenin önlenmesi oranında daraltılabileceği veya tamamen ortadan kaldırılabileceği; ancak, Tunceli İli, … Mahallesi, … Ada, … parsel sayılı taşınmazın bulunduğu alanda kaya hareketlerinin halen devam ettiği, kaya düşmesi afet riskinin bulunduğu, mevcut kaya hareketlerinin etkilerinin ortadan kaldırılması amacıyla gerekli bilimsel araştırma ve çalışmalar yapılarak, belirlenecek önlemlerle tehlike önlenmeden afete maruz bölge kararının kaldırılmasının can ve mal kaybına yol açabileceği anlaşılmaktadır.
Bu durumda, Tunceli İli, … Mahallesi, … Ada, … nolu parseldeki kaya düşmesi riskinin devam ettiği ve afete maruz bölge kararının kaldırılmasının can ve mal kaybına yol açabileceği sonucuna ulaşıldığından, dava konusu 03/07/2017 günlü, 2017/10493 sayılı Bakanlar Kurulu Kararında hukuka aykırılık görülmemiştir.
Öte yandan, Tunceli İli, … Mahallesi, … Ada, … nolu parsel sayılı taşınmazın Afete Maruz Bölge Kapsamından çıkarılmamasına ilişkin 03/07/2017 günlü, 2017/10493 sayılı Bakanlar Kurulu Kararında hukuka aykırılık bulunmadığından, Afete Maruz Bölge kapsamında bulunan davacılara ait taşınmazın 25/04/2017 tarihli Revizyon İmar Planı ve Uygulaması dışında tutulmasına ilişkin işlemde de hukuka aykırılık bulunmamaktadır.

KARAR SONUCU:
Açıklanan nedenlerle;
1. DAVANIN REDDİNE,
2. Yargılama giderinin davacılar üzerinde bırakılmasına,
3. Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca …- TL vekâlet ücretinin davacılardan alınarak davalı idarelere verilmesine,
4. Davacılar tarafından yatırılan …-TL keşif ve bilirkişi incelemesi avansından harcanan …-TL'nin davacılar üzerinde bırakılmasına,
5. Keşif avansından artan …-TL'nin davacılara iadesine,
4. Posta gideri avansından artan tutarın kararın kesinleşmesinden sonra davacılara iadesine,
5. Bu kararın tebliğ tarihini izleyen 30 gün içerisinde Danıştay İdari Dava Daireleri Kuruluna temyiz yolu açık olmak üzere, 22/04/2021 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


Avukat Web Sitesi