11. Hukuk Dairesi 2018/787 E. , 2019/3258 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : İSTANBUL BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 14. HUKUK DAİRESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
Taraflar arasında görülen davada İstanbul Anadolu 7. Asliye Ticaret Mahkemesince verilen 03/07/2017 tarih ve 2014/1048 E. - 2017/644 K. sayılı kararın davacılar vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, istinaf isteminin esastan reddine dair İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi’nce verilen 16/11/2017 tarih ve 2017/651-2017/766 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davacılar vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, 6100 sayılı Kanun"un 369. maddesi gereğince miktar veya değer söz konusu olmaksızın duruşmalı olarak incelenmesi gereken dava ve işlerin dışında bulunduğundan duruşma isteğinin reddiyle dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacılar vekili, müvekkili Yontar Kalıp Makine ve İnş. San. Tic. Ltd. Şti.’nin muhtelif inşaat makineleri imalatı konusunda faaliyet gösterdiğini, müvekkili şirketin çoğunluk hissesine de sahip yetkili müdürü müvekkili ... ile davalı ... Grup Makine Sanayi Ticaret A Ş’nin çoğunluk hissesi sahibi ve yetkili müdürü olan davalı ...’ın dava dışı Yontar Makina San. ve Tic. Ltd. Şti’nin de birlikte % 50’şer hisse ile ortağı olduklarını, taraflar arasındaki anlaşmazlıklar üzerine anılan şirkette ortaklıkları devam etmesine rağmen fiilen ayrılmanın çerçevesinin çizilmesi için 07.08.2008 ve 08.10.2008 tarihli protokollerin imzalandığını, buna göre, 31.12.2008 tarihine kadar dava dışı Yontar Metal San. AŞ’nin davalı ...’a ve davacı ... İnşaat Tesisat Taahhüt ve Makina San.Ltd Şti’nin ise müvekkili ...’a devredileceğinin kararlaştırıldığını, protokolün imzalandığı tarihten sonra ortaya çıkacak yeni yapılanmalarda “Yontar Makina” tabirinin hiç bir surette kullanılmayacağı konusunda tarafların mutabık kaldığını, müvekkili ..."a devredilen davacı şirketin ticaret unvanının 30.10.2008 tarihinde değiştirilerek mevcut haliyle tescil edildiğini, bu değişiklik ile eski unvanda yer alan “Tesisat Taahhüt" yerine “Kalıp” tabirinin getirildiğini, bu anlamda “Makine” tabiri ticaret unvanında mevcut iken unvanına ve faaliyet konusuna kalıp işinin de eklendiğini; davalı ...’ın 10.03.2010 tarihinde "Yontar Plastik Palet ve Orman Ürünleri Sanayi Tic.Ltd. Şti" unvanıyla kurulan şirketin unvanını; 07.08.2008 tarihli protokole aykırı bir şekilde, "Yontar Grup Makine San. Tic. A Ş." olarak değiştirerek 11.03.2013 tarihinde tescil ve ilan ettirdiğini, bu yeni şirketin aynı sektörde faaliyet gösterdiğini, ticaret unvanının kullanım hakkının “öncelikli tescil” ilkesi gereği müvekkili şirkete ait olduğunu, davalının "Grup" tabirini kullanmasının şirketlerin grup şirketi olduklarına dair yanlış izlenimi doğurup, müvekkili ile tekrardan birleşerek ticari hayatına devam ettiği algısı yaratmak suretiyle müvekkili şirketin ve dava dışı Yontar Makina San. ve Tic. Ltd. Şti’nin müşteri portföyünü hedef aldığını ileri sürerek davalının şirket unvanında "Grup Makine" ibaresinin ticaret unvanından tamamen terkinine, davalının müvekkili şirket ticaret unvanı aleyhine tecavüz ve haksız rekabetinin tespiti ile önlenmesine, müvekkili şirketin uğramış olduğu maddi ve manevi zararlar için, şimdilik 5.000,00 TL maddi ve 10.000,00 TL manevi olmak üzere toplam 15.000,00 TL tazminatın dava tarihinde itibaren yasal faizi ile birlikte tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiş; 09.06.2014 tarihli dilekçesiyle tazminat taleplerinin atiye bırakılmasına karar verilmesini istemiş, davalılar vekili davacıların maddi ve manevi tazminat taleplerini geri almalarına muvafakat ettiklerini beyan etmiştir.
Davalılar vekili, davanın niteliğine göre davacılardan ..."ın dava açmakta hukuki yararı ve taraf ehliyeti bulunmadığından dava şartı yokluğu nedeniyle; davadaki iddiaların davalı şirkete yönelik ve şirket ile ilgili olması nedeniyle davada taraf ehliyeti ve sıfatı bulunmayan ..."a yönelik davanın ise husumet nedeniyle reddine karar verilmesi gerektiğini, davacının yaptığı unvan değişikliği ile bizzat kendisinin protokole aykırı davrandığını, “Grup Makine” ibaresinin davacı şirketin unvanında birlikte yer almadığını, “Grup” kelimesinin davacının unvanında dahi olmadığını, anılan ibarenin kullanım amacının makine grupları üretimine dikkat çekmek olduğunu, taraf unvanları arasında iltibastan söz edilemeyeceğini, protokol hükümlerinin Hadımköy tesislerindeki faaliyetleri ve burada yapılacak işleri kapsadığını, müvekkili şirketin protokolün tarafı dahi olmadığından sorumluluğunun bulunmadığını savunarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
İlk Derece Mahkemesince yapılan yargılama ve toplanan deliller doğrultusunda, taraflar arasındaki 07.08.2008 tarihli protokolde tarafların "Yontar Makine" ibaresini ticari unvanlarında kullanılmayacağı konusunda anlaştıkları, davalı şirketin "Grup Makine" ibaresini ticaret unvanına 11.03.2013 günü tescil ettirdiği, işbu davanın ise 28.06.2013 tarihinde açıldığı davacının 3 ay gibi kısa bir süre zarfında davalının ticaret unvanındaki "Grup Makine" ibaresinin ne şekilde haksız rekabet teşkil ettiğinin ve uğramış olduğu zararın ispat edilemediği, bilirkişi raporundaki "Grup Makine" ibaresi yönünden yapılan değerlendirmelerden ayrılarak, "Grup Makine" ibaresinin davacı şirket açısından ayırt ediciliğinin ve tanınırlığının ispat edilemediği, grup ve makine kelimelerinin hiç kimse tarafından tekel olarak kullanılmasının mümkün olmadığı, zira anılan ibarenin hem davacı şirkete hem de davalı şirkete özgü olmadığı, ayırt edicilik vasfı bulunmayıp genel anlam ifade eden kelimeler olduğu, söz konusu ibarenin davalı şirket tarafından kullanılmasının, davacı şirket açısından haksız rekabet teşkil etmediği gerekçesiyle davacı ... yönünden davanın dava ehliyeti yokluğu nedeniyle reddine, davalı ... yönünden davanın husumetten reddine, davacı şirket tarafından davalı şirkete açılan davanın ise esastan reddine karar verilmiştir.
Karara karşı davacı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur.İstanbul Bölge Adliye Mahkemesince, tüm dosya kapsamı, mevcut delil durumu ve ileri sürülen istinaf sebeplerine göre ilk derece mahkemesinin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı, davada tüzel kişiler dışındaki gerçek kişilerin aktif ve pasif husumet ehliyetlerinin olmadığı, öte yandan davacılar tarafından dayanılan protokole davacı ve davalı şirketlerin taraf olmaması nedeniyle somut olayda protokol hükümlerinin değerlendirilmemesinde de isabetsizlik olmadığı ve anılan protokolden kaynaklanan hak ve taleplerin ayrı bir davanın konusunu teşkil edeceği, davacı Şirketin ticaret unvanının ek kısmını “Yontar” ibaresinin oluşturduğu; eski unvanında da “Yontar” ibaresinin ek olarak yer aldığı, eski unvanın 03.04.2000 tarihinde tescil edilip, 29.12.2008 tarihinde “Yontar” eki sabit kalmak kaydıyla unvanın çekirdek kısmında değişikliklerin olduğu; davalı şirketin ise 10.03.2010 tarihinde kurulduğu, ilk unvanında “Yontar” ibaresi ek unsur iken 11.03.2013 tarihinde tür değişikliği ile birlikte ticaret unvanın ekini, çekirdek kısmını da değiştirmek suretiyle ile birlikte “Yontar Grup” şeklinde davacının unvanı üzerinde hak kazandığı tarihten çok sonra tescil ettirdiği, ancak TTK m. 45 uyarınca ek alması gereken davalının, unvanına ek olarak “Yontar Grup” ibarelerini eklediği, işletme konularını gösteren ilk ibarelerin davacının unvanında “Kalıp” iken, davalının unvanında “Makine” olduğu, davacının ticaret unvanının olağan dışı bir tanınırlığının bulunmadığı, ilan edilen esas sözleşmesinden de anlaşıldığı üzere makine sanayi ve ticareti ile uğraşan davalı Şirketin unvanının çekirdek kısmında “Makine” ibaresinin bulunmasının TTK sistemi içinde bir hak olup, bu ibarenin terkini isteminin yerinde olmadığı, “Grup” ibaresinin TTK m. 195 vd hükümlerinde düzenlenmiş olan ve “hakim teşebbüs” ile “bağlı şirketlerden” oluşan bütünü ifade etmek üzere kullanılmasına rağmen usulen tescil ve ilân edilen ticaret unvanın, terkin edilinceye kadar koruma altında olup, sahibine kullanma hakkı bahşettiği, bu nedenle davalının tescilli ticaret unvanını kullanmasında haksız rekabetten söz edilemeyeceği gerekçesiyle davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1- Dava, haksız rekabetin ve ticaret unvanına tecavüzün tespiti önlenmesi ve davalı şirket ticaret unvanından “Grup Makina” ibaresinin terkini istemine ilişkin olup, Mahkemece yukarıdaki gerekçeyle davacı ...’ın açtığı davanın dava ehliyeti yokluğundan; davalılardan ...’a açılan davanın husumet nedeniyle; diğer davalı şirket aleyhine açılan davanın ise esastan reddine karar verilmiş; davacılar vekilinin istinaf başvurusu üzerine dosyayı inceleyen İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesince yukarıdaki gerekçeyle davacılar vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
İddianın ileri sürülüş biçimine göre uyuşmazlığın temelini; davaya taraf şirketlerin hakim ortakları olan davacı ... ve davalı ... arasında 07.08.2008 tarihinde imzalanmış protokolün 18. maddesinde düzenlenen “Yontar Makina” ibaresinin protokole taraf olan şahısların hiçbir yeni ticari yapılanmasında kullanılmamasına dair hükmün davalı ... ve onun tarafından kurulan davalı şirket marifetiyle ihlal edildiği iddiasının oluşturduğu anlaşılmakta olup, İlk Derece Mahkemesi ve Bölge Adliye Mahkemesince mezkur protokolde imzası bulunan gerçek kişilerin aktif ve pasif dava ehliyetlerinin bulunmadığı, davalı ...’a husumet yöneltilemeyeceği, protokole taraf davacı ve davalı gerçek kişilerin mezkur protokol hükümlerindeki karşılıklı taahhütlerinin hakim ortağı oldukları davacı ve davalı şirketleri bağlamayacağı kabulü ile değerlendirme yapılarak karar verilmiştir.
Ancak, Bölge Adliye Mahkemesince davacı tarafın haksız rekabete ve ticaret unvanının terkinine dair istemlerinin 07.08.2008 tarihli protokolün 18. maddesinin davalı şahıs ve onun tarafından kurulan diğer davalı şirket marifetiyle ihlal edildiği iddiasına dayandığı ve 07.08.2008 tarihli protokole taraf olan ... ve ...’ın da mezkur davada protokolün akdedenleri olarak aktif ve pasif dava ehliyetlerinin bulunduğu, davalı ...’a husumet de yöneltilebileceği dikkate alınmadan ve bu doğrultuda yapılacak değerlendirme sonucuna göre bir karar vermek gerektiği değerlendirilmeksizin, yanılgılı şekilde davacı ...’ın açtığı davanın dava ehliyeti yokluğundan; davalılardan ...’a açılan davanın husumet nedeniyle; diğer davalı şirket aleyhine açılan davanın ise esastan reddine dair İlk Derece Mahkemesince verilen karar aleyhine davacılar vekilince yapılan istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi doğru olmamış ve bozmayı gerektirmiştir.
2- Bozma sebep ve şekline göre davacılar vekilinin sair temyiz istemlerinin şimdilik incelenmesine yer olmadığına karar verilmiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) no’lu bentte açıklanan nedenlerle, davacılar vekillerinin temyiz istemlerinin kabulü ile İlk Derece Mahkemesince verilen karara yönelik istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının BOZULARAK KALDIRILMASINA, (2) no"lu bentte açıklanan nedenlerle davacılar vekilinin sair temyiz istemlerinin şimdilik incelenmesine yer olmadığına, HMK"nın 373/1. maddesi uyarınca dava dosyasının İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, ödedikleri peşin temyiz harcının istekleri halinde temyiz eden davacılara iadesine, 29.04.2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.