10. Hukuk Dairesi Esas No: 2014/17271 Karar No: 2015/21016 Karar Tarihi: 01.12.2015
Yargıtay 10. Hukuk Dairesi 2014/17271 Esas 2015/21016 Karar Sayılı İlamı
10. Hukuk Dairesi 2014/17271 E. , 2015/21016 K.
"İçtihat Metni"
Mahkemesi :İş Mahkemesi
Dava, rucüan tazminat istemine ilişkindir. Mahkemece, bozmaya uyularak davanın kabulüne karar verilmiştir. Hükmün, taraf vekilleri tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteklerinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi. Dava, iş kazası sonucu ölen sigortalının hak sahiplerine bağlanan gelir nedeniyle uğranılan Kurum zararının 5510 sayılı Yasa’nın 21. maddesi uyarınca davalılardan teselsülen tahsili istemine ilişkin olup, Mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporunda davalı işveren ... % 40, polisaj atölyesi sahibi ... % 40, sigortalı ise% 20 oranında kusurlu bulunmuştur. İş kazanın ise; ..a ait matbaa işyerinde çalışan sigortalı baskı yapılacak metal malzemeyi diğer davalıya ait atölyeye götürmüş, polisaj makinesi ustasının izinli olması nedeniyle makineyi kendisi kullanmış, ve malzemenin doğru yerleştirilmemesi nedeniyle fırlayan parçanın kafasına isabet etmesi sonucu vefat etmiştir. Atölye sahibi ..."un sigortalının makineyi kullanmasına engel olmadığı için bir miktar kusurlu olduğu belirginse de; verilen kusur oranının oluşa uygun olmadığı, ceza davasında beraat ettiği de gözetildiğinde çok daha az kusur verilmesi gerektiği sonucuna varılmıştır. Mahkemece, iş kazasının meydana geldiği alanda ve işçi sağlığı ve iş güvenliği alanında uzman bilirkişilerden oluşa ve mevzuata uygun kusur raporu alınarak sonucuna göre hüküm kurulması gerekirken yetersiz raporu dayalı olarak yazılı şekilde karar verilmesi isabetsiz bulunmuştur. Öte yandan; dava teselsül hükümlerine dayalı olarak açılmış olup, işveren yönünden davanın yasal dayanağı 5510 sayılı Yasa"nın 21/1.fıkrası, 3. kişiler yönünden ise 21/4. fıkrasıdır. Her iki fıkra incelendiğinde, kanun koyucu farklı sorumluluk esasları belirlemiş olup, işveren yönünden; gelirin ilk peşin değeri (gerçek zarar daha düşükse gerçek zarar miktarı) ile 3. kişiler yönünden ise gelirin ilk peşin değerinin yarısı ile rücu alacağına bir tavan öngörmüştür. Hal böyle olunca; teselsüle dayalı sorumlu olunan tutarların işveren ve 3. kişi yönünden ayrı ayrı belirlenmesi gerekir. Öncelikle işverenin sorumlu olduğu rücu alacağı; gelirin ilk peşin değerinin işverenin kendi kusur oranına isabet eden tutarı(ilk peşin değer x işveren kusur oranı) ile, gelirin ilk peşin değerinin yarısının 3. kişinin kusur oranına isabet eden tutarın (ilk peşin değerin yarısının x 3. kişinin kusur oranı) toplamındar ibarettir. 3. kişinin teselsüle dayalı sorumlu olduğu rücu alacağı ise; ilk peşin değerin yarısının toplam kusur oranına (işveren+3. kişinin kusur oranı) isabet eden tutarla sınırlıdır. Hal böyle olunca, teselsüle dayalı olarak sorumlu olunan miktar bu şekilde belirlendikten sonra, bakiyesinden işverenin tek başına sorumluluğuna hükmetmek gerekir. Mahkemece; 3. kişinin ve işverenin sorumlu olduğu rücu alacağı tutarları aşılarak karar verilmesi isabetsiz bulunmuştur. O hâlde, taraf vekillerinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır. SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istem halinde davalılara iadesine, 01.12.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.