(Kapatılan)14. Hukuk Dairesi 2012/7069 E. , 2012/7757 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi
Davacı vekili tarafından, davalılar aleyhine 28.08.2009 gününde verilen dilekçe ile geçit hakkı kurulması istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kabulüne dair verilen 19.09.2011 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı ... tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı, 621 ve 622 parsel sayılı taşınmazları yararına, davalılara ait 619 ve 620 parsel sayılı taşınmazlardan geçit hakkı kurulmasını istemiştir.
Davalı ... davanın reddini savunmuş, diğer davalılar yargılamalara katılmayıp, savunmada bulunmamışlardır.
Mahkemece, 621 ve 622 parsel sayılı taşınmazların maliki davacı lehine 619 parsel sayılı taşınmaz üzerinden fen bilirkişisinin 11.07.2011 tarihli bilirkişi rapor ve krokisinde yeşil ve mavi renkle 2. alternatif olarak gösterilen kısımdan geçit hakkı kurulmasına karar verilmiştir.
Hükmü, davalı ... temyiz etmiştir.
Ülkemizde arazi düzenlenmesinin sağlıklı bir yapıya kavuşmamış olması ve her taşınmazın yol ihtiyacına cevap verilmemesi geçit davalarının nedenidir. Geçit hakkı verilmesiyle genel yola bağlantısı olmayan veya yolu bulunsa bile bu yol ile ihtiyacı karşılanamayan taşınmazın genel yolla kesintisiz bağlantısı sağlanır. Uygulama ve doktrinde genellikle bunlardan ilkine “mutlak geçit ihtiyacı” veya “geçit yoksunluğu”, ikincisine de “nispi geçit ihtiyacı” ya da “geçit yetersizliği” denilmektedir.
Geçit hakkı verilmesine ilişkin davalarda, bu hak taşınmaz leh ve aleyhine kurulacağından leh ve aleyhine geçit istenen taşınmaz maliklerinin tamamının davada yer alması zorunludur. Ancak, yararına geçit istenen taşınmaz paylı mülkiyete konu ise dava paydaşlardan biri veya birkaçı tarafından açılabilir.
Türk Medeni Kanununun 747/2 maddesi gereğince geçit isteği, önceki mülkiyet ve yol durumuna göre en uygun komşuya, bu şekilde ihtiyacın karşılanmaması halinde geçit tesisinden en az zarar görecek olana yöneltilmelidir. Zira geçit hakkı taşınmaz mülkiyetini sınırlayan bir irtifak hakkı olmakla birlikte, özünü komşuluk hukukundan alır. Bunun doğal sonucu olarak yol saptanırken komşuluk hukuku ilkeleri gözetilmelidir. Geçit gereksiniminin nedeni, taşınmazın niteliği ile bu gereksinimin nasıl ve hangi araçlarla karşılanacağı davacının sübjektif arzularına göre değil, objektif esaslara uygun olarak belirlenmeli, taşınmaz mülkiyetinin sınırlandırılması konusunda genel bir ilke olan fedakârlığın denkleştirilmesi prensibi dikkatten kaçırılmamalıdır.
Uygun güzergâh saptanırken önemle üzerinde durulması gereken diğer bir yön ise, aleyhine geçit kurulan taşınmaz veya taşınmazların kullanım şekli ve bütünlüğünün bozulmamasıdır. Şayet başka türlü geçit tesisi olanaklı değil ise bunun gerekçesi kararda açıkça gösterilmelidir.
Yararına geçit kurulacak taşınmazın tapuda kayıtlı niteliği ve kullanım amacı nazara alınarak özellikle tarım alanlarında, nihayet bir tarım aracının geçeceği genişlikte (emsaline göre 2,5-3 m.) geçit hakkı tesisine karar vermek gerekir. Bu genişliği aşan bir yol verilecekse, gerekçesi kararda dayanakları ile birlikte gösterilmelidir.
Saptanan geçit nedeniyle yükümlü taşınmaz malikine ödenmesi gereken bedel taşınmazın niteliği gözetilerek uzman bilirkişiler aracılığı ile objektif kıstaslar esas alınarak belirlenmelidir. Saptanacak bedel de hükümden önce depo ettirilmelidir. Hemen belirtmek gerekir ki, bedelin saptanmasından sonra hüküm tarihine kadar taşınmazın değerinde önemli derecede değişim yaratabilecek uzunca bir süre geçmiş veya bedel tespitinden sonra yörede taşınmazın değerini artıracak değişiklikler meydana gelmiş olabilir. Bu gibi durumlarda mülkiyet hakkı kısıtlanan taşınmaz malikinin mağduriyetine neden olmamak ve diğer tarafın hakkın kötüye kullanılması sonucunu doğuracak olası davranışlarını önlemek için hüküm tarihine yakın yeni bir değer tespiti yapılmalıdır.
Kurulan geçit hakkının Türk Medeni Kanununun 748/3 maddesi uyarınca tapu siciline kaydı da gereklidir.
Geçit hakkı kurulmasına ilişkin davalarda davanın niteliği gereği yargılama giderleri davacı üzerinde bırakılmalıdır.
Somut olayda, davacının maliki olduğu 621 ve 622 sayılı parsellerin yola bağlantısı bulunmadığı, mutlak geçit ihtiyacı içerisinde olduğu dosyadaki bilgi ve belgelerden anlaşılmaktadır. Davacıya yeterli süre verilerek 622 parsel sayılı taşınmazı için 621 parsel sayılı taşınmaz ile akdi irtifak kurulmasının sağlanmadığı görülmüştür.
Ayrıca, davalılar ... ve ...adlarına kayıtlı 619 parsel sayılı taşınmazın yüzölçümünün 620 parsel sayılı taşınmazın yüzölçümünden daha küçük olduğu görülmektedir. Bu durumda 619 parsel sayılı taşınmaz aleyhine geçit kurulması fedakarlığın denkleştirilmesi prensibine uygun değildir.
Bunların yanında, dairemizin yukarda açıklanan ilkelerinde belirtildiği üzere geçit hakkı verilmesine ilişkin davalarda, bu hak taşınmazlar leh ve aleyhine kurulması gerekirken davacı lehine geçit hakkı kurulması da doğru olmadığı gibi kurulan geçit hakkının Türk Medeni Kanununun 748/3 maddesi uyarınca tapu sicilinin beyanlar sütununda gösterilmesine karar verilmesi de gerekir.
Mahkemece, yukarıda değinilen hususların gözardı edilmesi doğru olmadığından kararın bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Temyiz itirazlarının yukarıda açıklanan nedenlerle kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan harcın istek halinde yatıranlara iadesine, 31.05.2012 tarihinde oybirliği ile karar verildi.