Esas No: 2022/2084
Karar No: 2022/4835
Karar Tarihi: 18.05.2022
Yargıtay 3. Hukuk Dairesi 2022/2084 Esas 2022/4835 Karar Sayılı İlamı
Özet:
Davacı, kendisine ait olan taşınmazın tapu kaydındaki vakıf şerhinin kaldırılması için davalı idareye ihtiraz kayıtla taviz bedeli olarak ödeme yaptığını ancak vakıf şerhinin yolsuz olarak tescil edildiğini ileri sürerek haksız olarak ödediği taviz bedelinin tahsilini istemiştir. Mahkeme ilk olarak davanın kabulüne karar vermiştir ancak davalı idare temyiz etmiştir. Yargıtay da vakıf türü ve dava konusu taşınmazın vakfın kapsamında olup olmadığı konusunda açıklama yapılması gerektiği, uzman bilirkişilerden rapor alınarak sonuca göre karar verilmesi gerektiği yönünde karar vermiştir. Bozmaya uyan mahkeme, bilirkişi raporu doğrultusunda davanın reddine karar vermiştir ancak bu karar yine temyiz edilerek Yargıtay'a taşınmıştır. Yargıtay, uzman ve tarafsız üniversite öğretim üyelerinden oluşacak yeni bir bilirkişi heyetiyle yapılacak keşif sonucunda vakfın niteliğinin tespit edilmesi ve sonucuna göre karar verilmesi gerektiğini belirterek, kararı bozmuştur. Netice olarak, mahkemenin kararı bozulmuş ve davacının lehine hüküm verilmiştir. Kararda yer alan kanun maddeleri ise HUMK (Hukuk Muhakemeleri Kanunu) 428. Maddesi ve HMK (Hukuk Muhakemeleri Kanunu) Geçici Madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK'nın 440. Maddesi olarak belirtilmiştir.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
VEK. AV. ...
Taraflar arasındaki istirdat davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı; adına kayıtlı Edirne İli ... İlçesi İspat Cami Mahallesi Gökbayır mevkiinde bulunan 509 Ada 13 parsel sayılı taşınmazın tapu kaydında bulanan vakıf şerhinin kaldırılması için 14/01/2008 tarihinde davalı idareye ihtirazı kayıtla taviz bedeli olarak 26.936,00 TL ödediğini, vakıf şerhinin tapu kaydına yolsuz olarak tescil edildiğini ileri sürerek; davalı idareye haksız olarak ödediği taviz bedelinin ödeme tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsilini talep etmiştir.
Davalı, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece; davanın kabulüne dair verilen karar, davalı vekilinin temyizi üzerine; Dairece verilen 19/09/2013 tarihli ve 2013/9837 E. 2013/12953 K. sayılı kararla; vakıf türünün belirlenmesi ve belirlenen vakıf türüne göre çekişmeli taşınmazda vakfın bir hakkının kalıp kalmadığının, buna bağlı olarak taviz bedeli ödenip ödenmeyeceğinin hiçbir kuşkuya yer bırakmadan saptanması gerektiği, bu sebeple taşınmaza ait kök tapu kaydının ilk tesisinde itibaren tüm tedavülü ile getirtilerek, dosyada bulunan ferman ve ilmuhaberde taşınmazın yer alıp almadığı araştırılarak, bu konuda uzman üniversite öğretim üyeleri arasından bilirkişi kurulu oluşturularak keşif de yapılmak suretiyle bilirkişi raporu alınarak sonuca göre karar verilmesi gerektiğinden bahisle, bozulmuştur.
Mahkemece; bozmaya uyularak alınan bilirkişi raporu doğrultusunda davanın reddine dair verilen karar, davacı vekilinin temyizi üzerine; Dairece verilen 05/11/2018 tarihli ve 2018/4136 E. 2018/11041 K. sayılı kararla; fen ve ziraat mühendisi bilirkişilerin katılımıyla taşınmaz mahallinde keşif yapılarak bilirkişi heyetinden rapor alındığı ancak bilirkişilerin araziye paftayı uygulamakla yetindiği ve taşınmazın ilk evveliyatına dair coğrafi ve hukuki durumunun değerlendirilmediği; sonrasında talimat yoluyla uzman bilirkişilerden alınan raporun ise dosya üzerinde yapılan inceleme neticesinde hazırlandığı, vakfın türünün ve dava konusu taşınmazın vakfın kapsamında olup olmadığı hususunun bilimsel verilere uygun olarak açıklanmadığı; bununla beraber, bilirkişi veya bilirkişilerin tarafsızlığının asıl olup, bilirkişi heyetinde yer alan Vakıflardan Sorumlu Devlet Bakanlığı danışmanının davalı idare nezdinde görevinin devam edip etmediği hususunun da mahkemece araştırılmadığı ve raporun bu hali ile taraf ve Yargıtay denetimine açık olmadığı gibi hüküm kurmaya da elverişli olmadığı, bu sebeple dosya arasında bulunan davaya konu taşınmaz tapu kaydının ilk tesisinden itibaren tüm dayanakları, vakıf durumunu gösterir kayıtlar ve dayanılan diğer belgeler ile birlikte bu konuda uzman ve tarafsız üniversite (Hukuk Fakültelerinin Medeni Hukuk kürsülerinde görevli) öğretim üyeleri arasından oluşturulacak yeni üçlü bir bilirkişi heyetiyle birlikte mahallinde keşif yapılarak, davaya konu vakıf şerhinin sahih olup olmadığının tespiti amacıyla, yukarıda anılan maddi ve hukuki olgular göz önüne alınarak dava konusu uyuşmazlık hakkında yöntemince bir araştırma yapılarak, denetime ve hüküm kurmaya elverişli, bilimsel verilere uygun şekilde bilirkişi heyetinden rapor alınarak sonucu doğrultusunda karar verilmesi gerektiği gerekçesi ile bozulmuştur.
Bozmaya uyan mahkemece; alınan bilirkişi raporu doğrultusunda dava konusu taşınmazın ... ... ...'nın vakfettiği mülk taşınmazlardan olduğu, taşınmazın sahih olarak vakfedilmesi nedeniyle taviz bedelinin ödenmesi gerektiğinden bahisle, davanın reddine karar verilmiş; karar, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Kural olarak bozma kararına uyulmakla orada belirtilen biçimde işlem yapılması yolunda lehine bozma yapılan taraf yararına kazanılmış hak, aynı doğrultuda işlem yapılması yolunda yerel mahkeme için zorunluluk doğar.
Buna göre, Yargıtayın bozma kararına uymuş olan mahkeme, bu uyma kararı ile bağlıdır. Bozma kararında gösterilen biçimde inceleme yapmak, ya da gösterilen biçimde yeni bir hüküm vermek zorundadır. Bu ilke kamu düzeni ile ilgili olup, Yargıtayca kendiliğinden dikkate alınması gerekir. Hakimin değişmesi dahi açıklanan bu hukuki ilkeye etki yapamaz.
Şu durumda, mahkemece; uyulan bozma kararı uyarınca, uzman ve tarafsız üniversite (Hukuk Fakültelerinin Medeni Hukuk kürsülerinde görevli) öğretim üyeleri arasından oluşturulacak yeni üçlü bir bilirkişi heyetiyle birlikte yapılacak keşif sonucunda vakfın niteliğinin tespit edilmesi ve sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, Osmanlıca vakıf, tapu ve nüfus kayıtları çeviri ve değerlendirme uzmanlarından oluşturulan bilirkişi heyetinden alınan rapor esas alınmak suretiyle, bozma kararı gereği tam olarak yerine getirilmeyerek karar verilmiş olması doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün HUMK'nın 428. maddesi gereğince davacı yararına BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK'nın Geçici Madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK'nın 440. maddesi gereğince karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 18/05/2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.